SON DAKİKA
SON DEPREMLER

''Nereye Gideceğimizi Nassı Bildi?..''

A- A+ PAYLAŞ

Osman Çağlı’yı, lakabıyla "Mıh Osman"ı, tanımayanımız yok. Bulunduğu her ortamı, anlık olarak ürettiği, ince zekasından fışkıran “fikirlerle” şenlendirmesini, hatta bunların Malatya mizahına mal olmasını sağlamakta oldukça mahir. Tüm bunları şenlik olsun, gülelim-eğlenelim diye yapmıyor kuşkusuz. İçinden öyle geliyor ve öyle davranıyor.

Osman Amca’nın son bombalarını sizlerle paylaşmamak haksızlık olur. Ancak, öykülere geçmeden, Osman Bey’i duygulandıran ve “mütehassis eden” bir sahneyi anlatmadan geçmek olmaz. İnönü Stadı, Atatürk Spor Salonu ve Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü’nün olduğu yerde bulunan Kapalı Yüzme Havuzu’na isminin verilmesinin ardından cümleten Müdür Mehmet Bayansalduz’a konuk olmuştuk. Bayansalduz, hemen makama Osman Bey’i oturttu, kendisi de ayakta telefonla işleri gördü. 1982 yılında emekli olduktan tam 23 yıl sonra makama oturan Çağlı çok duygulandı, gözleri doldu ve nev-i şahsına münhasır cümlelerle teşekkür etti.

Şimdi öykülere buyurun!

KÖSTEBEK BULUNDU
Bilindiği gibi Malatyahaber’de daha önce yayınlanan öyküsünde Mıh Osman’nın, yemekli bir toplantıya eşsiz gitmesi ve Valinin eşi Tülay hanımın “Eşin nerede Osman Amca?” diye sorması üzerine de “Biz hanımı evde bulundurmaya çevirdik” karşılığını verdiği yazıldı. Bu vaka sitemizde yer aldı, sonra gazeteler yazdı ve bir kısım Osman Amca sempatizanları yememiş içmemiş, erinmemiş, yazıyı götürüp hanımına okutmuşlar. Yenge kızmış haliyle. “Kalp hastası hanımı ben nassı oraya buraya götürem?” diye mazeret beyan eden Osman Amca, bu haberi kim medyaya sızdırdı diye araştırırken tüm şüpheler ilk başta Malatyaspor yöneticisi Ali Cengiz’e yöneldi. Çünkü, orada sadece Cengiz varmış. Ama kaynak o değil. Ya kim? Avukat Faik Demez. Daha sonra anlaşıldı ki, Faik Bey’e Osman Amca kendisi istihbaratı vermiş.

Bunlar bir yana, sorduk Osman Amca’ya, yengenin tavrı nedir? El cevap: “Nede..Yüzünü yıhtı (suratını astı), oturdu.."

LEYLEKLERLE GİDECEK- GELECEK
Çağlı, açılış öncesi yaz aylarında 3-4 aylığına tatile gittiğini, Vali sayın Osman Derya Kadıoğlu’nun da bulunduğu bir ortamda anlatıyordu. Kullandığı cümle ise şöyle:

“Leyleklerle gidip, leyleklerle geleceğim, sayın Valim”

Mealini biz aktaralım:

“Sıcak mevsim leylekler buraya gelecek, ben tatile gideceğim. Sonbaharda ben döneceğim, leylekler gidecek.”

Osman Amca'nın yaklaşık 4 aylık Malatya ayrılığı bu hafta sonunda başlıyor. Eylül sonuna doğru dönecek..

MÜRURU ZAMAN
Osman Amca anlatıyor yine.

Çağlı’nın gençlik yılları. Gerçi kendisine göre, “geceleri saymadığından” henüz 40 yaşında. Yani her daim genç. Merhum Hamit Fendoğlu (Hamido), süt kardeşi ve sınıf arkadaşı. Yedikleri içtikleri ayrı gitmiyor. Bir gün bir ders meselesinden mi yaramazlıktan mı, ikisini de okuldan atıp, tasdiknamelerini veriyorlar. 1930'ların sonu, lise bugünkü Milli Eğitim’in olduğu yerde, ahşap bina. O gece binada yangın çıkıyor, cayır cayır yanıyor. Baş şüpheli Hamido, sonra da Osman Amca alınıyor polisçe. Emniyette soruluyor. “Siz mi yaktınız?” “Yoh, vallaha”. Çağlı, yalnız kaldıklarında Hamido’ya soruyor: “Ula Hamit oğul sen mi yaktın?”. Cevap “Ben yaksam senin haberin olur, sen yaksan benim haberim olur. Ben yakmadım”

Bu meseleyi dinledikten sonra Osman Bey’i biraz sıkıştıracak olduk. Gülerek şöyle dedi: “Yahsah yahtıh derik…60 sene olmuş, müruru zamana uğramış. He desek, kim soracak ki. Ama hiç ilgimiz yoktu.” Müruru zaman, yani zaman aşımı.

Bu hadiseden sonra Hamido’nun “sürgünü" Eskişehir’de bir liseye, Osman Bey’inki İstanbul Erkek Lisesi’ne çıkmış, tahsil hayatlarını orada tamam etmişler.

OSMANBEY- ŞİŞLİ MESELESİ..
Osman Amca'nın bir başka hikayesi de orada söz konusu edildi.

Vakıa şu ki; Osman Amca, İstanbul'dadır. Şişli'ye gitmek için dolmuş ararken, duraktaki çığırtkanın "Şişli- Osmanbey.. Şişli- Osmanbey.." diye bağırdığını duyar. Osman Amca, yanındaki arkadaşına döner, "Ula ahan bizi tanıdı, adımızı söylüyü. Şişli'ye gideceğimizi nasıl anladı?" der.

Bu mevzuya, Osman Amca'nın itirazı oldu. "Yok öyle birşey olmadı.. Bunu Kaval Yusuf (eski amigo Yusuf Mor) uydurmuş.." dedi.

"ÖNÜMÜZ TAMAM DA ARKADAN YEL ESİYİ.."
Havuz açılış töreni öncesindeki sohbette, Osman Amca hikayeleri peşpeşe geliyor. Osman Amca da orda ya.. Anlatılanın bazısını düzeltiyor, bazısının eksiğini tamamlıyor, bazısını "yok böyle olmadı" diye çiziyor.

Osman Amca'yı, gazeteci Ali Aladağ bir kış günü, çalıştığı televizyonda programa çağırıyor. Yayın canlı. Stüdyo serin.. Yayına başlanıyor.. Osman Amca'nın önündeki masanın altında elektrik sobası yanıyor.. Ama mangal hesabı, sadece mevzii ısıtma söz konusu.. Canlı yayında Osman Amca dayanamıyor, "Ula Ali oğul.. Bizi buraya getirdin.. Önümüz tamam da, arkamızdan yel esiyor.." diye sitemini dile getiriyor.

Vali Kadıoğlu, buna katıla katıla gülerken, Osman Amca, hikayenin eksiğini tamamlıyor: "Yav bana da Vali beg, Belediye Reisi filan da gelecek dedilerdi. Gettim.. Bi Ali, bi ben. Çok üşüdükdü.."

Ve daha ne öyküler..

Ardından, Osman Amca'yı duygulandıran havuza adının verilmesi seremonisi, sonra İl Müdürü Bayansalduz'un, makamına Osman Amca'yı oturtması.. Osman Amca'nın duygusallığı..

Sonra dönüş..

Osman Amca, ayrılırken "Osman Çağlı Kapalı Yüzme Havuzu" yazısına bi göz attıktan sonra, "20 sene sonra da intifa hakkını almak için dava açarız.." diye espri yapıyor ve ekliyor: "Kör Ahmet vardı.. 20 sene Fırat Oteli'nde, aynı odada kaldı. Sonra bu oda benim diyerek dava açtıydı.."

FOTOĞRAFLAR: (ÜSTTEKİ) Gençlik ve Spor İl Müdürü Bayansalduz, Osman Çağlı'yı makamına oturturken, Çağlı hayli duygulandı. (ALTTAKİ) Soldan Sağa: Osman Çağlı, Vali Kadıoğlu, GS İl Müdürü Bayansalduz, Erzincan GS İl Müdürü Cengiz İnci ve Avukat Faik Demez.

UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız