SON DAKİKA
SON DEPREMLER
Bülent Korkmaz

Öz Malatya Vukuatları

A- A+ PAYLAŞ

Öz Malatya Vukuatları

Bülent Korkmaz/Olay Mahalli

 

Hiçbir şey gerçeğin kendisi kadar gülünç olamaz. Yeter ki, doğru açıdan doğru gözlem yapın ve kayda geçin…

 

Ama…

 

Bu kadarı da fazla ya!

 

Öz Malatya öykülerini yazarken, aklımızın bir köşesinden “Okuyanlar, bu kadar da atılmaz ki, nereden uyduruyorsunuz bu kadar mavalı, bunlar olabilir mi?” diye aklımızdan geçirmiyor değiliz.

 

“Malatyahaber.kom” sitesinin muhterem sakinleri, Malatya merkez ve ilçelerdeki adli olayların yazıldığı ‘Vukuat Raporu’nu okuyorlarsa, bizlerin “sahih” ve “emin” adamlar olduğumuza itimat ederler, yazdığımız öykülerden şüphe etmezler. Bu raporlarda, bi dolu acı olay mevcut.. Ama öyleleri  de var ki.. Değme mizah yazarının kurgulayamayacağı türden, rengarenk mizah ürünü.. 

 

İsmini cismini boş verin; hadiseye bakın:

 

Geçimini, dünya ticaret siciline ilk sırada kaydedilmiş, halen gezegen ekonomisinin temel direkleri arasında yer alan –inanmayan vergi dairesine ve Birleşmiş Milletlerin ilgili birimlerine sorabilir- malum işten kazanan bir kadın yurttaşımız, halkımızın 3 adet değerli erkek yurttaşıyla birlikte olmuş. Daha önce pazarlık usulü neye el sıkıldıysa, ödemeler yapılmış. 2 adet 50 YTL, 1 adet 20 YTL verilmiş. Kadın yurttaşımız farkına varmış ki, ne vara! Yeteleler sahte. Meslek erbabı kadın, soluğu Jandarma'da almış.. Jandarma, şimdi "sahtekar" zamparaları aramakta..

 

Ya bu olayın neresine, hangi açıdan güleceksiniz? Şeytana uydunuz, harama uçkur çözdünüz, parayı niye sahte veriyorsunuz? Günah katmerli olsun diye mi?

 

Daha komiği, bana göre… Sanal âlemin ileri gelenlerinden sevgili İsmet Yalvaç patronumuz er kişiler ve dişil unsurun doğum yerlerini yazıp, Malatya’mızın manevi şahsiyetinin tahkir ve tezyif edilmesini engellemiş. Kendisini kutluyorum.

 

Yurdum Malatyalısı bu habere bir ilgi göstermiş bir ilgi göstermiş, “raytink”lerin feleği şaşmış. “Sümerbank elden getti, yandı bitti kül oldu” haberi 150- 200 satarken, diğeri bin bilmem kaç yüz küsürlere vurmuş.

 

Bir başka akıllara zarar hadise Darende ve dolaylarında gerçekleşiyor. Hamama gidiliyor. Hamamda kural konulmuş, anne nezaretinde gelen erkek çağalar 7 yaşından büyük olmayacak. Artık oğlan 8 mi, 9 mu, 17 olacak hali yok, hamam görevlisi ablamız “Bari babasını da getirseydin” manasında bir şeyler söylemiş, niza çıkmış. Ortam gerilmiş. Vazifeli hatun biraz dövülmüş.

 

Yanlış anlama olmasın, başka bir yere de çekilmesin, haberi okuyunca aklıma bizim canla başla girmeye çalıştığımız Avrupa Birliği geldi. Oralarda, ister inanın ister inanmayın gözümle görmüşlüğüm yok, diyenlerin ve görenlerin yalancısıyım, hamam-sauna gibi yerlere hatunlar çocuğu değil bizzat babasını getiriyorlarmış. Sonra da beraber ve solo türküler halinde çimiliyormuş. Bu ortamın aynısı Japonya ve dolaylarında da mevcutmuş.

 

Biz anlarız Darende’de olanı veya başka yerlerde olabileceği…Yarın öbür gün AB nasıl anlayacak? İşimiz de işleri de çok zor.

 

Hafta başı sitede otomatik para çekme makinelerine yapıştırılan dolandırıcılık girişiminden haberiniz vardır. Kartınız sıkışırsa şifreyi iki kez girin, sonra kartınızı gelin banka şubesinden alın…filan diye başlayan. İlkinde, failler bulunamadı, kağıtlar söküldü. Sitede ve Görüş gazetesinde haber oldu. Sonra? Dolandırıcılar aynı kağıdı, bu mevzuya dair haberler yayında iken bir daha yapıştırmışlar. Haber o sırada hem Malatyahaber.com’da, hem de Görüş’te..

 

Bu kadar “hıyar”lık derecesi yüksekler bile, “uyanık” mesleği “dolandırıcılık” işindeler, memleketimizde!.. Behey gafiller! Şansınıza, ikinci girişiminizde de “hasılat” olmasa bile, “paçayı” kurtarmışsınız!..

 

Son bomba, siteye bakın, maket bıçağıyla kafasını kaşıyan ve ciddi biçimde yaralanan hemşerimiz. Daha önce bir tanesi, Nasrettin Hoca fıkrası değil, bindiği dalı kesmiş, ölmüştü. Bir başka vukuatta, hırsız çaldığı malları çaldırınca polise şikayete gitmişti. Bir başkası, "itine hırladı" diye adam vurmuştu, yani köpeğine kızan adamı..  Daha onlarca olay var..

 

Ama bu “Malatya Vukuat Raporu”nun, “Oscar”ını elinde bulunduran bir hadise var ki, taa New York Times’lere haber mevzuu olmuştu.. 13-14 sene önceydi hatırladığım kadarıyla.. İsmet abiler, haberi “Jandarma Vukuat Raporu”nda yakalamışlar, sonra hastanede fotoğraflamışlar ve Hürriyet Gazetesi’nin 1. sayfasından verdiği bu haber, o dönem bayağı konuşulmuştu.  Özal Köyü’nde oturan bir çiftçi vatandaşımız, tarlada çalışırken boğazına kaçan sineği öldürmek için, DDT içince hastanelik olmuştu.. Vatandaşı zor kurtarmışlardı... Bu olayın üzerine, dönemin Sabah Gazetesi başyazarı Güngör Mengi, “Tam da Özal’ın Güneydoğu Politikası gibi” diye bir başmakale yazmıştı..

 

İnsanlık, Türkler nükleer silah geliştiremediyse, şükretmelidir. Hayır, oraya buraya bomba atacağımızdan değil. Kesin bizden biri nükleer reaktördeki kaçağı çakmakla kontrol etmeye çalışır. Sonrasında hepimiz bilmem kaç trilyon yıl sonra Mars’tan gelecek arkeologların umuduna kalırız. Cenaze defin işlemi için değil de, kaydımız tutulsun diye.

 

Savaşma, Seviş ve Hemşeri Gardaş..

 

Alın size iki adet Öz Malatya öyküsü, ihtiyacınız yok ama, o kadar tuttuk sizi, firmamızın hediyesi olsun.

 

....

 

Malatya ve dolaylarında yaşlı amcalarımızdan birinin eşi geçinir. Efendime söyleyeyim, üç gün yastır, 40 mevlidi de salınır. Bizimki yalnızlığa dayanamaz, evlilik ister. Aranır, taranır, civar ilçelerden birinde kendisi kadar yaşlı olmasa da, hafiften genç bir eş bulunur. Ne var ki, erkek kahramanımızın, tamamını sünnetçiye verip de kurtulamadığımız, başımıza gelen çoğu kötülüğün müsebbibi malum cihazla sorunu vardır. “Makene” çalışmamaktadır. Daha kötüsü, Viagra henüz icat olmamıştır. Aslında bu iki değerli şahsiyeti evlendirmekteki amaç, arkadaş olsunlar, canları sıkılmasındır. Durum gelin adayına da münasip dille iletilir. Hanım, bir düşünür, iki düşünür ve şu tarihi soruyu yöneltir:

 

“Tamam, gabıl ediyim de…Evlilik halı bu. Ahanda biz dögüştük, gavga ettik. Nassı barışacayıh?”

 

....

 

Malatya'dan batı cihetine giden otobüslerin Ankara'dan önceki mola yeri Kırşehir- Mucur'du, hani.. Hem burdan gidenler, hem Malatya'ya gelen memleketimiz şirketi otobüsleri burada mola verirlerdi. Tabi, sadece Malatya otobüsleri değil.. Diğer birçok ilin otobüsleri de..

 

İşte o mola yerinde ve de erkekler WC'sinde geçer, olayımız..

 

Geniş siperli, "akar sulu yalak" türü pisuarda, iki kişi yan yana "küçük su" dökmektedirler.. Bunlardan biri , işlem sırasında yanındakine sorar, ötekinden de yanıtlar gelir:

 

- Gardaş sen Malatyalı mısın?..

- He abi Malatyalıyım..

- Sıtmapınarı'ndan mısın?

- He abi yav..

- Tabi seni sünnet eden de Berber Cumali değil mi?

- He abi yav, nerden bildin?

- Deminden beri ayağıma işiyisin de..

 

...

 

Herkese baki selamlar..

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız

Bülent Korkmaz yazıları