SON DAKİKA
SON DEPREMLER

Prof.Dr. Pehlivan da Aday

A- A+ PAYLAŞ

İnönü Üniversitesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı Başkanı Prof.Dr. Erkan Pehlivan'ın da rektörlük için aday adayı olduğu bildirildi.

1956 Erzurum doğumlu olan Prof.Dr. Pehlivan'ın aday olduğuna ilişkin açıklaması, İnönü Üniversitesi resmi internet sitesinde yayınlandı.

Prof.Dr. Pehlivan'ın, seçim bildirgesi şöyle:

" BİRİNCİ SEÇENEK”
“ DEMOKRATİK, KURUMSALLAŞMIŞ ve ÜRETKEN ÜNİVERSİTE”

Saygıdeğer Öğretim Üyesi
Üniversitemizin akademik ve idari kademelerinde görev yaptığım süre içerisinde edindiğim bilgi ve tecrübeler sonrası, demokrasi ve hukuk zeminini esas alan yönetim ilkelerine uygun; huzur ve güvenin, kardeşliğin ve sevginin hakim olduğu bir çalışma ortamı oluşturmak, iyi ilişkiler üzerine inşa edilmiş bir kurumsal gelecek kurmak üzere, üniversitemizin rektörlüğüne aday adayı oldum. Siz değerli meslektaşlarımın onayını almak, benim için büyük bir onur kaynağı olacaktır.

Saygıdeğer meslektaşlarım, değerli zamanınızı alacağımı biliyorum; yine de “üniversite ve işlevleri” ile ilgili Türkiye pratiğinde ortaya çıkan sorunlara da değinen konularda, edindiğim bilgi ve fikirlerimi, izninizle sizlerle paylaşmak istiyorum.

1-Üniversiteler ve Bilim
1.1. Genel İlkeler
Türk Üniversiteleri, mali ve idari ve akademik özerkliğini Anayasamızdan temel alan, ülkemizin umudu ve geleceğini belirleyen çok önemli kurumlardır. Üniversitelerimiz, mali ve idari özerklikleri tartışılmalı olmakla birlikte, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin seçkin bireyleri olarak öğretim elemanları ve öğrencilerinin, her türlü bilgi ve düşünce üretme özgürlükleri Anayasal teminat altındadır. Üniversitelerimizde, gençleri bir mesleğe ve hayata hazırlamaktan başka, 2547 sayılı yükseköğretim kanununun ilgili maddelerinde, Atatürk ilkelerinin hedef gösterdiği; muasır medeniyete erişmek ufkunu temel alan demokratik, laik, ve sosyal bir hukuk devletinin ihtiyaç duyduğu nesilleri yetiştirmek, tabidir ki temel amaç olmalıdır.

ŞİDDETİ İÇERMEYEN İFADE ÖZGÜRLÜĞÜNE SINIR KONULAMAZ…

1.2.Bilim, ülke ve insan
İnsanoğlu tabiatın sırlarına erişmek için daima bir arzu peşinde koşmuştur. Çağlar boyunca süren çabaları sonunda “üniversite” adını verdiğimiz kurumları oluşturmuştur. Bu kurumların asıl işlevi “ bilgi üretmek” tir. Üretilen bilgilerin beşeri bilgiler alanında uygulamaya dönüşmesi, fen bilimleri alanında ise teknolojiye dönüşmesi temel hedef olmuştur. Bilim adamları bilgi üretmekle yükümlüdür. Çağdaş toplumlarda bilim adamları bilgi üretir, bilim ve/veya din felsefesi ile uğraşan bilginler, bu bilgilerin topluma yararlı olup olmadığını tartışır, demokratik toplumların politikacıları ise, bu bilimsel bilgiler doğrultusunda toplumların gelişmesi için üretim süreçlerini başlatırlar.

Ülkemizde yeteri kadar bilim felsefecisi olmadığı için sık sık bu görevlerin birbirine karıştığını görürüz ; bazen politikacının bilim adamı, bilim adamının ise politikacı gibi davrandığına tanık oluruz. Bu durum sıklıkla sorun da yaratır.

Son yıllarda sıklıkla yaşadığımız gibi, Türk üniversitelerinde bilim adamlarının uygun olmayan zeminlerde “üniversite oybirliği ile böyle düşünüyor” gibi anti-demokratik hipotezler ileri sürdüklerine tanık olduk. Ne yazık ki bu tür söylemler, üniversitelerimizin asıl işlevini tartışmaya açtı.

ÜNİVERSİTELER DÜŞÜNCE ÖZGÜRLÜĞÜNÜN KALELERİDİR, OLIGARŞİNİN DEĞİL…

Ülkemizde tüm insanlarımız aslında “eğitime ve bilim”e aşkla düşkünüdürler. Bu nedenle, aileler en yüksek öğretime yoğun talepte bulunurlar. Bu sebeple, gelişmiş ülkelerin aksine, üniversitelerin lisans programlarına yönlendirilecek genel lise programları %65, mesleki eğitime yönlendirilecek programlar ise %35 civarında gerçekleşir.

ÜLKEMİZ İÇİN GEREKEN ÖNCELİKLE MESLEKİ EĞİTİMDİR…
Öte yandan küreselleşme paradigmasının kurucuları; mali, askeri ve enformasyon yönünden yeni bir çağı başlattılar. Sanayi toplumlarındaki “ölçek ekonomisi” yerini “bilgi ekonomisi”ne bıraktı. Bunun da temeli AR-GE demektir. Bu konu, sayısı 120’i aşan Türk Üniversitelerini de çok yakından ilgilendirmektedir. Önde gelen Üniversitelerimizde ve TUBİTAK destekli bazı araştırma merkezlerimizde enformasyon çağının gerektirdiği stratejik (kriptoloji) bilgi üretimi gerçekleşiyor. Bu süreçte bütün üniversitelerimiz hızlı bir dönüşümü sağlayarak bilgi üretmede yarışa kalkmalıdır. Son elli yılda yaptığımız gibi, bu çağı da ıskalarsak, bu durum bize, “az gelişmiş olarak kalma” şeklinde dönecektir. Aslında son yirmi yılda bilgi üretmede önemli yol da katettik.

Üniversitelerimizdeki bu gelişmeleri destekleme konusunda bazı ülkeleri kıskandıracak ölçüde toplumca gereken özeni göstermeliyiz. Üniversitelerimizi, siyasetçilerimiz ve toplumumuz göz bebeklerini korur gibi korumalıdır. Buna karşılık üniversitelerimiz de gelişen demokrasimize ve düşünce özgürlüğüne kıskançlıkla bağlanmalıdırlar.

ÜNİVERSİTELER SİYASET YAPMAZ! SİYASET İÇİN BİLGİ VE DÜŞÜNCE ÜRETİR…
Genel olarak üniversitelerimizin en temel sorunu, mali kaynak sorunudur. Bu sebeple Üniversitelerde kaynak yaratma sürecine katkı sağlayacak yasal düzenlemeler hızla gerçekleşmelidir. Bu toplumumuza yerel ve ulusal alanlarda yeni Ar-Ge’ ler ve teknoloji olarak dönebilir.
Bizim gibi, Amerika Birleşik Devletlerine vermiş oldukları beyin göçünün bir başka mağduru olan Avrupa Birliği ülkeleri, üniversite sorununu dikkatle değerlendirmektedirler. Avrupa Üniversiteleri ile ilgili, “1999 Bologna Deklarasyonu” bunun temel göstergesidir. Bu deklerasyona biz dahil 29 Avrupa Ülkesi imza attı. Temel ilke, kendi içinde uyumlu, rekabet gücü yüksek üniversiteler oluşturmak idi. İki yıl ara ile Prag ve Berlin’de toplanan delegasyon, üniversiteleri ayağa kaldırmak için şu önerilerde bulundular:

ÜLKEMİZDE AVRUPA BİRLİĞİ DEMOKRASİSİ ŞİDDETLE ARANMAKTADIR…
a. Yükseköğretim sistemlerinin kendi içinde daha fazla uyumlu olmaları ve karşılaştırma ölçütlerinin belirlenmesi
b. Uluslar arası rekabet gücünün arttırılması
c. Karşılaştırılabilir bir mezuniyet sisteminin yaratılması
d. İki dereceli mezuniyet sisteminin getirilmesi
e. Kredi transfer sisteminin getirilmesi
f. Serbest dolaşımın teşvik edilmesi
g. Kalite güvencesinin getirilmesi, iç ve dış akreditasyonun sağlanması
h. Tüm Avrupa Üniversitelerinin öne çıkarılması ve beyin göçünün önlenmesi.
Bu arada, Avrupa Birliği ile yükseköğretimi konu alan ilk müzakere başlığı açılıp kapanmıştır. Ancak tüm üniversitelerde bu ilkeleri esas alacak uygulamalar hızla geliştirilmelidir.
DURMAK YOK ! HEP İLERİYE...

2- İnönü Üniversitesi
2.1- Mevcut Durum
8 fakülte (Fen-Ed, Eğitim, Mühendislik,Tıp, İ.İ.B.F, İlahiyat,Eczacılık,Güzel Sanatlar) 1 Devlet Konservatuvarı, 1 yüksekokul, 9 Meslek Yüksekokulu ve 16 000 civarında öğrencisi ile Devlet Üniversitelerimiz arasında orta büyüklükte olan bir üniversitedir. Malatya İlimizin ekonomisine yılda yaklaşık 150 milyon YTL, doğrudan ve dolaylı katkıda bulunmaktadır.
Faaliyette olmayan fakültelerinden yalnızca diş hekimliği fakültesi öğretime başlamamıştır. DPT Doğu Anadolu Projesi (DAP) raporunda belirtildiği üzere Malatya’nın bu fakülteye de şiddetle ihtiyacı bulunmaktadır. Malatya çevresinde; Sivas, Adana, Diyarbakır illerindede diş hekimliği fakültesi bulunmaktadır. Coğrafik yönden merkezi özellik gösteren Malatya’dan bu illere zorunlu olarak diş hastası sevki yapılması düşündürücüdür.
Üniversitede yaklaşık 1000’i akademik, 1000’i idari ve 1000’i de geçici olmak üzere 3000 personel görev yapmaktadır. Bu büyüklükteki bir üniversite için en önemli sorun kadro sorunudur. Üniversite; Fakülte kuruluşları ve Turgut Özal Tıp Merkezi yönünden, akademik ve idari personelin kadro sorunu had safhadadır. Bakanlıklar ile zıtlaşarak değil, işbirliği içerisinde bu sorunun kısa sürede aşılacağını düşünüyorum.

HÜKÜMET İLE ZITLAŞARAK DEĞİL, İŞBİRLİĞİ İLE…

2.2- Gelişim Hedefleri
Fakülteler ve Araştırma Merkezleri
1-2809 sayılı Yükseköğretim Kurumları Teşkilat Kanununun 30. maddesinde 2001/3249 Sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile İnönü Üniversitesi bünyesinde kurulan üç fakülteden Eczacılık Fakültesi ile Güzel Sanatlar Fakültesi öğretime başlamış olmasına rağmen, Diş Hekimliği fakültesi öğretime açılamamıştır. Gösterilecek ilk çaba, bir dekan ataması sağlanarak diş hekimliği fakültesini öğretime başlatmaktır. Tıp merkezi alanında bulunan inşaat alanları yeterli durumdadır. Ziraat ve Su Ürünleri Fakültesi Bakanlar Kurulu kararını beklemektedir.

2.-Bilimsel ve teknolojik araştırma merkezi laboratuarları, profesyonel bir şekilde yönetilmesi için bir yönetmeliğin çıkarılması gerekmektedir. Üniversite Senatosu’nun yeni dönemde ilk uygulaması bu olabilir. Fen, mühendislik ve tıp alanları işbirliği yaparak Ar-Ge yapmalıdır.
Malatya organize sanayi alanlarında üretim yapan sektörlerle iyi bir işbirliği sağlanarak Ar-Ge alanlarında özellikle teknoloji yönelimli bilgi üretilmesinde stratejik temalar belirlenmeli. Bu alanda biyoteknoloji,sağlık, tekstil,ziraat, kimya alanları öne çıkmaktadır. Ar-Ge elemanlarının gelirleri arttırılmalı ve istihdama öncelik verilmeli. Takdir edersiniz ki, bu işbirliğinden hem üniversitemiz hem de Malatya ilimiz kazançlı çıkacaktır.
3- Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Merkezi denetiminde değişik alanlarda “teknopark” kurmak. Bu amaç için temel bilimlere ilaveten mühendislik bilimlerinde yeni bölümler açmak. Malatya teknopark için bu potansiyeli taşıyacak illerimizden biri olmuştur.
4-Battalgazi Tarcan Kampüsünde bir Ziraat Fakültesi kurulması için yapılmış önerinin gerçekleşmesi sağlanacaktır. Buna ilaveten Veteriner Fakültesi açılması yerel mecburiyet gibi durmaktadır.
5-1992 yılında kurulan Darende İlahiyat Fakültesi 2001 yılında merkez kampusa taşınmış ve öğrenci alımı durdurulmuştur. Yeni dönemde öğrenci alımı sağlanacaktır.
6-Üniversite bünyesinde Sağlık Bilimleri,Hukuk Fakültesi, İletişim Fakültesi gibi eğitim alanlarına bölgesel olarak şiddetle ihtiyaç bulunmaktadır
7- Fakülteler bünyesinde yeni bölümler açılması. Mühendislik (inşaat, bilgisayar, endüstri,), Fen-Ed (psikoloji, İngiliz dili ve edebiyatı), İ.İ.B.F(uluslar arası ilişkiler, Çalışma ekonomisi ve endüstriyel ilişkiler),Devlet Konservatuarı (klasik Türk musikisi)
8-Mevcut araştırma merkezlerinin geliştirilmesine ilaveten Stratejik Araştırmalar Merkezinin faaliyete geçirilmesi. Bunun için yönetim kurulunun yeniden belirlenmesi. İlgili alanlardan akademisyenlerin projelere katılmalarının sağlanması. Müdürlük etkinlikleri için Üniversite Döner Sermaye Merkez Payından kaynak aktarılması, Ülkemiz ve Bölgesel jeopolitik alanlarda masalar kurulması ve sıkça bilimsel etkinlikler düzenlenmesi.
Enstitü Programları
1-Sağlık bilimleri enstitüsü bünyesinde klinik alanlara cevap verecek; organ nakli, alerji-immunoloji, ortopedik rehabilitasyon, nörolojik rehabilitasyon, iç hastalıklar-immunoloji, elektrofizyoloji ve epileptoloji, mikronöroşirurji ve benzeri alanlarda lisansüstü eğitim veren anadalların kurulması.
2-Fen ve sosyal bilimler alanında yeni anadalların açılması ve öğretim üyesi yetiştirme programlarının geliştirilmesi.
3- Eğitim Bilimleri ve Güzel Sanatlar alanında enstitü programlarının gözden geçirilmesi,geliştirilmesi ve anabilim dallarının kurulması

2.3 Öğretim üyeleri ve yardımcıları
1-Öğretim üyelerinin statüleri hak ettikleri saygınlık düzeyine ulaştırılacak.
2-Bilgi üretme ve yayma sürecinde her türlü maddi ve manevi teşvik verilecek. DPT,TÜBİTAK ve Avrupa Birliği Programlarından büyük projeler almak temel hedeflerden olacak.
3.Uzun yıllar boyunca kadro verilmeyerek mağdur edilmiş öğretim üyelerinin özlük hakları iade edilecek ve böylece uzun yıllardır ihmal edilen sosyal barış sağlanmış olacak.
4. Üniversitede doğrudan açılmış disiplin soruşturmaları durdurulacak. İdari yargıya yansıyan dosyalarda mümkünse uzlaşma yoluna gidilecek.
5.İhtiyaç duyulan alanlarda kadro unvan değişikliklerini yaparak yeni kadro ihdası çalışmaları yapılacak.
6.Tıp Fakültesi dışında fakülte birimlerde öğretim elemanlarının ve idari personelin ofis konforlarını düzeltmek ve geliştirmek. Fakültelerde yemekhaneler oluşturmak.
7- Lojman tahsisinde kanun ve yönetmelik hükümlerine harfiyen uyma. Üniversitede ve tıp alanında istihdamı cazip hale getirecek yeni lojman yapımı ve adil dağıtımı gerçekleştirilecek.
8-Doğal gaza dönüşüm sonucu fahiş fiyatlara ulaşan yakıt giderleri gözden geçirilecek, Maliye Bakanlığı Tebliği hükümleri öğretim elemanları ve idari personel lehine kullanılacak.
Sevecen, güler yüzlü ve adalet ilkelerine ve hukukun üstünlüğüne dayalı bir yönetim, üniversitemizde akademik ve idari düzeyde sosyal barışın sağlanmasına zemin oluşturur.
2.4 Öğrenciler
1.Öğrenci kulüplerinin genişletilmesi ve katılımın yaygınlaştırılması
2.Öğrenci spor, kültür, eğlence etkinliklerinin arttırılması
3.Yurtiçi ve dışı geziler
4.Yaz okulları, konferanslar ve söyleşilerin sıklaştırılması
5.Başarılı öğrencilerin ödüllendirilmesi

2.5 İdari Personel
1.Atama ve yükseltmelerde adalet ve hakkaniyet ilkesinden ödün verilmeyecek
2.Görevde yükseltme yönetmeliği tam olarak uygulanacak.

2.6 Sosyal ve fiziki çevre gelişim hedefleri
1.Malatya kent merkezi batıya doğru büyüme göstermektedir. Üniversite Malatya’nın doğusunda bulunduğu için sosyal ve fiziki yapılaşma yönünden zayıf kalmıştır. Elazığ yolu üzerinde üniversite arazisinden yer tahsisi ile büyük alış veriş merkezi projesi ile sosyal canlılık getirilebilir. Bunun bir şartı, bölgede bulunan çöp depolama alanının başka bölgeye taşınmasıdır. Bu konuda Malatya Belediye’sinin bir projesi bulunmaktadır.
2.Fiziki çevrede iyi organize edilmiş yürüyüş yollarını geliştirmek, Ağaçlandırma yeşil alanlar için yeni su kaynakları bulmak. Asfaltlanmamış yol bırakmamak.
3.Turgut Özal Tıp Merkezi için atık su arıtma tesisleri kurmak.

2.7 Kurumsal Gelişim Hedefleri
Üniversiteleri çekip çevirmek zor iştir. Profesyonellik ister. “çağdaş üniversitelerde “yönetim” yerini yönetişim’e (governance) bırakmaktadır. Bu iki kavramdan yönetişim kurumsal yönetim çerçevesini daha iyi ortaya koyabilmektedir. Yönetim bilimcileri bu kavramı temelde dört ana prensip üzerine kurmaktadırlar:
1.Açıklık
2.Şeffaflık
3.Adillik
4.Hesap verebilirlik
Tüm bunlar yönetişimin gerek kurumsal, gerekse bilgi üretme ve hizmete dair üretimsel boyuttaki uygulamalarında geçerli olan prensiplerdir. İşte üniversitelerimiz Devlet veya Vakıf üniversiteleri şeklinde örgütlensinler, bu modern kurumsal yapılar olarak bu ilkeler çerçevesinde sorumluluk yüklenmeye talip olmalıdırlar.
Üniversiteler de çevreye duyarlı, paydaşlar arasındaki dengeyi sağlayan ve onları yeteri kadar bilgilendiren, aynı şekilde şeffaflığın çok önemli olduğu “ben yaptım oldu, kurum benim” gibi bir anlayışın sürdürüldüğü, kuruluşlar olmayacaktır. Artık dünya yönetişim süreçlerinin hakim olduğu bir yöne doğru gidiyor. Ayrıca “kurumsal vatandaşlık” diye nitelendirdiğimiz kavram çerçevesinde, nasıl bireylerin vatandaşlık hakları ve ödevleri varsa, kurumların da kurumsal bir vatandaş olarak hak ve ödevlerinin olması gündeme geliyor.

BİREYSEL DEĞİL, KURUMSAL YÖNETİM…

“Adil”lik kavramı ise çok temel hatlarıyla, hakkaniyet ölçüsünde paydaşlar arasındaki dağılımın dengeli yapılmasını göz önünde bulunduran bir ilkedir.
Öz sorumluluk duygusunun ahlaki arka planı açık bir şekilde “hesap verebilirlik” ilkesinin çalışmasının önünü açmaktadır. Bu ilkelere uymakla görevli olan yöneticiler, her ne sebeple olursa olsun görevden ayrıldıklarında arkadaş çevresinde gördükleri saygıdan bir şey kaybetmeyeceklerdir.
1.Bu kurumsal yönetim anlayışını her bir yönetici açık yüreklilikle taahhüt edecektir. 2.Yönetim kademelerine atama değil seçimle gelinecektir.
3.Sonuçta kurumsallaşma hakim kılınacaktır.
4.Kamu yönetiminde final unsur “kamu veya kurum yararı”dır. 2547 sayılı yasa ve müştemilatı birim kurulları yoluyla demokratik yönetimi mümkün kılmaktadır. Final unsuru zedeleme nedeniyle bilgi ve hizmet üretme insicamı bozulduğunda üst yönetim müdahalede bulunabilecektir. Bunun dışında her birimde ortak aklın hüküm sürdüğü yerinden yönetim ilkeleri geçerli olacaktır.
Üniversitede hemen her birimde mağduriyetler oluşmuştur. Ortak akılla doğru uygulama bulunacak ve kararlı bir şekilde uygulama yapılacaktır. Mağduriyete yol açan sorunlar tasfiye edilecektir.

DOĞAL OLARAK YENİ İKTİDARLAR MAĞDURİYETLER ÜZERİNE İNŞA EDİLİR…

“EN DOĞRU”NUN KEŞFİ GÜÇTÜR, KEŞFEDİLİNCE DE ASLA TERKEDİLMEZ…

2.8. Turgut Özal Tıp Merkezi Gelişim Hedefleri

1. Turgut Özal Tıp Merkezi Yönetmeliği hükümleri uygulanacak. Yönetmeliğin meri mevzuatta genel hükümlerle çelişen kısımlarında değişiklik yapılacak
2. İdari ve teknik müdürlükler insiyatif kullanma haklarına kavuşacak
3. ISO belgeleri alınacak
4.Hastane ihdas edilen akademik kadrolarla tam bir üçüncü basamak hastane olacak.
5.Personel eğitimi sürekli hale getirilecek
6.Halkla ilişkiler geliştirilecek
7.Toplum taramaları yapılacak
8.Hastane hizmetlerinin yürütülmesi için teknik danışma ofisleri kurulacak
9.Hastane ile ulusal ve uluslar arası hastane birlikleri ile işbirliği alanları geliştirilecek
10.Yeni kadro temini yolu ve sürekli eğitim programları ile hastane bakım hizmetleri ve kalitesi arttırılacak
11.Klinik dallarda performansa dayalı hizmetin uygulamadaki eksiklikleri giderilecek, hak eden uzmanlara yasanın tanıdığı azami oran kadar katkı payı ödenecek
12.Öğretim üyelerinin klinik içinde ve dışarıda mesleklerini serbestçe icra edecekleri izinler verilecek.
13.Sağlık Bakanlığı eğitim araştırma hastaneleri ile üniversite hastanelerinde görev yapan klinik dallardaki araştırma görevlileri arasındaki performans ödemesinden kaynaklanan ücret dengesizliğini gidermek için çalışmalar yapılacak.

Her şey insan için…

İNÖNÜ ÜNİVERSİTESİ İÇİN
BÜYÜK HEDEF !
Üniversiteyi büyütmenin yolu, 2 ÜNİVERSİTE kurmaktan geçer.
Rektörlük seçimlerinde bile tıp kökenli rektör olsun mu, olmasın mı? çekişmesi yaşanmakta ve haksızlıklar da olmaktadır. Konu ile ilgili fakülte dönüşümlü rektörlük düşünceleri bir türlü yasallaşmıyor. Bu sorunu da aşan ve Malatya için gereken önerinin de bu olduğunu düşünüyorum. Ülkemizde olduğu gibi bir çok ülkede ihtisaslaşmış üniversiteler bulunmaktadır.
Öğretim üyeleri başta olmak üzere tüm çalışanları onay verdiği takdirde, yerel siyasi talep ve Hükümet desteği ile kısa sürede 2809 sayılı yasanın 30. maddesinin değişmesi ile Malatya’da iki üniversite kurulacaktır. Üniversitelerin kadro sorunları da yasa çıkarken kendiliğinden çözülecektir. Bu proje, Malatya’nın çıkardığı İkinci Cumhurbaşkanımız Sayın Turgut Özal’ın kurdurduğu Tıp Merkezinin adına layık büyümesi ve bir referans merkezi olmasının da önünü açacak proje olacaktır.

İKİ ÜNİVERSİTE ARASINDA YAPILAN ANLAŞMA İLE KARŞILIKLI İHTİYAÇ DUYULAN KAYNAK TRANSFERLERİ PROTOKE BAĞLANABİLİR…

MALATYA DEVLET ÜNİVERSİTELERİ
I- İnönü Üniversitesi
(Bağlı birimler)

1.Fen-Edebiyat Fakültesi
2.Mühendislik Fakültesi
3.Eğitim Fakültesi
4.İ.İ.B.Fakültesi
5.İlahiyat Fakültesi
6.Güzel Sanatlar Fakültesi
7.Hukuk Fakültesi
8.İletişim Fakültesi
9.Ziraat Fakültesi
10.Su Ürünleri Fakültesi
11.Enstitüler
12.Araştırma Merkezleri
13.Meslek Yüksekokulları
Her şey İnönü Üniversitesi için…

II- Turgut Özal Üniversitesi
(Bağlı birimler)
1.Tıp Fakültesi
2.Diş Hekimliği Fakültesi
3.Eczacılık Fakültesi
4.Veteriner Fakültesi
5.Sağlık Bilimleri Fakültesi
• Hemşirelik
• Ebelik
• Beslenme ve diyetetik
• Fizyoterapi ve rehabilitasyon
• Sağlık kurumları yöneticiliği
• İhtiyaç duyulacak diğer bilimler
6.Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu
7.Sağlık Bilimleri Enstitüsü
• Temel tıp bilimleri
• Diş hekimliği bilimleri
• Eczacılık bilimleri
• Veteriner hekimlik temel ve klinik dallar
8.Klinik Tıp Bilimleri Enstitüsü
• Her türlü yan dal enstitü alanları (organ transplantasyonu, nörolojik, odyolojik, immunolojik, genetik, kanser vb)
9.Araştırma Merkezleri

• BU PROJENİN GERÇEKLEŞMESİ BÜYÜK DİLEĞİMDİR…
• ÖĞRETİM ÜYELERİ ONAY VERDİĞİNDE, REKTÖR OLURSAM
GERÇEKLEŞMESİ İÇİN VAR GÜCÜMLE ÇALIŞACAĞIM…
• ARTIK ÜNİVERSİTE; ÇATIŞMA DEĞİL, HUZUR VE GÜVEN İSTİYOR.
• HAK VE ADALETİN UYGULANDIĞI, SEVGİ, BARIŞ VE KARDEŞLİĞİN HAKİM OLDUĞU BİR ÜNİVERSİTEYE DOĞRU…
• HEP BİRLİKTE SEVGİ VE KARDEŞLİK İLE GÖNÜL GÖNÜLE…
• HER ŞEY İNSANLIK İÇİN, DOSTLUK İÇİN, KARDEŞLİK İÇİN…
• DOĞRULARI BULALIM, KARARLILIKLA UYGULAYALIM…"

UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız