SON DAKİKA
SON DEPREMLER

"Sayın Bakan Bana Söz Verdi"

0
Güncellendi - 2015-12-27 17:14:15
A- A+ PAYLAŞ

 Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, ABD Dışişleri Bakanı John Kerry ile Çırağan Sarayı’nda bir araya geldi. 

Basına kapalı gerçekleştirilen görüşme saat 10.30’da başladı. Görüşmede başta Suriye olmak üzere Ortadoğu bölgesi ve dünyadaki gelişmelerin ele alındığı ifade edildi. 

İsrail’in özür dilemesi konusundaki soruları yanıtlayan ABD Dışişleri Bakanı John Kerry, “Sayın Bakan zafer tonunda konuşmaları engelleyeceklerine dair bana söz verdi. Bunu her iki ülke için de gerekli olduğunu düşünüyoruz” dedi. Davutoğlu ise tazminat ile ilgili görüşmelerin psikolojik faktörlerden uzak yapılması gerektiğine dikkat çekerek, “Türkiye’nin tazminat konusunda desteğe ihtiyacı yok ama ortada işlenen suçun hesap sorulabilirliği çerçevesinde değerlendirilmesi var” dedi. 

Ortak basın toplantısı düzenleyen Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ve ABD Dışişleri Bakanı John Kerry, basın mensuplarının sorularını yanıtladı. Kerry, İran’ın nükleer programı ile ilgili bir soru üzerine, “Ashton ve yardımcısı yapılan görüşmelerde bir boşluk kaldığını ancak bunu kapatacaklarını belirttiler. Ama kapı hala açık görüşmeye devam etmek ve orta bir zemin oluşturmak çok önemli. Bu süresiz bir süreç değil, sonuçsuz bir süreç de değil. Yalnızca erteleyebilirsiniz. Bizim arzumuz diplomatik bir çözüm bulmak. Bu seçim İran halkının elinde. Barışçıl bir nükleer programı varsa o zaman barışçıl bir süreci takip ediyorsunuz demektir. İran’ın giderek artan şekilde izole olmasının sebebi onlar uluslararası standartlara uymayı reddetmesidir. Uluslararası komite yalnızca ABD değildir. BM çatısı altındaki ülkeler bir araya geldiler ve İran’a ‘eğer programınız barışçıl ise lütfen mantıklı adımlar atın’ dediler. Diplomasi zaman ve sabır gerektirir. Seçim dönemini yaklaşıyor. Bu da durumu ve seçimleri karmaşık hale getiriyor. Başkan diplomatik kararları denemeye kararlı. Diplomatik bir çözümün bulunacağına inanıyoruz” dedi.

Kerry, Türkiye İsrail arasındaki Mavi Marmara özrü konusunda ise şunları söyledi:

“İsrail Türkiye ilişkilerinin koşullarını ya da şartlarını ABD belirleyemez. Türkiye’nin gereksinimleri kendi süreçleri ile ilgilidir. Biz bu ilişkinin Ortadoğu’nun istikrarı için hayati önem taşıdığını, barış süreci için hayati önem taşıdığını düşünüyoruz. Bunu gerçekleştirebilmek için anlaşmanın koşullarının tam olarak yerine getirilmesi, büyükelçi yerine dönmeli, ancak zamanlama bize kalmış değil tarafları ilgilendiren durum. Sayın bakan bana açık şekilde belirtti. Zafer tonunda konuşmaları engelleyeceklerine dair bana söz verdi. Bunu her iki ülke için de gerekli olduğunu düşünüyoruz. ABD Başkanı, Türkiye Başbakanı ve İsrail Başbakanı Netanyahu bu telefon konuşmasına isteyerek katıldılar. Yapılan yorumlar genel havayı ve iki tarafın kararlılığını gölgelememeli. İki taraf da daha büyü amaca, barış sürecine odaklanmalı. İnsanları kaybetmenin ne olduğunu biliyoruz. Bu istenen bir durum değil. Aileler ile görüşüyoruz. Önümüzdeki günlerde bu konu uygun şeklide çözüleceğine inanıyorum. Bu şekilde bu konuyu arkada bırakacağız ve önümüzdeki zorluklarla mücadele edeceğiz” şeklinde konuştu.

“TÜRKİYE’NİN TAZMİNAT KONUSUNDA DESTEĞE İHTİYACI YOK”

Dışişleri Bakanı Davutoğlu ise ABD Başkanı Obama ve Dışişleri Bakanı Kerry’nin Türkiye ile İsrail arasındaki önemli bir sorunun aşılması için yoğun çaba sarf ettiğine değinerek, “O günlerde yoğun bir diplomatik trafik yaşadık. Bu konuda herkesin şunun farkında olması lamız. Mavi Marmara’da yaşanan bir acı var. Aileler ile geçtiğimiz görüştüm. Hala bu acının ailelerde derin izler bıraktığını gördüm. Önemli olan rasyonel ama ilkeli adımlar atarak bahsedilen 3 temel şart hususunda ilerlemeleri sağlamak. Şimdi tazminat ile ilgili görüşmeler yapılacak. Bunun psikolojik faktörlerden uzak olarak yürütülmesi önemli. Türkiye’nin tazminat konusunda desteğe ihtiyacı yok ama ortada işlenen suçun hesap sorulabilirliği çerçevesinde değerlendirilmesi var. Ambargonun kaldırılması konusunda bir süreç işliyor. Nihayetinde Türkiye ilkeli bir politika takip etmiştir. Bundan sonra da bu politikayı sürdürecektir” ifadelerini kullandı. 

Kerry, Suriye konusundaki gelişmelerle ilgili olarak, “Geçiş sürecini en az şiddetle hızlı şekilde sağlamaya çalışacağız. Bu durumun insani kriz açısından önemli çok büyük. Lübnan, Türkiye ve Ürdün’deki sığınmacılar zor koşullar altındalar. Önümüzdeki hafta bu durum açıklık kazanacak. Esad’ın hesaplarını değiştirmek için kararlıyız. Barışçıl bir geçiş sürecinin olmasını ümit ediyoruz. Bu olası ama gerçekleşmez ise Suriye halkına yaptıklarını bir daha yapmaması için elimizden geleni yapacağız” şeklinde konuştu.

Filistin sorununun çözümü konusundaki bir soru üzerine Dışişleri Bakanı Davutoğlu, şöyle konuştu:

“Türkiye her zaman bölgede yaşayan halkların özgürlüklerine saygı duyulan ve herkesin güvenliğinin teminat altına alındığı, bu anlamda da güvenli sınrlar içinde Filistin’in özgürlüğüne kavuştuğu bir çözümü her zaman desteklemiştir. Bütün Ortadoğu barış süreci iki devletli çözüm temeline dönük olmalı. Temel hedef 1967 sınırları içinde bir Filistin devletinin en kısa sürede kurulması, yaşayabileceği şartların sağlanmasıdır. Bu olması halinde bölgedeki genel değişimle birlikte bölgede siyasi diyaloga, karşılıklı etkileşime bağlı yeni bir Ortadoğu doğacaktır ki hepimizin temel hedefi budur.”

Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Güney Kıbrıs’ta yapılan seçimler sonrası çözüm için bir fırsat penceresi açıldığını belirterek, “Bu pencere doğru değerlendirilirse, psikolojik faktör ya da ekonomik krizlerle göllenmezse kalıcı bir barış içi harekete geçmenin tam vakti olduğu kanaatindeyiz” dedi. 

Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ve ABD Dışişleri Bakanı John Kerry, ikili görüşmeleri sonrası ortak basın toplantısı düzenledi. Toplantıda konuşan Dışişleri Bakanı Davutoğlu, iki görüşmeleri sırasında ele alınan konuları sıraladı.

İkili görüşmelerinde Ortadoğu barış sürecini iki devletli çözüm bağlamında atılacak adımlar noktasında ele aldıklarını söyleyen Davutoğlu, “Dün de sayın Mahmut Abbas ve sayın Halid Meşal ile telefonla görüştüm. Sayın Kerry, buradan İsrail ve Filistin’e gidecek. Daha önce mutabık kalınan şekilde çalışmaları sürdürecek. Kendisi temaslarını anlattın ben de düşüncelerimi paylaştım. Umarım önümüzdeki dönem Filistin sorununun çözümü konusunda yeni bir süreç başlar ve netice odaklı bir diplomatik etkinliğe dönüşür. Türkiye bu konuda takip ettiği ilkeli politikasını sürdürecek. İki devletli çözüm bağlamında atılacak adımları destekleyeceğiz. Çözüm sürecine katkıda bulunmaya çalışacağız. Sayın Başbakanın ABD’ye yapacağı ziyareti de ele aldık” dedi.

Toplantının ana başlıklarından birinin de Suriye konusu olduğunu söyleyen Davutoğlu, “Suriye’de Mart ayı maalesef iki yılın en kanlı ayı oldu. 7 bine yakın Suriyeli hayatını kaybetti. Esad, uluslararası toplumun tereddüt etmesini zafiyet olarak algılamakta, daha büyük saldırılar yöneltmekte. Küresel bir güç olan ve BM’de etkisi dolayısıyla ABD’nin tutumu önem taşıyor. Türkiye komşu ülke olarak bu konuda özel bir role sahip. Suriye dostları çekirdek grup toplantısının faydalı olacağını düşünüyorum” diye konuştu.

Davutoğlu toplantıda görüşülen konularda birisinin de Irak olduğunu belirterek, Türkiye için Irak’ın toprak bütünlüğünün önemli olduğunu ve Irak hükümetinin bütün kesimleri kapsayacak şekilde yapılandırılması gerektiğini kaydetti.

Kıbrıs’ta yapılan seçimler sonrası çözüm için önemli bir fırsat doğduğuna dikkat çeken Davutoğlu, şunları söyledi:

“Güney Kıbrıs’ta yapılan seçimler sonrası bir fırsat penceresi açılmış durumda. Bu pencere doğru değerlendirilirse psikolojik faktör ya da ekonomik krizlerle göllenmezse kalıcı bir barış içi harekete geçmenin tam vakti olduğu kanaatindeyiz. ABD’nin bu konuyla yakından ilgilenmesini beklediğimi ifade ettim. Kafkasya’daki dengeler, Somali ve Asya’daki bazı konular üzeride de konuştuk. Azerbaycan’ın işgal altındaki toprakları konusunda mesafe alınması konusunu görüştük”.

UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız