SON DAKİKA
SON DEPREMLER

'O Eserlerin Çoğu Yok'

A- A+ PAYLAŞ

24.Vakıflar Haftası düzenlenen törenle başladı. Vakıf Haftası dolayısıyla ilk tören Vakıflar Bölge müdürlüğü’nce Atatürk Anıtı’na çelenk sunulmasıyla başladı. Ardından Vakıflar Bölge müdürü Aliseydi Akduman ve Bölge Müdürlüğü yetkilileri Vali Halil İbrahim Daşöz ile Belediye Başkanı Cemal Akın’ı makamlarında ziyaret ettiler.

Vakıflar haftası ikinci kutlama töreni İl Özel İdare Müdürlüğü Salonu’nda yapıldı. Buradaki törene Vali Halil İbrahim Daşöz, Belediye Başkanı Cemal Akın, eski Belediye Başkanlarından Seyhan Semercioğlu, İl Müftüsü Bekir Gerek ile kamu kurum ve kuruluşlarının yetkilileri katıldı.

Törende konuşan Vali Halil İbrahim Daşöz, “ Vakıf hizmetlerini daha yükseklere çıkartılmasını istiyoruz. Vakıf Haftası ruhuna uygun kutlanması için hepimizin oturup düşünmemiz lazım. Burada hepimize büyük görevler düşmektedir. Bugün ilimizde de pek çok eserin yerinde olmadığını görmekteyiz. Kısa bir süre önce açılan Malatya’ya ilişkin eski fotoğraflar sergisinde yer alan fotoğraflarda gözüken eserlerin yüzde 80’inin yerinde olmadığını görünce üzüntü duymuştuk.

Bugün Vakıf olgusu ABD’de de bile çok ciddi hayır işleri sürdürmektedir.Bizim de vakıf olgumuzu daha güçlü hale getirmemiz lazımdır. Bugün birçok kültür eserimizin sadece Devlet eliyle bakım ve onarımı veya işletilmesinin yanı sıra diğer kurum ve kuruluşlarının ,sivil toplum örgütlerinin de vakıf eserlerimizin veya kültür eserlerimizin bakım ve onarımını üstlenmelerini istiyoruz. Lokantacılar Odası bir tesisimizi onarıp burada Malatya yemeklerinin satışını yapabilirler” dedi.

Belediye Başkanı Cemal Akın da yaptığı konuşmada şunları belirtti:

“ Vakıf, sözlükte; bilen, haber sahibi, aşina, bir işten iyi haberi olan, bağış, bağışlayan, vakfeden... gibi anlamlara gelir. Terim olarak ise pek çok tanımı yapılmıştır. Bunlardan en çok benimsenen tanıma göre vakıf ; ‘insanlara ait olmak üzere bir malı, Allah'ın mülkü hükmünde kabul ederek, temlik ve temellük'ten yani, mülk sahibi olmak veya başkasını mülk sahibi etmekten ebediyen alıkoymaktır.’ Tariften anlaşılacağı üzere, bir malın veya mülkün gelirinin tamamen insanların yararına olarak, kişilerin sahip çıkmalarına imkân bırakmaksızın ebediyen hayır işine tahsis edilmesi işlemine Vakıf denilmektedir.

Bugünkü toplumumuz, birçoğu ecdadımızın bıraktığı eserlerle ayakta durmaktadır. Camiler, medreseler, çeşmeler, hanlar, aşevleri, kervansaraylar, dul ve yetim evleri, emzirme ve büyütme yuvaları, hastaneler, hatta içtiğimiz sular ve daha isimlerini sayamadığımız nice hayır hizmetleri bugün onlardan kalan hatıralardır.

Vakıfların ifa ettiği görev, devletlerin sarsılıp dış ve iç problemlerle zayıf düştükleri dönemlerde bile devam etmiş ve cemiyetin yaralarına şifalı bir merhem olmuştur. Böylece en zor şartlarda bile cemiyetin mağdur, mahzun ve kanadı kırık kuş gibi gönlü yaralı insanlarına açılan bir şefkat kucağı daima var olagelmiştir.Ecdadımız daha düne kadar bir yolcu, bir fakir veya bir yabancı bulup sofrasına oturtmak için can atarlarken, yuvalarındaki huzur ve bereketi bu yardımla ilişkilendirirken, ne yazık ki bu gün üst katta oturan alt kattakini tanımayacak şekilde kalabalıklar içinde yalnız yaşamaktayız. Demek oluyor ki bugün, Vakıf ruhuna her zamankinden daha fazla muhtacız.

Öyle ise Vakıf Haftasında yapılması gereken, bildik kutlamalar yerine cemiyette yardım hislerini, güven duygusunu ayağa kaldıracak eğitim ve bilincin verilmesidir.”

Vakıflar Bölge Müdürü Aliseydi Akduman ise konuşmasında,”Dini ve hayri amaçla ortaya çıkan vakıflar tarihin seyri içinde Türk kültürünün temel meselelerinden birini teşkil etmiştir. Selçuklu ve Osmanlı devrinde kamu hizmeti gören ve her biri birer vakıf eseri olan camiler, mescitler, medreseler, imaretler, darüşşifalar, kervansaraylar , hanlar ve köprüler Türk’ün yaratıcı gücünü ortaya koyduğu gibi aynı zamanda insanlar arasında sevgi, şefkat , içtimai dayanışma ve yardımlaşma unsurunu meydana getirmiştir. Vakıf fikri ve felsefesiyle yetişmek ve yetiştirilmek , eğitimle , aile birimleriyle veyahut ta gelenek görenekle tesis edilebilir.” dedi.

Akduman, Vakıflar Bölge Müdürlüğü olarak 1998 yılında kurulduklarını belirterek yapılan çalışmalara ilişkin bilgiler de verdi. Akduman, “ Malatya da bulunan tarihi ve kültür varlıklarımız ve şehrimiz 1998 yılına kadar hiçbir hizmet almamış ve bu durumda tarihi eserlerimiz kendi kaderlerine terkedilmiş, sahipsiz olduğu için iyi niyetli ama tarihi eser bilinci olmayan vatandaşlar tarafından onaralım derken tahrip edilmiş, bir kısmı iyi niyetli olmayanlar ise eserleri ya tahrip ederek yararlanmak istemiş, ya da tapusunu adına alarak vakıf eserlerini kendi mülkiyetine geçirmişlerdir. Kısacası vakıf malları talan edilmiş, vakıf eserleri ya yıkılmış tarla yapılmış, yada çok ağır hasar görmüşlerdir” dedi.

Malatya’daki 32 eserin büyük çoğunluğunun restorasyonunun tamamlandığını, 5 eserin de yılsonuna kadar tamamlanacağını belirten Vakıflar Bölge Müdürü Aliseydi Akduman, bölge müdürülğü olarak yaptıkları yardım ve desteklere ilişkin olarak şunları anlattı:

“ Bölge Müdürlüğümüün kurulduğu 1998 yılında sosyal hizmet olarak 100 kişiye sıcak yemek, iki kişiye de ama muhtaç kadrosunda maaş veriliyor iken, bu gün merkezde 750 kişiye evlerine teslim edilmek üzere sıcak yemek ilçelerdeki fakirlere 1250 kişilik ayda 40 YTL’lik kuru gıda, ayrıca 75 lise öğrencisine ayda 50 YTL’lik burs ve 115 kişiye 238 YTL ama muhtaç maaşı veriyoruz. “

KATKI VERENLERE PLAKET..
Bu arada Malatya’nın tarihi ve kültürel çalışmaları ile vakıf çalışmalarına katkılarından dolayı Araştırmacı- Yazarlar Ahmet Şentürk, Celal Yalvaç, Mehmet Gülseren, Mehmet Ali Cengiz, Şair Vahap Salt ile geçtiğimiz yıl vefat eden Darende Hulusi Efendi Vakfı Başkanı Ahmet Şemseddin Ateş adına oğlu Muhammet Hulusi Ateş’e plaketleri verildi.

UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız