SON DAKİKA
SON DEPREMLER

"Şaşırtıcı ve Tehlikeli.."

A- A+ PAYLAŞ
Eski Kültür Bakanı Fikri Sağlar, 19 Mayıs ile ilgili genelgenin tehlikeli bir girişim olduğunu savundu. 
 
Malatya'da düzenlenen Anayasa Konferansı'na katılan Eski Kültür Bakanı Fikri Sağlar, basın mensuplarının sorularını cevapladı. Sağlar, 19 Mayıs ile ilgili genelgenin şaşırtıcı bir uygulama olduğunu ifade ederek, "Son derece şaşırtıcı bir uygulama. Baktığınızda belki yasal hakları var ama bugün ki hükümetin ortaya koymuş olduğu özellikle Cumhuriyet'in değerleri ve Cumhuriyetin var olan bugüne kadar kurumsallaşmış konularıyla ilgili bir başka adımı olarak değerlendirmek gerekiyor" dedi. 
 
Milli bayramların yok edildiğini ileri süren Sağlar, "19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı, bir milli bayramdır. Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşunu esas alan bir gün ve yıllardır da bu şekilde kutlanıyor. Birçok gerekçe ortaya konuluyor. Bunlardan bir tanesi öğrencilerin özellikle hava koşullarından kaynaklanan sağlık durumlarının korunması ve aynı zamanda derslerden uzak kalınması. Ama Ankara'da da aynı şey söz konusu. Belki statlardan çıkarılmalı ama alanların içerisinde, sadece okul bahçelerinde değil, alanlarda kentliyle birlikte, köylüyle birlikte, her yerde, meydanlarda coşkuyla gençliğin, sporun öne çıkarıldığı aynı zamanda Türkiye Cumhuriyeti'nin ilelebet süreceğini ortaya koyan bir bayram şekliyle kutlanmalıdır. Milli Eğitim Bakanı'nın söylemiş olduğu sözler, toplumda hükümetle ilgili ve hükümetin bakanlarıyla ilgili Mustafa Kemal, Cumhuriyet değerleriyle ilgili kuşkuları tam olarak ortaya çıkarıyor. Ben yavaş yavaş başlanan ve bir zaman sonrada farklı bir noktaya götürülecek olan yani diğer milli bayramlarında yok edilmesi doğrultusunda bir hareketin devam ettiğini görüyorum" görüşünü savundu. 
 
Sağlar, genelgenin tehlikeli bir girişim olduğunu öne sürerek, "29 Ekim Cumhuriyet Bayramı kutlamaları, terör ve şehitler gerekçesiyle iptal edilmişti. 23 Nisan Bayramı, Kutlu Doğum haftasıyla birleştirildi. Şimdi de sıra 19 Mayıs'ta. Dolayısıyla milli bayramlar ortadan kalkıyor. Ve Türkiye Cumhuriyeti bir Kurtuluş Savaşı sonrasında kurtulmuş bir Cumhuriyet olmaktan çıkıp, İslam dünyasının bir parçası haline getirilmeye çalışılan ve öyle geçmişinde Kurtuluş Savaşı, emperyalizme karşı mücadele, düşmandan kurtulma gibi hassasiyetlerin olmadığı bir noktada gösterilmeye çalışılıyor. Türkiye Cumhuriyeti'nin varlık nedenleri ortadan kaldırılmaya çalışılıyor. Ben tehlikeli bir girişim olduğu düşüncesindeyim. Çok masum değil. Öğrencileri korumak anlayışı içerisinde olunmadığı açık" iddiasında bulundu. 
 
EĞİTİM-İŞ'İN TEPKİSİ..
Bu arada Eğitim İş Sendikası Malatya Şube Başkanı Feyzullah Çelik de yaptığı yazılı açıklamada, Milli Eğitim Bakanlığı'nın 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı'nın sadece Ankara'da stadyumda kutlanmasına ilişkin kararına tepki gösterdi. 
 
Çelik'in açıklaması şöyle:
 
"Geçmişte Atatürk’e ve Cumhuriyet’in temel değerlerine olan muhalefeti ile tanınan sayın Ömer Dinçer ve yönetimi, kamu vicdanını kanatan uygulamalarıyla adeta bilinçli olarak milyonları kontrolden çıkarmaya, toplumu korkutucu bir provokasyon ortamına sürüklemeye çalışmaktadır. Atatürk’ün en büyük eserim dediği Cumhuriyet kutlamalarını eğlence kabul ederek yasaklayan anlayış, Atatürk’ü okullardan tasfiye etmek için hemen her gün yeni bir uygulamayı yaşama geçirmektedir. 
 
Bu sorumsuz tavrın en son örneği, Milli Eğitim Bakanlığı Ortaöğretim Genel Müdürlüğü’nün konusu “Atatürk’ü Anma ve Gençlik ve Spor Bayramı” olan 11.01.2012 tarih, 817 sayılı genelgesiyle yaşama geçirildi. Devlet ciddiyetine yakışmayan mevzuat çarpıtmaları içeren genelgede en üzücü yan, gizlenen çirkin amacın “duyum uydurması” ile gerekçelendirilmesidir. Atatürk’ün ve Türk halkının manevi bütünlüğüne yönelik ağır bir taciz oluşturan genelgede; 
 
* Kutlama törenlerinin hazırlık döneminin mevsim olarak soğuk bir zamana denk gelmesi nedeniyle sağlık sorunlarına yol açtığı,
* Çalışma süresinin uzun olması sebebiyle öğrencilerin derslere ilgisinin azaldığı,
* Motivasyonlarının düştüğü,
* Kutlamalara gönüllü olmayan öğrenci velilerinin okullarla olan ilişkilerinin bozulduğu,
 
yönünde duyumlar alındığı (!) değerlendirmesiyle, Atatürk’ü Anma ve Gençlik ve Spor Bayramı törenlerinde, öğrencilerimizin Atatürk’e duydukları büyük sevgi, bağlılık ve özlemi yansıtan kutlama ritüelleri yasaklanmıştır. Oysa Bakanlığın atıf yaptığı Ulusal ve Resmi Bayramlarda Yapılacak Törenler Yönetmeliği’nin 1. maddesinde yönetmeliğin, “Bayramların anlam ve önemine uygun olarak coşku ile kutlanmasını sağlamak ve böylece Büyük Önder Atatürk'e ve ilkelerine bağlılığı geliştirmek ve ulusal birliği pekiştirmek” amacıyla çıkarıldığı açıkça ortaya konulmuştur. Bakanlığın genelge içeriğinde yer alan çarpıtmalarının aksine dayanak kanuna uygun olarak çıkarılan bu yönetmelik, ulusal bayramlarda ulusal coşkuyu ortaya koyacak “gösteri”, “temsil”, “bale” gibi etkinliklerin yapılmasını zorunlu kılmıştır. 
 
Maalesef AKP’nin geçmiş dönem politikalarının devamı olarak Milli Eğitim Teşkilatını düzenleyen mevzuattan Atatürk’ü tamamen silen Sayın Ömer Dinçer’in Atatürk karşıtlığı kontrolden çıkmış bulunuyor. Şüphesiz bu çirkin yaklaşıma karşı en sert demokratik tepkiyi ortaya koyacağız, bu anlayışı halkımıza şikayet edeceğiz. 
 
Ancak bu aşamada Eğitim-İş olarak Ömer Dinçer’e bir çağrımız var: 
 
Sayın Ömer Dinçer!!! Oturmuş olduğunuz o bakanlık koltuğunu lütfen terk ediniz. Buna razı olmuyorsanız biraz daha cesur davranarak o koltuğun arkasında asılı duran ve önünde gülücükler dağıttığınız Atatürk resmini lütfen kaldırınız. Kaldırın ki milyonlar, emanet koltuklarda oturan yöneticilerin kime ve neye hizmet ettiğini görsünler. "

UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız