SON DAKİKA
SON DEPREMLER

''Sadece Seçimle Demokrasi Olmaz''

A- A+ PAYLAŞ

Yargıtay eski başkanı Prof. Dr. Sami Selçuk, Malatya'da katıldığı panelde derin devleti okuduğu ilginç bir şiir ile anlattı. Prof. Dr. Selçuk, "Kendi kendimizi aldatmayalım. Hukuk devletini kuramadığınız sürece devlet hem derindir, hem de sığdır. Devleti bundan kurtarmak istiyorsanız, hukukun üstünlüğünü sağlayacaksınız" dedi.

Hak-İş'e bağlı Öziplik İş Sendikası tarafından düzenlenen "Düşünce Özgürlüğü ve Demokrasi" konulu panel Belediye Konferans Salonu'nda yapıldı. Eski bakanlardan Hasan Celal Güzel, Yargıtay eski başkanı Prof. Dr. Sami Selçuk ve Hak-İş Genel Başkanı Salim Uslu'nun konuşmacı olarak katıldığı paneli Vali Halil İbrahim Daşöz, Belediye Başkanı Cemal Akın, Öziplik İş Sendikası Genel Başkanı Yusuf Engin ile çok sayıda davetli dinledi.

Sami Selçuk, yaptığı konuşmada derin devlet kavramı ile ilgili olarak ilginç bir şiir okudu. Şiiri yazan şairi konuşması esnasında hatırlayamadığını söyleyen Selçuk'un okuduğu şiirde, "Köpek var, taş yok / Taş var, köpek yok / Taşta var, köpekte var / Ama kralın köpeği / Sıkıysa at taşı'" ifadeleri kaydediliyor. Selçuk, şiiri okuduktan sonra şunları söyledi:

"Kendi kendimizi aldatmayalım. Hukuk devletini kuramadığınız sürece devlet hem derindir, hem de sığdır. Devleti bundan kurtarmak istiyorsanız, hukukun üstünlüğünü sağlayacaksınız. Hukuka bağlı devleti yaratacaksınız. Peki o hukuk nasıl bir hukuk olacak? Elbette, 1982 Anayasası olmayacak. Evrensel kurallara uyan hukuk olacak. Hukuk adaletin süzgecinden geçecek, devlette o hukukun süzgecinden geçecek. İşte o zaman hukuk devletini kurarsınız. Ne derin devletten söz edersiniz, nede sığ devlette. Ben bunun tartışmasının yapılmasını da gereksiz görüyorum. Çünkü 1982 Anayasası kaldığı sürece, Türkiye'de hukuk devleti olmadığı sürece derin devletten bahsetmenin bir anlamı yoktur. Çünkü hep derindir o devlet. Derin devletten ne zaman bahsedersiniz? Hukukun üstünlüğünün sağlandığı bir devlet kurarsanız ve arada sıra devlet Demirel'in dediği gibi rutin dışına çıkarsa, o zaman dersiniz ki 'Devlet hukukun dışına çıkıyor' Gereğini yaparsınız."

Eski bakanlardan Hasan Celal Güzel, 1948'de İnsan Hakları Beyannamesi'nin yayınlanmasından 14 asır önce Hz. Peygamberin Veda Hutbesi'nde insan haklarının mana olarak daha zengin bir şekilde bahsedildiğini söyledi.

Güzel, "Demokrasi denince, 4 yılda 5 yılda bir sandığa gitmek ve oy kullanmak şeklinde anlaşılmıştır. Bu çoğulcu parlamenter demokrasinin şartlarından sadece biridir. Önemli bir şarttır ama, sadece oy kullanmakla, seçim yapmakla o ülkede demokrasinin yerine geldiğini söyleyemezsiniz" dedi.

Güzel, "Hem demokrasiye inanmak, insan haklarına sahip çıkmak mümkündür. Hem de milliyetçi vatansever, vatanın birliğine bütünlüğüne sahip çıkan, vatanını seven bayrağını seven olmak mümkündür. Bunları karşı karşıya getirmemeliyiz. Bu en büyük tuzaktır" şeklinde konuştu.

Panelde son olarak söz alan Hak-İş Konfederasyonu Genel Başkanı Salim Uslu, düzenlenen panelle berrak bir zihinle doğru sonuçlara ulaşmak için zemin hazırladıklarını söyleyerek, düşüncenin insanların en kutsal hakkı olduğunu ifade etti. Uslu, "Türkiye son günlerde yoğun bir bilgi kirliliği yaşıyor. Bir zihin bunalıklığı ve bir kavram karmaşası içerisinde yaşıyoruz" diyen Uslu, "Yasaklarla bireysel ve kurumsal yeteneklerimizi daraltmaya devam edersek, korkarım bu süreç, ülkemiz açısından staretejik bir zayiat oluşturacaktır" dedi.

Panel dinleyicilerden gelen sorulara verilen cevapların ardından sona erdi.

UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız