SON DAKİKA
SON DEPREMLER

"Pilotun Amcası Beni Aradı.."

0
Güncellendi - 2015-12-27 14:18:18
A- A+ PAYLAŞ
 
Erhaç'tan kalkan RF-4E uçağının Suriye tarafından düşürülmesinden sonra, Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esad ile görüşen ve Cumhuriyet Gazetesi'nde yayınlanan bu röportajıyla Esad'ın değerlendirmelerini Türkiye kamuoyuna aktaran Gazeteci Utku Çakırözer, Cumhuriyet Gazetesi'ndeki köşesinde bu görüşmeyle ilgili ilginç değerlendirmeler yaptı.
 
Çakırözer, yazısında, düşürülen uçağın pilotlarından MalatyalıYüzbaşı Gökhan Ertan'ın amcasının bu röportajın yayınlanmasından sonra kendisini aradığını belirterek, bu görüşmeye de sütunlarında yer verdi.
 
Çakırözer'in "ANALİZ" köşesinde yazdığı yazı şöyle:
 
"Uydular ‘Suriye Hava Sahası’ Diyor
 
Suriye tarafından düşürülen F-4 uçağında şehit olan başarılı pilotlarımız Gökhan Ertan ile Hasan Hüseyin Aksoy önceki gün düzenlenen törenle toprağa verildi.
 
Yaşanan olayla ilgili Türkiye ve Suriye en üst düzeyde açıklamalar yaparak pozisyonlarını ortaya koydu. Uçağın Suriye tarafından uluslararası askeri angajman kuralları hiçe sayılarak uyarı yapılmadan vurulduğu kesin.
 
Uçağın nerede vurulduğu konusunda ise Ankara ve Şam’ın açıklamaları birbirinden çok farklı. Üçüncü taraflar da Türkiye’nin ‘uluslararası hava sahası’ tezini bugüne kadar teyit etmiş değil.
 
ABD ve Rusya’da görüntü var
 
Ankara’daki yabancı diplomatlar da uçağın düştüğü günden bu yana aralarındaki toplantılarda hep bu konuyu tartışıyor. Dün, krizin tarafı olmayan ancak tartışmayı yakından izleyen bir büyükelçi ile konuştum. Edindiğim bilgilere göre, başkent diplomasi kulislerinde uçağın düşürülüşü konusunda şunlar konuşuluyor:
 
1. ABD ve Rusya’nın elinde uydu görüntüleri var. Bu görüntülere göre uçak ‘Suriye hava sahasında’ vurulmuş gözüküyor.
 
2. Görüntülere göre uçak hava sahasına ilk girişte değil, çıktıktan sonra ikinci girişinde vuruluyor.
 
Ricciardone’den gelen teyit
 
3. ABD Büyükelçisi Francis Ricciardone’nin olayla ilgili açıklamasında uçağın vurulduğu yere değinmeksizin, sadece uyarı yapılmadan vurulmasını eleştirmesi de bu uydu bilgilerinin teyidi şeklinde algılanıyor. Amerikan yönetiminin elinde Türkiye’nin tezini destekleyen bulgular olsa Esad’a karşı çok daha sert tonda bir açıklama yapmaları gerektiği düşünülüyor.
 
İlk kuşku brifingde
 
4. Türk Dışişleri Bakanlığı’nda olayın ardından yabancı büyükelçilere verilen brifingdeki “Biz de 5 dakika süren hava ihlali yaptık” sözleri yabancı diplomatlarda ilk kuşkuyu yaratmış. Bahsedilen sürenin ‘yanlışlıkla ihlal’ tezi açısından çok uzun bir süre aralığı olduğu kanaatindeler.
 
5. Enkazın Suriye karasularında bulunması da vurulduktan sonra bulunduğu hava sahasını terk etmeye çalıştığının bir işareti kabul ediliyor.
 
6. Uçaksavar mı füze mi tartışmasında ise kimsenin elinde net bilgi yok. Bilinen tek şey şu, bölgeyi izleyen radarlarda füze izine rastlanmamış olması.
 
Kimse Esad’a hak vermiyor
 
7. Ankara’daki diplomatlar, uçağın Suriye hava sahasını ihlal etmesinin Esad’a onu vurmak için meşruiyet kazandırmayacağı konusunda da hemfikir. Uyarı yapılmadan ateş açılmasını “Esad bilerek vurdu” şekinde yorumluyor.
 
8. Esad’ın uçağı Türkiye ve ABD’ye ‘ben ayaktayım’ mesajı vermek için vurduğu anlayışı hakim.
 
9. Tüm bunlarda hemfikir gözüken yabancı diplomatlar tek noktada ikiye bölünmüş durumda: “Türkiye kısa sürede misilleme yapar” diyenler... Ve “Yapamaz çünkü turizm sezonu” diyenler...
 
 
 
----------------------------
 
ESAD’A GİDİLMELİ MİYDİ?
Bir hafta önce sarayının kapısından girerken Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esad ile yapacağım röportajın böylesine büyük yankı yaratacağı aklımın ucundan dahi geçmedi.
 
Kendilerini örnek aldığım ve yetişmemde katkısı olan büyüklerim başta olmak üzere meslektaşlarımdan, Cumhuriyet okurlarından ve toplumun çok değişik kesimlerinden gelen olumlu tepkiler, ‘İyi ki gazeteciyim’ dedirtti. Hepsine içten teşekkür ederim.
 
Aynı şekilde, mülakatın içeriğine ilişkin yorum ve eleştirileriyle eksiklerime dikkat çekenlere de teşekkürü borç biliyorum.
 
Bugün hâlâ “Esad’a gidilmeli miydi?” diye soranlar varsa, şehit pilotumuz Gökhan Ertan’ın, Şam dönüşü beni arayan amcası İhsan Ertan’ın şu sözleriyle bu tartışmayı kapatmak isterim:
 
“Oraya giderek bizi çok memnun ettiniz. Birilerinin gidip bu soruları Esad’a sorması lazımdı. Aldığınız yanıtların bir bölümünü inandırıcı bulmuyoruz. Özellikle de ‘Türk uçağı olduğunu bilmiyorduk’ sözlerini. Ama haklı bulduğumuz değerlendirmeleri de var. Geçen seneye kadar dostumuz olan Suriye ne oldu da bizim düşmanımız oldu? Biz yaşadığımız bu acıya rağmen, Suriye’yi düşman olarak görmüyor, savaş istemiyoruz...”
 
-----------------------
 
NE İŞE YARADI?
 
Esad’la röportajda amacım; gerek uçak düşürme hadisesi gerekse o ülkede yaşananlar ve Türk-Suriye ilişkileri konusunda kamuoyunun elindeki bilgilerin artması ve çeşitlenmesini sağlamaktı. Dönüp ardıma baktığımda, Türkiye ve dünya kamuoyunun gündeminin birinci sırasındaki Suriye tartışmasına şu mütevazı katkıları sağlamaktan memnunum:
 
- Esad’ın kaderini Rusya’nın elinde gördüğünü, ‘geçiş hükümeti’ konusunda Rusya’nın pozisyonunu benimseyeceğini...
 
- Türk hükümeti ile köprüleri atmasına rağmen Türkiye ile savaş istemediğini...
 
- Düşürdükleri uçak konusunda pişmanlık duyduğunu ama özür dilemeyeceğini...
 
- Türk ve Suriye arasında 15 yıldır PKK ile mücadelede yürürlükte olan askeri diyaloğun bir süredir ortadan kalkmış olduğunu...
 
- Türkiye’ye karşı PKK kartını oynamaktan çekinmediğini...
 
- Ülkesindeki vahşete ilişkin BM raporlarına hiç aldırmadığını ve muhaliflerine şiddeti daha da sertleştirme eğiliminde olduğunu...
 
- AKP dış politikasının bölgemizde ‘mezhepçi’ bir algı yarattığını...
 
***
 
Ben gazeteci olarak üzerime düşeni yaptığıma inanıyorum. Gerisi okurların ve kamuoyunun takdiridir...
 
FOTO: Utku Çakırözer Suriye Devlet Başkanı Esad ile..

UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız