SON DAKİKA
SON DEPREMLER

"Sahte Belgelerle Kandırdılar"

0
Güncellendi - 2015-12-27 17:42:54
A- A+ PAYLAŞ

Malatya’da 3 misyonerin öldürüldüğü Zirve Yayınevi davasının duruşmasında sanık ve gizli tanık İlker Çınar, “Cinayetin olduğu gece beni arayan Ruhi Abat, ‘Şerefsizlere vurun dedik, öldürmüşler’ dedi” iddiasında bulundu.

Malatya’daki Zirve Yayınevi davasının 69. duruşmasına Malatya 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nde devam edildi. Görüntülü sistem üzerinden davanın sanığı ve aynı zamanda gizli tanığı olan İlker Çınar'ın ifadesinin alınması beşinci günde de sürdü.

Gizli tanık İlker Çınar, “Zirve Yayınevi cinayetini medyadan duydum. O gün sürekli medyayı takip ettim. Çok şaşkındım. Malatya’da katliam yapılmıştı. Medyadan Emre Günaydın ismini duydum. 17 Mart 2007 tarihindeki Malatya’da yapılan toplantıda Emre Günaydın ismini Ruhi Abat’tan duydum. Ruhi Abat, korkutma eyleminin yapılacağını söylemişti” iddialarını ileri sürdü.

Gizli tanık, Ruhi Abat’ın cinayetin işlendiği 19 Nisan 2007 günü saat 00.15’te kendisini daha önce kendisine verilen özel hattan aradığını ileri sürerek, “Ruhi Abat beni arayarak, ‘Bak güzel kardeşim, beni iyi dinle. Kafanın bir kenarına yaz. Bu işte artık dönüş yok. Şerefsizlere, ’Vurun’ dedik, öldürmüşler. Sen de bize yardım edeceksin, tamam mı?’ dedi” şeklinde konuştu.

Sanık Haydar Yeşil’den elde edilen hard-disk içindeki belge ve bilgilerin, Fettullah Gülen cemaati, AK Parti ve misyonerlere yönelik düzenlenmiş sahte belge ve bilgileri kapsadığını ileri süren İlker Çınar, "Devleti sahte belgelerle kandırarak yanılttılar” ifadesini ileri sürdü.

Çınar, Zirve Yayınevi davasını yönlendirmek için Mehmet Ülger ve ekibinin sahte belgeler düzenlediğini ileri sürerek, “Orta Doğu Hristiyan Birliği başlığı altında diye bir birlik yoktur. Bu birlik masa başında hazırlanmış, sahte bir birliktir. Bu birliğin Antakya’da toplantı yaptığı ve bazı kararlar aldığı şeklinde sahte istihbarat raporu hazırlandı. Mehmet Ülger bu raporda, misyonerler ile Fettullah Gülen Cemaati'ni iş birliği yapıyormuş gibi gösterdi. Cinayetlerden sonra Levent Ercan Gelegen, misyonerlerin adına çalışıyormuş gibi gösterildi. Levent Ercan Gelegen, jandarmanın haber elemanıdır. Levent Ercan Gelegen, Türk Hristiyan Gençler Birliği diye sanal bir birlik kurdu” ifadelerini öne sürdü.

İKİNCİ OTURUM

İlker Çınar, görüntülü sistem üzerinden mahkemeye ifade vermesini 69. duruşmanın ikinci oturumunda da sürdürdü.

Gizli tanık İlker Çınar, “Bu kadar güçlü bir örgüte rağmen kim giderde adli makamlara şikayet edebilir. Yaklaşık 16 klasör sahte belge hazırlanmıştı. Bunları dava dosyalarına sokabiliyorlardı. Bunları şikayet edebilmek için 2-3 yıldır fırsat arıyordum.  Fırsatını bulunca adli makamlara gelerek hiç kimsenin baskısı altında kalmadan, yönlendirmesi olmadan ifade verdim. Ceylanların, Geyiklerin gittiğini görerek, adli makamlara geldim. Bu yapının kolları halen aktiftir” iddialarını ileri sürdü.

26 Nisan 2007 tarihinde Malatya’da yapılan toplantıya katıldığını belirten gizli tanık İlker Çınar, “Toplantıda Mehmet Ülger ve Ruhi Abat, Zirve Yayınevi’ne yönelik yapılan eylemin planlandığı ve umulduğu gibi gitmediğini söylediler.  Ben cinayete tepki gösterince Mehmet Ülger, bana karşı olan tavrı değişti. Diyeceksiniz ki, ‘Madem tepki görüyordun, neden toplantılara geldin?’ Gelmek zorundaydım.  Mehmet Ülger, ‘Biz büyük bir aileyiz. Yanlış yapan kaybolur. Bu bir operasyondur. Bu işi AK Parti ve Gülen Cemaati üzerine yıkacağız.  Trabzon’daki Rahip Andrea Santaro cinayeti de Ramazan Akyürek’e yıkılacak.  Zirve katliamı Ergenekon Terör Örgütü’nün planlı bir projesidir” ifadelerini iddia etti.

İlker Çınar, “Zirve olayından sonra bir kriz masası oluşturuldu. Mehmet Ülger, ‘Kim ifade verecekse, şunu şunu söyleyeceksin’ diye talimat verdi. Ben ise hiçbir şey bilmediğimi söyleyecektim.25 Ağustos 2008 tarihinde Tarsus Adliyesi’ne gittiğimde Martin De Lange'yi sordular.  Bende tanımadığımı söyledim.  Haydar Yeşil’i aradım, Bana Martin De Lange'yi soruyorlar, ne diyeyim dedim.  Haydar Yeşil’de ‘Tanımadığını söyle’ dedi” ifadelerini ileri sürdü.

İlker Çınar,  “Yapılan toplantıda Emre Günaydın’ın hastane kamera kayıtlarının silindiğini ve verilen sim kartın değiştirildiğinden bahsettiler.  5 Mayıs 2007 tarihinde Mehmet Ülger, Tarsus’a gelerek beni ziyaret etti. Ancak Mehmet Ülger, ‘Habercim görüşmüştür’ diyor. Cep telefonu kayıtları benimle görüştüğünü gösteriyor. Bu görüşmemizde Mehmet Ülger bana, ‘Artık şikayet etmeyeceksin, çalışmaya devam edeceksin’ dedi. 9-10 Haziran 2007 tarihleri arasında Haydar Yeşil ve Ruhi Abat birlikte Mersin’e yanıma geldiler. Taşucu’nda deniz kenarında bir pansiyonda 2 gün süreyle misyonerlere yönelik çalışma yaptık. Burada Ruhi Abat, ‘eylemi gerçekleştiren gençlerin vatansever gençler olduğunu’ söyledi.  29 Şubat 2009 tarihinde Malatya ekibi ile artık çalışmayacağımı söyledim. TUSHAD’dan yaptığım çalışmalardan dolayı 110 bin TL para aldım. Malatya Jandarması’nın örtülü ödeneğinden de para aldım. 17-18 Nisan 2008 tarihlerinde Malatya’ya toplantı için gelmiştim. Toplantı zamanı Zirve olayının birinci yıldönümüydü.  Mezarlıkta yapılan anma töreni Mehmet Ülger tarafından takip edilmişti.  Resimlere bakarak eğleniyorlardı. 24 Mart 2008’de yapılan toplantı da Mehmet Ülger bana, ‘Behnan Konutgan’ı bir Kürt genç tarafından öldürüleceğini, bu gencinde Behnan Konutgan’ı etnik kökenine yönelik ırkçı ifadeler kullanması ve kendisine zorla İncil empoze ettiği şeklinde ifade vereceğini’ söyledi.  Bu eylem AK Parti hükümeti ile Hıristiyanların öldürüldüğü şeklinde Batı’ya yönelik mesaj verilecekti” şeklindeki ifadeleri ileri sürdü.

Mahkeme duruşmayı 20 Mayıs Pazartesi gününe erteledi. Gizli tanık İlker Çınar’ın 23 Mayıs günü ifadesini bitirmesi bekleniyor.

UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız