SON DAKİKA
SON DEPREMLER

Öyle Bir Kayıp ki..

A- A+ PAYLAŞ

İsmet YALVAÇ

 

Cumartesi akşam 20.00 gibiydi.

 

Günün haberleri üzerinde rötuşlar yaparken çaldı telefon. İlhan Kavuk arıyordu. Üzgün ve şaşkın bir sesle sordu, “Celal kaza geçirmiş. Vefat etmiş galiba, duydunuz mu?” diye.

 

Telefonu kapatıp, hemen Suat’ı (Kozluklu) aradım. O’nun da haberi yoktu, şaşırdı kaldı öylece. Kısa bir sessizlikten sonra “Hemen sorayım” diye kapattı, 2 dakika sonra geri döndü “Maalesef doğru. Ben de gidiyorum şimdi” dedi.

 

Bir dostun, yürekli bir Malatyalının, değerli bir arkadaşın ölüm haberini yazmak, yayınlamak gibi bir işimiz vardı, o anda.

 

Peyderpey gelen bilgilerle haberi detaylandırırken, bir yandan da onu tanıdığım dönemi hatırladım.

 

Belediye Başkanlarının kulüp başkanı olamayacaklarına ilişkin bir yasal düzenlemeyle birlikte, o dönemin belediye başkanı Mehmet Yaşar Çerçi Malatyaspor başkanlığı görevini bıraktığında, yeni yönetim Hikmet Tanrıverdi başkanlığında oluşmuştu. Celal Birsen de o yönetimde yer alıyordu.

 

Sonraki bir Malatya ziyaretlerinde, hem Tanrıverdi hem de Birsen’le tanıştık.

 

İkisi de, “adam gibi adam”dılar. Her ikisi de bebek- çocuk yaşlarda iken, aileleri kaydı hayat şartları nedeniyle  İstanbul’a göçmüşlerdi. Tanrıverdi’nin babası sırt hamalı, Birsen’in babası ise işçiydi.

 

Hayatı İstanbul’da tanıdılar, İstanbul onlara iş, ekmek vermişti. Sonra bin bir güçlükle geçen çocukluk, gençlik ardından başarılı birer işadamı olmuşlardı.

 

Hem Birsen hem Tanrıverdi’nin işadamlığında dikkatimizi çeken önemli bir nokta vardı:

 

Öyle oradan buradan şike kredi alarak veya şimdilerde çok yaygın bir şekilde rastlandığı ve sıradan bir olay olarak algılandığı gibi, şu veya bu siyasi ilişkiler ağına dâhil olup kurdukları ilişkiler sonrası aldıkları şaibeli ihalelerle değil, emekleriyle, çalışarak, çırpınarak, yaptıkları işi en iyi şekilde yaparak bu günlere gelmişlerdi.

 

Kimin aklına gelirdi tek tek şemsiye, düğme, fermuar satarak marka olmak?

 

Neyi nereye sattıklarına baktığınızda neyi başardıkları daha net görülebiliyordu. Ne merhum Celal Bey, ne de, Allah uzun ömür versin, Hikmet Bey resmi kurumlara şemsiye, fermuar satarak işadamı olmuşlardı.

 

İstanbul gibi ticarette en küçük hatayı affetmeyen cangılda doğruları yapmış ve her Malatyalının ‘hemşerimiz’ diye gururlandığı isimler olmuşlardı.

 

Üzücü olan, Malatyaspor’da da başarılı oldukları andan itibaren, bu şehre tarihin gördüğü göreceği en büyük kötülükleri edip gelecekte siyasi hesapları olanlar, “acaba ileride bize rakip olur mu?” diyerek karşılarına çıktı, ama mertçe değil tamamen arkadan ve kalleşçe, bu kalite ve kalibredeki insanların Malatya’dan uzaklaşması için ellerinden geleni yaptılar.

 

Maalesef başarılı da oldular.


Kafamızı kaldırıp Malatya’ya, Malatyalılığın ve Malatya’nın getirildiği noktaya baktığımızda Celal Birsen’lerin kıymeti daha belirgin anlaşılıyor.

 

Malatya sevdalarıydı, onların.

 

Her ikisi de, Malatyaspor’da görev alarak, Malatya’yla yeniden ve çok sağlam bağlar kurmak istiyorlardı. “Malatya deyince kalpleri bir başka atan, 44 plakalı bir oto görünce memleket kokusu duyan insanlardık” demişlerdi, bir keresinde.

 

İşte bu güzel ve kaliteli insanlardan birini, Celal Birsen’i kaybettik.

 

Tanımakla onur duyduğum, gurur duyduğum, dostluklarından, arkadaşlıklarından mutlu olduğum insanlardandı.

 

Bu sitede, adamlığıyla, insanlığıyla, sevgileriyle, saygılarıyla Malatya’nın “gerçek değeri” olduğuna inandığımız insanların arkasında hep durduk. Öyle olmayanlardan uzak kaldık.

 

“Gerçek değer” dediğimiz hemşerilerimizdendi, öyle bir Malatyalıydı Celal Birsen.

 

Malatya’nın kaybının büyük, çok büyük ve önemli olduğunu biliyoruz.

 

Böyle bir kayıpla, bir kez daha kahrolduk.

 

Ailesine, halen üniversite öğrenimini sürdüren, ancak küçük yaştan itibaren babasının işin içinde büyüttüğü oğlu Recep’e, kardeş kadar yakın bir dostu, arkadaşı kaybetmiş olduğunu bildiğimiz Hikmet Tanrıverdi’ye ve tüm sevenlerine başsağlığı diliyoruz.

 

Mekânı cennet olsun.

UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız