SON DAKİKA
SON DEPREMLER

Sıdki Baba Divanı

0
Güncellendi - 2015-12-27 17:43:49
Sıdki Baba Divanı
A- A+ PAYLAŞ

BAKİ YAŞA ALTINOK VE “SIDKİ BABA DİVANI”

Süleyman ÖZEROL

Sunu

Baki Yaşa Altınok’u, arkadaşım emekli öğretmen, yazar Hamza Aksüt’ün emekli olup Ankara’ya geldiğinden beri tanırım. Bir süre aynı televizyonda (ART) programlar yaptılar ve katıldılar, TÜBİKAM adlı kuruluşta birlikte oldular. Dolayısıyla daha yakından tanıştık. 

Baki Yaşa Altınok’un Halk kültürü alanında yaptığı çalışmaların farklı ve önemli olduğunu düşünüyorum.

Bildiğim kadarıyla üç yıldan buyana Sıdki Baba Divanı’nın son biçimini vermeye çalışıyordu. Hekimhan Başkavak köyünün sele gitmesi öyküsü ile bağlantılı olarak Sıdki Baba’nın ailesinin de Yazıhan’ın köylerine gidip yerleşen ailelerden olduğu konusunda duyduklarımı araştırmak ve kendisine bilgi vermek istemiştim. Ancak aldığım bilgilerden emin olmadığımdan kalmıştı. Geçen yaz da çalışmayı tamamladığını belirtmiş ve hatta Malatya kitaplığı projesine de iletmişti.

Sıdki Baba Divanı, 7 Mayıs 2013 günü “Şeyh Bedrettin ve Varidat”, “Hallacı Mansur ve Tevasin” ve “Aşk Sultanı Mevlana” adlı kitaplarının yeni baskısı ile birlikte basıldı. Kitabı ertesi gün akşamından itibaren inceledim, Baki Yaşa Altınok ve Av. Muharrem Kılıç ile görüştüm ve bu yazıyı hazırladım.

Önce kitabın yazarı; Sıdki Baba Divanını günümüz Türkçesine çevirip, 40 kaynaktan yararlanarak kitabı hazırlamış olan Baki Yaşa Altınok’tan söz edelim.

Baki Yaşa Altınok Kimdir?

1946 yılında Kırşehir Mucur ilçesi Küçük Kavak köyünde doğdu. Küçük yaştan itibaren yörenin en büyük âlimi Hacı Molla Said efendi’den Kuran, Hadis, tasavvuf, tarih ve Osmanlıca dersleri alarak yetişti. Mucur ve Hacıbektaş köylerinde yıllarca imamlık yaptı. 

1966 yılında TRT ses sanatçılığı (THM) sınavını kazanmasına karşın konumu nedeniyle sürdüremedi. Askerliği dönüşünde bir süre ticaretle uğraştı. Halk edebiyatı üzerine yapıtlar yayınladı.

Hacı Bektaş Veli ile ilgili araştırmalar yaptı. Otuz beş yıldan buyana Alevilik-Bektaşilik, Ahilik, Mevlevilik, Melamilik, Bayramilik konularındaki çalışmaları sürmekte; bu alanda panel, konferans, bilgi şöleni gibi etkinliklere katılmaktadır. 

Pir-i Türkistan Hoca Ahmet Yesevi’nin Anadolu’daki temsilcileri “İki Hünkâr, Dört Veli” düşüncesi üzerine araştırmalarda bulundu. Bu konular hakkında bazı dergilerde “Ahmet Yesevi”, “Ehli Beyt ve Türkler”, “Keramatı Hacı Bektaşı Veli”,”Yeniçeriliğin Kaldırılması ve Mehmed Said Efendi”, “Çelebi Cemaleddin İle Veliyeddin efendinin Kurtuluş Savaşı ve Mustafa Kemal Hakkında Alevilere Gönderdiği Beyannameler ve Orijinal Metinleri”, “Ahi Evran Veli”, “Ahilik”, “Ahilik ve Yabanlu Pazarı”, “Köroğlu-Kiziroğlu”, “Abdallar ve Neşet Ertaş”, “Agahi Baba” üzerine makaleleri yayınlandı.

Anadolu’daki Türkmen aşiretlerinin soyu, yerleşim yerleri, gelenekleri, görenekleri, öykü, türkü, ağıt ve destanlarını araştıran yazarın Kırşehir yöresine yerleşmiş olan Ceridler ile Kırıkkale’deki Pehlivanlı Türkmen aşiretlerinin ferman, belge ve şiirlerini iki ayrı makale olarak yayınladı.

Şiirleri bestelendi kasetlere okundu. 48 Perşembe programında aşiretler ve ocaklar üzerine konuşmalar yaptı. Avrasya Televizyonunda Destanlarımız Türkülerimiz programını hazırlayıcıcısı ve sunucusudur. Halk edebiyatı alanında birçok kitap yayınladı. Ankara’da yaşıyor ve kitap çalışmalarını sürdürüyor.

Yayınlanmış yapıtları:

“Hacı Bayram Veli; Bayramilik, Melamiler ve Melamilik”, “Nokta ül Beyan”, “Hallacı Mansur ve Tevasin”, “Bir Türkmen Ozanı Âşık Hüseyin”, “Öykülerle Kırşehir Türküleri Destanları ve Ağıtları”, “Şeyh Bedrettin ve Varidat”, Seyit Garip Musa Sultan Ocağı”, “Turabi Divanı”, “Sıdki Baba Divanı”, “Hacı Bektaş Veli’nin Fatiha Suresi Tesfiri”, Hacı Bektaş Veli’nin Fevaid Adlı Eseri”, “Hızırname (Buyruk)”, “ Muhammed Bakır ve Cafer Sadık Buyruğu”, “Pehlivalı Türkmen Aşireti Tarihi ve Pehlivanlı Türkmen Aşiretleri Cönkleri”, “Aşk Sultanı Mevlana”

Sıdki Baba

Sıdki Baba Divanı Baki Yaşa Altınok’un kendi yayını olarak ilk kez basıldı. Kitapta yazarın yaşamöyküsü ve Sıdki Baba’nın Mücahidin alayı ile ilgili iki toplu fotoğrafı, hemen ardından önsöz yer almış. Son sayfalarda da divandan el yazması örnekleri, türbesi ve adına düzenlenen etkinliklerle ilgili fotoğraflar yer almaktadır.

Kitap iki bölümden oluşmuştur. İlk bölümde Sıdki Babanın yaşamöyküsü, ikinci bölümde divan yer almıştır.

Birinci Bölüm: Sıdki Baba’nın Hayatı

Babası Mehmet daha kucakta iken ailesi Malatya Yazıhan ilçesi Çörmeğe (Bereketli) köyünden Kürtlerin baskısı sonucu Tarsus Yenice’ye göçerler. Yenicede büyür, evlenir ve iki oğlu olur; Ahmet ve Zeynel Abidin.

Zeynel Abidin’in, altı yaşında şiir söylediği, küçük yaşlarda bağlama çalıp söylemeye başladığı bilinir. 12 yaşında Hacı Bektaş dergâhına hizmete gider. Feyzullah Çelebi dönemidir. Sıtkı Pervane mahlasını kullanırken Burada kendisine Sıdki adı verilir.

1893 yılında Hacıbektaş’ta evlenir, 1984 yılında ise Amasya Merzifon Harız (Gümüştepe) köyüne göçerek yerleşir. Yaşamına yeni bir yön verir ve durmadan gezer.

1915 yılında fahri yüzbaşı rütbesi Cemalettin Efendi tarafından kurulan ve Alevilerden oluşan Mücahidin Alayı’na katılır. Hekimhan Beykent (Erdehen) köyünden Yediharf mahlası ile şiirleri olan Hüseyin Efendi de bu alayda yer alır. Yediharf, Malatya milletvekilliği yapmış olan Av. Muharrem Kılıç’ın dedesidir. Av. Muharrem Kılıç ile görüşmemizde, dedesinin Kuran’ı çok iyi bildiğini, dinsel bilgisinin güçlü olduğunu, kendi el yazısı ile bazı belgeleri (El yazması Kuran, şiirleri, yıldızname...) babasına bıraktığını, daha sonra da dayılarına verdiklerini belirtir. 

Sıdki Baba 1928 yılında aramızdan ayrılana dek yaşamı gezmekle geçmiştir.

Sıdki (Sıtkı) mahlası ile şiirler yazan 8 âşıktan söz edilmiş olup, bunlardan biri de Hekimhan’da Gaipağaoğulalrından Hekimhanlı Sıtkı’dır (1795-1854).

Sıdki Baba hakkında derleme, araştırma, inceleme, tez, kitap çalışmalarından söz edilmiş. Ayrıca şiirlerle ilgili bazı karşılaştırma değerlendirmeleri yapmıştır. Daha önce yayınlanan Sıdki Baba divanları üzerinde değerlendirme yapmış. Sıdki Baba ile ilgili kaynakça oluşturmuş…

İkinci bölüm: Sıdki Baba Divanı

Divan altı bölüm olarak yer almış kitapta. 29. sayfadan itibaren bölümler sıralanmış.

402 Koşma ve Peşrev, 196 Divan, Gazel ve Mersiye, 2 Farşça Şiir, 1 Arapça Şiir, 18 Şeyh Cemalettin Efendinin Ölümüne Yazılan Şiir, 3 Yakınlarının ve Eşyaların Dilinden Mersiyeler olmak üzere toplam olarak Sıdki Baba’nın kitapta 619 şiiri yer almış. 

Sıdki Baba’nın Çalınıp Söylenen Deyişlerinden… 

Sıdki Baba Alevi cemlerinde çalınıp söylenen deyileriyle tanınır daha çok. Bu deyişlerden bazılarının ilk iki dizesini sayfası ile birlikte örnek olarak vererek bazıları ile ilgili de kısa açıklamalarda bulunacağız.

Sabahtan uğradım ben bir güzele

Güzel sultan olmuş ilin üstüne

(68)

Gelin dostlar bir olalım

Tevekeltü taalallah

(83)

Baki Yaşa Altınok, deyişin Sıdki’ye ait olduğunu, ancak Pir Sultan’a mal edildiğini öne sürer. 

Bir güzelin hasretinden ahından

Tutuştu her yanım yandı ha yandı

(97)

Siyah perçemlerin hatem yüzlerin

Garip bülbül gibi zareler beni

(144)

Deyiş olarak söylendiği gibi Arguvan yöresinde uzun hava olarak da söylenmektedir.

Geldik gider olduk ilerlinizden

Ağır sefa ile gönderin beni

(145)

Zülfü kakülelrin anber misali

Buy-i erguvandan gözlerin güzel

(168)

Erkan Oğur tarafından çalgı olmadan kasete okunmuştur.

Eğer gider isen gurbet ellere

Efendim sultanım eğlenme tez gel

(171)

Uzatmış boynunu suna bakışlım

Telli zülüflerin tara kurbanım

(183)

Çatılmadan yerin göğün binası

Muallâkta iki nura düş oldum

Ali Ekber Çiçek tarafında bestelenip okunan, “Haydar Haydar” diye bilinen, 9 dörtlükten oluşan devriyedir. Ali Ekber Çiçek, 5. ve 8. dörtlüğü bestelemiştir. Kitapta deyişinin bestelenme öyküsüne de yer verilmiştir. Ali Ekber Çiçek tarafında okunan dörtlükleri divanda olduğu biçimiyle sunalım:

Ben Ademden evvel çok geldim gittim

Yağmur olup yağdım ot olup bittim

Bülbül olup Firdevs bağında öttüm

Bir zaman gül için zar’a düş oldum

*

Ondört yıl dolandım pervanelikte

Sıtkı ismin buldum divanelikte

Sundular aşk meyin mestanelikte

Kırkarlın ceminde dar’a düş oldum

(200)

Ehlibeyt’e karar kıl ki

Ali’ye Selman olasın

(237)

Yöremizde bilinen en ünlü tevhit deyişidir. “Esrik makamı” da denir. Hekimhan Ballıkaya’da Âşık Yusuf Başaran ve oğlu Mustafa Başaran’ın okuduğu deyiş yetmişli yıllarda Ruhi Su tarafından da derlenmiştir.  Seksenli yıllarda İhsan Güvercin, “Semahlar” kasetine okumuştur. 

Muhammet Mehdiyle Hak sancağını

Çekelim bakalım nic’olur’sa olsun

(254)

Baki Yaşa Altınok, deyişin Sıdki’ye ait olduğunu, ancak Pir Sultan’a mal edildiğini öne sürer. 

Başıkabak yalınayak yürüttün

Merhamet eyle sen leb’i balım yar

(281)

1975 yılından itibaren altı yıl görev yaptığım Urfa Kısas köyünde (şimdi belde) cem âşıkları tarafından semah makamı olarak çalınıp söylenirdi. Halen de çalınıp söylenmektedir. Veli Aykut (Dertli Divani) 1989 yılında kasetine de okumuştur.

Ey erenler bu meydanda müşkülüm

Seçilmedi gitti bilmem nedendir

(308)

Bir önceki deyiş gibi Kısas’ta bilinen bir semah makamıdır.

Giyinmiş türlü libası

Salı güzel dost güzel dost

(348)

Narı-ı fıkrat ile hasret eyyamı

Sineler dağlamak bana mı düştü

(355)

Yöremizde Sıtkı Baba adıyla anılan ve ulu ozanlardan olarak kabul ettiğimiz ozanın bir dörtlüğü ile bitirelim:

Kul Pervane eder ikrar kılmışız

Elestü bezminde Hakkı bilmişiz

Anadan doğmadan aşka yanmışız

Pervane olsak da hoş olmasak da

UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız