SON DAKİKA
SON DEPREMLER

Özal Ödülü Erdoğan'a

A- A+ PAYLAŞ

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın kendisine yönelik suikast girişiminin hemen ardından yaptığı konuşmadaki, 'Allah'ın verdiği ömrü ondan başka alacak yoktur" sözlerini hatırlatarak, "Korku üzerine medeniyet inşa edemezsiniz. Gelecek inşa edemezsiniz; huzur, istikrar inşa edemezsiniz. En önemlisi de korku üzerine demokrasi inşa edemezsiniz" dedi.

Başbakan Erdoğan, Turgut Özal Düşünce ve Hamle Derneği tarafından Bilkent Otel'de düzenlenen 4. Turgut Özal ödülleri törenine katıldı. Ödül töreninde ilk ödül Türkçe'ye verdiği katkı dolayısıyla Türkçe Olimpiyatları Tertip Komitesi Başkanı ve AK Parti Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Sağlam'a verildi. Bilim ve Teknolojiye Katkı Ödülü, Prof. Dr. Şakir Akça ve Prof. Dr. İhsan Doğramacı'ya verilirken, Ekonomi Ödülü de TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu'na verildi.

Başbakan Erdoğan da 'Dünya Barışına Katkı' ödülünü Dernek Başkanı Galip Demirel ve Turgut Özal'ın eşi Semra Özal'ın elinden aldı. Erdoğan, yaptığı konuşmada Özal'ın kendisine yönelik suikast girişimi sonrası yaralı haliyle mikrofon başına geçerek siyasete yol ve istikamet gösterecek, 'Allah'ın verdiği ömrü ondan başka alacak yoktur" sözlerini hatırlattı.

"Mesele budur, bunun dışında her şey laf-ı güzaftır" diyen Erdoğan, Özal'ın tavrının milletine sadık olma tavrı olduğunu söyledi. Erdoğan konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Korku üzerine medeniyet inşa edemezsiniz, gelecek inşa edemezsiniz, huzur ve istikrar inşa edemezsiniz. En önemlisi de korku üzerine demokrasi inşa edemezsiniz. İki gün önce ölüm yıldönümünde andığımız Mehmet Akif, İstiklal Marşı'na 'korkma' uyarısıyla başlamıştır. 'Korkma sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak, sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak'. İşte bu duygu bugünün siyasetine hakim olmalıdır. Ülkeyi bir bütün olarak kucaklayamayanların bu ülke için söyleyecek sözü olamaz. Milletin derdiyle dertlenmeyenlerin bu ülkeye vereceği hizmet olamaz. Biz ülke olarak, millet olarak 30-40 yıldır döne döne konuştuğumuz meseleleri daha ne kadar konuşacağız. Statükoyu daha ne kadar sürdüreceğiz. Böyle gitmesinin imkanı var mı? Bundan memnun olan var mı? Merhum Özal'ın getirdiği çözüm önerileri için attığı somut adımlar, sonra da sahiplenilseydi Türkiye çok farklı bir yerde olurdu."

Erdoğan, adında 'Dünya Barışına Katkı' gibi anlamlı bir ifadenin yer aldığı böyle bir ödüle layık görülmekten büyük onur duyduğunu dile getirdi. Son 200 yılda ciddi çalkantılar, büyük badireler, derin izler bırakacak önemli hadiseler içinde yaşandığını belirten Başbakan Erdoğan, büyük bir imparatorluğun, cihan devletinin hızlı bir çöküş sürecine girdiğini, her cephede savaş ve toprak kaybettiğini anlattı. Ancak yaşanan acılar ve korkuların, yaşanan o ağır travmaların unutulmadığını, toplumda paranoya etkisi oluşturduğu dönemler yaşandığına işaret eden Başbakan Erdoğan, "Etrafımızın düşmanla çevrili olduğu hissine kapıldık, tüm dünyanın karşımızda olduğu, bizi yok etmek arzusunda olduğu hissine kapıldık. Ülkenin her an bölüneceği, ülkenin parçalanacağı gibi korkularımız oldu. Bu tedirginlik, ister istemez devlet idaresini, siyaseti ve hatta demokrasiyi şekillendirme noktasında bizde ciddi paranoyalar meydana getirdi" dedi.

Mustafa Kemal Atatürk'ün Kurtuluş Savaşı'nın ardından savaştığı tüm ülkelerle diplomatik ilişkileri başlattığını belirten Başbakan Erdoğan, "O mirasa, o özgüvene sahip çıkılmadı" diye devam etti.

Başbakan Erdoğan, o mirası yeniden canlandıranın merhum Adnan Menderes'in maruz kaldığı akıbetin de, siyaset ve demokrasi üzerindeki korkuyu daha da ağır hale getirdiğini belirtti. Başbakan Erdoğan, "İşte böyle bir atmosfer, tedirginlik, korku ve paranoya ikliminde Turgut Özal gibi bir isim ortaya çıktı ve bu millete öz güvenini iade etti" şeklinde konuştu.

ÖZAL İLE AYNI SALDIRILARA BİZ DE UĞRUYORUZ
8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın, 'Bundan böyle güçlü devlet, memurların çok olduğu devlet değildir' sözlerini de hatırlatan Erdoğan, "İşte ortak olduğumuz en önemli yanlardan biri de bu zaten" görüşünü dile getirdi.

Özal'ın, 'Güçlü devlet, harcamaları çok olan, fakat iki yakası biraraya gelmeyen devlet değildir. Güçlü devlet bir istihdam kapısı değildir. Güçlü devlet bir baba değildir. Hepsinden önemlisi yeni görüşte aslolan devletin zenginliği sonucu milletin zenginliği değil, milletin zenginliği sonucu devletin zengin olmasıdır' sözlerini de anımsatan Başbakan Erdoğan, "Şimdi biz bunu yapıyoruz diye aynı saldırılara biz de uğruyoruz" değerlendirmesini yaptı.

Turgut Özal iktidarı devraldığında Türkiye'nin hala 'siyah-beyaz' yıllarını yaşadığını belirten Başbakan Erdoğan, "O'nun gerçekleştirdiği reformlarla bu ülke bir anda renklendi ve çağını yakaladı, zenginleşti ve çeşitlendi. Kabuğunu kırarak dünyaya açıldı. Sağlığında çok eleştirildi. Hakaretlere varan yaklaşım tarzlarını gördük ve o insanlar bu ülkede siyaset yaptılar. Beraber de çalıştılar, en yakınında olanları oldu. Burada söylemek istemiyorum. Bugün de benzer şeyleri söyleyenler çok oluyor. Onun için üzerinde durmaya gerek yok. Fakat bakın bugün öyle oldu ki o gün o hakaretleri yapanlar bugün anılmaz duruma düşüyorlar, her geçen gün. Fakat aklıselim sahibi olanlar, onlar da hakkını teslim ediyor, rahmetle yad ediyor ve O'nu çok daha iyi anlıyor" diye konuştu.

TERÖR BU ÜLKENİN KADERİ OLAMAZ
Gelecek nesillerin şimdiki neslin maruz kaldığı sorunlara maruz kalmaması için, sorun alanlarını minimize etmek istediklerini belirten Başbakan Erdoğan, şunları kaydetti:

"Neticede Türkiye'nin yılları, enerjisi, kaynakları heba olmasın istiyoruz. Onun için bizler de aynen merhum Özal gibi millet egemenliğinin üzerinde hiçbir güç, hiçbir kuvvet yoktur, olamaz diyoruz. Yine diyoruz ki biz millete efendi olmaya gelmedik. Biz bu milletin hizmetkarı olmaya geldik. Bizim görevimiz bu. Milli egemenlik, milli irade artık bu ülkede artık hiçe sayılamaz. Demokrasi asla tartışma konusu yapılamaz. Demokratik kazanımlardan geriye dönüş asla söz konusu olamaz. Millet egemenliği hiçbir şekilde vesayeti kabul edemez. Bu ülkeye artık çeteler, mafya, hukuk dışı örgütlenmeler istikamet çizemez, istikamet veremez. Buna böyle inanmamız lazım. Terör bu ülkenin değişmez kaderi olamaz. İşte ilk mücadele merhum Özal ile başladı. O günden bugüne devam eden bir süreç. Terör bu ülkenin kaderi olamaz. Bu ülke genç insanlarını artık daha fazla teröre feda etmez. Bunları tüm samimiyetimle, tüm kalbimle söylüyorum. Bize bedeli her ne olursa olsun, kararlılıkla ifade ediyorum, cesaretle ifade ediyorum. Ben kaybedeyim, partim kaybetsin, yeter ki bu ülke kaybetmesin diyorum."

UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız