SON DAKİKA
SON DEPREMLER

"Nerede Terörist Sayılmam?!"

0
Güncellendi - 2015-12-27 17:52:07
A- A+ PAYLAŞ

Ergenekon Davası'nda savunmasını yapan tutuklu sanık İnönü Üniversitesi eski rektörü Prof.Dr. Fatih Hilmioğlu mütalaayı eleştirerek, "Bu davada sayfa sayısının 120 milyon sayfaya ulaştığı iddia edilmektedir. Günde 400 sayfa okuyabilen bir kişi yılda 120 bin sayfa okur. 120 milyon sayfayı okumak için bin yıl gerekir. Bu davaya asrın davası deniliyor. Bu milenyum davasıdır" dedi.

İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen Ergenekon Davası'nda mütalaada tutuklu sanık Malatya İnönü Üniversitesi eski rektörü Prof. Dr. Fatih Hilmioğlu son savunmasını yaptı. Hilmoğlu, "Sayın başkan yasal hakkım olup olmadığını bilmiyorum ama Savcı Mehmet Ali Pekgüzel'in bulunduğu duruşmada savunmamı yapmak istiyorum" dedi. Mahkeme Başkanı Hasan Hüseyin Özese de böyle bir hakkı olmadığını ve duruşmada savcı Murat Dalkuş’un bulunduğunu söyledi. Hilmioğlu "Esas iddianameyi hazırlayan o (Pekgüzel) gözüküyor. Bana terörist diyen o. Onun bulunduğu duruşmada savunma yapmak istiyorum" diye cevap verdi.

Mütalaayı ve savunma süresini eleştiren Hilmioğlu, "Bu davada sayfa sayısının 120 milyon sayfaya ulaştığı iddia edilmektedir. Günde 400 sayfa okuyabilen bir kişi yılda 120 bin sayfa okur. 120 milyon sayfayı okumak için bin yıl gerekir. Bu davaya asrın davası deniliyor. Bu milenyum davasıdır. İddia makamının 120 milyon sayfayı okumadan yazdığı mütalaayı siz mahkeme olarak karar mı vereceksiniz? Öte yandan 120 milyon sayfaya karşı 36 bin sayfa savunma yapılmış. Bu adalet terazisine konulursa sadece terazi değil, adalet tanrıçası da dengesini kaybeder. 120 milyon sayfaya karşı savunma için 120 dakika süre veriliyor. Yani her bir milyon sayfaya karşı sadece bir dakikalık savunma hakkı var. Hani savunma hakkı kutsaldı" diye konuştu.

"DAVA NEYİN YARGILANDIĞI BİLİNMEYEN BİR DAVA OLMUŞTUR"

Davanın özünün 2003-2004 yılları arasında darbe teşebbüsü olduğu, darbenin de Ergenekon terör örgütü vasıtasıyla gerçekleştirileceğinin iddia edildiğini ifade eden Hilmioğlu, "Anadolu'da 'Adam olan sözünde durur' diye bir söz vardır. Dava sürecinde 2002 yılına Bülent Ecevit, 2006 yılında olan Danıştay cinayeti ve Cumhuriyet Gazetesi'nin bombalanması daha sonrada İrtica ile Mücadele Eylem Planı ve İnternet Andıcı eklenerek adeta 10 yılı aşkın bir zaman aralığı yargılanmıştır. 2003-2004 yılının dışındaki olaylar sorgulanmış, ve dava neyin yargılandığı bilinmeyen bir dava olmuştur" ifadelerini kullandı.

100 BİN MEKTUP İDDİASI

Mütalaada askeri darbeyi gerçekleştireceği iddia edilen Cumhuriyet Çalışma Grubu'nun 2003-2004 yıllarındaki faaliyetleri arasında 100 bin mektup gönderildiği iddiasının olduğunu söyleyen Hilmioğlu şöyle konuştu:

"Ben bu mektubu almadım. 10 bini rektörler, 10 bini asistan, 10 bin de gazete ve köşe yazarlarına gitse geriye kalan 60 bini üst düzey bürokratlara gitmiştir. Özel yetkileriniz olduğuna göre bu kişiler içinde sizler de varsınız. Bu mektup bana gelmedi. Cumhuriyet hakimleri, savcıları almıştır. Almışsanız sizler de savcının bakış açısına göre terör örgütü üyesisiniz."

"YÜRÜYÜŞÜN AMACI YÖK YASA TASARISINI PROTESTO ETMEKTİR"

Hilmioğlu, "Darbe teşebbüs iddiasına yönelik mütaalada iki fiil gösterilmektedir. Bunlar 25 Ekim 2003 yılında yapılan Cumhuriyete Saygı Yürüyüşü ve 3 Mart 2004 tarihli Hilafet Paneli'dir. Yürüyüşün amacı YÖK yasa tasarısını protesto etmektir. Yürüyüşe üniversite rektörleri, öğretim üyeleri ve 40 bin vatandaş katılmıştır. Yürüyüşle ilgili valilikten izin alınmış ve hiçbir olay yaşanmamıştır" dedi.

Duruşma salonunda bulunan ekranlara yürüyüşe ilişkin basında çıkan haberleri gösteren Hilmioğlu, "Basın yürüyüşün amacının YÖK yasa tasarısıyla ilgili olduğunu anlamış. Ancak arada 10 yıl geçmiş savcılar daha anlamamış" diye konuştu. 2007 yılında yapılan Cumhuriyet mitinglerine Türkiye genelinde 10 milyon kişinin katıldığını söyleyen Hilmioğlu, "Ne kadar haklıymış 10 milyon insan yürümekte. Laiklikle ilgili kaygılar nedeniyle yapılan bu mitinglerin ne denli haklı olduğu Anayasa Mahkemesi'nin AKP'nin kapatılması davasında vermiş olduğu 'Laiklik karşıtı eylemlerin odağı olma kararı" ile ortaya çıkmıştır. 10 milyon kişinin katıldığı Cumhuriyet mitingleri hükümeti ortadan kaldırmamış da 40 bin kişinin katıldığı yürüyüşle mi hükümet ortadan kaldırılacak?" diye konuştu.

"BİR PANELİN DARBEYE ZEMİN HAZIRLAMA GİRİŞİMİ OLABİLECEĞİ İDDİASI GÜLÜNÇTÜR"

3 Mart 2004 tarihli hilafetin kaldırılmasının yıldönümü' nedeniyle düzenlenen panelin de mütaalada darbeye hazırlık fiili olarak gösterildiğini belirten Hilmioğlu, "Bir panelin darbeye zemin hazırlama girişimi olabileceği iddiası gülünçtür. İnsan aklıyla alay etmektir. Askeri darbe panelle değil, paletle yapılır. Kaldı ki mütalaanın tek sayfasında bile palet izi yoktur" şeklinde konuştu. Mütalaada Atatürk'ün Nutku, 10. Yıl Marşı ve Cumhuriyetin 80. yılı yürüyüşünün suç unsuru olarak yer aldığını söyleyen Hilmioğlu, "Burada Atatürk ve Cumhuriyet mi yargılanıyor? Atatürk ve Cumhuriyeti korumak için yemin eden Cumhuriyet savcıları, Atatürk ve Cumhuriyete ilişkin unsuruları neden suç delili olarak göstermektedir?" dedi.

"ÜNİVERSİTEME KARACİĞER NAKLİ YAPAN PROFESÖRLER GETİRDİM"

Hilmioğlu İnönü Üniversitesi'ni bir çöl görünümünden çağdaş bir kampüs haline getirdiğini anlatarak, "Mütalaada üniversitede örgütsel kadrolaşma sağladığım iddia ediliyor. Kadrolaştığım doğrudur. Üniversitemde domates, fasulye eken profesörler yerine, karaciğer nakli yapan profesörler getirdim" diye konuştu. Zeynep isimli 5 yaşındaki çocuğa karaciğer nakli yaparak hayatını kurtardıklarını söyleyen Hilmioğlu, "Bu çocuğun hayatını kurtaran kadro kimdir? Birincisi, karaciğer naklinin yolunu açan Mehmet Haberal'dir. İkincisi, bu naklin yapılabileceği tesisi oluşturan benim. Üçüncüsü de nakilde kullanılacak olan karaciğerin üniversiteye getirilmesini sağlayan Hasan Iğsız'dır. Peki şimdi soruyorum, bu 5 yaşındaki çocuğun hayatını kurtaranlar terörist de (Sanıkları göstererek) bu insanları bu hale getirenlere ne denir?" dedi.

"TEBRİK ETME ZAMANI DEĞİL. BURADA SAVUNMA YAPILIYOR"

Mahkeme Başkanı Özese, "Fatih Bey, savunma sınırlarını oldukça aşıyorsunuz" diyerek Hilmioğlu'nu uyardı. Tutuklu sanık Veli Küçük de oturduğu yerden "Tebrik ediyorum sizi" dedi. Mahkeme Başkanı Özese ise "Tebrik etme zamanı değil. Burada savunma yapılıyor. İtiraz edeni salondan çıkarırım" dedi. Cumhuriyet mitingleri ile 21 Mart 2013'de Nevruz nedeniyle Diyarbakır’da yapılan mitinglere ait fotoğrafları ekrana yansıtan Hilmioğlu, "Diyarbakır’daki mitingde açılan Öcalan posterleriyle ilgili savcılar yasal işlem yapmadı. Ben hangi mitingde olursam terörist sayılmam?" diye sordu. Hilmioğlu savunmasını şöyle tamamladı: "Bu coğrafyada bağımsız, onurlu ve çağdaş bir ulus olarak yaşamanın tek yolu yüce Atatürk'ün ilke ve devrimleridir."

UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız