SON DAKİKA
SON DEPREMLER

'Refleksleriyle Özel Biri'

A- A+ PAYLAŞ

MHP İstanbul İl Başkanı hemşehrimiz İhsan Barutçu, Başbakanın İnönü’yü Hitler’e benzetmesiyle ilgili tepki koyan MEV Başkanı Prof.Dr. Mesut Parlak’a destek verdi ve Parlak için "Toplumsal duyarlılığıyla, milli refleksleriyle çok özel bir şahsiyet." değerlendirmesini yaptı. Barutçu, İnönü’ye yapılan Hitler benzetmesini doğru bulmadığını, İnönü’nün bu ülkenin bir değeri olduğunu söyledi.

TV Malatya’da Gazeteci Bülent Yalvaç’ın hazırlayıp sunduğu “Malatya Görünüm” programına konuk olan Barutçu’ya yöneltilen sorular ve değerlendirmeleri şöyle:

”BÜLENT YALVAÇ: İstanbul’daki Malatyalı Sivil Toplum Kuruluşlarının çalışmalarını nasıl değerlendiriyorsunuz?
İHSAN BARUTÇU: “Memleketimizle ve halkımızla ne kadar övünsek azdır. Bireysel anlamda bir çok insanımız övgüye layıktır, her biri kendi alanında çok başarılı hizmetler vermişlerdir. Siyaset ve ticaret alanında, sanat dünyasında (Selahattin Alpay vb) , bakıldığında başarıları var. Fakat bakıldığında 650 bin diye telafuz edilen rakam üzerine, bireysel başarıyı toplumsal başarıya dönüştürememişiz. Gerek İstanbul’a dönük, gerekse de İstanbul’daki Malatyalı hemşehrilerimizin ilçesi ve iline dönük bir organize olup, dayanışma kültürü oluşturulmadı dersek, doğru olmaz. Bunu dillendiriyoruz ve bunu en azından giderme noktasında nasıl bir yol takip etmeliyizi il başkanlığı sıfatımla beraber bunlara çok önem veriyorum, uyarıcı olmaya çalışıyorum.Bir sorumluluk ve fedakarlık gerekiyorsa ondan da kaçınmayacağımızı özellikle ifade ediyorum. Çünkü biz kendi kıymetimizi, kendi değerlerimizi fark etmezsek birileri zaten farketmez.Ya da üzerimizden çok kolay hesaplarla kendi faydalılarına dönük şeyler elde edebilirler. Gerek siyaseten olsun, gerekse de iktisadi anlamda olsun..Dolayısıyla burada Malatyalı hemşehrilerimiz zaman zaman Malatya’ya gelip, Malatya’dan İstanbul’a dönen kıymet arz eden mümtaz şahsiyetler olsun, buraya gelemeyip işi gereği yoğunlukta olup orda olan hemşehrilerimizle birlikte oluyoruz. En son Mesut Parlak partimizide ziyaret ettiğinde maalesef bir üzüntü ile döndüğünü fark ettim. Malatya’ya geldikten sonra Malatya dönüşünde, İstanbul Üniversitesi Rektörlüğünü yapmış, gerçekten kıymet arz eden şahsiyetiyle, sorumluluk aldığı Rektörlük dönemindeki gayretleriyle, toplumsal duyarlılığıyla, milli refleksleriyle çok özel bir şahsiyet. Dönüşünde bir iç burukluluğunu hissetim.

YALVAÇ: Sizinle paylaştı mı bu iç burukluğunu?
BARUTÇU: “ Tabi yani, bunlar paylaşıldı. Benzer arkadaşlarımızla da bunları paylaşıyoruz. Tabi ki şikayet edelim, eleştirelim bu doğru bir şeyde değil.Bir eksiğimiz varsa bütünle fark edip giderme noktasında ne yapmalıyız, bu önemli.Yoksa kenara çekilip, “ya şöyle niye olmadı, böyle niye olmadı” eksik üzerine hadise değerlendirmek, karamsar bir ortam oluşturmaktansa, çözüm ve faydaya dönüştüreceğimiz neler olmalıdır, ne yapmalıyızı konuşmalıyız ki,aslında ifade ettiğim gibi temaslarımızda siyasi görüşü faklıdır, dünya görüşü faklıdır, iş alanı faklıdır. Bir araya geldiğimizde bir Malatya özlemi üzerine değerlendirmelerimiz oluyor. Bunu bir mantık çerçevesinde, bir program çerçevesinde öncelikli çözüm arayan meseleleri nasıl bir takvime bağlarız noktasında bir karar almama eksikliği, yoksa bir çok şeyi başarabilecek bir potansiyelimiz var. Emek, sermaye, kültür potansiyelimiz var. Malatyalıların bir de İstanbul’da nerdeyse her vilayetin insanı Malatyalılara özel bakıyor, birde oluşturduğu çevre sempatisi var, hemşehrilerimizin bir etki alanı var. Dolayısıyla bunlar biz doğru değerlendirip, farkına varıp ne yapabilirizi konuşmamız lazım. Bir Malatya’ya dönük, iki İstanbul’a dönük, daha ötesi bu potansiyeli, bu birikimimizi, tecrübemizi Türkiye’ye dönük neler yapmalıyız, büyük düşünmekte zarar yoktur. Bizden çok da mukayese edilmeyecek muhtelif organizasyonlara baktığımız zaman bizim ulaşamadıklarımızı onlar daha az potansiyelle katetmişler. Malatyalı hemşehrilerimizin daha fazla yani. Mesela bir Samsunluların etkinliğine gittiğimizde inanın Malatyalı olma özelliğim nedeniyle internet ortamımda tercih sıralamasında birinci sıraya koymuşlar. Keza bir Giresunlu vatandaşlarımızın Feshanedeki etkinliklerine baktığımız zaman göz dolduruyor, ama sizde geldiniz, MASTÖB’ün Abdi İpekçi Salonundaki organizasyonu bizi üzdü.

YALVAÇ: Başbakan’ın İsmet İnönü ile ilgili söylemi, tepki veren Mesut Parlak ve tepkisizliği yeğleyen MASTÖB çatışması.. Bu konuda ne diyorsunuz?
BARUTÇU: “ İsmet Paşa Allah rahmet eylesin. Olaya iki cephede bakmaz lazım aslında, 1.Kurutuş Savaşının Milli Kahramanıdır, cephe cephe bu ülkenin bağımsızlığı için mücadele etmiş, Osmanlı Ordusu içinde şerefli bir kurmay, değerli bir askerdir. Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş sürecindeki önemli öncü isimlerden biri olarak İsmet Paşa bilinmekte, bir tarafı bu. Bir tarafı da Cumhuriyet sonrasındaki kritik yeni bir sitem yeni bir devlet modeli olarak Türkiye Devleti kurulmuş, çok zor ve çetrefilli bir dönem, koca Cihan imparatorluğu yıkılmış, işte dar bir coğrafyaya sahip olan Anadolu’ya mahkum edilmişiz ve o mahkumiyet alanımız iyice daraltılmak istenirken, onurlu bir şekilde o mücadeleyi veren Mustafa Kemal Paşa ile cephe muharebesinde bulunmuş, Cumhuriyetimizin kurulmasında emek sarfetmiş bir kişi olarak bakmak lazım. O kuruluş safhası sonrasında da sivil insiyatif olarak ve siyaset kimliği ile İnönü’ye bakmak lazım. Bir defa tarihimiz içinde yer alan, cumhuriyet öncesinde ve sonrasında düşüncelerimiz ne olursa olsun çatıştırmak ya da ayrıştırmak, bir başka tarafa itmek doğru değildir. Tarihimize bir bütün olarak bakmamız lazım. Eleştiri yapacağımız yerde seviye üslubunu iyi belirlemek lazım. Siyaseten beğenmeyebiliriz, bu iktidar olabilir, iktidar dışındaki olabilir , ben eleştireceğim diye birisini hele hele hayatta olmayan, muhatabı yokken, savunucusu yokken yakışık almayan bir ifadeyle rahmetli İnönü’yü eleştirmelerinin ötesinde, böylesine yakışıksız bir ifadeyle Hitler benzetmesi yapılması siyasetin üslubuna yakışmıyor. Bunu bir malzeme gibi kullanmakta doğru değil. Bugün yaşayan bir CHP vardır, muhatapları buradadır. Siz onunla muhatap olursunuz, ona dönük değerlendirirsiniz. Kalkıp biz de AKP öncesi ve sonrası ile ilgili süreçle ilgili Başbakan’a bakarak söylemeye kalktığımız zaman daha fazla söz söyleyeceğimiz, çok daha iddialı, belki de hak etmiş ancak inciteceğimizden dolayı söylemeye imtina ettiğimiz çok şeyler vardır. Ama sadece ve sadece Sayın Erbakan’ın sözüyle Başbakan’a baktığımız zaman “bunlar evden kaçan haylaz çocuklar “ demişti. Rehleyi tedrisatında yetiştikleri hoca efendinin kendi tabirleriyle onun talebelerine evden kaçan haylaz çocuk , evin halısını, kilimini kabını, kacağını satıyorlar diyerek bir teşbihte bulunmuştur. Şimdi kalksın ona cevap versin, dünü ile çelişen dünü inkar eden bir anlayış doğru bir siyaset takip etmemektedir. Dolayısıyla biz kendimizi var etme adına değerlerimizi ve ülkemizi zora ve riske atmak hakkına sahip değiliz. Siyasetçi böyle olmamalıdır. Şimdi iç siyaset malzemesi olmasının ötesinde Türkiye 1915 tehcir ya da soykırım iddiasının tartışıldığı bir safhada siz Milli Kahramınızı faşit derseniz yarın birileri bunu kullanmaz mı? Türkiye aleyhine kullanır. Siz siyaseten malzeme yapacaksınız diye Türkiye bu manada töhmet ve zan altında bırakmak hakkına sahip misiniz? Öyle bir şey yok ve bu doğru değildir. Dolayısıyla bugün bir siyasette üslup ve zemin kaymasından kaynaklanan badireler ve siyaseten yaşanan buhranlar var, hoş olmayan şeylerdir. Bu ülke hepimizin, hiçbir partiyi diğerinden ayrıştırarak bakmamız ya da yarın bir karmaşa –kaos-çatışma sürecine girildiğinde hepimiz bundan zarar görürüz. Bu AKP’li, Bu CHP, Bu MHP’li denmez, ayrıştırılmayacaktır. Daha da ötesi ülkemiz zarar görecektir. Biz kendimizi var etme adına değerlerimizi ve ülkemizi zora ve riske atma hakkına sahip değiliz. Rahmetli İnönü Türkiye adına bir değerdir, o değerli ismin siyasetini eleştir ama şahsı ve şahsiyetine yönelik eleştiri yapma. Biz de farklı dünya görüşü olanlarla oturup tartışıyoruz ama kimse kimsenin şahsını rencide etme, haysiyeti ile oynama hakkına sahip değildir. Malatyalı hemşehrilerimizin burada ayrışması doğru değildir. MASTÖB ve MEV arasındaki ihtilafta düşündürücüdür.”

UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız