SON DAKİKA
SON DEPREMLER

Savcı da Diyor ki..

A- A+ PAYLAŞ

Üniversiteli Begüm Kartal'ın öldürülmesi olayıyla ilgili katil zanlısı olarak yargılanan ve verilen hapis cezası iki kez Yargıtay tarafından az bulunarak bozulan, 3'üncü kez yargılaması yapılırken yürürlüğe giren CMUK'un 102. maddesi gereğince, tutukluluk süresi 5 yılı geçtiği için tahliye edilen Osman Ulu'nun geçtiğimiz günlerde tutuksuz olarak çıktığı duruşmada savcı da, cezanın ağırlaştırılması için mütalaa verdi.

Malatya 2. Ağır Ceza Mahkemesi, cinayet nedeniyle TCK'nın 21/2 maddesi delaletiyle 81/1, 53 ve 63 maddeleri gereği sanık Osman Ulu'ya 20 yıl hapis cezası vermiş, 59. maddeyi uygulayarak bu cezayı 16 yıl 8 aya indirmişti. Bu ceza Yargıtay ilgili dairesince, "üst" sınırdan verilmesi gerektiği görüşüşle az bulunarak bozulmuş, 25 yıl hapis cezası verilmesi gerektiği öngörülmüştü. Ancak, Malatya 2. Ağır Ceza Mahkemesi ikinci yargılamada, ilk kararında ısrar etmiş, bu kez Yargıtay Ceza Kurulu yine cezayı az bularak kararı bozmuş, dosyayı iade etmişti.

Avukatlarından Bayram Özcan'ın, CMUK 102'ye göre serbest bırakılması talebinde bulunduğu Osman Ulu, bu başvurunun ardından geçtiğimiz hafta salıverilmiş ve Çarşamba günkü duruşmaya da tutuksuz olarak katılmıştı.

Bu duruşmada, Osman Ulu'nun avukatlarından olan ve halen Malatya Kent Konseyi Genel Sekreterliği görevini de sürdüren Avukat Ali Yıldırım davadan çekildiğini bildirmişti.

Duruşma savcısı Faruk Ceyhan ise bu duruşmada, Yargıtay'ın talebi doğrultusunda mütalaa vermiş ve ayrıca sanığın da tutuklanmasını istemişti.

Savcının mütalaası mahkeme tutanağında şöyle yeralmıştı:

"Kovuşturmanın genişletilmesi talebi bulunmadığını bildiren iddia makamı esas hakkındaki mütalaasında: Olay günü olan 28/08/2005 tarihinde kına arkadaşının kına gecesine katılmak amacıyla Begüm Kartal'ın saat 19:00 sıralarında kına gecesi yapılan eve geldiği, kına gecesi yapılan evin demir korkuluklarla çevrili girişindeki beton zemin üzerinde sırtı bahçeye dönük olarak sandalyede oturduğu sırada saat 20:50 civarında başına isabet eden tek bir kurşunla öldüğü, 29/08/2005 tarihinde düzenlenen otopsi tutanağında maktulün ateşli silah yaralanmasına bağlı, kafatası kırığı, beyin kanaması ve beyin doku harabiyeti sonucu öldüğünün belirtildiği, olay yeri inceleme tutanağına göre de, maktulün başına isabet eden 1 adet 9 mm çapındaki mermi çekirdeği dışında, olayın meydana geldiği yerin 2. kat balkonunda 1 adet ve evin bahçesini çevreleyen çitlerin yanında 1 adet olmak üzere toplam 2 adet 9 mm çapında mermi çekirdeğinin bulunduğu, evin güney-doğu cephesi Malatya- Elazığ Devlet Demiryolu istikametinden ateş edildiğinin değerlendirildiği, Diyarbakır Kriminal Pol. Lab.'ca düzenlenen 24/11/2005 günlü bilirkişi raporunda olay yerinde bulunan 2 adet ve maktulden çıkartılan 1 adet olmak üzere toplam 3 adet mermi çekirdeğinin 9 mm çapında, PARABELLIUM tipi mermi çekirdeği olduğu, ve namlusu Yiv set ihtiva eden çap ve tiplerine uygun ateşli bir silah ile atıldığının belirtildiği, olay sırasında yapılan atışlarının mesafesinin belirlenmesi amacıyla soruşturma sırasında yapılan keşif sonucu verilen bilirkişi kurul raporunda; olayın meydana geldiği evin güneydoğu istikametinden olay yerine 248 ve 257 metre mesafeden 45 Derece açıyla 9 mm çapındaki tabanca ile yapılan atışlarda, mermilerin olayın meydana geldiği evin 1. kat duvarına isabet ettiği, atış yapılan mesafelerde evin zemin katında oturan bir şahsın kafa ve göğüs bölgesinin görüldüğünün, suçta kullanılan ele geçirilemeyen tabancanın 9 mm çapında bir tabanca olduğunun belirlendiği, hakkında yargılama yapılıp karar verilen Mehmet Dinç beyanında; Ağustos aynım son günlerinde sanık Osman ile birlikte kayısı ağacının altında otururken içtiği biraları bitiren sanık Osman'ın yarımdan ayrıldığım, 10 dakika sonra 2-3 el silah sesi duyduğunu, sesin geldiği yere gittiğinde sanık Osman'ın kayısı ağacı dibinde otururken bulunduğunu, Osman'ın "ateş ettim, silahımdan çıkan bir kurşun birine isabet etti, hemen gidelim buradan" dediğini beyan ettiği, bu arada olay yerinden gelmekte olan müzik seslerinin kesildiğini beyan ettiği, Mehmet Dinç tarafından yer gösterme sonucu çekilen fotoğraflar ve tutulan tutanak kapsamına göre de, sanık tarafından ateş edilen yerin maktulün bulunduğu eve 150-200 metre mesafede bulunduğunun belirlendiği, sanık savunmaları, tanık beyanları, olay yerinde yapılan inceleme, keşif, bilirkişi raporları, kriminal raporlar ve tüm dosya kapsamından anlaşılacağı üzere; Sanığın olay tarihinde ve saatinde kına gecesi olan ve maktulün de bulunduğu düğün alanına doğru 150-200 metre mesafeden silahla yere de paralel bir şekilde olayın olduğu yere 45 derece açıyla düğün alanının bulunduğu yere doğru 3 el ele geçirilemeyen 9 mm çapındaki silahla ateş etmesi sonucu mermilerden birisinin Begüm Kartal'ın başına isabet etmek suretiyle adli tıp raporunda da belirtildiği şekilde ölümüne neden olduğu, sanığın düğün alanına doğru ateş etmek suretiyle birilerini mutlak surette yaralanıp ölebileceğim öngörmesi gerektiği ve ölümün meydana gelmesini kabullendiği, olursa olsun düşüncesiyle hareket ettiği, böylece olası kast altında bir insanın ölümüne neden olduğu anlaşıldığından, eylemine uyan TCK 21/2 maddesi delaletiyle 81/1, 53, 63 maddeleri gereğince cezalandırılması,
Sanığa muhtemel verilmesi gereken ceza miktarı da nazara alınarak, sanığın CMK 100. maddesi gereğince tutuklanmasına karar verilmesi kamu adına talep ve mütalaa olunur."

Mahkeme, sanığın tutuklanmasına gerek görmeyerek, sanık ve avukatının esas hakkındaki savunmalarını hazırlamak için istedikleri süreyi vermiş, duruşmayı 24 Ocak Pazartesi gününe ertelemişti.

UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız