SON DAKİKA
SON DEPREMLER

'Olağanüstü Hoşgörüsüzlük Var'

A- A+ PAYLAŞ

Malatya'da yayınevinde biri Alman uyruklu 3 kişinin öldürülmesinden sonra kente gelen Protestanlar ortak basın açıklaması yaptı.

Malatya Altın Kayısı Oteli'nde basın açıklaması yapan Türkiye Protestan Kiliseleri Birliği Dönem Başkanı Bedri Peker, cinayetlerin sorumlularının Hıristiyanlığı ve misyonerliği düşman olarak gören zihniyet olduğunu söyledi.

Bedri Peker, "Bu acının Türkiye’deki birçok vatandaşımızın yüreğini yaraladığına inanıyorum. Malatya’daki Hıristiyan vatandaşlarımıza yapılan iğrenç saldırıyı Türkiye Protestan Kiliseleri Birliği olarak şiddetle kınıyoruz. Bu vahşice işlenen cinayetlerin sorumluları Hıristiyanlığı ve misyonerleri düşman olarak gören ve gösteren zihniyettir. Hıristiyanlar ve misyonerler potansiyel suçlu, bölücü ve vatan haini olarak lanse edilmektedir. Başta bazı devlet görevlileri olmak üzere siyasi parti yöneticileri, bazı medya organları bitmek bilmeyen düşmanlıkla hedef göstermekte ve halkı kışkırtmaktadırlar. Misyonerlik demek sadece inancımızı tanıtmak demektir. Ülkemizin Hıristiyan vatandaşları olarak Anayasanın bizlere tanımış olduğu hak ve özgürlükler çerçevesinde ibadetimizi yapmak ve inancımızı yaymak en doğal hakkımızdır. Bu hunharca cinayetleri işleyen katilleri ve onları kışkırtan nefret odaklarını yüce halkımızın vicdanına teslim ediyoruz." dedi.

Türkiye'de yaşayan Hıristiyanlar'ın devletten sözlü olarak koruma talebi olduğunu ileri süren Ankarda Kurtuluş Kilisesi Baş Pastörü İhsan Özbek de, "Bu korkunç bir vahşettir ve bizim için sürpriz değildir. Türkiye dün ortaçağ karanlığına tekrar gömülmüştür. Çok uzun bir zamandan beri Türkiye'de hoşgörüsüzlüğün, ırkçılığın Hıristiyan düşmanlığının tohumları ekiliyordu. Şimdi bu ekilenler tek tek biçilmektedir. Rahip Santoro cinayeti, Hrant Dink cinayeti ve Malatya katliamı bir açıdan birbirleriyle bağlantılıdır. Çok muhtemeldir ki, yine aynı bildik nutukları dinleyeceğiz, aynı komplo teorileriyle karşılaşacağız. Türkiye'yi karıştırmak isteyen tırnak içindeki istihbarat güçlerinin örgütlerinin komplolarından, Türkiye'nin önünü kesmek isteyen karanlık güçlerden sözedilecek. Yine kestirme ve toptan maliyeti ötekine çıkartan mantıkla karşılaşacağız. İlk şok atlatıldıktan sonra yine aynı koro yine aynı hoşgörüsüzlük şarkısını söylemeye devam edecekler.Türkiye'de bugün tıpkı ortaçağdaki cadı avı gibi bir misyoner avı var. Bu bir cadı avıdır. Ortaçağda birine cadı denmesi ölüm fermanı haline dönüşmüşse, bugün birine misyoner demek onu her türlü saldırıya, aşağılamaya açık hale getirmeye yetmektedir. Bu vahşi olaydan sonra bile insanların utanmadan öldürülenlerin Müslüman mahallesinde salyangoz satarak failleri kışkırttığını söyleyenler çıkarsa, şaşırmayacağız. Katliama uğrayanların kışkırtıcı olduklarını söylerlerse, şaşırmayacağız. Türkiye tarihinde olmadığı kadar tehdit altındadır. Bu tehdit Türkiye'nin tarihinde hiç bir zaman olmadığı kadar hoşgörüsüz, tahammülsüz bir yer haline gelmiş olmasıdır. Biz Türkiye'de durmaya devam edeceğiz, burası Müslümanların olduğu kadar bizim de yurdumuz. Hıristiyanlar'ın devletten koruma talebi vardır. Türkiye'deki atmosferden dolayı hayatımız tehlikededir. Son olmayacağını biliyoruz. Bunun son olmasını canı yürekten diliyoruz. Bu vahşi katliamın kurbanı olan Necati, Tilman ve Uğur'a reva görülen bu vahşetin Türkiye'nin kendini sorgulamasına vesile olmasını diliyoruz. Üçü de Türkiye'deki protestan hıristiyanların hani o misyoner dediğiniz bizlerin, 1960'dan sonraki Türkiye kilisesinin ilk şehitleridir. Türkiye'de artık protestanların kanı döküldü. Artık biz Türkiye'de ölüyoruz." diye konuştu.

Özbek, ölen Almanın Malatya'daki nasıl bir ikamete sahip olduğu, resmi kayıtlarda isminin geçmediği, faaliyetlerini hangi çatı altında yaptığı yolunda yöneltilen bir soru üzerine "Bu soruyu soruş tarzını şimdi toplantımızın gidişi açısından uygun bulmuyoruz. O yüzden cevaplamayacağız." diye karşılık verdi.

Türkiye Kurtuluş Kiliseleri Hukuk Temsilcisi Avukat Orhan Kemal Cengiz ise bu kadar büyük bir şiddet beklemediklerini söyledi. Türkiye'de bir cami avlusunu dolduracak kadar Protestan bulunduğunu ifade eden Cengiz, "Türkiye'de son dönemlerde olağanüstü bir hoşgörüsüzlük var. Bu devam edecektir. Biz burada yaşanan acı olayın takipçisi olacağız" şeklinde konuştu. Daha önce tutuklanıp 1 ay hapis yattığını, bu durumun komplo olduğunu, konuyu AİHM'ye götürdüklerini, bu davanın halen devam ettiğini de söyledi.

Bu arada yayınevinde öldürülen 2 çocuk babası Necati Aydın'ın, önümüzdeki Cumartesi günü saat 15.00'te İzmir St.John Kilisesi'nde düzenlenecek törenden sonra defnedileceği öğrenildi. Alman uyruklu Tillman Geske Ekkhart'ın ailesi ve konsoloslukta yapılacak görüşmeler sonra nerede toprağa verileceğine karar verilecek.

ALMAN HEYETİ..
Almanya'nın Ankara Büyükelçiliği görevlileri Malatya'ya gelerek yayınevinde yapılan saldırıyla ilgili gelişmeleri izliyor.

Ankara'nın Almanya Büyükelçiliği'nden gelen 3 kişilik heyet, saat 17.00 sıralarında Malatya Valisi Halil İbrahim Daşöz ile biraraya geldi. Yaklaşık bir saat süren görüşmenin ardından Alman yetkililer, gazetecilerin sorularını cevapsız bırakarak valilikten ayrıldı. Alman yetkililer, öldürülen Alman uyruklu Tilmann Geske'nin evinde eşi Suzan Geske ve çocuklarını ziyaret etti. Geske'nin cenaze töreninin ne zaman yapılacağı ise netlik kazanmadı. Geske'nin evinin etrafından geniş güvenlik önlemleri alınırken, basın mensuplarının da binaya ve bahçede oynayan Geske'nin çocuklarına yaklaşmalarına izin verilmiyor. Öldürülen Geske'nin evine gün boyu başsağlığı ziyaretleri devam etti. Bugün bir basın toplantısı düzenleyen Türkiye Protestan Kiliseler Birliği yetkilileri de Suzan Geske'ye taziyelerini bildirmek için evine geldi.

UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız