SON DAKİKA
SON DEPREMLER

"Şiddet Çığ Gibi Büyüyor"

0
Güncellendi - 2015-12-28 05:30:13
A- A+ PAYLAŞ

25 Kasım Kadına Karşı Şiddeti Önleme Günü nedeniyle Malatya Barosu Kadın Hakları ve Çocuk Hakları Komisyonu üyeleri kadın avukatlar, Malatya Barosu toplantı salonunda basın açıklaması yaptı. 

Avukatlar adına açıklama yapan Malatya Barosu Kadın Hakları ve Çocuk Hakları Komisyonu üyesi Av. Duygu Hanlıoğlu 25 Kasım gününün kadınlarla ilgili diğer günlerden önemli bir farkı olduğunu ifade etti. Hanlıoğlu, “O da dünya üzerinde yaşayan tüm kadınların ve kız çocuklarının giderek artan ve çeşitli biçimlerde maruz kaldıkları cinsiyete dayalı şiddete odaklanılmış olmasıdır. Bugün, kadına yönelik şiddet olgusu, hem kadını hem de tüm toplumu saran sosyoekonomik koşullar, politik gelişmeler ve kültürel etkenlerle birlikte değerlendirilmesi gerekliliğini dünyanın gündemine taşıma gibi bir işlevi yüklenmektedir” diye konuştu. Biyolojik ve fiziksel çevrenin yanında sosyal çevrenin de sağlıklı olmasının en temel anayasal hak olduğunu vurgulayan Hanlıoğlu “Sağlıklı bir sosyal çevrenin oluşması ve yasalarla verilen hakların tamamının toplumsal hayatta uygulanabilir bir hal almasının ve bunun sürdürülebilmesinin önündeki en büyük engellerden biri bireysel ve toplumsal şiddettir. Şiddetin temelinde ise kadına yönelik şiddet yatmaktadır. Yerel ve ulusal gazetelerden, haber sitelerinden ve ajanslardan derlenen habere göre 2015 yılında 255 kadın öldürülmüştür. Sadece 2015 Ekim ayında Kadın erkek ilişkileri, erkek şiddeti nedeni ile 25 Kadın öldürüldü, 15 Kadın ve kız çocuğuna tecavüz edildi,5 kadın ve kız çocuğuna zorla fuhuş yaptırıldı, 29 kadını yaralandı, 6 kadın ve kız çocuğuna cinsel tacizde bulunuldu. Bu kadınların %22 si boşanmak ve ayrılmak istediği, partnerinin barışma teklifini veya karşıdaki erkeğin birliktelik teklifini kabul etmediği için öldürüldü. Öldürülen kadınlardan bir tanesi, katili hakkında 3 kez koruma kararı çıkartmıştı. Ancak yasaya rağmen kadına karşı şiddet çığ gibi büyümekte, azalması beklenirken çoğalmaktadır” dedi.

Kadına yönelik şiddetle mücadelede ciddi ve kapsamlı bir eylem planının hızla hayata geçirilmesi gerektiğini söyleyen Av. Duygu Hanlıoğlu, “Türk Ceza Yasamızda mevcut olan ve hakim takdirine bırakılan; tahrik indirimi ve iyi hal indirimi, erkek terörüne maruz kalan şiddet mağduru kadınlarda, tecavüz ve taciz mağduru kadın dosyalarında uygulanmaması toplumsal tepkiler ile sağlanmalıdır. Zira bu indirimler tamamen hakim takdirinde olup, hakimin takdiri toplumsal baskı ile sağlanmalıdır” ifadelerini kullandı. Risk gruplarına, şiddetle sık karşılaşan meslek gruplarına ve kamuya yönelik eğitim ve bilgilendirme çalışmalarına da hız verilmesi gerektiğini dile getiren Av. Hanlıoğlu “Hangi yasayı getirirsek getirelim, ailede ve toplumda bu yetiştirilme sorunları aşılmadan, temel eğitimde, hatta anasınıfında bu yönde eğitim metotlarıyla dersler verilmeden yasaların bir anlamı kalmamaktadır. Her gün çığ gibi büyüyen kadına yönelik salt şiddet, öldürme fiillerinin önüne geçilemeyecektedir. Kadın güçlenip, eğitim alıp özgüvenini geliştirdikçe kurduğu aile, yetiştirdiği çocuklarda sağlıklı, özgüvenli olacak, güçlü bir toplumu oluşturacaktır. Malatya Barosu Kadın Hakları Komisyonu olarak bizler, Güçlü ve sağlam bir toplum için kadına şiddete ‘hayır’ diyoruz” şeklinde konuştu.

"EĞİTİMLER SÜRÜYOR.."

25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü dolayısıyla Malatya İl Sağlık Müdürü Dr. Nail Umay da, yazılı bir açıklama yaptı. 

Malatya İl Sağlık Müdürü Dr. Nail Umay, yaptığı yazılı açıklamada, kadına şiddete hayır diyerek, Kadınlara Yönelik Şiddetin Önlenmesi Bildirgesi hakkında bilgi verdi. Umay, “Kadına yönelik şiddet, 1993 yılında Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından kabul edilen Kadınlara Yönelik Şiddetin Önlenmesi Bildirgesi'nin birinci maddesine göre, kamusal ve özel alanda gerçekleşen, kadınların fiziksel, cinsel, duygusal zarar görmesiyle sonuçlanan ya da sonuçlanması olası, her türlü cinsiyet temelli şiddet eylemi veya bu eylemin yapılacağına ilişkin tehdit ya da zorlama ve keyfi olarak özgürlüğün kısıtlanmasıdır. Aynı bildirgenin ikinci maddesinde, bu tanımın ailede ve yakın çevrede olagelen fiziksel, cinsel ve psikolojik şiddeti de kapsayacak fakat bununla kısıtlanmayacak şekilde yorumlanması gerektiğini belirtmektedir” ifadelerine yer verdi. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü ve Sağlık Bakanlığı işbirliğiyle Kadına Yönelik Aile İçi Şiddetle Mücadele Programının yürütüldüğünü kaydeden Umay, programın temel amacının şiddetin kadın sağlığı üzerine etkilerini azaltmak ve gelecekte kadına yönelik şiddet olgularını önlemek olduğunu ifade etti. Nail Umay, “Alt hedefler ise aile içi şiddete uğrayan kadına yönelik hizmetleri temel sağlık hizmetlerine entegre etmek, aile içi şiddete uğrayan kadına yaklaşım ve müdahale konusunda sağlık personelinin duyarlılığını ve yeterliğini geliştirmek, aile içi şiddete uğrayan kadınlara yönelik kayıt-bildirim ve izlem mekanizması oluşturmak, sektörler arası koordinasyon ve işbirliğini geliştirmek, toplumu bilinçlendirme çalışmalarına katkıda bulunmak, olarak belirlenmiştir. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü ve Sağlık Bakanlığı işbirliğiyle hazırlanan Kadına Yönelik Aile İçi Şiddetle Mücadelede Sağlık Personelinin Rolü ve Uygulanacak Prosedürler Eğitimi Protokolü ile yöneticileri ile birinci, ikinci ve üçüncü basamak sağlık hizmeti sunan kurum ve kuruluşlarda çalışan doktor, hemşire, ebe ve diğer sağlık personelinin kadına yönelik aile içi şiddetle mücadelede duyarlılığının artırılması mesleki beceri ve eğitim formasyonunun geliştirilmesi amaçlanmış ve eğitimleri yapılmıştır Sağlık Müdürlüğü olarak kadına yönelik şiddetle mücadele konusunda kamuoyunun bilgilendirilmesi amacıyla çalışmalarımız devam etmekte olup personellerimize de konuyla ilgili eğitimler sürdürülmektedir” ifadelerini kullandı.

UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız