SON DAKİKA
SON DEPREMLER

'Olay Belli, Fail Belli Ama..'

A- A+ PAYLAŞ

Saadet Partisi İl Başkanı Mehmet Asiltürk, 2 Kasım’da belediyenin İmar Müdürlüğü arşivinin mühürlenmesiyle kamuoyuna yansıyan imar yolsuzluğunun, 13 Kasım’da bizzat belediye başkanı tarafından savcılığa intikal ettirilmesinin üzerinden 8 ay geçmesine rağmen soruşturmanın hala tamamlanamamasını eleştirdi.

Saadet Partisi İl Başkanı Mehmet Asiltürk, Belediye Başkanı Ahmet Çakır’ın bizzat ‘5 ayrı konuda usulsüzlük tespit ettik’ diyerek 13 Kasım 2009 tarihinde savcılığa intikal ettirdiğini bildirdiği imar soruşturmasının üzerinden 8 ay geçmesine rağmen henüz sonuçlandırılmamış olmasının kamuoyunu rencide ettiğini söyledi.

Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Aytaç Durak’ın ardından Antalya’nın ilçe belediye başkanlarının ihaleye fesat karıştırdıkları iddiasıyla gözaltına alındığını hatırlatan Asiltürk, Malatya’daki soruşturmanın sonuçlandırılmamasının akıllara 'Acaba bu yolsuzluk başka partilerde olsaydı sorumlular şimdiye kadar cezalandırılmaz mıydı?’ sorusunu getirdiğini söyledi.

Olayın kesinleşmiş iki temel nedenden dolayı savcılığa intikal ettirildiğini hatırlatan Asiltürk, bunlardan birisinin binanın yapıldığı arsanın gerçekten olmaması yani sahte tapu, bir diğerinin de kullanılan yoğunluk karşılığında ‘belediyeye verdik’ denilen arsaların verilmemesi olduğunu söyleyerek "Bunun suç olduğunu bilmek için avukat, savcı kısaca hukukçu olmaya gerek yok. Bunun suç olduğunu herkes biliyor, katil belli, fail belli ama ne hikmetse bu soruşturmada şu ana kadar bir şeyin çıkmamasını anlamış değiliz" dedi.

BELEDİYE İKTİDAR PARTİSİNDEN OLMASAYDI…
Saadet Partisi İl Başkanı Mehmet Asiltürk, Belediye İmar Müdürlüğü arşivinin mühürlenmesiyle patlak veren ve o tarihten bu yana savcılığa intikal ettirilen soruşturmada hangi aşamaya gelindiğinin hala sır gibi korunduğunu söyleyerek “Olay belli, fail belli. Bizim üzerinde durduğumuz isimler de değil, olayın oluş biçimidir. İmar konusundaki olayların suç olduğunu bilmek için hukukçu olmaya gerek yok. Ama hala soruşturmada bir arpa boyu yol alındı mı alınmadı mı kamuoyu bunu bilmiyor. Bu durum da tabi insanın aklına onlarca soruyu da beraberinde getiriyor" dedi.

5 yıl AKP’den belediye başkanı olduktan sonra geçen seçimlerde MHP’den belediye başkanı seçilen Adana Belediye Başkanı Aytaç Durak ve son günlerde Antalya ve İzmir’in bazı ilçe belediye başkanlarının ihaleye fesat karıştırdıkları iddiasıyla gözaltına alındıklarını hatırlatan Asiltürk, “İktidar partisi AKP’ye ayrı, muhalefet partilerine veya başka siyasi partilere ayrı adalet olamaz. Bir belediye başkanı yolsuzluk yapıyor, ihaleye fesat karıştırıyor, bir başka siyasi partinin belediye başkanına görevden el çektiriliyorsa, hapse atılıyorsa bunu yapan iktidar partisinin belediye başkanı da olsa aynı işlem ona da yapılmalı. Adana Belediyesi’nde gündeme gelen bazı yolsuzluk iddiaları üzerine Başbakan, savcıları göreve çağırdı. Bir an önce belediye başkanı hakkında gerekli işlemlerin yapılmasını istedi. Ben o günlerde ‘Başbakan’ın bu çağrısını Malatya belediyesine de yapılmış gibi algılayın ve gereğini yapın demiştim. Çünkü, orda da konu imar haksız kazanç ve rant konusuydu” diye konuştu.

BAZI İDDİALAR..
SP İl Başkanı Asiltürk, dosyaların savcılığa intikal ettirildiği tarih olarak açıklanan 13 Kasım’da bir takım iddiaların da gündeme getirildiğini belirterek şunları söyledi:

“Tabi o günlerde gündeme bazı iddialar geldi. Dosyalar savcılığa gitmeden önce Malatya’nın en yetkili iki isminin gidip bazı görüşmeler yaptığı, bir takım yetkililerle istişare ettikleri konusunda orada olan avukat arkadaşlardan gelen duyumlar da vardı. Adalet herkese eşit mesafede olmalı. Biz savcıların kesinlikle ellerindeki kanuna hareket edeceklerine inanıyoruz. Başbakan’dan bile baskı görseler adaleti uygulayacaklarına inanıyoruz ancak adaletin gecikmeden sağlanması da kamu vicdanı açısından önemli.’

SP İl Başkanı Asiltürk, imar yolsuzluğunun başlamasından bu yana yaşanan gelişmeleri hatırlatarak sürece ilişkin açıklamalarda bulundu.

“SUÇ KESİNDİ”
İmar yolsuzluğunun kesinleşmiş iki nedenle savcılığa intikal ettirildiğini kaydeden Asiltürk, şöyle konuştu:

“2 Kasım tarihinde başlayan 13 Kasım’da da Belediye Başkanının savcılığa gönderdiğini söylediği 17 dosya, daha sonradan 13’e düşürüldüğü belirtilen bir açıklama ile imar yolsuzluğu süreci başlamıştı. Her şey kesindi. Neydi kesin olan? Birincisi o binaların yapıldığı arsada o kadar arsa yoktu, yani binanın yapıldığı ada parselde söylendiği metrekare kadar arsa yoktu. Bilgisayarda okutularak olmayan tapu çıkartılmış ve o tapu üzerinde yoğunluk kullanılmış. İkincisi de belediye meclisinde çıkan karar gereği olarak şehrin dışında arsa alıp bağışlayarak şehir merkezindeki inşaatında yoğunluk kullanmasıydı. Arsayı almış gibi gösterip yoğunluk kullanılmasına rağmen arsalarda gerçekten bağışlanmamıştı. Bu iki olay yani olmayan evrakı ihdas etmek ve ‘verdim’ dediği arsayı ‘vermemek’ nedeniyle savcılığı ilgilendiren olaydı.

Hakikaten o tarihten bu yana, savcılıkta olay hangi aşamaya gelindi, kimlerin hakkında soruşturma açıldı, kimlerin ifadesine başvuruldu, ya da başvuruldu mu? Bu olayın başında olan belediye başkanı ya da eski belediye başkanı bu olaydan ne kadar sorumlu Malatya kamuoyu bunu bilmiyor.

Tabi o günlerde gündeme bazı iddialar geldi. Malatya’nın en yetkili iki isminin gidip bazı görüşmeler yaptığı, bir takım yetkililerle istişare ettikleri konusunda orada olan, avukat arkadaşlardan gelen duyumlar da vardı. Adalet herkese eşit mesafede olmalı. İktidar partisi AKP’ye ayrı, muhalefet partileri CHP, MHP’ye veya başka bir siyasi partinin yetkililerine ayrı adalet olamaz. Bir belediye başkanı yolsuzluk yapıyor, ihaleye fesat karıştırıyor, bir başka siyasi partinin belediye başkanına görevden el çektiriliyorsa, hapse atılıyorsa bunu yapan iktidar partisinin belediye başkanı da olsa aynı işlem ona da yapılmalı. Bakın Adana Belediye Başkanı geçen 5 dönem AKP’nin belediye başkanıydı. Bu dönem MHP’den seçildi işte gündeme gelen bazı yolsuzluk iddiaları üzerine Başbakan Savcıları göreve çağırdı. Bir an önce belediye başkanı hakkında gerekli işlemlerin yapılmasını istedi. Başbakan’ın bu çağrısını Malatya’daki savcılar da dikkate almalıydı.’

"40 SENE SONRA DOĞACAKLARIN HAKLARI GASP EDİLDİ"
Malatya Belediyesi’ndeki yolsuzluğun Türkiye’de bir ilk olduğunu, Belediye tarafından ‘Bu suçluları nasıl aklarız?’ mantığıyla getirilen uzman birinin dahi bu yolsuzluğun türünün ilk örneği denebilecek bir yolsuzluk olduğunu söylediğini iddia eden Asiltürk, “Hak, adalet, eşitlik diyorlar ama bir insan 800 metrekare fazladan, olmayan arsayı kullanarak 40 tane fazla daire veya dükkan yapıyorsa bunun hakla adaletle ne alakası var? Konuştuklarında ‘Biz tüyü bitmemiş yetimin hakkını yemeyiz, kimseye yedirmeyiz, hak, adalet’ diyorlar ama ortada ne hak ne adalet var. Daha 30-40 sene sonra doğacakların haklarını gasp ediyorlar. Eğer bir suçlu varsa, bir yanlış varsa soruşturmanın sonucunun kamuoyuna tatmin edici bir şekilde açıklanması lazım” ifadelerini kaydetti.

Horata deresi mevkiinden 1.6 km yürütülerek Fahri Kayhan Bulvar’ına taşınan ve değeri on kat arttırılan şuyulandırma ile ilgili de henüz bir netice çıkmadığını aktaran Asiltürk şöyle konuştu:

“Bakın iç tüzük gereği şuyulandırma askısı süresinden önce ancak encümen kararı ile indirilebiliyorken, Belediye başkanının talimatıyla sürenin bitimine iki gün varken askıdan indirdiler. Önce bunun yanlış olduğunu kabul etmemişlerdi. Böylece yanlışlığı kabul etmek zorunda kaldılar.

Daha sonra arsası şuyulandırmaya giden vatandaş savcılığa suç duyurusunda bulundu. Bu konuda ne belediye başkanı, ne şuyulandırmayı yapan AKP İl Başkanı yardımcısı hakkında bugüne kadar resmileşmiş, kamuoyunu bilgilendirecek ne bir mahkeme ne bir savcılık kararı çıktı. Yapanın, yaptığının yanına kar kaldığı bir ülkede yaşamak hoş değil. Kimsenin yaptığı kimsenin yanına kar kalmamalı. Bu partiyi kuranlar Adalet ve Kalkınma diyerek milletin zihninde bir adalet oluşturacağına fiiliyatta adaleti sağlamaları lazım.Kendi insanım yaparsa kurtarırım, elin insanı yaparsa gerekli cezayı veririm diye bir şey yok.”

O RAPOR NE YENİLİR NE YUTULUR?
Belediyenin 2009 yılı Denetim Komisyonu Raporuna da değinen ve rapordaki ifadelerin yenilir yutulur tarafının olmadığını kaydeden Asiltürk, bu konuda da şunları söyledi:

“Bakın bir önceki dönemde tartışmalı, bugünkü soruşturmalık konuların altında komisyon başkanı olarak imzası bulunan, yeni dönemde de Denetim Komisyonunda yer alan Metin Mandal başkanlığındaki denetim komisyonunun dahi yaptığı raporda korkunç ifadeler yer aldı. Burada öyle bariz ifadeler var ki, bakın ne diyorlar 110 tane ihale 5 firma arasında paylaştırılmıştır diyor. Peki bunun adı nedir? Bunun hukukta yeri nedir? Üstelik belediyenin kendi meclis üyelerinden seçtiği komisyonun raporu bu. 4 ihalede üç teklif mektubu alınmış ve bu üç teklif mektubunun aynı kişiden alındığı tespit edilmiş. Fen İşleri Müdürlüğü ihalesinde Kamu İhale Yasası’na aykırı işler yapılmış deniyor. Tuttukları tutanakta belediye hizmet binanın ek inşaatında 700 bin liralık ihale yapılmış ve bunun ihale kanununda yeri olmayan iş deniyor. Bunun gibi bir sürü aykırı tespitler. Aynı partide seçilmiş, aynı mecliste birlikte çalışan bu insanlar kendi partilerinin bineceği dalı keserler mi? Ama demek ki bıçak kemiğe dayandı. Artık gizlenecek bir şey kalmadı. Bu insanlar bunları söyleyebiliyorlarsa, söyledikleri bu kadarsa acaba söylenemeyecek olan başka neler vardır neler? Bunlarla ilgili mutlaka araştırma yapılması lazım.”

TEK KATILIMLI İHALELER
“Belediye temizlik ihalesi üç defa yapıldı. İstanbul kaynaklı firmalar girdi, işçiler eylem yaptı, belediye başkanı Esenlik aldı dedi en sonuncusunda Esenlik alabildi. Park bahçeler ihalesi iki defa yapıldı ikisi de iptal oldu, yeterli rekabet oluşmadı diye. Şu anda son olarak yapılan ihalede de tek firma teklif vermiş. Kent Bilgi Sistemi İhalesi’ne tek firma teklif vermiş. Daha önce 3, 4 firmanın katıldığı ihaleler ‘Yeterli rekabet oluşmadığı’ gerekçesiyle iptal edilirken nasıl oluyor da tek firmanın katıldığı ihalede yeterli rekabet şartı oluşuyor.

Daha önce söz verdikleri insanlara vermek için mi yapıyorlar anlamadım ama daha önce disiplinsiz diye çok eleştirilen Cemal Bey dönemini bile Malatyalılar aramaya başladı.
Biz savcıların ellerindeki kanunlara göre hareket edeceklerine inanıyoruz ama geciken adalet de adalet değildir. Üzerinden 8 ay geçmiş bir konu. Avukat olmaya gerek yok, tapuyu değiştirmenin, evrakta sahteciliğin suç olup olmadığını bilmek için avukat olmaya gerek yok. Bunu herkes bilir.”

YETKİLİLERDEN ‘TIK YOK’!
“Şimdi AKP İl Başkanı ve 6 milletvekili bu seçimde kapı kapı dolaştılar. Bunun arkasındayız dediler, seçilene kadar siyaset yapacağız, seçildikten sonra Malatya’nın belediye başkanı olup bütün Malatya’ya hizmet edeceğiz diye vaatte bulundular. Belediye başkan adayından daha fazla çalıştılar. Ben bütün basın açıklamalarımda buna temas ettim. İl başkanı ve milletvekillerine çağrı yaptım. Çünkü bir partiye mensup belediye başkanının yaptıkları o partinin hanesine yazılır. İyisi iyi, kötüsü kötü olarak yazılır. Ama ne hikmetse bugüne kadar çıt çıkmadı. Belki kapalı kapılar ardında konuşuyorlardır ama kamuoyunun duyacağı bir şekilde ne il başkanı ne milletvekilleri bir açıklama yapmadılar. Bir insan ileride siyasi ikbal için o makamı işgal ediyorsa, yarın bunlar benim önümde olur taş olur diye düşünmesi gerekiyor. Bunlar uzman getirdiler, biz bu yolsuzluğa bulaşmış insanları nasıl kurtarırız diye , ben çok iyi biliyorum ki o uzman bile bu yolsuzluğun Türkiye’de bir ilk olduğunu söyledi.
Olay belli, fail belli, kim yaptı kim yaptırdı, isimler üzerinde durmuyoruz. Yani bizi olayın yapılış şekli ilgilendiriyor ve buna rağmen 8 aydır ne adliyesinden ne valiliğinden, ne İçişleri Bakanlığı’ndan ne de yetkili başka birimden tık yok. Acaba bu belediye başka bir partiden olsaydı bu soruşturma sonuçlandırılır mıydı sonuçlandırılmaz mıydı?.”

UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız