SON DAKİKA
SON DEPREMLER

"Nifak Tohumlarını Temizliyoruz"

0
Güncellendi - 2015-12-27 19:42:49
A- A+ PAYLAŞ

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, “Hiç kimsenin çıkıp bize ‘bölen, parçalayan, ayrıştıran’ deme hakkı da yoktur haddi de yoktur. Bu iftiralar sadece hakaret değil aynı zamanda hezeyandır. Zavallılığın ifadesidir. Biz CHP ve MHP’nin bu ülkeye 10 yıllar boyunca ektikleri nifak tohumlarını temizlemek çabası içindeyiz” dedi. 

TBMM’de partisinin grup toplantısında konuşan Başbakan Erdoğan, 24 Kasım Öğretmenler Günü’nü kutlayarak öğretmenlere başarılar diledi. 11 yıl boyunca eğitimi en öncelikli gündem maddesi yaptıklarını belirten Erdoğan, öğretmenleri baş tacı yaptıklarını ifade etti. Rakamlar veren Erdoğan, “11 yılda atamasını yaptığımız öğretmen sayısı 407 bin 469’dur. Bu atamalarla birlikte toplam öğretmen sayımız 810 bin kişiye ulaştı. Şuandaki öğretmenlerimizin yarıdan fazlasının atamasını biz gerçekleştirdik. Bin 312 engelli kardeşimizin, 651milli sporcumuzun öğretmen olarak atamasını sağladık. Öğretmenlerimizin özlük haklarında çok iyi düzenlemeler yaptık. 2002’de mesleğe yeni başlamış, bekar ve ek ders ücreti almayan bir öğretmenimizin eline 470 lira geçiyordu. Bu rakam Temmuz ayı itibariyle bin 894 liraya yükseldi. 1 Ocak’tan itibaren mesleğe yeni başlamış bekar ve ek ders ücreti almayan öğretmenimiz 2 bin 821 lira alacak. 11 yılda yaptığımız zam oranı yüzde 373. Türkiye’nin imkanları arttıkça en önce eğitime yansıtmaya devam edeceğiz” diye konuştu.

Plan ve Bütçe Komisyonu’nun çalışmalarını tamamladığını ifade eden Erdoğan, Aralık sonunda müzakerelerin tamamlanacağını oylamaların yapılacağın söyleyerek, AK Parti olarak 12 bütçeyi Genel Kurula getirdiklerini söyledi. Başbakan Erdoğan’ın konuştuğu esnada misafirler arsında bir kadın “Başbakanım sesimi duyun” diye bağırınca polisler tarafından salon dışına çıkartıldı.

Hafta sonu Trabzon’da yapılan etkinlik hakkında bilgi veren Başbakan Erdoğan, Trabzon’a 41 bin 61 kişilin bir stat yapılacağını söyleyerek, 61’in Trabzon için öneminden bahsetti. Yer bulma konusunda yaşanan sıkıntıyı deniz üzerinde 795 bin metrekarelik bir alanı doldurarak çözdüklerini ifade eden Erdoğan, 2 yıl içinde bu tesisin bitirileceğinin altını çizdi. Vakfıkebir’de 33 milyon lira tutarındaki yatırımları hizmete soktuklarını ve Araklı ile birlikte Trabzon’da toplam 593 milyon liralık hizmet yaptıklarını belirtti.

“HİÇ KİMSENİN ÇIKIP BİZE ‘BÖLEN, PARÇALAYAN, AYRIŞTIRAN’ DEME HAKKI DA YOKTUR”

“Diyarbakır’daki tarihi buluşmanın ardından normalleşmeden rahatsız olanlar hakaretlerle, ithamlarla süreci ve zihinleri bulandırmak için bir gayretin içine girdiler. Geçmişte başta Trabzon olmak üzere her ilimiz bu iftiraya cevap verdi. Hafta sonu da Trabzon bizi kucaklayarak muhabbetini açık bir şekilde dile getirdi. Biz çözüm sürecini sürpriz politikalarla ilerleten bir hükümet değiliz. 2001‘de parti programımızda bu projeyi çok net bir şekilde ortaya koyduk. Girdiğimiz her seçim, yaptıklarımızı teyit edecek kadar çok açık bir onay anlamına gelmektedir. Aziz milletimiz her seçimde oylarımızı artırarak, bize destek vererek bize inandığını, yapacaklarımıza yetki verdiğini sandıkta ifade etmiştir. Milletimiz politikalarımızı yanlış bulsaydı 2011 seçimlerinde bize daha güçlü destek vermezdi. Hiç kimsenin çıkıp bize ‘bölen, parçalayan, ayrıştıran’ deme hakkı da yoktur haddi de yoktur. Bu iftiralar sadece hakaret değil aynı zamanda hezeyandır. Zavallılığın ifadesidir. Biz CHP ve MHP’nin bu ülkeye 10 yıllar boyunca ektikleri nifak tohumlarını temizlemek çabası içindeyiz. Onların inkar ettiklerini biz görüyor, onların reddettiklerini biz kabul ediyoruz. Biz şimdi Türkiye’yi normalleştiriyor, özüyle buluşturuyoruz. 10 yıllar boyunca belli kelimeleri, kavramları, türküleri, sanatçıları, kavramları, düşünceleri yok sayarak Türkiye iyi bir şey yapmış olabilir mi? Yok denildiğinde varlık asla yok olmaz. Siz istediğiniz kadar inkar edin, var olan siz görmüyorsunuz diye yok olup gitmez. Siz sorunu alıp bulmazsanız derinden sinsice ilerler. Siz görmeseniz de inkar etseniz de o sorun toplum bünyesinde ilerler ve bir gün ben buradayım diyerek ortaya çıkar. İnkar sorun olarak ortadan kalkmadı. Asimilasyon sorunu ortadan kalkmadı. Bizim bu ülkeye sevdamız var. Bizden öncekilerin yaptığını yapabilirdik, bizde geçici çözümlere, makyaja sığınabilirdik. Biz bunu yapamayız, bu ülke bizim. Bizim bu ülkeden başka gidebileceğimiz bir yer yok. Bizim bu ülkeye olan sevdamız hiçbir parti ile hiçbir grup ile paylaşılacak gibi değildir. Biz bu meselenin üzerine örtersek çocuklarımız bu mesele ile yüzleşecek. Bizim yaşadığımızı onlar neden yaşasın. Geleceğe böyle bir kötü miras bırakmak istemiyoruz. Bu meseleyi her ne pahasına olursa olsun çözme anlayışı içinde değiliz. Biz sorunu birliğimizi, bütünlüğümüzü, kardeşliğimizi muhafaza ederek çözüyoruz. Bir taraftan alıp diğer tarafa vererek değil, adalet terazisinde tartarak bir neticeye ulaştırıyoruz. Anayasa bize ne sınır çiziyorsa o sınırın içindeyiz. Meşruiyet dairesi içindeyiz ve vicdanımızla baş başayız. Bu milletin başını öne eğecek olan olursa bunun karşısında duracak önce şahsımdır, AK Parti’dir, AK Parti hükümetidir. Kimse bize vatanseverlik dersi vermesin, bu dersi almak isteyen varsa bizim 11 yılımıza baksın” şeklinde konuştu.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, Türkiye'nin dünyanın her yerinde artık şu hakkı destekleyen bir ülke olduğunun bilindiğini belirterek, "haksızlığın karşısında mertçe, yiğitçe, eğilmeden ve bükülmeden durabilen bir ülkedir. Bizim ayyıldızlı bayrağımızı yeryüzünde kim görürse 'işte geldiler', 'işte yetiştiler' diyor. 'Kardeşlerimiz dostlarımız bize ulaştılar' diyor. Çoğu yerde ayyıldızlı albayrağı görünce insanlar 'yüzyıldır bizi niye beklettiniz' diye sitem ediyor, sevinç gözyaşlarını tutamıyor" dedi. Turist sayısındaki artışa dikkat çeken Erdoğan, 2013 yılında yurtdışına giden vatandaş sayısının 7 milyona ulaştığını ifade etti. Türkiye nüfusunun yaklaşık onda birinin artık dünyayı gezdiğini anlatan Erdoğan, "Bu 7 mliyon kişi dışarıdan Türkiye'nin nasıl değiştiğinin, parasının, pasaportunun nasıl değer taşıdığını bizzat yaşıyor. Anamuhalefet yurtdışına gittiğinde ülkesini şikayet ediyor. Türk cumhuriyetlerine gitseler, Ortadağu'nun sokaklarında dolaşsalar kendi ülkelerini daha iyi tanıyacaklar. Bunlar bırakın Edirne'yi Kars'ı hala Sivas'ın ötesine geçemiyorlar. Bizim üzerimizde bölücü yaftası durmaz. Bunların masalarındaki haritalarda ülkeyi nasıl böldüklerini milletim biliyor. Anamuhalefet anlaşma yapıyor Türk bayrağını alıp Hakkari'ye gidemiyor, Van depreminde gidemiyor. Sevsinler sizin gibi muhalefeti" diye konuştu.

Milliyetçiliğin her yerde gönül diliyle konuşabilmek olduğunu anlatan Erdoğan, "Türkiye attığı adımlarla yavaşlayan değil, güç ve kader ortaklığı yapan bir ülkedir. Milletimiz bizi gayet iyi anlıyor, görüyor ne yapacağımızı da çok iyi biliyor. Attığımız her adımın Türkiye'yi büyütmek için olduğunu milletimiz kalp gözüyle takip ediyor. Matematik ve teoriler bir kenara dursun biz milletimizle teori ve hesapları aşan bir iletişim inşa ettik" dedi. Milletle gönül ve kalp diliyle iletişim kurulduğunu belirten Erdoğan, Diyarbakır'daki coşkunun, Trabzon'daki heyecanın bunun ispatı olduğunu dile getirdi. Başbakan Erdoğan, "Unutmayın tuzakların üzerinde bir tuzak vardır. Hesapların üzerinde bir hesap vardır. Biz, 'Bismillah' diyerek başladık. Başladığımız her işte de hayırlı neticelere ulaşacağız" dedi.

Mısır'da 3 Temmuz'da yapılan darbenin arkasında enkaz bırakarak ilerlemeye devam ettiğini belirten Erdoğan, "Mısır'da 4 bine yakın kardeşimiz şehit edildi, onbinlercesi yaralandı, binlercesi tutuklandı. Mısırlı kardeşlerimize sahip çıkmamız darbecileri ciddi şekilde rahatsız etti. Cumartesi günü Mısır'daki büyükelçimizi istenmeyen adam ilan ettiler. Biz de ardından ilan ettik. 'Mısır'daki darbe yönetimi rahatsız oluyor' diye Mısır halkının yanında durmaktan vazgeçmeyeceğiz. Biz dilsiz şeytan olanlardan olmayacağız. Bizim Mısırla, Mısır halkıyla ilişkimiz öyle birkaç yıllık değil bin yıllık bir ilişkidir. Bedeli ne olursa olsun Mısır halkının yanında durmaya, mısırdaki askeri darbeyi dünyaya anlatmaya devam edeceğiz. Bir taraftan demokrasi diyecek öbür taraftan darbe yöneticileriyle iş tutacak. Türkiye Çumhuriyeti Başbakanı olarak hangisiyle karşı karşıya geldiğimiz de hepsine dik durmuyorsunuz diye söyledik. Eğer demokrasi diyorsanız o zaman bu darbe yönetimlerine hep birlikte siyasi iktidarlar olarak dersi vermemiz lazım. Basit menfaat ilişkileri sebebiyle darbe yönetimiyle iş tutmaya kalkarsa o zaman gelecek nesiller bize nasıl bir dünya bıraktınız diye talan ederler. birbirimize karşı olan kalplerimizle irtibatlı haldeyiz" şeklinde konuştu.

"CENEVRE'DE ORTAYA ÇIKAN SONUÇTA 'TÜRKİYE'NİN TEZLERİ' KABUL GÖRMÜŞTÜR"

Pazar günü bir İran'la ilgili önemli bir gelişmeye şahit olunduğunu söyleyen Erdoğan, "Cenevre'de İran'ın nükleer müzakerelerin ardından 3 turun ardından olumlu sonuçlar alınmaya başlandı. Cenevre'de sadece bir ilk adım atıldı ancak başlı başına bu bile umut verici bir gelişme. Tarafların yapıcı yaklaşımlarıyla sürecin daha iyiye götürülmesini, müzakerenin sürdürülmesini başından beri savunmuştuk. İran'a yaptırım uygulanması kararına Tahran deklarasyonu kapsamında Brezilya'yla birlikte biz karşı çıkmıştı. Bu içeride muhalefet tarafından eleştiri konusu yapıldı. Türkiye İran'la aynı fotoğrafta yer alıyor dediler. Cenevre'de ortaya çıkan sonuçta Türkiye'nin tezleri kabul görmüştür. 5+1 biraya geldiler, kucaklaştılar, işte bunlar geleceği okumaktır. Ama bizde ne anamuhalefetin ne de yavrusunun geleceği okumak gibi birşeyi yoktur. Suriye'de Mısır'da nasıl başkalarına göre değil ilkelerimize göre karar aldıysak İran konusunda da başkalarına göre değil akla göre yer aldık. İran konusunda olduğu gibi Suriye ve Mısır konusunda da haklılığımızı görecektir" dedi.

Anayasa çalışmalarına değinen Başbakan Erdoğan, "Yeni bir anayasanın Türkiye için ne tür bir ihtiyaç olduğunu hep dile getirdik. Türkiye ilk sivil anayasasını 1921'de yapmıştır, bu anayasadan sonra ne yazık ki bu derece katılımcı bir anayasa yapılmamıştır. Biz tıpkı 1921'de olduğu gibi herkesin katkı verdiği, herkesin diline, inancına, kimliğine saygı duyan sivil bir anayasa yapma arzusundaydık. Darbeciler anayasa yapıyorsa, siviller de yapabilir diyerek sivil demokratik katılımcı anayasa yazabilir diye umutlu olduk. Anayasa uzlaşma komisyonu kurulurken bu iyi niyetimizi de ortaya koyduk. Partilerin milletvekili sayısını da bakmadık" ifadelerini kullandı.

Komisyon çalışmalarında hep iyi niyetli olduklarına dikkati çeken Erdoğan, konuşmasında şunları kaydetti: "Biz bozan değil yapıcı olacağız. Biz sivillerinde anayasa yazabileceğini ifade ederken, muhalefet tam tersi istikamette yürüdü. 12 ayda bitirilmesi düşünülen bu çalışma 25 aya ulaştı. Bu güne kadar darbeleri alkışlamış partilerden sivil anayasa yazmalarını beklemek akıntıya kürek çekmekti. Statükocu bu partiler süreci tıkadılar, Meclis Başkanı bu süreci sonlandırdı. Şimdi kalkmış 'masadan kalkmayacağız' diyorlar. Masadayken bir çabanız yoksa masada olsanız ne olur? Sadece 60 madde üzerinde mutabakat sağlandı. 'Olumluysanız gelin beraber Meclis'ten çıkaralım' dedik. Muhalefetin Genel Başkanı 'varız' dedi. Akşam başka sabah başka. Bir insan bir şeyi söylediği zaman bunun arkasında durur. Genel başkansan akşam söylediğine sahip çık. CHP her zaman ki gibi çark etti. Başkanı olmayan bir komisyon çalışması olabilir mi? Sen 220 karşı taraf 326. Buradan birşey çıkar mı, çıkmaz. Bu aşamadan sonra istedikleri kadar masada otursunlar onlar orada notları tutacak katip bile bulamazlar. Yeni bir anayasa yapılmasını en çok biz istedik. Komisyonu fesih noktasına getiren asla biz olmadık. Komisyondan sonuç çıkmasa da Türkiye'nin ihtiyacı olan yeni anayasa için samimi şekilde çalışmaya devam edeceğiz" dedi.

UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız