SON DAKİKA
SON DEPREMLER

'O Yaşta da Öğrenme Yeteneği Var'

A- A+ PAYLAŞ

Gelişmiş ülkelerde yaygınlaşan aktif yaşlanma programlarının Türkiye'de de uygulamaya konulması gerektiği bildirildi.

İnönü Üniversitesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı'nda görevli Doç. Dr. Leyla Karaoğlu ve Araştırma Görevlisi Güray Özen tarafından hazırlanan raporda, Türkiye'de huzurevlerinin yeniden değerlendirilmesi ve yaşlı nüfusa yönelik yeni uygulamaların başlatılması gerektiği belirtildi.

"Gelişmiş ülkelerde başlamış olan aktif yaşlanma programları ülkemizde de uygulamaya konulmalıdır" denilen raporda, "Yaşlılık 65 yaşından 85 yaşına kadar en az 20 yıllık uzun bir dönemi kapsamaktadır. Bu gerçekten yola çıkılarak oluşturulan aktif yaşlanma programının amacı, gelecekte toplumda hastalıksız, kendi kendine bakabilecek, toplum için yük olmak yerine üretime katkıda bulunabilecek yaşlıların sayısını artırmaktır. Bunu için erken yaşlardan itibaren sigaradan uzak durma, sağlıklı beslenme ve
fiziksel aktivite gibi hastalıklardan korunma programları şiddetle önerilmelidir. Bizim ülkemizde de bu yaşam biçimi ve aktif yaşlanma kavramı kitle eğitim araçları yoluyla topluma ve yaşlılara anlatılmalıdır" şeklinde öneriler yer aldı.

Türkiye'deki huzurevlerinin sayısal ve niteliksel olarak yeniden ele alınması gerektiği belirtilen raporda şu ifadelere yer verildi:

"Yaşlı sayısı artacağından, ülkemizde huzurevi, bakımevi gibi kuruluşların hem sayısal hem de niteliksel olarak geliştirilmesi gereklidir. Hasta ve hasta olmayıp bakıma ihtiyacı olan yaşlıların kalacağı yerler birbirinden ayrı olarak planlanmalıdır. Yaşlıların yaşadığı yerlerde çevresel düzenlemeler, ulaşım ve iletişim sistemleri, yaşlıların yaşamını kolaylaştırıcı ve kazaları önleyici şekilde düzenlenmelidir. Toplu yaşanılan yerler dışında, yalnız yaşayan ya da ailesinin yanında yaşayan yaşlılar için evde bakım hizmetlerinin geliştirilmesi, bunun için nitelikli personel yetiştirilmesi gereklidir."

Türkiye'de yaşlılara yönelik sağlık hizmeti veren hastane ve servislerin kurulması gerektiği kaydedilen raporda, "Şu anda ülkemizde çocuk nüfusun oranı yüksek olduğundan çocuk nüfus için ayrı servis ve hastaneler sağlık hizmeti sunmaktadır. Aynı şekilde sağlık hizmeti sunumunda yaşlılara özel olan ve henüz ülkemizde başlamamış olan 'Geriatri servisi' ve hastanelerinin oluşturulması gereklidir" önerisi yer aldı.

"Huzurevinde kalan yaşlılar için huzurevi-aile işbirliği sağlanarak yaşlıların yalnızlık duygusunu ortadan kaldırmak, sosyal ilişki sıklığını artırmak mümkündür ve mutlaka gerçekleştirilmelidir" denilen raporda, "Yaşlıların mümkün olduğu kadar ailelerinin yanında kalması sağlanmalıdır. Geleneksel uygulamamız olan yaşlıların çocuklarıyla yaşaması ve torunlarına bakması gibi uygulamaların devam etmesi sağlanmalıdır. Yaşlıların çocuklara olası yanlış müdahalelerini önlemek için sağlık personeli tarafından eğitim alması önerilmelidir. Bu tür uygulamalar birçok ülkede sürdürülmektedir" ifadeleri kullanıldı.

Yaşlıların sosyal aktivitelerinin çeşitlendirilmesi istenen raporda, "Bilimsel çalışmalar 70 yaş üzerindeki yaşlıların bile öğrenme yeteneğine sahip olduğunu göstermiştir. Yaşlılara yönelik verilen sanatsal ve zanaatsal beceri eğitimleri yaşlıların üretime katkısını artıracak, kendilerini gerekli hissettirecek ve zihinsel egzersiz olacaktır. Bazı ülkelerde eğitim verilen yaşlılara daha sonra girişimci olmaları için teşvik kredisi verildiği literatürde yer almaktadır. Yaşlı eğitimleri, emekli ama çalışabilir genç yaşlıların (65-74 yaş arası) eğitimci olarak kullanılmasının daha etkili olduğunu göstermiştir" denildi.

UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız