SON DAKİKA
SON DEPREMLER

'Şimdilik' Karşılamada..

0
Güncellendi - 2015-12-27 19:23:42
'Şimdilik' Karşılamada..
A- A+ PAYLAŞ

AKP'nin kadın milletvekillerinden Nurcan Dalbudak, Gönül Şahkulubey, Sevde Beyazıt ile Gülay Samancı, TBMM Genel Kurulu'na başörtüleri ile girerek oturuma katıldılar. AKP Malatya Milletvekili Öznur Çalık, başörtülü arkadaşlarını genel kurul salonunda karşıladı ve kutladı. Çalık'ın "şimdilik" kendi başını örtmeyi düşünmediği, ancak bu kararını her an değiştirebileceği ifade ediliyor.

AKP'li kadın milletvekillerinin Genel Kurul salonuna girişlerinde hiçbir partiden herhangi bir tepki gelmezken, AK Partili milletvekilleri başörtülü kadın milletvekillerini tebrik etti. CHP’li Dilek Akagün Yılmaz da üzerine giydiği Türk bayrağı üzerine Atatürk resmi bulunan tişörtü ile salona girdi. Başkanlığını Meral Akşener’in yaptığı oturuma 10 dakika ara verildi. Akşener, Grup Başkanvekillerini konuşmak üzere odasına çağırdı. Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ ve Bülent Arınç, Bakanlar Muammer Güler, Egemen Bağış, Hayati Yazıcı, Mehdi Eker, İsmet Yılmaz, Mehmet Müezzinoğlu da Genel Kurul’da hazır bulundu.

ÇALIK KARŞILADI..

AKP'nin kadın parlamenterlerinden Malatya Milletvekili Öznur Çalık da, başörtüsü ile meclise giren kadın arkadaşlarının yanına giderek onları kutladı.

DYP'de siyasete başlayan, AKP'li olduktan sonra bugüne kadar olan süreçte partide daha çok muhafazakar kesimlerle yakın diyaloğ kuran  Malatya Milletvekili Öznur Çalık'ın, "şimdilik" başörtüsü ile meclise gelmeyi düşünmediği, ancak her an bu kararını değiştirebileceği öne sürülüyor.

NELER SÖYLEDİ?

İHA'nın haberine göre AKP Malatya Milletvekili Öznur Çalık,  4 kadın milletvekilinin, Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne (TBMM) başörtüsü ile girmesini, “Şimdi özgürlük zamanı, kadın için, insan için özgürlük zamanı. Bugün kadınların haklarının iadesinin yapıldığı çok önemli bir gün yaşandı” dedi. 

Milletvekili Çalık yaptığı değerlendirmede, “Meclis’te bir bahar havası esti. İhlal edilen haklar yeniden Meclis’in gündeminde ve elde edilmiş vaziyette. Arkadaşlarımız Meclis’e girerek, haklarımızın alınmasını kamuoyu ile paylaşmış oldular. Sivil toplum kuruluşlarımız, siyasi partilerimiz hep şunu söylüyoruz, ‘ Kadınlarımız önemsiyoruz.’ İşte kadın-erkek fırsat eşitliği yakalamak üzerede inanılmaz mücadeleler veriyoruz. Kadını erkek ile fırsatlarının eşitlenmesinden önce yıllardır söylediğimiz bir söylemimiz var; kadını kadınla eşitlememiz gerekiyor. Başı açık kadını hangi hakkı varsa, kapalının da o hakka sahip olması gerekir. Bu sadece insan hakkıdır, kadın hakkı değildir. Kabul etmiş olduğumuz Evrensel İnsan Hakları Beyannamesi, bizim insan hakkı ihlali yapmayacağımıza dairdir. Anayasamız her türlü serbestliği getiriyor. Maalesef kadın ile erkek arasındaki fırsat eşitliği bugüne kadar eşitlenmemiş olmasına rağmen kadınlarımız ile kadınlarımız arasındaki fırsatları da eşitleyemedik. Bu sorun yıllarca, sadece 1999’daki Merve Kavakçı’nın Meclis’ten çıkartılması vakası değil, o en son işin pik yaptığı noktadır. Yılardır tüm siyasi partilerde başı açık, başı açık kadınlar her yerde ve her alanda, kadın kollarında ve yan kollarda yığınca çalışmalar ve mücadeleler vermiştir. Savaşlarda mücadeleler vermiştir. Kurtuluş Savaşımızda mücadele veren kadınlarımızı başı açık ve başı kapalı diye ayırmamışız. Bugün hangi hakla, hangi insan, hangi adam, hangi erkek, hangi kadın, kadını başı açık ve başı kapalı diye haddine sahip olabilir” dedi.

Çalık şunları söyledi:

“Kadınların hak ve özgürlüklerinin alınması adına çok önemli bir mücadele. Öncelikle biz kadınların bu haklara sahip çıkmamız gerekiyor. Bugün kadınların haklarının iadesinin yapıldığı çok önemli bir gün yaşandı. 1999 yılındaki, ‘Bu kadına haddini bildirin’ zihniyetinin son bulduğunu hepimiz gördük. Muhalefet milletvekilleri bugüne kadar ‘Niye yapılmadı’ diye soranlar ve sorgulayanlar var. Lütfen neler yaşandı; Balyoz’u, Ergenekonu, partinin kapatılması davasına bir dönüp baksınlar. 2008 yılında bizim çıkartmış olduğumuz Anayasa değişliği sonrasında gazetelerde ‘411 el kaosa kalktı’ şeklinde manşetler atıldı. Hemen akabinde AK Parti aleyhinde partinin kapatılması istendi. 28 Şubat darbesi uygulamalarının hepsinin sonlandırılması lazım. İlk ciddi başörtüsü yasağını 1982’de Kenan Evren vermiş, yasaklar bugüne kadar devam etmiş. Şimdi özgürlük zamanı, kadın için, insan için özgürlük zamanı.”

İL BAŞKANI TÜFENKÇİ'NİN AÇIKLAMASI..

Öte yandan, AKP Malatya İl Başkanı Avukat Bülent Tüfenkçi, yaptığı açıklamada muhalefete "başörtüsünü siyasi malzeme haline getirme" eleştirisinde bulundu ve şunları söyledi:

"‘Yönetimde istikrar, hizmette adalet, siyasette ahlak’ düsturu ile hareket eden iktidarımız, bunun aksini düşünen, bu yönde hareket eden odaklara da milletimizin desteğini arkasına alarak prim vermemiştir. 

Bu anlamda son günlerde kadın milletvekillerimizin meclise başörtüsü ile girmek istemesi ana muhalefet partisinin tek tipçi, ulusalcı, Kemalist zihniyetini bir kez daha gün yüzüne çıkarmıştır. Türkiye’nin hala 99 yılının Türkiye’si olduğunu düşünen muhalefet, yine o anti-demokratik düşünceyle hareket etmiş, 1930’ların, 40’ların faşizan ideolojisiyle bugünün Türkiye’sinde siyaset yapacağı yanılgısına düşmüştür. 

AK Parti iktidarı dünyanın hayranlıkla izlediği, Asya ile Avrupa’yı deniz altında birleştirecek projeyi hayata geçirirken, kendi uçağını, kendi aracını üretmek için girişimlerde bulunurken muhalefetin talihsiz bir şekilde siyasi bir simge olarak nitelendirdiği başörtüsünü siyasi malzeme haline getirmesi bu ülkeye, bu millete karşı işlenecek en büyük suç ve ayıptır.  

Cumhuriyet değerlerine, laikliğe sahip çıkalım derken milletin, halkın değerleriyle ters düşmek ancak sığ bir siyasi anlayışın neticesidir. Cumhurun özgür olmadığı, huzurlu olmadığı bir devletin güçlü olması mümkün değildir. Cumhuriyet ancak içinde barındırdığı vatandaşıyla barışık olmakla, onların değerlerine, inancına, kimliğine sahip çıkmakla, tanımakla ve korumakla var olur, yaşatılır. Bunun aksi defalarca aynı şeyi yapıp farklı sonuç beklemektir. Bu da en büyük ahmaklıktır. 

Başörtüsü siyasi bir simge değil, inancımızın, dinimizin gereklerinden biridir. Fakat Başbakanımızın da ifade ettiği gibi ‘cehalet kötü bir şeydir’. Başı açık olan da kapalı olan da bu ülkenin evladıdır, değeridir. Ülkemizde hiçbir bireyin bir diğerinin inancına, giyimine, özgürlük alanına müdahale etmeden yaşama olgunluğunu gösterebilmektedir. Yıllarca üniversite kapılarında çevrilen başörtülü kızlarımızın bugün üniversitelere girmesi ne gibi bir sorun veya tehlike teşkil etmiştir? Laiklik mi elden gitti? Cumhuriyet mi yıkıldı? Bugün milletin iradesi ile seçilmiş vekilin başörtüsü ile Genel Kurul’a girmesi yasamaya ne gibi bir engel teşkil etmektedir? Ergenekon’dan tutuklu bir vekilin parlamentoya girmesini bayram havasında kutlayan muhalefetin bugün başörtülü vekile karşı çıkması halka rağmen siyaset yapmak değimlidir? Kimse başörtülü milletvekilinin vekillik yapmasına engel olamaz, buna da kimsenin gücü yetmez. Buna kendilerini alıştırsalar iyi olur. 

Bu karşı duruş, bu tutum CHP'nin tarihten ders almadığını, Türkiye'deki bu demokratik olgunluğu hazmedemediğini gösteriyor. Dünyanın hiçbir yerinde özgürlüklerin, demokratikleşmenin, normalleşmenin karşısında duran bir muhalefet yoktur. CHP bu anlamda dün olduğu gibi bugün de sadece Türkiye’de değil dünyada olumsuz bir örnek konumundadır.

Yine son olarak Tandoğan Meydanı’ndaki Cumhuriyet kutlamalarında ana muhalefet liderinin Sayın Başbakanımıza yönelik sarf ettiği sözler ‘küfür siyaseti’ yürüttüklerinin örneklerinden biridir. Tutanaklara baktığınızda dosyaların büyük çoğunluğunu küfür ve iftiradan oluştuğunu görürsünüz. Ana muhalefet liderinin konuşmalarına yaş sınırının getirilmesi toplumsal ahlak açısından faydalı olacaktır. Muhalefetin ahlak seviyesi ile seçmenlerinin ve toplumun ahlak seviyesinin birbiriyle örtüşmediği aşikârdır. 

Elbette ki milletimiz tüm bu anti-demokratik ve dünün siyasetine tarihte olduğu gibi bugünde prim vermeyerek sandıkta hesabını soracaktır."

FOTOĞRAF: Malatya Milletvekili Çalık, başörtüsüyle genel kurula gelen bir milletvekili arkadaşıyla (hurriyet.com.tr)

UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız