SON DAKİKA
SON DEPREMLER

Şehitlikte Duygu Yüklü Tören

A- A+ PAYLAŞ

Şehitler Günü nedeniyle düzenlenen törene katılan şehit yakınları, mezar ziyaretleri esnasında Şehit Mezarı başında Kürtçe ağıtlar yakarak, gözyaşı döktüler.

Şehitler Günü nedeniyle Malatya Şehir Mezarlığı'ndaki Şehitlikte bir tören düzenlendi. Törene, Vali Ulvi Saran, AKP Malatya Milletvekili Mehmet Şahin, Belediye Başkanı Ahmet Çakır, Garnizon Komutanı ve 2. Ordu Kurmay Başkanı Tümgeneral A. Tamer Büyükkantarcıoğlu, 7. Ana Jet Üs Komutanı Tuğgeneral Yılmaz Özkaya, Cumhuriyet Başsavcısı Ali Ceyhun Ceylan, İnönü Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Cemil Çelik, Emniyet Müdürü Ali Osman Kahya, il protokolü üyeleri, şehit yakınları, gaziler ve askeri görevliler
ile kalabalık bir topluluk katıldı.

Valilik, Belediye, Garnizon ile Türkiye Harp Malulü Gaziler Şehit ve Dul Yetimleri Derneği çelenklerin anıta sunumunun ardından saygı duruşu ve saygı atışı yapılarak akabinde İstiklal Marşı okundu.

Günün anlam ve önemini belirten konuşmayı 2. Ordu İdari Kurmay Yarbaşkanı Kurmay Albay Necdet Tuna yaptı. Kurmay Albay Tuna, Çanakkale Zaferi'nin önemli bir destan olduğunu belirterek, dönemin en büyük birleşik deniz donanması ile Türk topraklarına saldırıldığını, ancak Türk askerinin sınırlı mühimmat ve silahla dönemin en güçlü donanmasını yendiğini söyledi.

Kurmay Albay Tuna, "Çanakkale Zaferi, Mustafa Kemal'i Atatürkleştiren yolda ilk adım olmuştur" dedi.

Anıt Şeref defterini imzalayan Vali Ulvi Saran ise, "Türk milletinin var olma ve yok olma mücadelesinin bir sembolü olarak tarihe geçen Çanakkale Zaferi'nin yıl dönümünde, ilk şehidimizden son şehidimize kadar bu vatan için en değerli varlıklarını, canlarını feda edenlerin halen bu topraklar üzerinde huzur ve barış içinde yaşamlarını sürdürmekte olan bizler için ne anlama geldiğinin idraki ve şuuru içindeyiz" dedi.

Konuşmalardan sonra törene katılanlar toplu halde Şehitlik'teki mezarları tek tek ziyaret ederek, karanfil bıraktı.

Ziyaret esnasında 3 Ekim 2009 tarihinde şehit düşen Şehit Er Şükrü Ulutaş'ın yakınları Kürtçe ağıt yakarak ağladılar. Şehidin mezar taşını ve mezarını öperek okşayan yakınları, zaman zaman fenalık geçirdi.

ÜNİVERSİTEDE TÖREN..
Bu arada İnönü Üniversitesi'nde de Çanakkale Zaferi'nin yıldönümü ve Şehitleri Anma Günü dolayısıyla bir program gerçekleştirildi.

Üniversiteden bu programa ilişkin yapılan açıklama şöyle:

"Çanakkale Zaferi ve Çanakkale Şehitlerini anma günü nedeniyle Üniversitemizde de “Çanakkale Savaşlarının Ruhu” konulu panel yapıldı.

Hoca Ahmet Yesevi salonunda düzenlenen ve oturum başkanlığını Doç. Dr. Hüseyin Subhi Erdem’in yaptığı panele konuşmacı olarak Yrd. Doç. Dr. Mehmet Önal ile Yrd. Doç. Dr. Süleyman Aydın katıldı.

Çanakkale zaferinin, Türk tarihinin son yıllarda en şanlı ve en önde gelen zaferlerinden biri olduğunu vurgulayan oturum başkanı Doç. Dr. Hüseyin Subhi Erdem, “çünkü bu harp Türk milletinin varlık-yokluk mücadelesi keyfiyetine sahiptir. Bu yüzden, bu harp, Osmanlının devrini tamamladığı son anlarında temsil edilen Türk-İslam varlığının biteceği, tarihten silineceği düşünülen vücudunun üzerindeki tozları silkerek ayağa kalkışını temsil eder. Çanakkale, Türk milletine diri diri giydirilmek istenilen kefenin yırtılışıdır” şeklinde konuştu.

“Çanakkale Ruhu” konulu konuşmasında Milli Şairimiz Mehmet Akif Ersoy’un yazdığı Çanakkale Destanından bahseden Yrd. Doç. Dr. Mehmet Önal, “Akif’in yazdığı Çanakkale destanı milletini bütün yönleriyle tanıyan, onların ilmek ilmek bir halı veya kilim gibi işlenmiş hislerini en ince noktalarına kadar bilen, onların geçmiş, şimdi ve geleceğini zorlanmadan okuyan bir şairin milli ve manevi duyarlılığı ile bezenen sahici bir iman destanıdır. Şahit olmadığı bir savaşı, sanki gözleri önünde cereyan ediyormuş gibi algılayan Mehmet Akif’in Çanakkale Destanı kadar gerçekçi bir başka destan bulmak mümkün değildir” dedi.

Devrin ünlü edebiyatçılarından Ruşen Eşref Ünaydın’ın Anafartalar komutanı Gazi Mustafa Kemal ile yaptığı bir röportajı anlatan Yrd. Doç. Dr. Mehmet Önal, “Ruşen Eşref Mustafa Kemal’den, Çanakkale savaşına ait kahramanlık sahnelerinden bahsetmesini rica edince, Mustafa Kemal: “Biz ferdi kahramanlık sahneleriyle meşgul olmuyoruz diyerek söze başlar. Sonra, yalnız size Bomba Sırtı Vakasını anlatmadan geçemeyeceğim der. Karşılıklı siperler arasında mesafemiz sekiz metre. Yani ölüm muhakkak… Birinci siperdekiler, hiç biri kurtulamamacasına kâmilen düşüyor. İkincidekiler onların yerine gidiyor. Fakat ne kadar şayan-ı gıpta bir itidal ve tevekküle biliyor musunuz? Öleni görüyor, üç dakika sonra öleceğini biliyor. En ufak bir fütur bile göstermiyor. Sarsılmak yok. Okuma bilenler ellerinde Kur’an-ı Kerim, cennete girmeye hazırlanıyorlar. Bilmeyenler kelime-i şehadet çekerek yürüyorlar. Bu Türk askerindeki ruh kuvvetini gösteren şayan-ı hayret ve tebrik bir misalidir. Emin olmalısınız ki Çanakkale Muharebesi’ni kazandıran, işte bu yüksek ruhtur!” belki de Gazi Mustafa Kemal’in Kurtuluş savaşı için milletin önüne geçmesini sağlayan Çanakkale’de gördüğü bu temiz ve samimi ruhtu. Bu savaşta millet onu o da milleti daha yakından tanımış oldu.

Akif Çanakkale Destanında, Gazi Mustafa Kemal’in şahit olduğu bu yüksek ruhlu şehitler için ruhen denk bir defin merasimi hazırlar ve onların bu samimi adanmışlıklarına şöyle bir seslenişle karşılık verir. “…Sen mezarda yatarken, Kâbe’yi başucu taşın olarak diksem, ruhumun içinden gelen bütün bilgileri taşına yazsam, gökyüzünün bütün yıldızlarını getirip kanayan mezarının üzerine örtsem… Mor bulutlardan türbene tavan yapsam ve yedi kandilli süreyyayı oraya taksam… Sen bu binlerce ışık saçan avizenin altında kanına bürünmüş yatarken, gece mehtabını yanına getirsem ve türbedarın gibi sabaha kadar bekletsem… Çünkü sen öyle bir kahramansın ki, son Haçlı Seferlerinin hücumlarını durdurdun. Ceddin Selâhaddin ve Kılıç Arslan gibi yiğitliğine cihanı hayran ettin. Felaketler ve ümitsizlik, Müslümanları kuşatmış boğuyorken yetiştin ve o demir çemberi göğsünde kırıp parçaladın. Sen ki, asırlara, tarihlere gömülsen, taşacak bir büyüklüğün ve kahramanlığın sahibisin. Bu ufuklar sana yetmez ve bu feza seni almaz. Bunun için Ey şehit oğlu şehit! Babanda dedende şehit olmuştu. İşte şimdi sende şehitsin. O halde benden mezar isteme. Sana mezar gerekmiyor. Ruhun yedi cennette dolaşıyor. Hem Peygamber cennette, kucağını açmış seni bekliyor.”

Evet! Akif’in Çanakkale Destanı işte bahsi geçen bu ruhun müthiş kelimelerden kurulmuş sahici bir resmidir. Sakın umutsuzluk tüccarı, hariçten gazel okuyanlara bakmayın, bu Çanakkale ruhu hala capcanlı ve dipdiridir” dedi.

Yrd. Doç. Dr. Süleyman Aydın ise hazırlamış olduğu slaytlarla Çanakkale savaşanlarının başladığı süreç, bu sürecin sonunda elde edilen zafer ve Çanakkale savaşlarının Dünyadaki yankılarını sundu."

UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız