SON DAKİKA
SON DEPREMLER

Özal ve TUSHAD İddiası

0
Güncellendi - 2015-12-27 14:08:18
Özal ve TUSHAD İddiası
A- A+ PAYLAŞ
 
Zirve Yayınevi davasına sunulan ek iddianamede; Ergenekon Terör Örgütü sanıklarından olan Emekli Orgeneral Ahmet Hurşit Tolon tarafından Türk Silahlı Kuvvetleri içerisinde Ergenekon Terör Örgütünce gizli bir şekilde kurularak faaliyete geçirilen Türkiye Ulusal Stratejiler ve Hareket Dairesi (TUSHAD) tarafından misyoner cinayetlerinin işlendiği iddia edildi. 
 
Özel Yetkili Cumhuriyet Başsavcı Vekilliği tarafından yapılan soruşturma sonrasında sunulduğu Malatya Özel Yetkili 3. Ağır Ceza Mahkemesince kabul edilen ek iddianamede; Zirve Yayınevi cinayeti ile birlikte Rahip Santoro ve Hrant Dink cinayetlerinin Genelkurmay ve Milli Savunma Bakanlığı birimlerince gizlice kurulduğu iddia edilen TUSHAD tarafından gerçekleştirildiği ileri sürülüyor.
 
İddianamede, "Zirve Yayınevi cinayetine yönelik gönderilen ihbar mektupları ile TUSHAD tarafından Deniz Uygar'a (İlker Çınar) gönderilen talimatlar doğrultusunda Uygar'ın 2005 yılından 2006 yılı Temmuz ayına kadar yürüttüğü saha çalışmasının sadece Zirve Yayınevi cinayetine yönelik alt yapı çalışmaları olmadığı, aynı zamanda Rahip Santoro ve Hrant Dink cinayetlerine yönelik de alt yapı çalışmaları olduğu açıkça görülmüştür" deniliyor.
 
Aynı zamanda ek iddianamede sanık olan Deniz Uygar (İlker Çınar) verdiği ifadesinde, kendisinin 1993 yılından itibaren TUSHAD’a bağlı istihbarat elemanı olarak çalıştığını, misyoner faaliyetlerinin takibi için aralarına girdiğini, yaptığı çalışmayla Tarsus Protestan Kilisesi Başpapazlığına kadar yükseldiğini ve istihbarat çalışmalarını sürdürdüğünü, Zirve Yayınevi cinayetleri öncesinde ise Malatya İl Jandarma Komutanı Mehmet Ülger ve ekibiyle birlikte misyonerlik konusunda istihbari çalışma yaptığını ileri sürdü.
 
"TUSHAD 1993 yılında Hurşit Tolon tarafından kurulmuştu" diyen Uygar, şu iddialarda bulundu:
 
"TUSHAD'ın açılımı Türkiye Ulusal Stratejiler ve Hareket Dairesi’dir. TSK'da Genelkurmay Başkanlığı Genel Sekreterlik görevinde bulunan Ahmet Hurşit Tolon belirttiğim yapılanmanın başındaydı ve tüm talimatları o verirdi. TUSHAD içerisinde etkin bir konumdaydı. Emekli olduktan sonra dahi bu etkinliği devam etmişti. Ayrıca ben yine Ergenekon soruşturması kapsamında yargılaması devam Levent Ersöz'den özellikle eğitim almıştım. Bu kişi benim bizzat eğitim komutanımdı."
 
Özel Yetkili Cumhuriyet Savcılığı’nın TUSHAD iddiasıyla ilgili olarak görüş sorduğu Genelkurmay Başkanlığının verdiği cevapta ek iddianame de yer aldı. İddianamede, "Genelkurmay Başkanlığının konuya ilişkin yazısında; kendilerine bağlı TUSHAD adında bir birimin bulunmadığını belirttiği, bu durumun ise yukarıda yapılan tespitle çeliştiği, bu çelişkiye rağmen bunun gayet normal olduğu, zira bu birimin Ergenekon Terör Örgütü sanığı Ahmet Hurşit Tolon tarafından TSK bünyesinde yasa dışı ve çok gizli olarak kurulduğu, diğer Ergenekon sanığı Levent Ersöz'ün de bu birimde görev yaptığı, Genelkurmay Başkanlığının bu yapılanmadan haberinin olmaması nedeniyle böyle bir birimin mevcut olmadığı şeklinde cevap verdiği değerlendirilmiştir" deniliyor.
 
Kendisinin istihbaratçı olduğunu ileri süren Deniz Uygar (İlker Çınar) ile ilgili olarak iddianamede yer alan bilgide de, "Genelkurmay Başkanlığının Kara Kuvvetleri Komutanlığı 5. Kolordu Komutanlığının 25.05.2011 tarihli hizmet belgesinde, Deniz Uygar'ın (İlker Çınar) sözleşmesinin (26.08.1992, 28.08.1992) disiplinsizlik nedeniyle (alkollü olarak mesaiye gelmek ve firar etmek) 23.11.1993 tarihinde feshedildiğinin bildirilmesine rağmen, Uygar'ın 1993 yılı sonunda TUSHAD isimli yapılanmaya girmesi sonrası kendisine 2008 yılında Mehmet Ülger eliyle gönderilen TUSHAD kimliğinin sicil kısmında 1992 yılının yazılmış olması, Deniz Uygar'ın 26.08.1992 tarihinde yapılan sözleşmesinin feshedilmeyip, askeri personel olarak görevlerini sürdürdüğünü açıkça ortaya koymuştur" ifadeleri yer aldı.
 
"ÖZAL ÖLDÜRÜLDÜ"
Tarsus Protestan Kilisesi Başpapazı iken Müslüman olan ve kendisinin istihbaratçı olduğunu iddia eden sanık (Deniz Uygar) İlker Çınar’ın Zirve Yayınevi’nin ek iddianamesinde geçen ifadesinde, “Polonyum 210 ve Amerikyum 241 isimli radyoaktif ilaçlar Turgut Özal'a verilmişti. Bu ilaçlar nedeniyle kalp krizinin meydana gelmesi sonucu Turgut Özal vefat etmiştir” iddiasını ileri sürdü. 
 
Emekli Orgeneral Hurşit Tolon’un “Terör örgütü kurmak ve yönetmek” suçlamasıyla birinci sanık olarak gösterildiği Zirve Yayınevi’nin ek iddianamesinde ilginç ifade ve iddialarda yer alıyor.
 
Kendisinin istihbaratçı olduğunu ve Genelkurmay Başkanlığı’nda olduğunu iddia ettiği Türkiye Ulusal Stratejiler ve Hareket Dairesi’ne (TUSHAD) bağlı olarak çalıştığını ileri süren Tarsus Protestan Kilisesi Başpapazı iken Müslüman olan sanık İlker Çınar’ın ek iddianamedeki ifadesinde, Merhum 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın ilaç verilerek öldürüldüğü bilgisi yer aldı.
 
Eski başpapaz (Deniz Uygar) İlker Çınar iddiasında, “Siyah Kuvvetler aynı zamanda operasyonel silahlı bir birim olması nedeniyle, 19901ı yıllarda işlenen Ahmet Taner Kışlalı, Bahriye Üçok, Uğur Mumcu, Muammer Aksoy gibi siyasi cinayetler ile Gaffar Okkan'ın öldürülmesi olayları Siyah Kuvvetlerin yaptığı bu tarz faaliyetler arasındadır.
Her ne kadar kamuoyunda kaza gibi görünse de Eşref Bitlis'in ölümü ile kalp krizinden öldüğü bildirilen Turgut Özal'ın ölümlerinin de bu şekilde değil, bir suikast olduğunu TUSHAD'a girdikten sonra yapılan konuşmalarda bizzat duydum. Ancak şu anda kimden duyduğumu tam olarak bilemiyorum. Turgut Özal'ın ölümü ile ilgili olarak duyduğum kadarıyla kalp krizine yol açacak ilaçlardan olan ve her Beyaz Kuvvet mensubunun da bildiği ve bulundurduğu Polonyum 210 ve Amerikyum 241 isimli radyoaktif ilaçlar Turgut Özal'a verilmişti. Bunun kim veya kimler tarafından ne şekilde verildiğini bilemiyorum. Bu ilaçlar nedeniyle kalp krizinin meydana gelmesi sonucu Turgut Özal vefat etmiştir. Bu ilaçların kanda yapılan kontrollerinde tespitinin zor olduğunu biliyorum. Ayrıca her Beyaz Kuvvet görevlisinde zihin kontrolünü sağlayan LSD isimli haplarda bulunmaktadır. Bu filim tablet niteliğinde bir haptır. Karşı casusluk faaliyetleri sırasında gerekli durumlarda kullanılmaktadır. Bu hapı alan kişiye istenilen her şey yaptırılabilir. Bu haplardan bende de vardı. Ancak hiçbir zaman bu hapları kullanmaya ihtiyaç duymadım” ifadelerini ileri sürüyor.
 
Bu arada, Genelkurmay Başkanlığı’nın Malatya Özel Yetkili Cumhuriyet Başsavcı Vekilliği’ne gönderdiği yazı da Genelkurmay Başkanlığı ve Milli Savunma Bakanlığı Karargahı ile bağlı birimlerinde Türkiye Ulusal Stratejiler ve Hareket Dairesi isimli birimin halihazırda mevcut olmadığı ve elde mevcut olan kayıtlarda (1999 yılından bugüne kadar) anılan bir birimin teşkil etmediğinin belirtildiği, Deniz Uygar (İlker Çınar)'ın ise 1992 yılında uzman erbaş olarak göreve başladığı ancak, 1993 yılında sözleşmesinin disiplinsizlik nedeniyle fesih edildiğinin belirtildiği de ek iddianamede yer aldı.

UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız