SON DAKİKA
SON DEPREMLER

"Ona 'Hakkıyla' Denmez!."

0
Güncellendi - 2015-12-27 15:15:50
A- A+ PAYLAŞ

Aralarında Malatya'nın da bulunduğu 13 ilin "büyükşehir" yapılmasıyla ilgili yasa tasarısının görüşüldüğü TBMM İçişleri Komisyonu'nda oldukça ilginç değerlendirmeler ve tartışmalar da yaşandı. 

Komisyonda konuşan Malatya Milletvekili Veli Ağbaba, "..Malatya kendi hak etti. Başbakan, 17 Mayıs 2010’da Malatya’ya geldi, dedi ki: “Malatya büyükşehir olmayı hak etmiyor.” dedi ama –aynen mitingde söylediği cümleleri söylüyorum- “Ey kadınlar hazır mısınız? Ey erkekler hazır mısınız? Çocuk yapın sizi büyükşehir yapacağım.” dedi, bu benim sözüm değil, Başbakanın sözü. Şimdi arkadaşlar, Malatyalılar haklarıyla büyükşehir oldu." derken, BDP İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder, bu açıklamaya "Ona 'haklarıyla' denmez, çok kibarsınız.." yorumunu yaptı.

TUTANAKLARDAN..

İçişleri Komisyonu'ndaki tartışmalar, tutanaklara geçti. İşte tutanaklardan o tartışmalar..

"...VELİ AĞBABA (Malatya) – Sayın Başkanım, sağlıklı tartışamayız, müsaade ederseniz yarım saat ara verelim.

BAŞKAN – Sayın Milletvekili, müsaade edin de ben yöneteyim efendim.

SIRRI SÜREYYA ÖNDER (İstanbul) – Sayın Başkan, siz yönetin ama yüzünüzü görmüyoruz, nur cemalinizi görmüyoruz.

**

BAŞKAN  - Sayın Öznur Çalık…

ÖZNUR ÇALIK (Malatya) – Sayın Başkan, ben de çok teşekkür ediyorum. 

Sayın Bakanım, değerli komisyon üyeleri, basın mensupları, bürokratlar; İçişleri Komisyonunun ben ilk kez toplantısına katılıyorum ve daha sakin bir toplantı bekliyorum. Bu kadar usul ve esası bilen insanların ve vekillerimizin arasında bu kadar yoğun bir hengâmenin yaşanması beni, işin açıkçası şaşırttı ve işin açıkçası iktidar partisi milletvekili olarak Büyükşehir Yasa Tasarısı gelirken Sayın Başkanım, ben muhalefet milletvekillerinden bir teşekkür gelecek ümidi içerisindeydim ve açılan ilk mikrofonlarda bir teşekkür gelecek umudu vardı çünkü… (CHP milletvekili sıralarından gürültüler) Şimdi, 22’inci, 23’üncü ve 24’üncü dönemde Meclisimize kendi vermiş olduğum teklif de dâhil olmak üzere illerimizin büyükşehir olmasıyla ilgili teklifler verdi ve 23’üncü Dönemde de 24’üncü Dönemde de kendi ilim olan Malatya’nın büyükşehir olması için teklifte bulunmuştuk ve 23’üncü Dönemdeki teklifimiz 24’üncü Dönem yenilendi ve bu dönemde de Malatya’nın büyükşehir olması için teklifimizi verdik ve 14 milletvekili arkadaşımızla beraber vermiş olduğumuz kanun teklifinin, Sayın Başkanım, (2/892) esas numaralı Teklifimin, (1/690) esas numaralı Tasarı ile birleştirilmesini ben teklif ediyorum ve bizim teklifimizde gerekçemiz aynı Malatya ilinin büyükşehir olması ki, Malatya, bu konuda artık yıllardır, rahmetli Özal’dan itibaren büyükşehir olmayı hak ettiğini düşünen bir il ve bir rüyaydı. Bu gerçekleşecek inşallah ve 757 bin nüfusuyla, 2011’de yapılan sayımla 757 bin nüfusa sahip ve yüzde 41 istihdam oranıyla, yüzde 49,3 büyüme hızına sahip bir şehir olan Malatya’nın büyükşehir olması bizler tarafından, milletvekili arkadaşlarımız tarafından talep edilmekte ve Malatya ili, doğunun batısında, batının en doğusunda yer alan ve Elâzığ, Tunceli, Bingöl arasında Malatya, ekonomik açıdan en gelişmiş ili ve bu vesileyle Malatya da özellikle yapmış olduğu kayısı üretimiyle dünyanın kayısı başkenti hâlinde ve şu anda da Türk Hava Yollarının yeniden kayısı vermesiyle de gündemde. 

Bu vesileyle, inşallah yasayı geçirdikten sonra kayısı ikramlarımız gelecek size; önce yasayı geçirelim.

BAŞKAN – Ben itiraz ediyorum efendim, öyle yok! Kayısılar geliyor… Bak, Mardin bademlerini görüyorsunuz masada. 

ÖZNUR ÇALIK (Malatya) – Sayın Başkanım, yasayı peşin peşin görelim, ondan sonra. 

SADİR DURMAZ (Yozgat) – Sayın Çalık, Malatya’ya merkez ilçe kurulmadı siz buna mı teşekkür ediyorsunuz?

ÖZNUR ÇALIK (Malatya) – Biz Malatya’da şu an iki tane, iki ilçemiz var. 

SADİR DURMAZ (Yozgat) – Malatya’da merkez ilçe kurulmadı. 

ÖZNUR ÇALIK (Malatya) – Şu anda Malatya’da iki ilçemiz; biri Yeşilyurt, biri Battalgazi olmak üzere iki ilçemiz kuruluyor ve Yeşilyurt’a bağlı köylerimiz ve…

SADİR DURMAZ (Yozgat) – Onlar zaten var!

ÖZNUR ÇALIK (Malatya) – Hayır, onlar iki büyük ilçeydi; Battalgazi, adıyla müsemma bir ilçemizdir ve isimlerinin değişmemesini de biz arzu ettik. Merkez ilçe olarak adlandırılabilecek büyüklükteki iki ilçemiz hâline geldi. 

SADİR DURMAZ (Yozgat) – Milletvekili arkadaşınız merkez ilçe kurulması için teklif verdi. 

ÖZNUR ÇALIK (Malatya) – Malatya iki ilçe ve Yeşilyurt ve Battalgazi ilçesi olarak inşallah büyükşehir olarak gündeme gelecek ve 23’üncü Dönemde -Aramızda yok, biraz evvel bir ara geldi gitti- Cumhuriyet Halk Partisi Milletvekili Sayın Mevlüt Aslanoğlu çok ciddi manada, her defasında kürsüye çıkar ve derdi ki: “Ben hakkımı istiyorum. Urfa’nın hakkını istiyorum, Malatya’nın hakkını istiyorum.” İşte, bu tasarı ve teklifle biz hakkımızı alıyoruz. Malatya’nın da, Urfa’nın da, diğer büyükşehir olacak illerin de genel bütçeden, vergilerden alınacak katkıyla…

Biz bu teklifimizin tasarıyla birleştirilmesini talep ediyoruz Sayın Başkanım.

Teşekkür ediyorum. 

HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Sayın Akar, bir dakikanızı alayım. 

MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Sayın Başkanım, Sayın Bakanın hakkını kim verecek? Ordu niye büyükşehir yapılmadı?

HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Öznur Hanım, bir şey sorabilir miyim? 

Bu yasada 750 bin olduğu için Malatya, bugüne kadar olamadı mı, yoksa sizin özel gayretlerinizle mi oluyor bugün?

ÖZNUR ÇALIK (Malatya) – Hayır.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Sizin özel gayretlerinizle olmuyor bugün; 750 bin nüfusun olduğu bir ilçe siz teklif vermeseniz bile Malatya büyükşehir olacaktı yasa gereği. 

Teşekkür ediyorum.

***

BAŞKAN – İstanbul Milletvekili Sayın Mahmut Tanal’ın (2/823) ve (2/786) numaralı teklifleri ve (2/820) esas numaralı Teklif’i, İstanbul Milletvekili Sayın Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve 20 milletvekilinin (2/128) sayılı Teklif’i, Malatya Milletvekili Sayın Veli Ağbaba ve 22 milletvekilinin (2/234) sayılı Teklif’inin, Aydın Milletvekilimiz Sayın Ali Uzunırmak’ın (2/508) esas numaralı Teklifi’nin, Tekirdağ Milletvekilimiz Sayın Bülent Belen’in (2/681) esas numaralı Teklif’inin, Sayın Ayşe Nedret Akova’nın (2/289) sayılı Teklif’inin ve Sayın Öznur Çalık ve 14 milletvekilinin (2/892) esas numaralı tekliflerinin tasarıyla aynı mahiyette olması sebebiyle görüşülmesine Komisyon olarak karar verdik ve bu hususu oylarınıza sunacağım.

***

İÇİŞLERİ BAKANI İDRİS NAİM ŞAHİN (Ordu) – 1.582 belde belediyesinin tüzel kişiliği sona ermektedir. 

Yine, yeni kurulan ve hâlihazır var olan büyükşehir belediyelerinin il mülki  sınırları olması nedeniyle mahalleye dönüştürülen 6.430 köy ve 9.652 orman köyümüzün de tüzel kişiliği sona ermektedir. Toplamı 16.082’dir. 

Yine, bir başka istatistiki, sayısal bilgiyi sizlerle paylaşmak isterim. Yeni büyükşehir belediyeleriyle birlikte 29 büyükşehir belediyemizde yeni kurulacak ilçe sayısı biraz önce de ifade ettiğim gibi 24’tür. Hâlihazır 16 büyükşehir  belediyemizin sınırları içerisinde bulunan ilçe sayısının 143’tür. Büyükşehir ilçesine dönüştürülecek, bu düzenlemeyle dönüştürülecek olan ve var olan yeni büyükşehir belediyesi sınırlarındaki ilçe sayısı da 333’tür. Böylelikle 29 büyükşehir il belediyesi sınırlarında toplamda 500 ilçemiz olacaktır. 

Yeni büyükşehirlerin ilçe belediyelerinin nüfusuna ilişkin bir sayısal bilgiyi arz etmek isterim. Aydın’dan Van’a kadar 13 büyükşehrimizde merkez ilçe nüfusları, yeni kurulacak ilçe sayısı 24 olduğunu bir kez daha ifade etmiş olayım. Mevcut ilçe sayıları da 13 il sınırındaki 166 ilçe sayısının olduğunu ifade etmiş oluyorum ve toplam nüfusları da merkez ilçe ve diğer ilçelerle birlikte illerin toplam nüfusu her ilin ayrı ayrı gösterildiği satırların sonunda 9 milyon 215 bin 850 olarak gözükmektedir. 

Bir başka karşılaştırmalı tabloyu sizlerle paylaşmak isterim. Mevcut durumda 16 büyükşehrimiz, bu 16 büyükşehirde 143 ilçemiz, büyükşehir olmayan 65 ilimiz, ilçe belediyemiz 749, belde belediyemiz 1.977, toplam belediye sayımız 2.950 ve il özel idaremiz de 81’den ibarettir. Bu tasarının kanunlaşması durumunda merkezî idare ve yerel idarelerimizin sayısal durumu 29 büyükşehir belediyesi, 500 büyükşehir ilçe belediyesi, 52 il belediyesi; yine 52 ilde 416 ilçe belediyesi, 395 belde belediyesi, toplamda 1.392 belde, ilçe, il ve büyükşehir belediyesinden oluşan ayrıca 52 il özel idaresinden oluşan bir yerel yönetim tablomuz, yapımız oluşacaktır.

Bu yasa tasarısıyla pek çok yeni düzenlemeler yapılmaktadır. Bunların izninizle önemli olanlarını sizlerle paylaşmaya devam etmek istiyorum. Çok önemli bir düzenleme. Büyükşehir belediyesi sınırlarında toplanan genel bütçe vergi gelirleri tahsilatının hâlihazırda yüzde 5’i o büyükşehir belediyesi payı olarak ayrılmaktadır. Bu yasa tasarısıyla yüzde 20 artış öngörülerek bu pay yüzde 6’ya çıkmış, çıkarılmış bulunmaktadır. Bu yerel yönetimlere bakışın çok açık bir ifadesidir, yerel yönetimlere verilen ifadenin çok anlaşılır bir düzenlemesidir. Sanırım, buna yönelik bir eleştiri de olabilirse de ağırlıklı olarak teşekkürün geleceğini beklemekteyiz, özellikle yereldeki halkımızın teşekkürüne sebep olacak önemli bir düzenlemedir. 

Hâlihazır durumda payların dağıtımında büyükşehir belediyelerinin yüzölçümleri yani sorumlu oldukları coğrafi hizmet alanı dikkate alınmazken yeni büyükşehir belediyelerinin geniş coğrafi alanlara hizmet götürebilmelerini sağlamak bakımından pay dağıtımında yüzölçümü de bir dağıtım kriteri olarak ayrıca benimsenmiştir. Böylelikle dağıtımlarda daha dengeli, daha adil bir sonuca ulaşılmaya çalışılmıştır.

Ayrıca, büyükşehir ilçe belediyelerinin gelirleri de önemli oranda bu tasarıyla artırılmaktadır. Bu belediyelere de  pay dağıtılırken yüzölçümleri dikkate alınmaktadır. 

Değerli arkadaşlar, bu tasarıyla 29 ilimizde yönetimin sadeleştirilmesi, bürokrasinin azaltılması ve hizmetlerde etkinliğin, verimliliğin sağlanması bakımından başlangıçta da arz ettiğim gibi 29 ilde yani tamamı ilin mülki sınırlarında görev ve yetkili olmak üzere büyükşehir ihdas edilecek olan illerde il özel idareleri kalkacağı için merkezî idarenin taşrada yürüttüğü işlerle ilgili olarak hizmetlerin etkinliğini ve verimliliğini korumak, artırmak, kaynakların yerinde kullanımını sağlamak, hizmette aksamaları önlemek ve denetim alanındaki boşluğu gidermek, rehberlik etmek, koordinasyonu sağlamak için büyükşehir belediyelerimizin bulunduğu 29 il valiliği bünyesinde “yatırım izleme ve koordinasyon birimleri” adıyla yeni özel birimler oluşturulmuştur. 

Bu kanun tasarısının getirdiği çok önemli düzenlemelerden bir tanesi, orman köylerinin ve köylüsünün haklarını aynen koruyan bir özellikte düzenlenmesidir. Zira, orman köyleri bugüne kadar büyükşehir sınırlarında Kocaeli ve İstanbul’da da dışarıda tutulmuşlardı, sırf orman hukukunun kendilerine sağladığı hakların korunmasının sürdürülmesini temin için. Fakat bu yasayla mahalleye dönüşen orman köylülerinin orman hukukundan, orman kanunu ve diğer yasalardan gelen hakları aynen korunmuştur. 

Yine, bir başka önemli düzenleme, tüzel kişiliği kaldırılarak mahalleye dönüşen diğer köy ve beldelerin ortak kullanım alanları olan kadimden beri gelen ve kullanımı devam eden o köy ve belediyelerin tüzel kişiliği adına kayıtlı bulunan mera, yaylak ve kışlak gibi alanlardaki kullanım hakları da mahalleye dönüşmekle birlikte aynen muhafaza edilmiştir.

Yine, bir başka önemli düzenleme. Köy iken –buna orman köyü de, oluşu da dâhil- mahalleye dönüşecek yerlerdeki yerleşim birimlerindeki mevcut yapı stokları ruhsatlı kabul edilmiş ve ruhsatlı hâle getirilmiştir. Tüzel kişiliği kaldırılan köylerde yapılacak yani yeni mahallelerde yapılacak ticari amaç taşımayan yapılarla ilgili olarak büyükşehir belediyelerinin, ilçe belediyelerinin tip proje uygulaması getirilmiş ve vatandaşın proje bedeli gibi ek külfetlerin altına sokulmaması. Böylelikle, örnek yapılaşmanın ve düzenli bir kentleşmenin önünü açacak adım atılmıştır.

Köyken mahalleye dönüşecek yerlerde inşaat ruhsatı harcı ve imarla ilgili bütün harçlar dâhil her türlü harçlar, inşaat ruhsat harcı, imar harcı dâhil her türlü harçlar emlak vergisi, çevre ve temizlik vergisi, alt yapı harcamalarına katılım payları beş yıl süreyle buralarda yaşayan vatandaşlarımızdan, hemşehrilerimizden alınmayacaktır. 

OKTAY VURAL (İzmir) – Peki, sonra…

HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Sonra Sayın Bakan…

İÇİŞLERİ BAKANI İDRİS NAİM ŞAHİN (Ordu) – Ayrıca bu yerlerde içme ve kullanma suyu ücreti en düşük tarifenin yüzde 25’ini geçmeyecek şekilde büyükşehir belediye meclisleri tarafından düzenlenecektir. 

***

İÇİŞLERİ BAKANI İDRİS NAİM ŞAHİN (Ordu) – Doğrudur, genelgeyle de tabii… Doğru söylüyorsunuz, teşekkür ederim. 

Tabii, dolayısıyla bu kanunun geleceğinin o tarihten itibaren bilindiğini de böylelikle anlamış olduk. 

…aşırı borçlanmaları, sahip olduğu menkul ve gayrimenkullerin elden çıkarılması, keyfî imar uygulamaları bu kanun tasarısıyla da takdir edeceğinizi tahmin ettiğim gibi engellenmektedir. Kapatılan il özel idareleri, belediyelere ve köylere ait personel, taşınır ve taşınmaz varlıklar; ilgisine göre bakanlıklara, bağlı kuruluşlara, büyükşehir belediyelerine ve ilçe belediyelerine devredilmektedir. Kamu kuruluşlarının hâlen yürütmekte oldukları hizmetlerle ilgili taşınmazların öncelikle bu kuruluşlara tahsisi düzenlenmektedir yani tahsis açısından, kullanım açısından herhangi bir hizmet aksamasına fırsat verilmemekte, neden olunmamaktadır. 

Belediyelerin mabetlere içme ve kullanma suyunu… 

VELİ AĞBABA (Malatya) – Mabetlere hangileri giriyor Sayın Bakan? 

İÇİŞLERİ BAKANI İDRİS NAİM ŞAHİN (Ordu) – …ücretsiz veya indirimli bedelle vermesine imkân sağlanmaktadır. 

VELİ AĞBABA (Malatya) – Mabetlere neler giriyor Sayın Bakan? 

İÇİŞLERİ BAKANI İDRİS NAİM ŞAHİN (Ordu) – Hangi mabet…

VELİ AĞBABA (Malatya) – Cemevi var mı cemevi? 

İÇİŞLERİ BAKANI İDRİS NAİM ŞAHİN (Ordu) – Büyükşehir belediyeleriyle nüfusu 100 binin üzerindeki belediyelere…

VELİ AĞBABA (Malatya) – Sayın Bakan duymadı beni. 

İÇİŞLERİ BAKANI İDRİS NAİM ŞAHİN (Ordu) – Duyuyorum henüz her şeyi, merak etmeyin. 

VELİ AĞBABA (Malatya) – Cemevi var mı Sayın Bakan? 

İÇİŞLERİ BAKANI İDRİS NAİM ŞAHİN (Ordu) – Cemevleri var, Türkiye’de çok var. 

VELİ AĞBABA (Malatya) – Hayır, burada var mı? Bu mabetlerin içerisine giriyor mu? 

İÇİŞLERİ BAKANI İDRİS NAİM ŞAHİN (Ordu) – Gidip bakmak lazım içine. İçinde varsa vardır yani. Mabetlerin içinde varsa… 

Büyükşehir belediyeleriyle nüfusu 100 binin üzerindeki belediyelere -Sayın Tanal’ın üzerinde çok durduğu konulardan bir tanesine yanıt oluşturur diye düşünüyorum- kadınlar ve çocuklar için konukevleri açma zorunluluğu getirilmektedir yani ihtiyarilikten zorunluluğa dönüştürülmektedir. 

***

BAŞKAN – Sayın Durmaz, biz de teşekkür ederiz.

Efendim, şimdi, tabii, Komisyon üyeleriyle görüşürken farklı siyasi parti temsilcilerine de yönelelim.

Sayın Önder, buyurun efendim. Dönüşte de Sayın Türkoğlu ve Sayın Valimizle devam edelim, Sayın Serindağ Valimizle. 

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) – Sayın Başkanım, bir daha Plan ve Bütçeye gelirsiniz, orada size konuşma veririz. 

BAŞKAN – Bakın, Komisyon üyesi arkadaşlar, siz cevap verin lütfen. 

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) – Hep misafirlere saygı gösterdik. 

BAŞKAN – Komisyon üyelerine soracağım Sayın Aslanoğlu…

NAMIK HAVUTÇA (Balıkesir) – Sayın Başkan, biz Komisyonda zaten buradayız. Misafir arkadaşlarımız görüşlerini ifade etsinler, biz buradayız zaten. 

SIRRI SÜREYYA ÖNDER (İstanbul) – Evet, size sıra geldiğinde o centilmenliği yaparsınız. Hiç kimseye sıramı verme niyetim yok. 

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) – Siz centilmen değil misiniz?

SIRRI SÜREYYA ÖNDER (İstanbul) – Mevlüt Ağabey, senin emrin olur ya, ne demek! 

BAŞKAN – Mevlüt Bey, herkes seni seviyor, tamam ya. Tek istisna olursa sana yaparım. 

***

SIRRI SÜREYYA ÖNDER (İstanbul) – Bir dakika…

İşte şuna döndü: Ben CHP, MHP ve AK PARTİ ve fazladan bakanla birlikte münakaşa ederek yürüyorum. Bu mudur yöntem? Buna da varım. 

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) – Arkanda ben varım ya!

SIRRI SÜREYYA ÖNDER (İstanbul) – Vay Mevlüt Ağabey!

***

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) – Sayın Başkanım, kaç üyeniz konuşacak? Bize saat verin, o saatte gelelim.

BAŞKAN – Efendim, geneli üzerinde söz var, maddeler üzerinde söz var, pazartesi akşamına kadar vakit var.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) – O zaman bize git mi diyorsunuz?

BAŞKAN – Hayır, hayır, git demiyorum efendim. İstirham ederim. Olur mu?

Müsaade ederseniz, Komisyonun bir çalışma usulü var, ona itibar edelim.

Buyurun Serindağ.

Siz hakkınızdan vazgeçerseniz…

ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) – Yok, vazgeçmem de misafirler ısrar ediyorlar.

BAŞKAN – Buyurun o zaman.

Müsaade ederseniz Komisyon üyeleri efendim.

VELİ AĞBABA (Malatya) - Siz bize söz vermek istemiyorsunuz.

BAŞKAN – Hayır, estağfurullah, kesinlikle hayır.

VELİ AĞBABA (Malatya) - Komisyon üyeleri veriyor…

BAŞKAN – Sayın Serindağ vazgeçsin, versin size.

VELİ AĞBABA (Malatya) - Biz Türkiye’nin vekilleriyiz, o nedenle…

BAŞKAN – O zaman, büyükşehir olan illerin vekilleri…

***

BAŞKAN – Peki, Sayın Aslanoğlu, buyurun efendim.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) – Hayır efendim, vazgeçtim.

BAŞKAN – Hayır, olmaz; bekleyeceğim siz konuşana kadar.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) – Hayır efendim, siz hangi saat…

BAŞKAN – Hayır, ben istirham ediyorum, şimdi, lütfen…

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) – Hayır, Sayın Valim, beşte konuşacağım, saat beşte. Ben prensibinizi bozan insan olmak istemiyorum.

HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) - Uçağa gidecek arkadaşlar var.

BAŞKAN – Uçağı olan siz misiniz?

EMRE KÖPRÜLÜ (Tekirdağ) - Sabah erken, çok erken saatte uçağımız var efendim.

BAŞKAN – Buyurun efendim.

Sayın Aslanoğlu, senin her halükârda söz hakkın bakidir. 

***

VELİ AĞBABA (Malatya) – Sayın Başkan, değerli komisyon üyeleri; hepinize çok teşekkür ederim.

Tabii birçok konu konuşuldu, ben öncelikle kendi ilimle ilgili düşüncelerimi sizlerle paylaşmak istiyorum.

Malatya’nın büyükşehir olmasını savunduğumuzu belirtiyorum ancak bütün şehri, Malatya’yı yok edeceğini, Malatya’nın gelişmesine engel olacağını düşünüyoruz. 

Değerli arkadaşlar, bu kanunla ilgili kısaca, bir iki cümleyle fikirlerimi de paylaşayım. 

Bu kanun, gizli hazırlanmıştır. Bu kanunu seçilmişler değil,  atanmışlar hazırlamıştır. Hep böyle sürekli söylediği AK PARTİ milletvekillerinin, Sayın Bakanın ve yetkililerin söylediği “millî irade”, “seçilmişler” kavramı burada yok edilmiştir. Hiçbir seçilmişin bu kanunla ilgili ne fikri alınmıştır ne de tartışmaya açılmıştır. Tamamen bunu, belki burada birçok AK PARTİ komisyon üyesinin de haberi yok, bir grup bürokrat hazırlayarak önümüze getirmiştir. Bu, seçilmişlere hakarettir. Sadece buradaki milletvekillerine değil, bu kanunla yok edilmek istenen muhtarlara, il genel meclis üyelerine, kapatılmak istenen belde belediye başkanlarına da hakarettir. 

Biraz önce arkadaşlarımız söyledi, belde belediye başkanları, muhtarlar, il genel meclisi üyeleri seçilmişlerdir ve bunlar… Birçok belediye haklarını kazanırken kimseden bahşedilmiş bir şey değildir. Bizim Malatya’da 39 tane belde kapatılıyor. 39 tane beldenin birçoğunun ilçe belediyelerimizden tarihi daha eski. Niye kapatıldığını anlamak mümkün değil. Onlara soruldu mu? Sorulmadı. Muhtarlara soruldu mu? Sorulmadı. İl genel meclis üyelerine soruldu mu? Sorulmadı. 

Şimdi “Merkezî hizmeti yerleştireceğiz, hizmet yerelden başlayacak.” diyoruz ama bu tasarıyla beraber, eğer kanunlaşırsa valiler kral oluyor, valiler illerde kral oluyor. İl genel meclisi kaldırılarak, il genel meclisinin yetkileri ilgili bakanlıklara devrediliyor.  Bu, birkaç yıl önce düzenlenen il genel meclisi üyelerinin mantığıyla bağdaşır mı? Bağdaşamaz. 

Bizim Malatya’dan örnek verirsem, il genel meclisi için bir bina yapılıyor –çünkü daha yeni kurulan bir kurum il genel meclisi, yeni düzenlendi- bu bir israfa yol açıyor ve il genel meclisinden alınan yetkiler bakanlıklara verilerek aslında merkezden yönetilmeye çalışılıyor.

Şimdi, değerli arkadaşlar, Malatya, bir İstanbul, bir Kocaeli değil. Malatya tarım kenti, Malatya hâlâ tarımda Türkiye’ye çok önemli girdiler sağlayan, üretmiş olduğu kayısısıyla, ceviziyle, üzümüyle, kirazıyla, kavunuyla, buğdayıyla Türkiye’de çok önemli bir tarım kenti. Şimdi siz, bütün şehir modeline geçtiğiniz zaman burada hayvancılık nasıl olacak? Yani Kocaeli gibi değil Malatya, İstanbul gibi değil. Yani büyükşehirde nasıl yapılacak?

Şimdi, binlerce yıldan beri tüzel kişiliğini koruyan köyler bir anda sizin bir darbe yapmanızla, köylerin tüzel kişiliği kayboluyor. Bunların, birçok kazanılmış, birçok kendi kaynaklarıyla yapmış oldukları şeyler var. Bunların bütün hakları maalesef devrediliyor. Bakın, bu kanun tasarısında, muhtarlıkların, köylerin tüzel kişiliklerinin ellerinden alınması bile, tüzel kişiliklerinin yok edilmesi bile başlı başına vahim bir hatadır, ciddi bir olaydır, ya bu demokrasiyle bağdaşacak bir durum değildir. Yine, Malatya’da hâlâ yaylacılık çok yoğun bir şekilde devam ediyor. Sayenizde, uğraşmanıza rağmen, yıllardan beri uğraşmanıza rağmen tam yok edilemedi ama maalesef yaylalar da bu anlamda ne olacak, nasıl bir düzenleme sağlayacaksınız bu da çok net, belli değil.

Şimdi, değerli arkadaşlar, ben Malatya’yla ilgili, Malatya’ya yapılan bir haksızlığı dile getirmek istiyorum. Kurulan yeni belediyelerin birçoğunda yeni merkez belediyeler oluşturuluyor. Malatya’da merkez belediyesi yok. Yeşilyurt ve Battalgazi, var olan belediyelerimize mahalle ve köyler bağlanıyor. Şimdi, göz gezdirdiğimiz zaman hemen          –çünkü daha çok yeni alabildik- Yeşilyurt belediyesine bağlanan köylere baktığımız zaman, bu, bağlanan köylere resmen işkence. Bu, o kadar gelişigüzel hazırlanmış ki, Yeşilyurt ilçesine Bindal köyü, Duranlar köyü bağlanıyor. Bunların Yeşilyurt’a gelip gitmeleri başlı başına bir olay. Yine Malatya merkezine bağlanan mahallelere baktığımız zaman Çarmuzu Mahallesi’nde yaşayan bir insanın Yeşilyurt’a gitmesi başlı başına bir olay. Hoca Ahmet Yesevi Mahallesi’nde yaşayan bir insanın Yeşilyurt’a gitmesi başlı başına bir olay. Kaynarca,  Melekbaba, Yaka mahallesinde yaşayan insanların Yeşilyurt’a bağlanmasının akla mantığa bağdaşır bir yanı yok. Yine, Battalgazi ilçesine bağlanan Ataköy, Başharık, Kernek, Paşaköşkü mahallelerinin buraya bağlanması… Hakikaten Sayın Bakan, bu gelişigüzel hazırlanmış. Malatya’da bu anlamda hiç mesafe hesap edilmemiş bir durumla karşı karşıyayız.

SIRRI SÜREYYA ÖNDER (İstanbul) – Oya bakar.

VELİ AĞBABA (Malatya) – Onda tamamen… Doğru söylüyorsunuz, o oyların da düşünüldüğü gözüküyor.

Şimdi, değerli arkadaşlar bakın, büyükşehir olmayı Malatya kendi hak etti. Başbakan, 17 Mayıs 2010’da Malatya’ya geldi, dedi ki: “Malatya büyükşehir olmayı hak etmiyor.” dedi ama –aynen mitingde söylediği cümleleri söylüyorum- “Ey kadınlar hazır mısınız? Ey erkekler hazır mısınız? Çocuk yapın sizi büyükşehir yapacağım.” dedi, bu benim sözüm değil, Başbakanın sözü.

Şimdi arkadaşlar, Malatyalılar haklarıyla büyükşehir oldu.

 SIRRI SÜREYYA ÖNDER (İstanbul) – Ona “haklarıyla” denmez, çok kibarsınız.

VELİ AĞBABA (Malatya) – Evet, bakın Malatya kendi hakkıyla büyükşehir oldu. Şimdi, Sayın Bakan, Malatya’ya bir merkez ilçe oluşturulmuyor, yeni bir belediye oluşturulmuyor. Bakın, arkadaşlar, bizim Malatya’da –Sayın Önder bilir Malatya’yı- Battalgazi’de var olan iki ilçemize mahallelerimiz, köylerimiz bağlanıyor ama bu Malatya’nın gelişmesiyle ilgili doğru bir yöntem değil, doğru değil, Malatya bunu kaldıramaz. Şimdi, mutlaka Malatya’ya merkez bir belediye kurulması gerekiyor. Bu, her iki ilçenin ortasında olacak şekilde bir belediyenin mutlaka kurulması gerekiyor, lütfen bunu sizden rica ediyorum, bunun ciddiyetle değerlendirilmesini sizden hakikaten rica ediyorum Malatya’da yaşayan bir insan olarak. Çünkü bundan AK PARTİ’li milletvekili arkadaşların da haberi yok, bir kısmının haberi yok en azından, onlar da kanunu bilmiyorlar. Bu konuda bir değerlendirme yapılmasını sizden rica ediyorum.

Şimdi değerli arkadaşlar, bu aslında tam bir… Sayın Günaydın da söyledi, ben bunu Meclis kürsüsünde yırtmıştım. Sayın Bakan bir darbe yaptı, çünkü genelgeyi yayınlayan Sayın Bakan darbenin de lideri olmuş oluyor. Beş yıllığına seçildi insanlar, Malatya için söylüyorum, 39 tane belde, belediye başkanı beş yıllığına seçildi. Oy verdiler insanlar, beş yıllığına. Sayın Bakan, bir genelge yayınladı, dedi ki: “Siz hiçbir şey yapamazsınız, kaymakamdan, validen izin almadan hiçbir şey yapamazsınız.” dedi. Her zaman, seçilmişler, atanmışlar meselesinde yine Sayın Bakan atanmışların yanında yer aldı ve darbe yaptı. Şimdi, böyle bir şey olabilir mi? Yani bugün yine Sayın Veysel Eroğlu da aynı şeyi söyledi. Belde belediye başkanları malları, araçları satabilirmiş. Yani bu söylenecek bir söz de değil. Bütün belde belediye başkanlarını peşinen suçlu kabul ediyorsunuz. 

Ben, sözlerimi çok fazla uzatmak istemiyorum. Bir daha sizden rica ediyorum… Malatya’da kapanan beldeler var arkadaşlar, Malatya’da kapanan beldeler var. Bakın, biri Sivas sınırında Hasançelebi beldesi, biri Erkenek sınırında Erkenek beldesi. Bunların kapatılması Malatya’nın faydasına değil, bunların kapatılması Malatya’nın zararına. Bu köylere, bu beldelere hizmet götüremeyen, oralarda sıkıntının hâlâ üst noktada olduğu yerlerde, belde belediyelerinin kapatılması ancak o bölgeye, o şehre zarar verir. Bizim 39 tane beldemiz var, bizim önerimiz şu: Bir pergel modeliyle Malatya merkeze yakın beldelerin kapatılması olabilir ancak birçok ilçenin tarihinden daha eski, cumhuriyet döneminde kurulan beldelerin kapatılması hem o insanlara haksızlık hem de Malatya’ya haksızlık. 

Yine, bu kanun tasarısı hazırlanırken köy muhtarlıkları, köylerin tüzel kişiliği yok ediliyor, buna şiddetle karşı olduğumuzu bir kez daha belirtmek istiyorum ama muhtarlarla ilgili hiçbir düzenleme yok, muhtarlarla ilgili hiçbir olumlu düzenleme yok. En demokratik yolla seçilen muhtarlara hiçbir şey verilmemiş. Demokrasimizin en yalın yoluyla seçiliyor muhtarlar. Hiç kimseden icazet almadan, hiç böyle lideri filan olmadan halkın oyuyla seçiliyor. Yani nasıl seçildiğini biliyor muhtarlar, Türkiye Büyük Millet Meclisi gibi değil en azından. Ama muhtarların yaptıkları işlere baktığımız zaman, muhtarlar, köylerin sorunlarıyla, mahallenin sorunlarıyla ilgileniyor, jandarma ona gidiyor, siyasetçi ona gidiyor, kız kaçıran ona gidiyor, kız isteyen ona gidiyor ama muhtara hiçbir şey verilmiyor. Birçok muhtar aldığı maaşla Bağ-Kur primlerini ödemek zorunda kalıyor. Bu muhtarların mutlaka haklarının ciddiyetle değerlendirilmesi gerekiyor. 

Yine, Malatya’da köy koruyucuları var. Bu köy koruyucularının haklarının korunması gerekiyor. Birçoğu, güvenlik amacıyla değil, orada köylerin arazisini korumakla görevli, bunlarla ilgili hiçbir uygulama yok Sayın Bakan.

Ben, bizim birçok ilçemizde kapatılan, kapatılmaya çalışılan köylerin, beldelerin haklarının korunması için mücadele edeceğimizi bir kez daha söylemek istiyorum ama bu konuda lütfen sizden rica ediyorum arkadaşlar. Bakın, Malatya gibi, Urfa gibi, Van gibi illerin durumlarını İstanbul’dan, Kocaeli’den hatta Tekirdağ’dan biraz daha farklı yorumlamamız gerekiyor. Bizler hâlâ tarımda, ekmeğini… Tekirdağ’ı söylemiyorum, Emre yokmuş, Emre gitmişken… Bu konuda tekrar dikkatlerinize sunuyorum.

Yine, Sayın Bakana söyledim, bu “mabetler” diye bir madde var. Bu mabetlerde cemevi var mı yok mu tekrar merak ediyorum, soruyorum. Yani devlet mutlaka herkesin inancını yerine getirdiği inanç merkezlerine hizmet vermelidir. Bu, kilise olur, cami olur, cemevi olur. Sayın Bakanın bu konuda da dikkatlerini çekmek istiyorum. Sizden ricam, cemevleri konusunda, hiç olmazsa, burada cemevlerine gereken hakların verilmesini rica ediyorum.

Ben hepinize beni dinlediğiniz için teşekkür ediyorum. Başta komisyon üyelerine, öncelik verdikleri için de saygılarımı sunuyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

***

SİNAN OĞAN (Iğdır) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, Sayın Bakan; şimdi, tabii, Sayın Milletvekilimiz Alim Bey gibi ben de millî hassasiyetlerinin yüksek olduğuna inandığımız Sayın Bakanın böyle bir yasayı, böyle bir düzenlemeyi kendi inisiyatifiyle yapacağı kanaatinde değiliz Sayın Bakanım. “Neden?” derseniz, öncelikle bu yasa Türkiye’nin bugün ihtiyaçlarına cevap veren bir yasa olarak hazırlanmış değildir. Bu yasa bölgemizde yaşanan gelişmelere paralel olarak ve Büyük Ortadoğu Projesiyle beraber  bölgemizde Türkiye’nin anayasal yapısını, Türkiye’nin bütünsel yapısını yavaş yavaş gevşetecek bir düzenlemeye doğru memleketimizi götürecek bir yasadır. Bu yasayla biraz önce BDP’den Sayın Önder’in yarım saat konuşup ama tek kelimeyle bu yasaya karşı çıkmamasından ve meseleyi evirip çevirip dağa getirmesinden de anlaşılıyor ki bu yasa aslında Adalet ve kalkınma Partisi ile BDP’yi belli noktalarda paylaşıma götürecek de bir yasadır. 

Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu bölgesine baktığımızda bu yasanın Diyarbakır, Mardin, Van, Şanlıurfa ve Malatya gibi illerimiz için hazırlandığını, daha sonra hükûmete verilecek bir yetkiyle -ki o da bunun içerisinde var…

VELİ AĞBABA (Malatya) - Malatya yok. 

SİNAN OĞAN (Iğdır) – Bugün için siz yok diye düşünüyorsunuz ama bu oyunun içerisine Malatya’yı da maalesef katmışlar, Sayın Vekilim.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) – Malatya’yla oyun oynanmaz.

SİNAN OĞAN (Iğdır) – İnşallah. 

***

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkanım, Sayın Bakan, değerli komisyon üyeleri, değerli bürokratlar, sayın milletvekillerim ve çok değerli basın mensupları; öncelikle hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Hem Komisyon Başkanlığına hem de Komisyon üyelerimize Komisyon dışından gelen üyelere verdikleri bu öncelik için teşekkür ediyorum. Biz bunu Plan Bütçe Komisyonunda Sayın Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun üstün gayretleri ve gerçekten hem madden hem manen oradaki ev sahipliğinden çok alışmıştık. Kendisinin de buradaki gayretiyle buraya da bunun sirayet etmiş olmasına son derece memnuniyet duyduk, buradaki kuralın tersine dönmüş olmasına.

Son geldiğimde bu salonda bir milletvekili arkadaşımızdan tekme yemiştim, bugün dondurma yemek gerçekten bendeki o kötü anıları, bu salonla ilgili kötü anıları sildi. Bu ağzımızın tadının bozulmayacağını…

MUSA ÇAM (İzmir) – Özgür, yarın ilerleyen saatlerde ne olacağı belli olmaz.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – …ağzımızın tadının bozulmayacağını…

BAŞKAN – İnşallah bozulmayacak efendim.."

UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız