SON DAKİKA
SON DEPREMLER

'Resmi İdeoloji Bitti!.'

A- A+ PAYLAŞ

Malatya Belediyesi’nin yan kuruluşlarından Fuarcılık A.Ş. ile Malatya Belediyesi yönetimine yakınlığı ile bilinen bazı üniversite öğretim üyeleri tarafından kurulan Bilsam Derneği tarafından düzenlenen ‘Yerel Merkezlerde Kültür Havzaları Oluşumu' konulu panel Halk Eğitim Merkezi’nin eski binasında yapıldı.

Paneli, 29 Mart 2009 yerel seçimlerinde MHP’den Malatya Belediye Başkan Adayı olan şair Cumali Ünaldı’nın yönettiği panele RTÜK Eski üyesi ve Türkiye Yazarlar Birliği Onursal Başkanı D. Mehmet Doğan, yazar Abdullah Uçman şair Ahmet Kot, yayıncı Ali Ural İstanbul Büyük Şehir Belediyesi Kültür A.Ş. Genel Müdürü Nevzat Bayhan, şair Ömer Erdem ve yazar Yusuf Tosun konuşmacı olarak katıldı.

Panelin ilk konuşmacısı İstanbul Büyük Şehir Belediyesi Kültür A.Ş. Genel Müdürü Nevzat Bayhan, yerel kültür değerlerinin önemli olduğunu, ancak bu değerlerin yaşatılmasının, geleceğe taşınmasının ve dünya kültürleri ile buluşturulmasının gerektiğini söyledi. Kültürlerin farklılıkların bir arada yaşaması ile daha derin anlamlar kazanabileceğini belirten Bayhan, ‘Herkes her renkten hoşlanmaz. Kimimiz maviyi çok severken kırmızıdan nefret eder, kimimiz sarıyı severken yeşilden hoşlanmaz. Ama gökkuşağını hepimiz severiz. Gökkuşağından nefret eden bir insan bulamazsınız. Çünkü herkes kendine ait bir güzellik bulur o gökkuşağında. Öyleyse gökkuşağı zenginliğindeki kültürel geçmişimize ve kültürel değerlerimize sahip çıkmak, onu yeni kuşaklara aktarmak zorundayız’ dedi.

RESMİ İDEOLOJİ MAĞLUP

TYB Onursal Başkanı ve Asım Yenihaber müstear ismiyle yazdığı ‘Onbaşı bile olamayacakların general olduğu ülke’ başlıklı nedeniyle Vakit Gazetesi’nin 312 bin TL tazminat ödemeye mahkûm edilmesine neden olan yazar D. Mehmet Doğan ise konuşmasında 20. yüzyılda alfabesi değiştirilmiş tek milletin Türk Milleti olduğunu vurgulayarak, ‘Alfabesi değiştirilmiş, kültürü üzerinde bu kadar oynanmış bir milletin hala ayakta olması, varlığını ve kültürel değerlerini korumuş olması hayret vericidir’ şeklinde konuştu.

Son zamanlarda GDO (Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar) konusunda sert tartışmalar yaşandığına dikkat çeken D. Mehmet Doğan, ‘Bir de GDK var. Bunu da en az GDO kadar tartışmalıyız. Nedir GDK? Genetiği Değiştirilmiş Kültür. Bizim kültürümüzün, kültürel geleneğimizin genetiği değiştiridi. Kültürel varlığımız, geleneğimiz erozyona uğratıldı. Tarihsizleştirme, aidiyetten koparılma kimlik bunalımları yarattı’ dedi.

Resmi devlet ideolojisinin artık bittiğini söyleyen D. Mehmet Doğan, ‘Resmi ideoloji artık olmayacak. Resmi ideoloji mağlup olmuştur. Ancak mağlubiyeti ilan edilmemiştir. Bunu ben Mağlubiyet İdeolojisinin Sonu adlı kitabımda anlattım’ ifadelerini kullandı. Kültürel faaliyetlerin bundan sonra devlet tarafından değil sivil toplum kuruluşları tarafından yürütüleceğini kaydeden Doğan, bundan sonraki süreçte devletin / merkezi yönetimin kültürel havza oluşturmasının mümkün olmadığını belirtti.

Malatya’nın bir kültür havzası olma gibi bir hedefi varsa bunu sivil toplum kuruluşlarının çalışmaları ve gönüllü organizasyonların katkıları ile gerçekleştirebileceğine dikkat çeken D. Mehmet Doğan, ‘Malatya okur-yazarı çok yüksek olan bir şehir. Hatta burada Okumuşu Çoğaltma ve Okuyanı Koruma Derneği’nin olduğunu da biliyorum. 20 bin öğrencisi ve binden fazla akademisyeni olan bir üniversiteye sahip Malatya. Çok sayıda yerel gazete, televizyon kanalı ve radyonun olduğunu da biliyorum. Tüm bu verileri dikkate aldığımızda Malatya’nın kültürel bir havza oluşturması, kültürel dinamiklerini zenginleştirerek yaşatması için bir hayli güçlü bir altyapısının olduğunu söyleyebiliriz. Bu durum sadece Malatya için değil Türkiye için de sevindirici bir durumdur’ dedi.

Türkiye’de son yıllarda yaşanan kontrolsüz göçlerin şehirlerin rafine kültür yapısını bozduğunu, kültürel terkibin yozlaşmasına yol açtığını söyleyen Doğan, göçün şehirlere olumsuz yansımalarının giderilmesi için ciddi projeler yürütülmesi gereğine dikkat çekti.

Yazar Abdullah Uçman da konuşmasında Ahmet Hamdi Tanpınar’ın kültür tanımını hatırlattı. Tanpınar’ın kültür konusunda ‘Kültür sürekliliktir, devamlılıktır. Bir zincirin halkaları gibidir kültür. Bu bakımdan incelediğimizde bizim kültürümüzün halkaları Tanzimat’tan itibaren kopmuştur. Tanzimata kadar bizim kıblemiz her anlamda Kabe’ydi, Tanzimat’tan sonra kıblemiz kültürel anlamda Paris’e çevrilmiş, 1950-60’lı yıllardan itibaren ise New York’a, Washington’a çevrilmiştir’ dedi.

Tanzimat aydınının Batı hayranlığını ‘Paris 'e git ey efendi akl-u fikrin var ise, dünyaya gelmiş sayılmaz gitmeyenler Paris’e’ şeklindeki beytin çok çarpıcı biçimde gösterdiğini belirten Abdullah Uçman, ‘Bu yanlış anlayış, kültür erozyonunu doğurdu. Kültürümüz Batı’nın bombardımanı altına girdi. O kadar ki bugün yetişen mimarlarımızın büyük çoğunluğu Sultan Ahmet Camisi’ni, Selmiye’yi mimarlık yönü ile bile incelemek için o camilere girmemiştir’ ifadelerini kullandı.

TRT 2’YE GECE DARBESİ

TRT 2’inin Kültür Kanalı olarak yapılanması projesinde çalışan yazar Ömer Erdem konuşmasında sert ifadeler kullanarak TRT 2’nin bir gece darbesiyle kültür kanalı olmaktan çıkarıldığını, aydınların bu darbe karşısında sus-pus olduğunu söyledi. Ömer Erdem, bugünkü siyasetçilerin çapsızlığının kültürel projeleri olumsuz etklediğini vurgulayarak, ‘Siyasetçilerin çapı ile demokrasimizin seviyesi birbiri ile yakından ilişkili. Siyasetçilerin çapsızlığı beni gelecek konusunda umutsuzluğa düşürüyor. Ama farkındalık yaratarak bu umutsuzluğu aşacak işler yapmak zorundayız’ dedi.

YEREL KÜLTÜR HAVZASI OLUŞTURMA SAKAT BİR ANLAYIŞ

Şair Ahmet Kot ise, ilginç bir çıkış yaparak panelin konusu olan ‘Yerel Kültür HavzalarI’ oluşturma çabasının anlamsız ve sakat bir anlayış olduğunu ileri sürdü. Panelin konusu ile ters düşme pahasına görüşlerini dillendiren Ahmet Kot, ‘Kültür günümüzde küresel politikaların bir unsuru haline gelmiş durumda. Dünya tam bir Amerikan köyüne dönüştürüldü. Buna karşı sizin yerel kültür havzalarına, köylerinize sığınmaya çalışmanız doğru değil. Kızıl Denny lakaplı Daniel Cohn Bendit ‘Biz Devrimi Çok sevmiştik’ adlı kitabında bir gazetecinin ‘Siz Yahudiler nasıl oldu da 2000 yıldır dünyayı yönetiyorsunuz?’ şeklindeki sorusuna ‘Biz Yahudiler 2000 yıldır şehirlerde yaşıyoruz ve kitap okuyoruz’ şeklinde cevap veriyor. Kitap kültürün manevi boyutu, şehir ise maddi boyutudur. Öyle ise biz 21. yüzyılda bu topraklarda tutunmak istiyorsak kültürümüze sahip çıkmak zorundayız. Tutunamayanların temel özelliği kültürlerine sahip çıkmamış olmalarıdır’ diye konuştu.

UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız