SON DAKİKA
SON DEPREMLER

"Paralel Varsa, Şeytan Yoktur!"

0
Güncellendi - 2015-12-28 01:46:17
A- A+ PAYLAŞ

Malatya 1. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki davanın duruşmasına yayınevinde öldürülen Alman Tilman Geske’nin eşi Suzanna Geske ile Hıristiyan Protestan cemaatinin temsilcileri ile davanın asıl sanıkları olan tutuksuz sanıklar Emre Günaydın, Abuzer Yıldırım ve Salih Gürler salonda hazır bulunurken, Cuma Özdemir Elbistan adliyesinden, Hamit Çeker ise Darende Adliyesi'nden tele konferans sistemi ile katıldılar. Davanın örgüt suçlamasındaki tutuksuz sanıkları Emekli Albay Mehmet Ülger, Binbaşı Haydar Yeşil, Astsubaylar Abdullah Atılgan, Murat Göktürk ve Adil Akçay, Uzman Çavuşlar Mehmet Çolak ve Adem Gedik, İnönü Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Görevlisi Ruhi Abat (fotoğraftaki), Hüseyin Yelki, ve avukatları hazır bulundu. Duruşmaya tutuksuz sanık Emekli Orgeneral Hurşit Tolon katılmazken, davanın tek tutuklu sanığı olan Varol Bülent Aral ise mahkemenin duruşmaya alınmama kararı gereğince Adana Cezaevinden tele konferans sistemine dahil edilmedi. Duruşmaya mağdur avukatları katılmadı. Bu arada, duruşma sırasında ifade veren emekli Albay Mehmet Ülger, "Paralel Yapı" diye adlandırılan cemaat grubunu "Paralel Devlet Yapılanması/Paralel Örgüt- PDY/PÖ" diye adlandırması da dikkat çekti.

Duruşma savcısı Zafer Hazar, 24 Şubat 2014 tarihli verdiği mütalaasını tekrar etiğini belirterek, tutuklu sanık Varol Bülent Aral’ın tutukluluk halinin devamına karar verilmesini talep ettiğini, gelen belge ve bilirkişi raporları konusunda ise takdirin mahkemede olduğunu ifade eti.

“SAHTE  BELGE DÜZENLEMİŞLER”

Duruşmada söz alan tutuksuz sanık Mehmet Ülger, mahkeme dosyasına giren HTS kayıtları bilirkişi raporu üzerinde konuşarak, “Sanıklar savunmalarında defaatle;  görüşme yapmadıkları şahıslar ile görüşme yapılmış gibi gösterildiğini, 3. iddianame ile davaya dâhil edilen Sanıklar arasında aşırı ve olağan dışı telefon irtibatı varmış gibi göstermek için telefon görüşme sayılarının; aşırı derecede kasıtlı bir şekilde artırıldığını, ifade etmişlerdir. 3. iddianame ile davaya dâhil edilen sanıkların; ne kadar haklı oldukları; 19 Ocak 2015 tarihli bilirkişi raporuyla bir kez daha ortaya çıkmış bulunmaktadır. Mehmet Boyraz ile 1 kez yapmış olduğum telefon görüşmesinin; 11 kez yazılması hiç bir zaman tesadüf degildir. Çünkü; bu şahısta PDY/PÖ mensuplarınca hedef seçilmiş, ancak güçlerinin yetmeyeceğini anlayınca bu hedeften vaz geçilmiştir. Jandarma Genel Komutanlığına kayıtlı olan… 77 numaralı İl Jandarma Komutanı makam telefonu ile 18 Temmuz 2006-18 Kasım 2006 tarihleri arasında yapmış olduğum telefon görüşmelerine; görüşme yapmadığım 2 telefon numarasıyla; görüşme yapmış gibi göstererek sahte delil üretilmiştir. Bahse konu telefon numarası ve bu numaranın kime ait olduğunun tespit edilmesini talep ediyorum. Bahse konu şahıs ve telefon numarasının tespiti halinde bu kumpası kuranların niyet ve maksadı o zaman ortaya çıkacaktır.

Şahsım adına kayıtlı bulunan … 40 numaralı telefon ile 18 Temmuz 2006-18 Kasım 2006 tarihleri arasındaki görüşmelere Mehmet Çolak adına kayıtlı …46 numaralı hat üzerinden sorgulama yapılmak suretiyle eklemeler yapılarak sahte delil üretilmiş, aynı tarih aralığındaki bazı görüşme trafiğinin bilirkişilere tevdi edilen CD’ler içerisinde bulunmadığı anlaşılmış olup, daha önce HTS kayıtlarını düzenleyen kişilerin sahte belge düzenledikleri tespit edilmiştir. İddianameyi hazırlayan özel ekibin neden Mehmet Çolak’ı şahsımın sözde sağ kolu olarak göstermek için telefon görüşme trafiğini hayali olarak artırdıkları her halde daha net olarak görülmektedir” dedi.

“HTS KAYITLARI ÜZERİNDE AKLA HAYALE GELMEYECEK ŞEKİLDE ABARTMALAR YAPILARAK SAHTE DELİL ÜRETİLMİŞTİR”

Ülger şunları söyledi:

“N.G. ile 25 Ağustos 2007-1 Kasım 2007 tarihleri arasında yapmış olduğum 1 adet telefon görüşmesinin 25 adet olarak yazılması da tesadüf değildir. Çünkü bu şahıs o dönem Türk Ocakları Başkanlığını yapan bir şahıstır. Bu şahıs ile yoğun bir telefon görüşmesi yaptığım intibaının oluşturularak; menfur cinayetin milliyetçi kesim üzerine yıkılmak istenmesinden kaynaklanmaktadır.

Dönemin Arapgir İlçe Jandarma Komutanı Jandarma Üsteğmen Selahattin Kınık ile 25 Ağustos 2007-1 Kasım 2007 tarihleri arasında yapmış olduğum 1 adet telefon görüşmesinin 13 adet olarak yazılması da tesadüf değildir.  Çünkü Selahattin Kınık’ta PDY/PÖ’nün yanı sıra kutsal misyon ağı’nın hedef seçmiş olduğu askeri personelden bir tanesidir. İsmail Sert ile 25 Ağustos 2007-1 Kasım 2007 tarihleri arasında yapmış olduğum 1 adet telefon görüşmesinin 24 adet olarak yazılması da manidardır. Çünkü; bu şahıs; o dönem Cezaevi Bölük Komutanı olan bir personeldir. Cinayetin asli faillerinin birisinin üzerinde bulunan sim kartının, bizzat sözde şahsım tarafından cezaevine gidilip alındığına ilişkin sahte ihbar mektubunu desteklemek için, Cezaevi Bölük komutanı ile yapmış olduğum 1 adet görüşme abartılarak  24 olarak gösterilmiştir.Bu durumda, sahte ihbar mektubunu yazanlar ile dava dosyasını hazırlayanların aynı ekip olduklarının somut delilidir. H. S.ile 10 Temmuz 2007-24 Ağustos 2007 tarihleri arasında yapmış olduğum 1 adet telefon görüşmesinin 19 olarak gösterilmesinin nedeni PDY/PÖ’nün İl İmamının, samimi olduğum dönemin Ak Parti Yeşilyurt İlçe Belediye başkanını; PDY/PÖ’nün kendi örgütsel amaçları doğrultusunda kullanmak istemesi, bir kısım militan kadrosunu İl Jandarma Komutanlığı içerisine sızdırma girişiminden kaynaklanmaktadır. Bunları tespit ettim. Doğanşehir İlçe Jandarma Komutanı Tolga Baş ile 10 Temmuz 2007-24 Ağustos 2007 tarihleri arasında yapmış olduğum 2 adet telefon görüşmesinin 34 olarak gösterilmesinin nedeni PDY/PÖ ile fikir uyuşmazlığından kaynaklanmaktadır. 28 Nisan 2007-9 Temmuz 2007 tarihleri arasında; Lojistik  Şube Müdürü Arif Alımlı ile yapmış olduğum 1 telefon görüşmesi 17, Organize Sanayi Jandarma Karakol Komutanı Vedat Kayhan ile yapmış olduğum 5 telefon görüşmesi 32 olarak gösterilmesinin nedeni Lojistik şube Müdürünün ihaleleri PDY/PÖ mensuplarına vermemesi, Organize Karakol Komutanının da iş adamlarından PDY/PÖ’nün haraç toplamasına fırsat vermemesinden kaynaklanmaktadır. Diğer şahıslar ile yapmış olduğum görüşmelerinde abartılması benzeri nedenlere dayanmaktadır. A. T. ile 12 kez yapılan görüşme 159, A.D. ile 15’kez yapılan görüşme 126, O.G.T. ile 2 kez yapılan görüşme 62, V.K. ile 13 kez yapılan görüşle 60, İ.K. ile 2 kez yapılan görüşme 51’kez görüşmüş gibi abartılmasının nedeni aynı şekilde bu personelin de dava dosyasına bir şekilde dahil edilmek istenmesinden kaynaklanmaktadır. Sonuç olarak hedef şahıslara göre  dava dosyasını düzenleyenler tarafından HTS Kayıtları üzerinde akla hayale gelmeyecek şekilde abartmalar yapılarak sahte delil üretmek suretiyle adli merciler yanıltılmış 3.iddianame ile davaya dâhil edilen masum insanların planlı, programlı ve bilinçli bir şekilde 4 yıl tutuklu kalmalarına sebebiyet verilmiştir. Bu şahıslar hakkında sahte belge düzenlemek, adli mercileri yanıltmaktan yasal işlem yapılmasını talep ediyorum.”

“SAHTE HTS HAZIRLANMIŞ, KURGUYA GÖRE İFADE ALINMIŞ”

Binbaşı  Haydar Yeşil ise savunmasında, “Dosyadaki HTS analiz raporuna olmayan kişiler ve olmayan numaralar eklenmiştir.  Dosyaya giren HTS bilirkişi raporu, soruşturma savcısının bir kurgu eşliğinde İlker Çınar’ın ifadesini aldığını gösteriyor. Sahte HTS çizelgeleri hazırlanarak yapılmayan telefon görüşmeleri yapılmış gibi gösterilmiştir. Dosyada İlker Çınar’ın olduğu belirtilen 2 adet ifade tutanağında ifadeyi alanın ve ifadeyi verenin imzası yoktur. Bu 2 adet ifade tutanağı yasal olarak geçersizdir. İlker Çınar’ın ifadesi gelmeden mi yazıldı? İlker Çınar’ın ifadensi alındığı belirtilen tarihlerde Malatya’ya getirilip getirilmediğinin Emniyet Tanık Koruma’dan sorulmasını talep ediyorum. Bilirkişi Raporuna göre; TUSHAD Belgeleri 5 Ocak 2013 tarihinde üretilmiştir. Bu sahte delilleri üretenler hakkında yasal işlem yapılmasını istiyorum” dedi.

“SİZE YALVARIYORUM, DAVA BİTSİN”

Duruşmada söz alan Suzanna Geske’de “Uzun bir süreden beri yargılama yapılıyor. Ben ve çocuklarım duruşma günleri tedirginlik yaşıyoruz. Duruşmaların biran önce tamamlanmasını talep ediyorum. Artık bu dava bitsin, size yalvarıyorum” diye konuştu. 

Tutuksuz sanık Levent Ercan Gelegen ise, ”Son 6 ayda gelen belgelere göre 3. İddianamenin sahte olduğu ortaya çıkmıştır. Bu nedenle İlker Çınar’ın tutuklanmasını ve İlker Çınar’ı kullananlar hakkında işlem yapılmasını talep ediyorum” dedi.

Davanın asıl 5 sanığı olan Emre Günaydın, Abuzer Yıldırım, Salih Gürler, Cuma Özdemir ve Hamit Çeker ile avukatları elektronik kelepçe uygulamasından vaz geçilmesini talep ettiler.

Mehmet Ülger’in avukatı Saim Tuğrul ise, “Dosyaya gelen tüm bilgiler ve belgeler tüm savunmaları destekliyor. HTS analizini hazırlayanların bu kadar maddi hata yapması mümkün değildir. İlker Çınar’ın baştan beri yalan söylemiştir, savcılığın iddianamesi ve mütalaası yalan belgelere dayalıdır.  İddianame zehirlenmiştir. İlker Çınar ve TUSHAD haber elemanı olduğu belirtilen Ahmet Erdoğan mahkemede yüzleştirilmelidir” diye konuştu.

 Avukat Yasemin Hamamcı’da, “Dosyadaki ses kayıtları için bilirkişi raporu yoktur. Bilirkişi raporu alınmalıdır. Hardiskin incelenmesini talep ediyoruz ve teslim edildikten sonra ekleme-çıkartma yapılıp yapılmadığının tespit edilmesini istiyoruz” dedi.

"EN ÇOK GÜLEN, EN AZ ERDOĞAN.."

Tutuksuz sanık İlahiyatçı Ruhi Abat ise, “İlk savunmamızdan şimdiye kadar ne söyledikse hepsi teker teker ispatlandı. Biz  AK Parti hükümetine darbe yapmakla suçlanıyoruz. İddianamede en fazla geçen isim Fettullah Gülen, en az geçen isim Recep Tayyip Erdoğan’dır.  Nerede paralel varsa, orada şeytan yoktur. Bu kadar sahteciliği paralellerden başka kimse yapamaz. Bizim Suzanna Geske ile bir sorunumuz yoktur.  Bu davanın bu kadar uzamasının sebebi biz değiliz” diye konuştu.

Duruşmaya  verilen aradan sonra mahkeme heyeti ara  kararlarını açıklayarak, “İl Emniyet toplantılarında Emniyet Müdürlerinin ve İl Jandarma komutanlarının 2005-2008 yıllarını kapsayan ıslak imzalı sunumlarının istenilmesine, Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen 'Turgut Özal suikasti' olarak bilinen davanın gerekçeli kararının istenilmesine, Balyoz davasının görüldüğü Anadolu 4. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından İstanbul Teknik Üniversitesi'nden görevlendirilen 3 kişilik bilirkişi heyetine hazırlattırılan 132 sayfalık raporun istenilmesine,  TUSHAD habercisi olduğu iddia edilen Ahmet Erdoğan’a ait olduğu belirtilen fotoğrafın dosyada bulunması halinde isteyen sanık vekillerine verilmesine, Ahmet Erdoğan hakkında her hangi bir takipsizlik yapılıp yapılmadığının  Malatya Cumhuriyet Başsavcılığından istenilmesine, Ahmet Erdoğan’ın adresinin tespit edilmesinden sonra tanık olarak dinlenilmesine celse arasında  ara karar verilmesine, flash bellek ve ses kayıtlarla ilgili celse arasında ara karar alınmasına” şeklinde ara kararlar verdi.

Mahkeme Heyeti, sanık Varol Bülent Aral’ın tutukluluk halinin devamına  ve duruşmada hazır edilmemesine karar vererek, önümüzdeki duruşmanın 1 Nisan 2015 tarihinde yapılmasına karar verdi.

UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız