SON DAKİKA
SON DEPREMLER

Rektör İyi ki Demokratmış!

A- A+ PAYLAŞ

Kısa adı İNÖDER olan İnönü Üniversitesi Öğretim Üyeleri Derneği yönetiminden rektör Prof.Dr. Cemil Çelik’e hitaben, derneğin internet sitesinde yayınlanan açık mektupta, çeşitli iddialar dile getirildi. Rektöre, seçildikten sonra yaptıklarının, adaylık döneminde söyledikleriyle örtüşmediği eleştirisi yöneltildi. Açık mektupta ayrıca, rektörün geçtiğimiz Şubat ayında Eğitim Fakültesi’ndeki bir toplantıda ettiği öne sürülen.“….ben bir bilim insanı ve bilimden yana tavır alan birisiyim, bu da demokratlığı gerektiriyor, eğer ben demokrat davranmaya çalışmasam bu üniversitede kan gövdeyi götürür. Alt yapım buna müsait olmasına rağmen ben demokrat davranmaya çalışıyorum…..”şeklindeki sözlerin de kaygıya yol açtığı belirtildi.

 

O MEKTUP..

İNÖDER Yönetim Kurulu imzasıyla yayınlanan mektup şöyle:

 

“Sayın Prof. Dr. Cemil ÇELİK

İnönü Üniversitesi Rektörü,

 

Sayın Rektörümüz,

18/04/2006 tarihinde kurulan ve 150’den fazla üyesi bulunan İnönü Üniversitesi Öğretim Üyeleri Derneği (İNÖDER) Yönetim Kurulu olarak Üniversitemizde Rektörlük görevine atandığınızdan bugüne kadar yaptığınız yönetim uygulamaları hakkındaki görüş ve önerilerimizi derneğimizin kuruluş amacı doğrultusunda şahsınızla paylaşma gereği duyulmuştur. İnönü Üniversitesinin ulusal ve uluslar arası alanda bilimsel ve eğitsel düzeyde daha ileriye gitmesi, Atatürkçü ve çağdaş eğitim-öğretim anlayışı ile akademik yaşamın her aşamasında bilimsel ölçüt ve düşüncelerin egemen olmasına katkıda bulunmak amacıyla kurulmuş olan İNÖDER’in görüşleri aşağıda sunulmuştur; Bu değerlendirmelerin doğrudan şahsınızla ya da yönetimde birlikte çalıştığınız Üniversitemizin çeşitli birimlerinde görev yapan çalışma arkadaşlarınızın kişilikleriyle bir ilgisi bulunmadığını önemle ifade etmek isteriz.

 

AKADEMİK PERSONEL ATAMA ÖLÇÜTLERİ

“www. yok.gov.tr” internet adresinde yer alan bilgide, 28 Haziran 2008 tarihinde 5772 sayılı kanunun Resmi Gazetede yayınlanmasını takiben kendi atama ölçütlerini belirleyerek ilgili konuda YÖK’ün onayını alan 45 üniversitenin adları ve öğretim üyeliğine atama ve yükseltme kriterleri yer almakta olup, bunlar içerisinde İnönü Üniversitesinden çok daha sonra kurulmalarına rağmen (Aksaray, Afyon Kocatepe, Batman, Erzincan, Düzce,vb) bu ölçütleri belirlemiş ve bu konuda YÖK onayı almış üniversiteler bulunmaktadır. İnönü Üniversitesi Rektörlüğüne atanmanızı takiben Üniversitemiz bu güne kadar üç kez akademik personel ilanı (ilk iki ilanda alınan akademik personel sayısı 21 profesör, 30 doçent ve 17 yardımcı doçent, 9 Nisan 2009 tarihli ilanda yer alan akademik personel sayısı 11 profesör, 33 doçent, 66 yardımcı doçent ) vermesine ve toplamda 178 öğretim üyesi alınacak olmasına rağmen, Üniversitemiz Senatosunda henüz akademik personel alımı ölçütleri belirlenmemiştir. Şu ana kadar verilen üç ilanda da atamaların 2547 sayılı Kanun ve ilgili yönetmelik esasları” çerçevesinde olacağı belirtilmiş olup, atamalar buna göre yapılmaktadır. Göreve başladığınız tarihten beri Üniversitemizde Senato tarafından birçok Yönetmelik ve Yönergenin yeniden ele alınmasına ve pek çok konuda yeni yönetmelikler ve yönergeler hazırlanmış olmasına karşın, 178 öğretim üyesinin atanma ve yükseltilme kriterlerini belirlemek ve bilimsel anlamda daha nitelikli öğretim üyelerinin üniversitemize kazandırılmasına yönelik bir çalışma henüz yapılmamıştır. Takdir olunur ki, 2547 sayılı kanunun çıktığı günden bu güne geçen 27 yıllık süreçte Türk Üniversiteleri büyük gelişme göstermiştir. Üniversitemiz ise bu genel gelişimin çok ötesinde aşamalar kat ederek, son yıllarda ülkemizin ve dünyanın ön sıralardaki kurumları arasında yerini almayı başarmıştır.

 

Büyük ve bilimsel anlamda önde gelen üniversiteler, bünyelerinde çalışacak öğretim üyelerinin bilimsel ölçütlerinin 27 yıl önce çıkarılmış olan kanunda belirlenen ölçütler çerçevesinde alınmasını kabul etmemekte ve bu ölçütlerin yanında ek kriterler getirmektedir. Bu nedenle 28 Haziran 2008 tarihinde yayınlanan 5772 sayılı kanun (3-c ve 5-c maddelerinde), bu eksiği gidermek için üniversitelerin 2547 Sayılı Yükseköğretim Kanununda yer alan Yardımcı Doçent ve Doçent atama ölçütlerine üniversitelerin kendilerinin de ek ölçütler koyabileceği hükmünü de getirmiştir. Daha önce böyle bir kanuni düzenleme yokken dahi İnönü Üniversitesi de dahil, üniversiteler kendi ölçütlerini belirleyip uygulamışlardır ve bunun sonucunda Üniversitemiz bilimsel sıralamada bilimsel atıf indekslerine göre kişi başına üretilen yayın sayısı bakımından Devlet Üniversiteleri arasında dördüncü sıraya kadar yükselme başarısını göstermiştir. Akademik personel alımında, İnönü Üniversitesinin acilen günün koşullarına ve çağın gelişmelerine uygun olarak, bilim dalları arasındaki farklılıkları da gözeterek bilimsel kaliteyi yükseltmeye yönelik objektif ve denetlenebilir koşulları belirlemesi ve atamalarını bu yönetmeliğin YÖK tarafından yürütmeden kaldırılmasından önce olduğu gibi, bu ölçütlere göre yapması gerekmektedir.

 

Üniversitenin yıllardır süren kadro sorununu 5 ay gibi kısa bir sürede çözmeyi başarmış ve sekiz ay içerisinde 178 Öğretim Üyesi kadrosu ilanı vermiş olan yönetiminizin atama ölçütlerini ve bu konuda gereken YÖK onayını da en kısa zamanda alabileceği inancındayız. Buna rağmen bu sorunun bu güne kadar gündeminize alınmaması akademik endişelerimizi arttırmaktadır.

 

Üzerinde durulması gereken bir diğer noktanın personel alımı ilanlarının üniversitenin hangi yönetimsel organlarının süzgeçlerinden geçirilerek yapıldığıdır. Bölümlerin, birimlerin eğitim ve öğretim ile ilgili öğretim elemanı gereksinimleri ve taleplerini en iyi birim yöneticileri değerlendirebilecek iken, eski yönetimin de zaman zaman eleştirilmesine neden olan keyfi kadro ilanlarının çıkarılması Üniversitemizin kurumsallaşmasının önündeki engellerden biri olmuştur. İnönü Üniversitesine Rektörlük için aday olduğunuz süreçte öğretim üyelerine dağıttığınız seçim propagandası kitapçığında “Akademisyenler siyasi tercihlerinden dolayı değil, bilimsel başarı ve yeteneklerinden dolayı üniversite ortamında bulunmalıdırlar; Kişisel ve keyfi uygulamaların yerini kuralların aldığı, yönetim kademelerinin liyakate dayalı olarak belirlendiği, kurumsallaşmış bir üniversite yönetimi oluşturmak temel amacımdır” ifadelerine yer vermiştiniz. Buna rağmen, çıkan ilanlardan yönetim kademesindeki birkaç kişinin dışında kimsenin bilgisin olmadığının belirtilmesi, bölüm başkanlarının bölümleri için açılan kadroları ilandan öğrenmeleri, bazı gelişmiş bölümlerin alt yapı gereksinimlerinin göz önüne alınmadan ve bölüm yöneticilerine bilgi verilmeden kadro tahsislerinin yapılması, dekanların bu ilanlardan haberlerinin olmadığını söylemeleri akademik personel alımındaki uygulamaların rektörlük öncesi söylemlerinizle örtüşmediğini göstermektedir. Geniş çevrelerde bilimsel kriterlere dayanmayan atamaların kadrolaşma amacıyla kullanılmakta olduğu kaygısı uyanmaktadır.

 

DİĞER DEĞERLENDİRMELER

Göreve başlamanızdan birkaç ay gibi kısa ve Üniversitemizi yeni yeni tanımaya başlamış olduğunuz bir zamanda, İnönü Üniversitesi Öğretim Üyeleri olarak 1 Kasım 2008 tarihinde üniversitemiz sosyal tesislerinde düzenlemek istediğimiz Cumhuriyet Balosuna izin verilmemiştir. Bu durum yönetiminiz ile ilgili ilk olumsuz deneyimimizdir. Talebimiz karşısında verilen bu kararla ne yazık ki yönetiminizden beklenen demokratik tavır sergilenememiştir. 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı kutlaması içerikli gelenekselleşmiş bir Baloya Üniversitemizde izin verilmemesi hususunda bir rektör yardımcısı tarafından “bu etkinliğin öğretim üyeleri arasında bölünme ve kutuplaşmaya neden olabileceği” gerekçesi de bizde ayrıca derin bir üzüntü ve kaygı yaratmıştır. Oysa ki öğretim üyesinin çatışması zihinsel düzeyde olur, bundan da üniversitemiz adına bilimsel gelişme çıkar. Cumhuriyet Balosu düzenlemek ve katılmak ise olsa olsa Üniversitemizde birlik ve beraberliğimizin güçlenmesine bir vesile olabilir.

 

10.02.2009 tarihinde Eğitim Fakültesinde öğretim elemanları ile yapmış olduğunuz toplantının sonlarına doğru “….ben bir bilim insanı ve bilimden yana tavır alan birisiyim, bu da demokratlığı gerektiriyor, eğer ben demokrat davranmaya çalışmasam bu üniversitede kan gövdeyi götürür. Alt yapım buna müsait olmasına rağmen ben demokrat davranmaya çalışıyorum…..” şeklindeki ifadeleriniz de öğretim elemanları arasında büyük bir üzüntüye ve kaygıya neden olmuştur. Üniversitelerde tartışmalar, çatışmalar, kavgalar fiziksel değil, ancak bilimsel düzeyde olmalıdır. Üniversitemiz Anadolu’daki sıradan bir üniversite olmayıp, 1975 yılında kurulmuş ve yaklaşık 35 yıllık köklü geçmişi olan, kurumsal ilişkileri ve geliştirdiği üniversiter kültür ile hem bulunduğu yörede hem de ülkede bilim ve eğitime yön veren çok değerli kurumlardan biridir.

 

Üniversitemizin Rektörü olarak sizden beklentimiz, öğretim üyeleri arasında huzurlu bir çalışma ortamının sağlandığı, kişiler ve birimler arasında her türlü ayrımcılığın ortadan kalktığı, bilimsel gelişmenin giderek arttığı, Rektörlük seçim bildirgenizde de öne çıkardığınız kurumsal yapının tesisini büyük ölçüde sağlamış bir kurum için görev süreniz boyunca katkı sağlamanızdır.

 

Gerek temsil ettiğimiz üyelerimiz, gerekse üniversitemizin bütünü adına bu duygular ve beklentiler ışığında üniversitemizin fiziki, bilimsel ve eğitsel anlamda gelişmesine sağlayacağınız her aşamada yanınızda olmaya, ancak yapılan hata ve yanlışları hatırlatarak kurumun daha ileri götürülmesi bağlamında taleplerimizi de size iletmenin bir görev olduğu düşüncesiyle, saygılarımızı sunarız.

İNÖDER Yönetim Kurulu”

UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız