SON DAKİKA
SON DEPREMLER

'Sıkıntılı Ama Zor Değil'

A- A+ PAYLAŞ

İnönü Üniversitesi Turgut Özal Tıp Merkezi Göz Hastalıkları Bölümü Öğretim Üyesi Doç.Dr. Peykan Türkçüoğlu, "Tek gözle yaşamanın bazı sıkıntıları var ama bu sanıldığı kadar zor değildir" dedi.

İnönü Üniversitesi Turgut Özal Tıp Merkezi Göz Hastalıkları Bölümü Öğretim Üyesi Doç.Dr. Peykan Türkçüoğlu, "Tek gözle yaşamak" konusunda yaptığı çalışmayla ilgili bilgi verdi.

Tek gözlü kalmaya birçok şeyin sebep olmuş olabileceğini anlatan Peykan Türkçüoğlu, şöyle konuştu:

"Gelişim bozuklukları, fiziksel yaralanma ve sık olarak rastlanılan göz tembelliği bunlardan bazılarıdır. Eğer hastalık veya fiziksel yaralanma nedeniyle tek gözünüzü kaybetmiş iseniz tek göz ile kaldığımızın farkındasınızdır. Ama eğer göz tembelliğine bağlı bir gözünüz görmüyor ancak diğer gözünüz tamamıyla sağlam ise tek gözünüzün görmediğini ancak göz doktoruna gittiğinizde öğrenebilirsiniz. Bunu öğrendiğinizde tedavi edilebilir yaşı (10 yaş) çoktan geçtiyseniz, artık sizde tek gözlüsünüzdür. Bazen bunu öğrendiğinizde 30'lu yaşlara gelmişsinizdir bile. İşte sorun burada başlar, tek gözlü olma fikrini kabul etmek ve gerekli önlemleri almak veya alınmasını onaylamak."

DOKTOR KONTROLÜ ŞART
Doç. Dr. Peykan Türkçüoğlu, konuşmasında "Dünyaya açılan kapımız artık tektir, yedeği yoktur, onun daha iyi korunması gereklidir" ifadelerini kullandı. Bu korumanın dış etkenlerden özellikle travmalardan koruma ile başladığını anlatan Peykan Türkçüoğlu, sözlerine şöyle devam etti:

"Uzağı sağlam gözünüzle çok iyi görseniz dahi artık koruma amaçlı gözlük takmalısınızdır. Bu gözlüklerin camları polikarbonat denen maddeden yapılmalı, özel olmalıdır. Polikarbonat gözlük camlarının özelliği organik camlardan üç kat daha sağlam ve darbe emici olmalarıdır. Bu niteliklerinden ötürü gözü travmadan ve fırlayan parça gibi dış fiziksel etkenlerden en iyi şekilde korurlar. Ancak bu camların sağlam olmasının getirdiği işlenme güçlüğü bu camlara ek maliyet yüklemektedir. Bu camlar için yeterli bütçeniz yok ise organik olarak bilinen daha ucuz gözlük camları da hemen hemen aynı işi görür. Bu hastaların dikkat etmesi gereken diğer husus, sağlam gözlerinde daha sonra ortaya çıkabilecek ve körlükle sonuçlanabilecek hastalıkların erken tanısı ve tedavisi için en az altı ayda bir göz kontrolüne gitmeleridir. Her iki gözü sağlıklı olan kişiler için bu süre yılda birdir. Eğer gören tek gözünüzde bir hastalık tespit edilmiş ve müdahale gerekli ise, bu müdahalenin mutlaka profesyonel bir ekip ve ekipmanı olan bir merkezde yapılması gereklidir."

Tek göz ile yaşamanın getirdiği sorunlar olduğunu anlatan Peykan Türkçüoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Ancak sanıldığı kadar zor değildir. Kaybedilen göz tarafındaki görme alanımızda ciddi kayıp mevcuttur. O alanda bulunan cisimleri veya size yaklaşan objeleri fark etmekte güçlük çekersiniz. Bunu telafi etmenin yolu başınızı gerekli hallerde o yöne çevirerek görme alanınızı o yönde genişletmeye çalışmaktır."

Derinlik algısı için iki gözün gerekliliğinin bilinen bir gerçek olduğunu anlatan Doç.Dr. Peykan Türkçüoğlu, şunları söyledi:

"Ancak iki gözün varlığı bize derinlik algısı konusunda sadece 6 metreye kadar yardımcı olur. Altı metreden daha uzak mesafelerde tek göz ipuçlarını kullanarak derinlik hakkında karar veririz. Altı metreden uzak mesafelerde, iki gözümüzün olmasının derinlik algısı konusunda bize sağladığı ek bir avantaj yoktur. Ayrıca tek göz ile yaşamak zorunda olan hastaların beyinlerindeki
henüz keşfedilmemiş adaptasyon mekanizmaları, onların altı metreden daha yakın mesafelerde de beklenenden daha üstün performans göstermelerini sağlamıştır. Bu konuların anlaşılması, tek gözlü hastaların ehliyeti almasının önünü açmıştır. Ülkemizde de bu mevzuat 26 Eylül 2006 tarihinde Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Buna göre tek gözlü hastalar, gören gözde görmeleri 10/10 (yüzde yüz ise, 120 görme alanı normal ise ve göz kaybedilmesinin üzerinden en az bir yıl adaptasyon süresi geçmişse özel şartlar altında A1, A2, B ve F sınıfı ehliyet alabilirler."

UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız