SON DAKİKA
SON DEPREMLER

Okulun Adı Değişti..

A- A+ PAYLAŞ

Malatya'da, 2005-2006 öğretim döneminde eğitime açılan Beydağı Anadolu Lisesi'nin ismi Abdulkadir Eriş Beydağı Anadolu Lisesi oldu. İstanbul'daki Malatyalı camiasının renkli simalarından biri olan Abdulkadir Eriş'in, bir özelliği de basında konu edilmişti.

OKUL ADI DEĞİŞTİ..
Yeşilyurt İlçesi Yakınca Beldesi sınırları içinde Ankara asfaltına yakın yerde, Görme Engelliler Eğitim ve Rehabilitasyon Okulu olarak yapılan bina, yeterli öğrenci bulunamadığı gerekçesiyle atıl şekilde beklerken, burada Güzel Sanatlar Lisesi açılmıştı. Liseye, binanın yapımına katkıda bulunan İstanbul'da yerleşik Malatyalı işadamı Abdulkadir Eriş'in ismi verilmişti.

Abdulkadir Eriş Güzel Sanatlar Lisesi yanında, 2005-2006 öğretim döneminde eğitime başlayan Beydağı Anadolu Lisesi'nin isminin Abdulkadir Eriş Beydağı Anadolu Lisesi olduğu ve tabelasının değiştirildiği bildirildi.

ERİŞ'LE BİR RÖPORTAJ..
Milliyet Gazetesi'nde yayınlanan bir eski röportajında Abdulkadir Eriş, bir farklı özelliği ile gündeme getirilmişti.

Mehmet Gündem imzalı bu röportaj şöyleydi:

...

"..Kadir Eriş, Rotary ve Lions kulüpleri, İKV, Taksim Grubu üyelikleri ile İstanbul Otelciler ve Turizmciler Derneği yöneticiliğinin yanı sıra birçok sosyal vakıf ve derneğin de aktif üyesi. Bazıları ona "Şıh" diyor. Son görevini yaptığı kişileri 2100'e kadar saymış gerisini bırakmış.

Bu işe 26 yaşındayken Malatya'da bir komşusunun vefatı üzerine başlıyor. Ona göre bu iş, Allah'a karşı, cenazeye karşı, eşe dosta karşı kutsal bir görev. Vehbi Koç, Hacı ve Ömer Sabancı, Barlas Küntay, Hafize Özal, Yusuf Özal'a da son görevini yapmış. Kadir Eriş, bu işe nasıl başladığını şöyle anlatıyor:

* Bu işi kimden öğrendiniz?
1959'da Malatya'da Hadi Çekirdek'ten öğrendim. CHP zihniyetinde bir muhtardı Hadi Bey. Maddi durumu iyiydi. İşi gücü cenaze takibi yapmaktı. Malatya'da Hadi Çekirdek denince cenaze işleri akla gelir. Elimi bu işe yatkın buldu, 'Benden sonra bu işi yapacak kimse kalmayacak. Sen bu işi öğren. Büyük sevap kazanacaksın. Manevi zevki alacaksın, huzur duyacaksın' dedi. Hadi Bey'e çırak oldum. 1968'de İstanbul'a gelince Hadi Çekirdek'in İstanbul temsilcisi olarak kefin - defin işine devam ettim. Hadi Bey'in yaşı 85. Bu güne kadar 7 binin üzerinde insanı gömmüş.

* Sabancı'yı defnettiniz. Sabancı'nın size vasiyeti var mıydı?
Özdemir Sabancı vurulduğunda Sakıp Bey beni aradı, Adana'ya gittik. Üç katlı mezar açmışlardı. Mezara girdik, kefin operasyonu yaptık, çıktım. Ardından Hacı Sabancı vefat edince yine beni aradı, gittik onu da Özdemir Sabancı'nın üzerine gömdük. Rahmetlik Sakıp Ağa da 'Kadir Bey, kardeşlerimi gömdün, bana bir şey olursa beni de sen gömeceksin' dedi. Sakıp Ağa'ya devlet töreni yapıldığı için cenazenin başındaki amir, 'Biz gömeceğiz, kimseyi koymuyoruz' dedi. Dedim ki, 'Devlet toprağın üzerindedir, toprağın altına müdahale etmez.' Türkan Hanım, 'Kadir Bey gömecek' dedi, biz de Ağam'a son görevimizi yaptık.

* Üzerinizde çok vasiyet var mı?
Çok. Allah hepsine gecinden versin. Nevzat Ayaz, Kutlu Aktaş, Yalım Erez, Bircan Eresin, Korkut Özal...

* Niye sizi tercih ediyorlar?
Ben girmezsem bu işi mezar kazanlar yapacaklar. Onlar da işi bilmiyorlar. Yukarıdan hoca tarif edecek onlar da yapacaklar. Hocalar mezara girmez.

* Bu işi şefkatle mi yapmak gerekiyor?
Ölüyü incitmeyeceksin. Nazik olacaksın, saygı duyacaksın. Ben tanıdığım, sevdiğim insanlara giderim. Bir de hatırını kıramayacağım dostların yakınlarına. Biri vefat edince yakınları hemen beni bulur. Seyahatteysem de keser gelirim, olmazsa 'Biraz geciktirin' derim. Benim bu yaştan sonra ne parayla ne de mevkiyle bir işim olmaz. Ben hastanelere, hapishanelere, mezarlıklara giderim.

* Nedir sizin ücretiniz?
Benim ücretimi kullar veremez. Teşekkür eder, Allah razı olsun derlerse, bu kâfidir. Bazen günde iki kişi gömüyorum, bazen haftada bir oluyor.

* Sizin vasiyetiniz var mı?
Yetiştirecek bir çırak bulamadım. Vasiyet edecek kimse yok. Hadi Bey ve ben gittim mi, bu iş ölür. İnsanlar ölümden, mezardan korkuyor. Ben her sabah gazetelerdeki cenaze ilanlarına bakarım. Kim ölmüş, nereden kalkıyor."

ARŞİV FOTO: Abdulkadir Eriş (sağdaki), merhum Sakıp Sabancı ile birlikte.. (Milliyet)

UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız