SON DAKİKA
SON DEPREMLER

"Önceden Bildirmiştim"

A- A+ PAYLAŞ
Malatya'daki Zirve Yayınevi'nde 1'i Alman uyruklu 3 kişinin öldürülmesiyle ilgili davanın 36. duruşmasında dinlenen tanık Ercan Genli, olayın olacağını 1 hafta önce Adıyaman Cezaevi'nde kendisi ile görüştürülen jandarma görevlisine aktardığını iddia etti. 
 
Malatya'da 18 Nisan 2007 tarihinde Alman Tilman Geske, Necati Aydın ve Uğur Yüksel'in öldürüldüğü Zirve Yayınevi cinayetleriyle ilgili Malatya Özel Yetkili 3. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki davanın 36. duruşmasına tutuklu sanıklar Emre Günaydın, Abuzer Yıldırım, Cuma Özdemir, Hamit Çeker ve Salih Gürler, tutuksuz sanık Hüseyin Yelki ve taraf avukatları katıldı. 
 
Duruşmayı Almanya Büyükelçiliği görevlisiyle Suzanna Geske oğlu Lukas Geske ve sanık yakınları ile Hristiyan Protestan Cemaati'nin temsilcileri de takip etti. Duruşmada Mersin Baro Başkanı Halil Hulki Özel ile Diyarbakır, Bingöl, Bitlis, Şırnak, Kars, Ağrı, Siirt ve Mardin Baro temsilcileri de hazır bulundu. 
 
Duruşma başında Mahkeme Başkanı Hayrettin Kısa, Adıyaman E Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu'nda tutuklu bulunan sanık Varol Bülent Aral'ın İstanbul Adli Tıp Kurumu'na gönderilmiş olması nedeniyle duruşmaya getirilemediğinin bildirildiğini kaydetti. Mahkeme Başkanı Hayrettin Kısa, sanık Emre Günaydın'ın hastane tedavi görüntüleri ve emekli Orgeneral Hurşit Tolon'un olay günü vermiş olduğu konferansını da kapsayan İnönü Üniversitesi Rektörlüğü tarafından gönderilen CD ve DVD'lerin çözümünün yaptırılması amacıyla uzman bilirkişilere verildiğini, ancak söz konusu 23 adet CD ve DVD içerisinden 18 adedinin çözümlendiği ve buna ilişkin bilirkişi raporunun mahkemeye sunulduğunu belirterek, çözümü yapılmayan 5 adet CD ve DVD içeriğinin açılabilir ve çözümünün yapılabilir vaziyette gönderilmesi için İnönü Üniversitesi'nden yeniden istendiğini kaydetti.
 
Uzun bir süreden beri mahkemede tanık olarak dinlenmesi için karar alınan ancak adresine ulaşılamayan tanık Ercan Genli, "suç işlemek için kurulan örgüte üye olmak" iddiasıyla tutuklu bulunduğu Mersin Cezaevi'nden getirildi. 
 
Mahkeme huzuruna alınan tanık Ercan Genli, sanıklardan sadece Varol Bülent Aral'ı tanıdığını ve bu kişiyle tanışıklığının 1999 tarihe kadar uzadığını anlatarak, Varol Bülent Aral ile en son Adıyaman Cezaevi'nde 2007 yılının Mart-Nisan-Mayıs aylarında birlikte aynı koğuşta kaldıklarını söyledi. 
 
"OLAYDAN 1 HAFTA ÖNCE JANADRMAYA BİLDİRDİM. 1 HAFTA SONRA OLAY OLDU" 
Tanık Ercan Genli, olayın olacağını kendisine söyleyen Sanık Varol Bülent Aral'ın anlattıklarını jandarma görevlisine cezaevi müdürünün odasında anlattığını iddia ederek, "Olay olmadan önce Varol Bülent'in anlatmış olduğu şeyler bana garip geldi. Ben de bu olayları ve anlattıklarını jandarmaya anlatmak ve iletmek istedim. Bu durumu cezaevi müdürüne ilettim. Cezaevi müdürü H.A. isimli kişiydi. O da İl Jandarma Komutanlığı'na benim beyanımı iletmiş. Bunun üzerine istihbarattan 1 kişi gönderilmiş, beni idareye çağırdılar. Gelenin kim olduğunu şu anda hatırlamıyorum. Gelen kişi üniformalıydı. Rütbesini hatırlamıyorum. Varol Bülent Zirve Yayınevi ile ilgili ve misyonerlik faaliyetleri ile ilgili bu tür hadiseleri olaydan yaklaşık 1 hafta önce bana bahsetmişti ve hatta bu şahısların öldürüleceğini söylemişti. Bunun üzerine jandarmaya durumu anlatmak istedim. Ve ilgili şahıs geldi. Buna Varol Bülent'in anlattıklarını aynen ilettim. Cezaevine jandarma görevlisi geldiğinde birinci müdür H.A.'nın odasında
görüştük, müdür bey o sırada dışarıya çıktı. Böyle bir şahsın geldiğini ve benim onunla görüştüğümü H.A. biliyor. Gelen jandarma görevlisi benim anlattıklarımı not etti. İlgileneceğini söyledi ve gitti. Bu olaydan beyan ettiğim gibi, yaklaşık 1 hafta sonra Zirve cinayeti olduğu basına ve yayına düştü. Emre Günaydın'ın ismi geçti. Olaydan sonra da Varol Bülent ile aynı koğuşta kaldığımız için olaydan sonra yine konuşmalarımız devam etti. Bu olayı kendisinin yapacağını, tutuklu olduğu için Emre Günaydın'a yaptırıldığını söyledi. Olaydan önce bu olayı anlattığı birçok isimler söylüyordu. Garip şeyler anlatıyordu. Bana da garip geliyordu ancak olay olunca anlattıklarına inanmaya başladım. Bana herhangi bir yerin üyesi olduğu gibi herhangi bir şey söylemedi. Eylemi kimlerin yaptırdığına ilişkin açık bir şey söylemedi ancak konuşma içeriğinde ünlü ve meşhur olan kişilerden bahsediyordu. Bunlar adına çalıştığını söyleyip, bazı iddialarda bulunuyordu. Bu dosya sanıklarından ismini hatırladığım Emre Günaydın vardır. Olaydan önce ve sonra bu isimden bahsediyordu, diğer sanıklardan bahsedip bahsetmediğini bilmiyorum, bahsetmiş ise de, hatırlamıyorum" ifadelerini ileri sürdü. 
 
"SAVCIYA İFADE VERİRKEN, UYUŞTURUCU VE ALKOL ALMIŞTIM, HATIRLAMIYORUM" 
Tanık Ercan Genli, Adıyaman Cezaevi'nden sonra kaldığı Hilvan Cezaevi'ndeyken daha önce Hilvan Cumhuriyet Başsavcılığı'na vermiş olduğu 03.08.2008 tarihli ifadesindeki, "Emre Günaydın, olaydan 1 hafta önce Varol Bülent Aral'ı cezaevinde ziyaret etti" sözlerinin kendisinin söylemediğini iddia ederek, "Hilvan Cezaevi'nde jandarma bana ifade vereceğimi ve savcılığa gitmem gerektiğini söyledi. Biz cezaevinde uyuşturucu kullanıyorduk. Toz esrar kullanıyorduk, yine dışarıdan viski getiriliyordu. Görüşe
gelenler getiriyorlardı. Rahatlık vardı. Her türlü uyuşturucu, içki içeri sokulabiliyordu. Hatırladığım kadarıyla o gün de alkol ve uyuşturucu almıştım. Hilvan Cumhuriyet Başsavcısı'na da ifade verdim. Bana bir kaç soru sordular, bunların cevabını verdim. Sonra önüme yazıyı koydular ve ben de imzaladım ancak ne ifade verdiğimi şuanda hatırlam OLAYDAN 1 HAFTA ÖNCE JANADRMAYA ıyorum. Cezaevine Emre Günaydın'ın Varol Bülent Aral'ı ziyarete geldiğine ilişkin herhangi bir şey söylemedim" ifadelerini iddia etti. 
 
Tanığın daha önceki ifade ve göndermiş olduğu mektuplardaki ifadeleri ile mahkeme huzurunda verdiği bazı ifadelerin çelişkili bulunması nedeniyle mahkeme başkanı ve avukatlar tarafından sık sık sorular soruldu. Tanık bunun üzerine, "Huzurdaki beyanım ile eski beyanlarım arasındaki çelişki gibi görünen hususlarda, huzurdaki beyanım doğrudur, tehditten dolayı değildir" dedi. 
 
"İFADELERİM İÇİN BENİ DÖVDÜLER" 
Kendisini davada tanıklık yapmaması için 2009 yılında Mersin'de saldırıya uğrayarak dövüldüğünü iddia eden tanık Ercan Genli, "2009 yılında Mersin ilinde otogara yakın bir yerde tanımadığım sivil giyimli 4 kişi beni çevirdi. 'Malatya'daki duruşmaya gitmeyeceksin, daha önceki ifadelerini de kabul etmeyeceksin' dediler. Beni darp ettiler, çevrede beni tanıyan insanlar müdahil oldu. Bu şahısları ben daha önceden hiç görmedim" diye konuştu. 
 
TANIKTAN "VAROL BÜLENT ARAL, 'ZİRVEDEKİLERİNİ TARAYACAKTIM' DEDİ" İDDİASI 
Tanık Ercan Genli, "Sanık Varol Bülent Aral'a ben neden dolayı tutuklandığını sorduğumda, keleş silah yakalattığını söyledi. Kimden aldın diye sordum? 'Birileri verdi' dedi, isim vermedi. Olaydan sonra 'Ben yakalanmasaydım, keleş ile Zirve Yayınevi'ndeki kişileri ben tarayıp öldürecektim' dedi. Varol Bülent ile koğuşta, bahçede, yemekhanede konuşuyorduk, ikimiz konuşuyorduk, başka kişi yanımızda bulunmuyordu. Ben bildiklerimi anlattım, herhangi bir tehditten dolayı gizlediğim bir şey yoktur" iddialarını
da ileri sürdü. 
 
Duruşmaya kısa bir ara veren Mahkeme Heyeti, daha sonra duruşmayı sonlandırarak, İnönü Üniversitesi'nden gönderilip de çözümü yapılamayan 5 adet CD ve DVD'nin çözülebilir ve aktarılabilir şekilde istenip, bilirkişiye gönderilmesine, sanık Varol Bülent Aral'ın Adlı Tip Kurumu raporunun beklenilmesine, Malatya Cumhuriyet Başsavcılığı'nca yürütülen Zirve olayı ile ilgili soruşturma sonucunun beklenilmesine, Adıyaman İl Jandarma Komutanlığı İstihbarat Şube Müdürlüğünden Ercan Genli'nin 2007 yılında Adıyaman Cezaevi'nde kaldığı süre içerisinde kendisi ile herhangi bir görüşme yapılıp yapılmadığı, varsa ilgili rapor, tutanak ve mülakat notlarının istenmesine, Adıyaman Cezaevi İdaresi Müdürlüğü'nden tanık Ercan Genli'nin cezaevi dosyasında jandarma görevlileri ile herhangi bir konuda görüştürülüp görüştürülmediği konusunda herhangi bir bilgi olup olmadığı, varsa ilgili kayıtların adı geçen yerden istenmesine, tanık Ercan Genli'nin beyanlarına göre, meydana geldiği belirtilen tehdit ve darp olayına ilişkin olarak 2008 yılı ve sonrasına ilişkin varsa ilgili kayıtların Mersin Siteler Polis Karakolu Amirliği'nden ve varsa soruşturma dosyasının Mersin Cumhuriyet Başsavcılığı'ndan istenmesine ve tutuklu sanıkların tutukluluk hallerinin devamına karar verdi. 
 
Mahkeme Heyeti duruşmayı 17 Şubat 2012 tarihine bırakılmasına karar verdi. 
 
Mağdur avukatlarından Erdal Doğan, duruşma sonrasında, halen devam eden ikinci soruşturma ile ilgili iddianamenin çıkmasını beklediklerini söyleyerek, mahkemede dinlenen tanık Ercan Genli'nin korkutulmuş olduğunu ve buna göre ifadede bulunduğunu ileri sürdü. 
 
Avukat Doğan, "Baştan beri söylediğimiz, bu olayın sadece Malatya'da bir hücre yapılanması değil, doğrudan bir Ergenekon yapılanması, bir hücre örgütlenmesi. Ergenekon davasını da, en anlamlandıracak somut olarak da bu cinayet vakalarının sonuçlandırılması olacak. Hrank Dink'te bu çok gerçekleştirilemedi. Zirve Yayınevi katliamı cinayetinde biraz daha bu olayın somut olmasını bekliyoruz. Özellikle soruşturmayı yürüten savcılardan beklentilerimiz çok. Umarız bu beklentilerimizi bir hayal kırıklığına uğratmazlar. Ama bu konuyla ilgili şuana kadar çalışmaları ciddiyetle görüyoruz. Tanık Ercan Genli'nin ifadeleri, biraz kendisine verdirilen ifadeler gibi gözüküyor. Bu mahkemeye gelmemesi konusunda tehdit edildiğini söylüyoruz. Böyle bir korku altında ifade veren şahısın ifadelerinin sağlıklı olamayacağını düşünüyoruz" dedi. 
 
Mersin Baro Başkanı Halil Hulki Özel ise davayı insan hakları görevi olarak gördüklerini söyleyerek, Diyarbakır, Bingöl, Bitlis, Şırnak, Kars, Ağrı, Siirt ve Mardin Baro başkanları ile birlikte izlediklerini söyledi. 
 
Bu arada, polis koruması eşliğinde oğlu Lukas Geske ile birlikte duruşmayı izleyen öldürülen Alman Tilman Geske'nin eşi Suzanna Geske, açıklama yapmadan adliyeden ayrılırken,  bilirkişi raporunun olduğu dosyayı beraberinde götürdü. 
 
FOTOĞRAF : Selahattin GÖKATALAY (Görüş Gazetesi)

UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız