SON DAKİKA
SON DEPREMLER

'O Öyle Bir Malatyalı ki..'

0
Güncellendi - 2015-12-27 23:52:28
'O Öyle Bir Malatyalı ki..'
A- A+ PAYLAŞ

TAI Türk Havacılık ve Uzay Sanayi A.Ş.'de halen helikopter test pilotu olarak görev yapan hemşehrimiz Atilla Özdemir (*), Türk Arkeoloji dünyasının önemli isimlerinden hemşehrimiz Prof.Dr. Fahri Işık'ı, O'nun Malatya sevgisine, nasıl tanıştıklarına ve Malatya'ya nasıl katkı sağlayabileceğine ilişkin duygu ve düşüncelerine yer verdiği bir yazı yazdı, dostlarıyla paylaştı.

İşte Atilla Özdemir'in yazdıkları:

"Sizlere değerli bir hemşerimizi tanıtacağım.

Hemşerimizi bütün dünya tanıyor ancak aşık olduğu, doğup büyüdüğü topraklardaki hemşerileri yeterince tanıyor mu?

Sanmıyorum.

Binlerce yıllık kültürleri inceleyip,yerli ve yabancı akademik çevrelerde bulunup,kendi kültürünü bu kadar üzerinde taşıyan ve bunu da kendine bu kadar yakıştıran başka bir hemşerimizi görmedim.

Özgeçmişinde 'Doğum yeri: Kilayık/ Malatya' yazıyor. Kilayikli, yani Yakıncalı.

-Malatya'ya gidemiyorum bağlanıp geri dönemeyeceğimden korkuyorum. Burda yapacağım çok şey var ,diyor.

Kim bu güzel insan diye soruyorsunuz ?

Sonunda sihirli iki kelime yazacağım, hepiniz tanıyacaksınız.

Buyrun önce Emre Kongar'ın kaleminden biraz daha tanıyalım;

"FAHRİ IŞIK: ARKEOLOJİDE DEVRİM 

Fahri Işık, “Patara”yla anılan bir arkeologumuzdur.

Yaptığı kazılar, elde ettiği bulgularla, insanlığın bugününü biçimlendiren uygarlığın Yunanistan’dan değil, Anadolu’dan fışkırdığını saptamıştır.

Kısa bir süre önce çalışmalarını topladığı bir kitap yayınladı: “Uygarlık Anadolu’da Doğdu”.

Çeviriler: Fahri Işık, Erhan Bozkurt. Yayına Hazırlayanlar: Havva Işık, Gökhan Tiryaki. (Ege Yayınları, 2012)

Işık, “Başlarken” adlı girişte, kitabını şöyle anlatıyor:

“Onun başlıca konusu MÖ 1200-500 yılları arasında Anadolu’da köklenen Batı uygarlığının Ege’nin öte yakasına, Hellas’a, sürgün verişinin bilimsel bulgularıdır.

“İçeriğinde, her iki yakada Hitit ve Akha gibi büyük siyasal güçlerin çöküşüyle girilen, ilkel bir köy kültüründen, insan resminin soluklanıp canlandığı Klasik devrime gelişen zorlu yolda, yaratıcı ve öncü adımların dünya sanat tarihinde ilk kez Anadolu topraklarında atıldığı gerçeği vardır.

“Anadolu-İon halkının ‘veren’, Hellas-Dor halkının ‘alan’ olması ve bu ilişkinin bilinmesine karşın, ‘yaratıcıların’ gene de ‘Hellen’ sayılmasının tersliği vardır.”

Kısacası Fahri Işık, “Batı uygarlığının temelinde Eski Yunan değil, Anadolu vardır; bu gerçek, bilinmesine rağmen, hâlâ inkâr edilmektedir,” diyor!

Fahri Işık ve arkeolog eşi Havva Işık, Türkiye’nin yağma ortamında “Patara” gibi, bütün toprak yağmacılarının ağzını sulandıran bir sit alanını bugüne dek canla başla korumuş ve bunu mucizevi bir şekilde başarmışlardır.

Elbette bir de onlara sormak gerek yaşadıkları sıkıntıları, verdikleri zorlu mücadeleleri.

Ama onlar kendilerini Atatürk kuşağının, ülkenin değerlerine ulusal bir bilinçle sahip çıkan Cumhuriyetçi bilim insanlarının bireyleri sayarlar, yaşadıklarının daha on katını da yaşasalar, zorluklar onları yollarından döndüremez.

Nitekim Fahri Işık, kitabın “Başlarken” adlı bölümünde Atatürk’ün şu sözlerine yer veriyor:

“Efendiler,

“Avrupa’nın bütün ilerlemesine, yükselmesine ve medenileşmesine karşılık Türkiye tam tersine gerilemiş ve düşüş vadisine yuvarlanadurmuştur…

“Artık vaziyeti düzeltmek için mutlaka Avrupa’dan nasihat almak, bütün işleri Avrupalıların emellerine göre yapmak, bütün dersleri Avrupa’dan almak gibi birtakım zihniyetler belirdi.

“Halbuki,

“Hangi istiklal vardır ki ecnebilerin nasihatleriyle, ecnebilerin planlarıyla yükselebilsin? Tarih böyle bir hadiseyi kaydetmemiştir!”

Bu sözleri yorumlayan mimar ve yazar Oktay Ekinci, özetle şöyle diyordu Cumhuriyet’te 5 Temmuz 2012 tarihinde çıkan yazısında:

“…Prof.Dr. Fahri Işık’ın… ‘Başlarken’ yazısını Atatürk’ün bu sözüyle noktalaması, Ulu Önder’in özlü bir sözüne duygusal hayranlığın ürünü değil…

“Çünkü… Avrupa kültürünün kökenlerini antik Yunan’da gören Batı tezlerine inananların düştükleri yanılgının temelinde de geçmişimize ‘öz değerlerimiz’in ışığında ve ‘öz güvenimiz’le bakma yetisinin yitirilmesi yatıyor.

“Oysa… antik Yunan da aslında Anadolu kökenli kültür ve uygarlık birikimlerinin bir ürünüdür.”

Fahri Işık’ın, artık Yunanlı arkeologlar da dahil Batılıların kabul ettikleri bu Anadolu tezi, arkeoloji ve tarihte bir devrimdir.

“Uygarlık Anadolu’da Doğdu” kitabı mutlaka alınmalı ve okunmalıdır."

Emre Kongar'ın yazısı böyle

Peki, Fahri Işık'ı ben nasıl tanıdım?

Fethiye bölgesinde 1992 yılında kıyıların fotoğraf çekimi görevini aldık (o yıllarda pilot Yüzbaşı olarak görev yapıyorum). 1 hafta bu bölgede kaldık, Fethiye'deki Malatyalı dostlarımızla sohbet ederken Müze görevlisi Ali adlı hemşerimiz, Patara'da kazı yapan hemşerimiz Fahri Işık'tan bahsetti. Anlattıklarından o kadar etkilendim ki, ertesi günkü uçuşta Patara'ya geldiğimde, çok geniş bir bölgeye yayılan bu antik kentin fotoğraflarına hemşerimizin ihtiyacı olduğunu hissettim, kendi makinamla  2 tane 36 pozluk filmi bitirdim. Görev dönüşü İzmir'den kargo ile bu filmleri gönderdim üzerine sadece "Bir Malatyalının diğer bir Malatyalı  için yapacağı şeyler vardır" diye yazdım gönderdim.

Fotoğrafları alan Fahri Bey, öğrencileri ile o yılki yaptıkları kazıları değerlendiriyormuş.

Ne olduğunu merakla beklediği kargodaki fotoğraflara ulaşınca tüm ekip oturup sevinçle ağlamışlar. Günlerce bana ulaşmaya çalışmışlar.

1994 yılında kendisini Antalya Akdeniz Üniversitesi'nde ziyarete gittiğimde Arkeoloji öğrencileri ile dolu sınıfa sokup beni ayakta alkışlatmıştı..

Akşamda evine davet ettiğinde masanın üzerinde duran bakır tasın içindeki dut kurularını yerken fonda Sami Kasap dinlemiştik..

Şimdi hepinizin tanıyacağı o iki kelimeyi yazıyorum: "Kenan Işık"

Prof.Fahri Işık, geçirdiği beyin kanaması nedeniyle şimdilerde yurtdışında tedavisi devam eden, sağlık dilediğimiz, hemşerimiz, sanatçı Kenan Işık'ın abisidir. Diğer bir kardeşleri de Arkeoloji Prof.Cengiz Işık'tır. Cengiz Bey'de Dalyan Kaunos'un kazılarını yapan değerli bir bilim adamıdır.

Bu yıl uzun zaman sonra yine Patara / Kaş'a  eşimle birlikte kısa bir ziyarette bulunduk. Fahri Abi'nin çok  büyük emekle çabayla Patara'yı bir noktaya getirmiş olduğunu gördüm.

Burdur Üniversitesi'nde Arkeoloji bölümünü kurduğundan bahsetti. (İnönü Üniversitesi'nde niye olmasın, hemşerimizin büyük bir keyifle ve memnuniyetle, bu işi Malatya'da da yapabileceğini, üniversitenin yetkililerine duyurmak isterim.) Kenan Işık'ın sağlık durumundan biraz konuştuk, "Uygarlık Anadolu'da Doğdu" kitabının son kalananını bize imzalarken kitabına sponsorluk yapan sevgili gardaşı Kenan Işık için tekrar dua ettik.

Bizleri uğurlarken de;

"Yüreginiz Beydağı'nın karı kadar serin ola"dedi ve ayrıldık.

Tanımak için internette o kadar bilgi var ki arzu edenler için. İnönü Üniversitesi, bu değerli hemşerimizi mutlaka konferans için davet etmeli."

_______

* ATİLLA ÖZDEMİR: 1960 yılında Doğanşehir'de doğmuştur. İlkokulu Doğanşehir Atatürk /Karşıyaka ilkokulunda okumuştur. Doğanşehir Ortaokulu'nu bitirdikten sonra liseyi Malatya Turan Emeksiz Lisesinde okumuştur. 1977 yılında Kara Harp Okuluna girmiş, 1981 yılında Teğmen olarak Türk Silahlı Kuvvetleri'nde göreve başlamıştır. Daha sonra yurt içi ve yurt dışında değişik rütbelerde pilot olarak görevlerde bulunmuştur. 1999 yılında İzmir'de Helikopter Tabur Komutanı olarak görev yaparken Binbaşı rütbesinde emekli olup Ankara'daki TAI Uçak ve Uzay Sanayi'nde Türkiye'nin ilk " Helikopter Test Pilotu" olarak görev almış ve halen bu göreve devam etmektedir. İki çocuk babasıdır.

UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız