SON DAKİKA
SON DEPREMLER

Pisagor Beslenme Konusunda Haklı mıydı?

0
Güncellendi - 2015-12-27 14:06:56
Pisagor Beslenme Konusunda Haklı mıydı?
A- A+ PAYLAŞ
 
Pisagor, “İnsanoğlu acımasızca kendinden zayıf olan canlıları öldürmeye devam ettikçe, hiçbir zaman sağlık ve barış nedir bilmeyecek.
 
Hayvanları öldürdüğü sürece birbirini de öldürecek” demişti. Haklı mıydı gerçekten? 
 
Eski Yunan filozofu  Pisagor’un üçgen açılarıyla ilgili teoremlerinin haklı olduğunu matematikçiler en azından şimdilik kabul ediyorlar. Ben onun beslenme konusundaki teoremlerinden bahsetmek istiyorum. Pisagor, dünyada tanınan ilk vejetaryendi. Hatta 1847’de  İngiltere’de kurulan İngiliz Vejetaryen Derneği’nin kuruluşuna kadar vejetaryenlere  “Pisagorcular”  deniyordu. Pisagor “İnsanoğlu acımasızca kendinden zayıf olan canlıları öldürmeye  devam ettikçe, hiçbir zaman sağlık ve barış nedir bilmeyecek. Hayvanları  öldürdüğü sürece birbirini de  öldürecek” demişti.
 
Vejetaryenlar Veganlara göre daha az kısıtlayıcı bir rejim takip etmektedirler. Vejetaryenlerin rejiminde veganlarınkinde kesinlikle yer almayan süt ve süt ürünü olan peynir, yoğurt yer almaktadır. Çok koyu veganlar arıların ürettikler balı dahi yememekte ve de hayvansal hiçbir ürünü hayatlarına sokmamaktadır. İnsanoğlu ateşi kontrol etmeye başladıktan sonra, yani günümüzden 800 bin yıl kadar önce et yemeye başlamıştır. Daha önce büyük ölçüde bitki ve bitki  köklerinden besleniyorduk.
 
Doymuş yağlarla kanser ilişkisi 
 
Yıllarca bitkisel gıdalarla ilgili az sayıda çalışma yapılmıştı. 1980’lerin ortasında kalp hastalıklarında, felçte, Alzheimer ve kanseri önlemede etkin olduğunu gösteren araştırmalar arttı. İlk önemli çalışmalardan biri 2005’te Ohio Cleveland Kliniği’nden Dr. Caldwell Esselstyn’in yürüttüğü  bir çalışmaydı. 20 yıllık bu araştırmanın sonucunda düşük yağlı, bitkisel gıdalara  dayanan bir  beslenmenin kalp hastalıklarını durdurabildiği, hatta geri çevirebildiği tespit edildi. Bitkisel gıda ağırlıklı beslenmeye dair en iyi veriler Çin- Oxford-Cornell Beslenme ve Sağlık Projesi’nin  direktörü Dr. T. Colin Campbell’den gelmektedir. The China Study (Çin Çalışması) adlı kitabında 65 farklı Çin köyünde 6 bin 500’den fazla insanı inceleyerek yapılan 30 yıllık beslenme ve sağlık  çalışmasında, işlenmemiş gıdalarla, bitkisel gıdalara dayanan bir beslenmeyi benimsemiş olan Çinlililerin herhangi bir kalp-damar hastalığına Amerikalılardan daha az yakalan-dıkları görüldü. Birçok başka   çalışma da kanserle hayvansal ürünler, özellikle doymuş hayvansal yağlar ve hayvansal protein ve güçlü büyüme hormonu olan insülin benzeri büyüme faktörü (IGF-I) arasındaki bağlantıyı ortaya koymuştur. Doymuş yağlar bağışıklık sistemini baskı altına alır, aşırı kalori içerir ve her iki durum da kanser hücrelerinin büyümesini tetikler.
 
Kalsiyum ve B12 eksikliği
 
Amerikan Emekliler Derneği’yle birlikte yürütülen sekiz yıl süren  diğer bir çalışmadaysa, sıklıkla et  yiyenlerin akciğer, kalın bağırsak, yemek borusu, karaciğer ve pankreas gibi kanserlere yakalanma riskinin bunları tüketmeyenlere oranla daha yüksek olduğu bildirilmiştir.
 
Tüm bu olumlu yönlerine rağmen vejeteryan tarzı beslenmenin çeşitli sakıncaları bulunmaktadır. Bilindiği üzere B12 vitamini kırmızı etlerde yoğun olarak bulunmaktadır. B12 eksikliği, kansızlığa ve sinir dokusunun bozulmasıyla giden çeşitli hastalıklara yol açabilmektedir. Bu nedenle  veganlar B12 yönünden zenginleştirilmiş yiyecekler yemeli ya da günde en az  500 mikrogramlık B12 gıda takviyesi almalıdırlar. Aynı şekilde veganlar yeterli kalsiyum ve D vitamini aldıklarına emin olmalıdırlar. Kalsiyum özellikle zenginleştirilmiş soya  sütünde, yeşilliklerde, brokolide ve bademde bulunmaktadır. Yaşa ve    cinsiyete göre kalsiyum alımı düzenlenmelidir. D vitamini alımı için gün içerisinde 30 dakika kadar, güneşin en tepede olduğu dönemde, elleri ve yüzü güneş banyosunda tutmak yeterli olacaktır. Cam arkasından güneşlenme, ya da güneş kremi sürüp güneşlenme UV ışınlarının deriye nüfuzunu  engellediği için ne yazık ki D vitamini sentezini de bozmaktadır.

UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız