SON DAKİKA
SON DEPREMLER

"Önemli Adımlar Atıldı"

0
Güncellendi - 2015-12-27 19:39:49
A- A+ PAYLAŞ

Sivil Dayanışma Platformu’nun (SDP) “21. Yüzyılın Yeni Demokrasi İhtiyacı ve Türkiye’nin Yeri” konulu Siyaset Müzakereleri Türkiye Toplantıları’nın ikincisi Malatya Belediyesi işbirliğiyle Malatya’da yapılıyor. Toplantıda konuşan Başbakanlık Başdanışmanı ve AKP Ankara Milletvekili Doç. Dr. Yalçın Akdoğan, açılım ve çözüm süreciyle ilgili yeni raporu önümüzdeki hafta açıklayacaklarını bildirdi. Akdoğan, açılım ve çözüm süreciyle ilgili yeni raporu önümüzdeki hafta açıklayacaklarını ifade ederek, “Bugüne kadar yapılan bütün çalışmalar içinde var. Hükümetin ve partilerin bütün görüşleri var. Aydın, yazar ve akademisyenlerin görüşleri var. Dünya bu sorunları nasıl çözmüş, örneklerle raporda yer verdik” şeklinde konuştu.

Toplantıyla ilgili olarak Malatya Belediyesi'nin basın bülteni şöyle:

"23 Kasım Cumartesi günü Ramada Plaza Altın Kayısı Oteli’nde düzenlenen toplantıya Başbakan Başdanışmanı ve Ankara Milletvekili Doç Dr. Yalçın Akdoğan, Malatya Valisi Vasip Şahin, AK Parti Van Milletvekili Gülşen Orhan, Diyarbakır Milletvekili Cuma İçten, Elazığ Milletvekili Şuay Alpay, Malatya Milletvekilleri H. Cemal Akın, Öznur Çalık, Mustafa Şahin, Belediye Başkanı Ahmet Çakır, AK Parti İl Başkanı Bülent Tüfenkci, gazeteci-yazarlar ile vakıf, dernek, oda başkanları katıldı. 

Siyaset Müzakereleri Türkiye Toplantıları Koordinatörü Enver Sezgin, yaptığı açış konuşmasında, toplantının ilkini Gaziantep’te gerçekleştirdiklerini kaydetti. Toplantıyla ilgili bilgiler veren Sezgin, “Bilindiği gibi Anayasa Uzlaşma Komisyonu kısa bir süre önce dağıldı. Uzun bir süre anayasa yapmaya çalıştık. Sadece 60 maddede anlaştık. Gerisinde anlaşamadık. Yani başarısız olduk. Demokrasi de bu ülkede tıpkı anayasa gibi kadim bir problem. Türkiye’de konuştuğumuz ve çözmeye çalıştığımız bütün temel sorunların, meselelerin kaynağında demokrasisizlik var. Demokrasimizi tesis edemediğimiz için önümüzdeki problemleri de çözemiyoruz. Türkiye’de insanlar artık sadece 4-5 yılda bir sandık başına gidip oy kullanmak istemiyor, karar alma süreçlerine katılmak istiyor” dedi.

Sivil Dayanışma Platformu (SDP) Başkanı Ayhan Ogan ise dünya genelinde yeni dengeler, yeni siyaset biçimleri, yeni değerler ve yeniden yapılanma arayışlarının söz konusu olduğunu belirterek, “Dünyada ve Türkiye’de son yıllarda hızlı bir değişim ve dönüşüm süreci yaşanıyor” ifadelerini kullandı. Sivilleşme, toplum temelli ve değer merkezli yeni bir anlayışın öne çıktığını dile getiren Ogan, “Türkiye’nin özellikle son dönemde yaşadığı demokratikleşme süreci bir kez daha göstermiştir ki şimdiye kadar uygulanan vesayetçi, tekçi ve imtiyazcı politikalar Türk insanına uymadığı gibi hem Türkiye’yi hem de Türkiye ile beraber büyüme trendine girebilecek yakın coğrafyasını adeta pranga altında tutmaktadır.  Kendi inancıyla, değerleriyle, tarihiyle barışmış bir Türkiye, kendi ayakları üzerinde durabilmenin, büyümenin, gelişmenin yanında hem yakın çevresinde ve etki alanında bulunan ülkelere bir umut ışığı olarak örneklik teşkil edebilecek; hem de tüm insanlığın özlediği adalet, hakkaniyet, hukuk temelinde yeniden dünyanın nizam, ıslah ve imarına katkıda bulunabilecektir. Artık insanlar her açıdan eşitlik istiyor, imkanların eşit kullanımı talep ediliyor. Eşit katılım, eşit söz hakkı yanında, su, gıda, enerji gibi kaynakların adilane paylaşımı dile getiriliyor. Barış, huzur, güven her yerde olsun isteniyor” diye konuştu. 

Başkan Çakır: Malatya, barış ve huzur kentidir

Belediye Başkanı Ahmet Çakır’da konuşmasında “21. yüzyılın yeni demokrasi ihtiyacı ve Türkiye’nin yeri” konulu toplantının Malatya’da düzenlenmesinden ve program konuklarını Malatya’da ağırlamaktan duyduğu memnuniyeti ifade ederek şunları söyledi:

“M.Ö. 535 yıllarında Efes’te yaşayan ünlü filozof Heraklit’e ait olduğu bilinen şöyle bir söz vardır: “Değişmeyen tek şey değişimdir. Bir nehirde iki kez yıkanamazsınız, bunu yapmaya kalktığınızda ne o nehir eski nehirdir, ne de siz eski sizsinizdir.” Bugün ne dünya eski dünya, ne de Türkiye eski Türkiye değildir. Kimileri çok  farkında olmayabilir ya da olmak istemeyebilir ama  Türkiye, özellikle son 11 yılda birçok alanda büyük bir değişim ve dönüşüm yaşamaktadır.

Başbakanının tansiyonunun düşmesi ya da Genel Kurmay Başkanının bir beyanatı ile ekonomisi tepe taklak olan bir Türkiye yok artık. 

Ülkemin Güneydoğusunda vatani görevini yapan evladından ne zaman acılı haber alacağı korku ve endişesi ile bekleyen anneler yok artık.

Ana dili ile konuştu ya da beyanat verdi diye vatandaşının kovuşturulduğu, tutuklandığı, hapsedildiği bir Türkiye yok!

Başörtüsü ile gelen seçilmiş vekile ‘burası devlete meydan okuma yeri değildir’, diyerek linçe tabi tutulduğu bir meclis yok artık. Parası olmadığı için hastanelerde rehin kalan, senet imzalatılan vatandaş manzarası tarihe  karıştı artık. 

İnsanımız artık her sabah yeni bir ülkeye, yeni bir Türkiye’ye uyanıyor; geleceğe kaygı ile değil; umutla bakan demokratik yeni Türkiye’ye. Sayın Başbakanımızın dediği gibi alınan mesafeye rağmen daha yolun başındayız. Başında olduğumuzu biliyoruz. Bu nedenle bu tür toplantıların Yeni Türkiye’nin inşasında önemli katkılar sunacağı kanaatini taşıyorum. Birtakım engel ve olumsuzluklara rağmen Türkiye buna hazırdır, insanımız buna hazırdır, Malatya buna hazırdır. 

Malatya 9 bin yılı aşkın tarihi boyunca değişik din, kültür ve etnik kökenden insanların barış içerisinde yaşadıkları bir barış ve huzur kenti olmuştur. Malatya, bir Kürt sorununda, bir Alevi sorununda, bir baş örtüsü sorununda hiç bir zaman ötekini yok sayan bir tutum içerisinde olmamış, birlikte ağlamış, birlikte gülmüş, birlikte sevinmiştir.

Örneğin Muharrem Ayı dolayısıyla Cem Vakfı, Hacı Bektaşı Veli Vakfı ve Zeynel Abidin  Kültür vakıflarıyla birlikte  bu akşam yapacağımız Ehl-i Beyt konulu panelin bu yıl 10. cusunu düzenliyoruz. Türkiye’ye örnek bir barış projesi olabilecek sadece bu program bile Malatya’daki müsamaha ve birlikte yaşama kültürünün ne denli benimsenmiş, kökleşmiş olduğunu göstermektedir. Kısacası Malatya, siyasal demokrasi açısından Yeni Türkiye’ye sorun değil, örneklik ve önderlik yapacak bir potansiyele sahip illerden birisidir.”

Çalık: Yeni Türkiye’nin inşası konuşulacak

AK Parti Malatya Milletvekilleri adına bir selamlama konuşması yapan Milletvekili Öznur Çalık ise Malatya’nın dört dörtlük bir şehir olduğunu vurgulayarak “Plakamızın 44 olması ilimizin dört dörtlük olmasına vesiledir. Ve bu dört dörtlük ilde biliyorum ki Türkiye’nin yeni inşası, yeni Türkiye’nin inşası bir kez daha Malatya’da konuşulacak. 

Malatya, çok önemli akımların, düşüncelerin geldiği geçtiği ve Türkiye’nin inşasında çok önemli rollerinin olduğunu biliyoruz. Bugün bir kez daha bunu Malatya’da konuşuyor olmak bizim için çok büyük bir gururdur” dedi.

Vali Şahin: Malatya, demokrasi yürüyüşünde laboratuar şehir

Malatya Valisi Vasip Şahin ise ülke olarak tarihimize kısaca değinerek şöyle konuştu:

“90 yıllık Cumhuriyet serüvenimizde çok kaba bir tasnifle yönetimimizi 3 aşamada değerlendiriyorum. Birinci dönemde ülkemiz bürokrat devlet dönemini yaşadı; ikinci dönemde partizan bir devlet dönemi yaşadı; üçüncü önemde de zannediyorum polis devleti dönemini yaşadık. Şimdi ülkemiz hukuk devletine doğru yol almanın sancılarını çekiyor, bunun mücadelesini veriyor. İnşallah o yolda önemli mesafeler kat edildi ve alınacak pek az mesafe kaldı. İnşallah ona da ülkemiz kısa zamanda tam anlamıyla ulaşacaktır. Bunu başarabilmek için de tam demokrasi olmazsa olmaz şartlardan biri. Dolayısıyla bu tür toplantılar, o sancıların o mücadelelerin en önemli altyapısını oluşturuyor. Bundan dolayı sizlere çok teşekkür ediyorum. Böyle bir toplantı için de Malatya’nın seçilmiş olması oldukça anlamlıdır. Malatya, ülkemize bir arada yaşamanın birlikte yaşamanın ve karşılıklı saygı ve anlayışla bir arada bulunmanın en önemli örneklerinden birini sunuyor. Dolayısıyla belki demokrasi yürüyüşümüzde de çok önemli bir laboratuar şehirdir.”

Akdoğan: AK Parti, yüksek siyaset konularına el attı

Başbakanlık Başdanışmanı Ankara milletvekili Doç. Dr. Yalçın Akdoğan ise yaptığı konuşmada, “Türkiye’de yaşadığımız sorunların büyük bir bölümü demokrasi açığından kaynaklanıyor. Demokrasi açığını kapattık kapatıyoruz; demokrasi açığını kapatsak dahi demokrasi ihtiyacı bitmeyecektir. Yani bu sonu olmayan bir süreç. Bir mücadele, serüvendir demokratikleşme” diye konuştu.

Türkiye olarak 3 demokratikleşme dalgası yaşadığımızı kaydeden Akdoğan, konuşmasında özetle şunlara yer verdi:

“3 demokratikleşme dalgasından birincisi Menderes dönemiydi. Çok partili hayatla birlikte demokrasinin temel konularının oluşması süreciydi; seçim, partiler, muhalefet Meclis. Demokrasinin şekil şartları açısından önemli bir dalgaydı. İkinci dönem dalgası, Özal dönemiydi. Serbest piyasa ekonomisi, hür teşebbüs, dünyaya açılım, medyanın gelişimi gibi konularda gerçekten önemli mesafeler kat edildi. Üçüncü demokrasi dalgasını, Erdoğan döneminde yaşıyoruz. Avrupa Birliği’ne uyum konusunda yapılan reformlar, vesayetçi anlayışın geriletilip sivil siyasetin güçlenmesi, yargı reformları, Kürt meselesinin çözümü konusunda atılan adımlar gibi ciddi bir demokratikleşme hamlesi ortaya konduğunu görüyoruz. 

Demokratikleşme dalgalarına karşı askeri darbe ve müdahaleler karşı dalgalanmalar meydana getirmiştir. Bu yüzden bu bir mücadele hatta beli oranda bir çatışma meydana getiren bir süreçtir. AK Parti, 28 Şubat sürecinin yani bir postmodern darbenin ürettiği çalkantılı dönemin arkasından iktidara geldi. Bir darbe ve arkasından 2 büyük ekonomik kriz; böyle bir dönemde AK Parti iktidara geldi. Hem kendi siyasi varlığını geliştirmenin, ayakta kalmanın, kurumsallaşmanın mücadelesini verirken diğer taraftan da siyaset kurumunu güçlendirmenin, ülkeyi ayağa kaldırmanın mücadelesi içerisinde oldu. İlk döneminde AK Parti, bozulan dengeleri düzeltme, yoğun bakımdaki hastayı ayağa kaldırma, canlandırma çabası içerisindeydi açıkçası. İkinci dönemi, özellikle vesayetçi güç odaklarıyla hesaplaşma ve siyaseti normalleştirme dönemiydi. Her alanda ciddi reformlar hayata geçirildi ve makronun ötesinde mikro dengeler düzenlenmeye çalışıldı. Üçüncü döneminde ise AK Parti, bölgesel bir aktör pozisyonuna ülkeyi getirmeye çalışarak ülkenin ayak bağı olan kronik meselelerin üzerine gitmeye çalıştı. 

İşte bu Açılım Süreci, en son Çözüm Süreci; yani AK Parti yüksek siyaset konularına el attı. Kronik meseleler; Avrupa Birliği, Ermeni Meselesi, Kürt Meselesi, asker-sivil ilişkileri gibi yüksek siyaset konularına el atan bir siyaset izledi. Tabi 2023 vizyonu, demokratik inşayı hedef alan ciddi bir sosyal-toplumsal restorasyonu hedef alan bir çalışma. Hem paradigmayı değiştiren hem yeniden ülkenin sistemini formatlamaya, demokratik zeminde yeniden inşa etmeye çalışan bir süreç.”

Konuşmaların ardından 2 gün sürecek olan ve 4 oturumun yapılacağı toplantıya geçildi.

 21. Yüzyılın Yeni Demokrasi İhtiyacı ve Türkiye’nin Yeri Sempozyumu’nun Birinci Oturumu “21. Yüzyılın İktisadi, Politik ve Sosyo-Kültürel Olguları” başlığında Erol Katırcıoğlu, “Küresel sermaye hareketleri, Barış ortamı ihtiyacı (gerilim-savaş politikalarının nedenleri)” konulu tebliğini sundu.

Osman Can ise “Siyasal rejim ve hukuk krizi, yerel, bölgesel ve küresel yeni hukuk ihtiyacı” başlıklı tebliği sunarken, Hüseyin Aykut ise “iletişim, ulaşım, etkileşimde sınırsızlık, siyasal E-Toplum ihtiyacı” başlıklı tebliği sundu.

Toplantının öğleden sonraki ikinci oturumunda ise ‘Türkiye’nin Demokrasi Sorunu’ konusu ele alındı. 

İki tebliğin sunulduğu ikinci oturumda; Ferhat Kentel “Türkiye’nin Demokrasi Eksiğini Ortaya Koyan Sorunlar (Kadim Sorunlarımız)”, Yücel Sayman ise “Yeni Demokrasi İhtiyacını Açığa Çıkaran Sorunlar” konularında ayrıntılı açıklamalarda bulundular."

UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız