SON DAKİKA
SON DEPREMLER

SGK Affı Çıkmalı !

A- A+ PAYLAŞ

Siftahsız esnaf krizin etkilerini atmaya çalışırken bir taraftan da SGK'ya borcunu ödemenin hesaplarını yapıyor. Geciken prim borçlarına SGK faizi tefeciden daha insafsız. Ayrıca esnaf 5 puanlık avantaj için af istiyor..

Çarşamba günü, ülkemiz ilk defa SGK Başkanı Emin Zararsız ile tanıştı.

Atanmasının üzerinden çok uzun bir zaman geçmesine rağmen bugüne kadar basının karşısına çıkmayan, TV programlarına katılmayan Başkan Zararsız, bir grup basın mensubuyla sohbet toplantısı yaptı. Toplantıda gündeme gelen konulardan birisi de SGK affı idi.

1974 yılından bu yana Türkiye'de 17 kez borçların yeniden yapılandırıldığını, bunun çok fazla getirisinin olmadığını vurgulamış. Başkan Zararsız, "Yeniden yapılandırma düzenli ödeyen insanlara gayri adil bir uygulama oluyor.

Biz düzenli olarak ödeme alışkanlığı olan insanı cezalandırmış oluyoruz. Bu nedenle borçların yeniden yapılandırılması konusunda veya geçmişe dönük hizmet borçlanması konusunda herhangi bir çalışmamız söz konusu değil" demiş.

Ben de SGK affının istenen verimi sağlamadığını düşünenlerdenim. Ancak bu sefer durum öyle değil. Şu beş puanlık indirimin getirdiği avantajdan dolayı hiç bir işveren SGK'ya borçlu kalmak istemiyor, üstelik kaçak işçi çalıştırmamaya da özel dikkat gösteriyor..

Ama başkan Zararsız'ın belirttiği gibi, düzenli olarak ödeme alışkanlığı olan insanı cezalandırılması gibi bir şey söz konusu değil. Primini düzenli ödeyen kişiler, prim borcu olanlara göre çok daha az tutarda SGK primi ödüyorlar.

Yani, düzenli prim ödemenin ödülünü zaten alıyorlar. Ya düzenli ödeme yapamayanlar, onların hali nicedir, neden ödeme yapamıyorlar diye hiç düşündünüz mü?
***
Çarklar dönmüyor, borçlar ödenemiyor

Tüm Dünya büyük bir ekonomik krizle boğuşuyor.

Sanayi çarkları durmuş, senetler-çekler ödenemiyor, esnaf alıp-satamıyor, vatandaş yarı aç-yarı tok yaşıyor.

Sanayici ürettiğini pazarlayamayınca, tüccar aldığını satamayınca, esnaf dükkanı siftahsız kapatınca SGK primini ve vergisini ödeyemiyor.

Parasını alamadığı satışlardan doğan vergi ve KDV'ler üst üste birikiyor. Yani, satış yapınca tahsilatını yapamadığınızın ürünlerin hem vergisini ödemeniz hem de KDV'sini ödemeniz gerekiyor.

İşte SGK primini ödeyemeyince, hem üç ay süreyle yüzde 3 gecikme cezası ödüyor, hem yüzde 1 civarında değişen devlet iç borçlanma senetlerinin faizi oranında gecikme zammı ödüyor ve hem de ödenecek SGK priminin yüzde 15'ine karşılık gelen beş puanlık indirimden yararlanamıyor.

Basit bir örnekle anlatmak gerekirse, SGK borcunu ödeyemeyen sanayicinin 100 lira ödediği SGK primi için, borcu olmayan sanayici 81 TL ödüyor.

Bir kaç örnekle SGK borcunun nasıl dağlar gibi büyüdüğünü açıklamak istiyorum:

1990'da 100.000 TL borcu olan işverenin bugün anapara hariç gecikme zammı borcu 4.907.674 TL

1995'de 100.000 TL borcu olan işverenin bugün anapara hariç gecikme zammı borcu 3.482.413 TL

2000'de 100.000 TL borcu olan işverenin bugün anapara hariç gecikme zammı borcu 1.129.695 TL

2002'de 100.000 TL borcu olan işverenin bugün anapara hariç gecikme zammı borcu 590.407 TL

2005'de 100.000 TL borcu olan işverenin bugün anapara hariç gecikme zammı borcu 136.928 TL

2007'de 100.000 TL borcu olan işverenin bugün anapara hariç gecikme zammı borcu 71.616 TL

borcu olmuş..

Bakın 2007'den 2010'a 3 yıl içinde enflasyon oranı toplam yüzde 21-22 iken, 3 yıl önceki SGK borcuna uygulanan gecikme zam ve cezasının toplamı yüzde yüzde 71 olmuş.

İşte bu nedenle herkes SGK borcunu süresinde ödeyip, SGK primini geciktirmeden kaynaklanacak faiz ve ceza ile karşılaşmak istemiyor.

Yani, hiç kimse aman SGK primini yatırmayıp, düşük faizli kredi olarak görmüyor, üç beş kuruş fazla para kazanayım demiyor.

Bilakis SGK'nın faiz ve cezasından daha insaflı olduğu için tefecilerin kapısı çalıyor ve tefeciden aldığı borçla SGK primini ödemeye çalışıyor. Çünkü ödememenin yaptırımı çok fazla..

Ancak gelin görün ki, ipin ucunu kaçıran sanayici-tüccar-iş adamı ve esnaf var.

Bunlar uzun süredir ödeme yapamadığı için artık her şeyini satsa SGK borcunu kapatamıyor.

İşte bu bitmiş işverenlerin tek bir umudu var, oda bir an önce çıkacak SGK affı ile borçlarını düzenli taksitlere bağlayıp ödemek istiyor.

Taksitle ödemek istemelerine rağmen, teminat veremedikleri için taksitlendirme yaptıramıyorlar.

Aslında 2008 yılında çıkan af, herkesin faydalanmak için can attığı bir aftı. 2008 affında, peşin ödeme yolunun tercih edilerek borç aslının tamamının ve başvurunun yapıldığı ayın sonuna kadar sosyal güvenlik mevzuatının ilgili hükümlerine göre hesaplanan gecikme cezası ve gecikme zammının yüzde 15'inin başvuru tarihini takip eden bir ay içinde ödenmesi halinde, gecikme cezası ve gecikme zammının kalan yüzde 85'i terkin ediliyordu.

Bir çok kişi aftan yararlanmak için başvurdu. Ama zamanla ekonomik krizin en ağır hissedildiği 2008 sonu ile 2009 yıllarında taksitlerini ödeyemedi.

İşte böylesine bir avantajı bile ödeyemeyen o kadar çok esnaf-tüccar var ki…

Bu arada hemen belirtelim, ödeme kolaylığı çıkartılması durumunda geçmişe dönük boşlukları kapatmak veya boşta geçen günleri doldurmak mümkün değil.

Şimdi Başkan Zararsız'a SGK affının neden önemli olduğunu anlatmalı, ekonominin çarklarının dönmesi için, sanayici-tüccar-iş adamı ve esnafın beklentisinin son kez karşılanması gerektiğini söylemeliyiz.

Evet bugüne kadar aflardan dolayı SGK çok önemli miktarda prim topladı. Bu sefer bir SGK affı çıkması hem ekonomik krizin yaralarını sarar, hem de alacaklarını tahsil edemeyen SGK'yı rahatlatır. SGK'da en azından kısa bir süre hazineye yük olmaktan kurtulur.

Yazının başlığında da yazdığımız gibi, SGK affı, hem de şimdi lazım. Yoksa bir süre sonra ne SGK'nın prim borcunu tahsil edebileceği bir işyeri, ne de işveren kalacak.

UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız