SON DAKİKA
SON DEPREMLER

"Sınır Yapaysa Sorun Var"

0
Güncellendi - 2016-01-09 18:56:09
A- A+ PAYLAŞ

İnönü Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Abdulkadir Baharçiçek (ilk fotoğrafta soldaki), “Türkiye’nin bir Ortadoğu ülkesi olarak tanımlansa da, uluslararası hukuk, BM ve reel politik açısından bakılacak olursa Türkiye bir Ortadoğu ülkesi değildir” dedi.

Türk Ocağı Malatya Şubesi tarafından düzenlenen haftalık sohbet toplantısının bu haftaki konuğu İnönü Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Abdulkadir Baharçiçek oldu.

Türkiye ve Ortadoğu ilişkileri üzerine gerçekleşen programa BBP İl Başkanı Av. Sema Altuntaş, Baskilliler Dernek Başkanı Yunus Görgün, Prof. Dr. Sadık Keleş, Yrd. Doç. Dr. Cemal Koyunoğlu, Hukukçular Derneği Başkanı Av. Necati Karabay ile üniversite öğrencileri katıldı.

Türk Ocağı Malatya Şube Başkanı Nadir Günata’nın (ilk fotoğrafta sağdaki) açılış konuşmasından sonra söz alan Prof. Dr. Abdulkadir Baharçiçek Ortadoğu’da 100 yıl önce yaşanan sıkıntıların günümüzde yeniden yaşandığını belirterek “Bu sorunlar sadece bölgenin değil, aynı zamanda dünyanın en önemli sorunlarıdır” diye konuştu.

6e06f6e4-d701-4cbe-b92d-4509a552c46eTürkiye’nin bir Ortadoğu ülkesi olarak tanımlandığını ifade eden Baharçiçek, ancak uluslararası hukuk, BM ve reel politik açısından bakıldığında Türkiye’nin Ortadoğu ülkesi olmadığını söyledi. Osmanlı Coğrafyasının Arap bölümünün İngilizler tarafından Ortadoğu olarak adlandırıldığını kaydeden Prof.Dr. Baharçiçek, “Ortadoğu coğrafyası İngilizler için o tarihlerde çok önemli. Cihan hakimiyetinin olmazsa olmaz şartı bu coğrafyaya sahip olmakta geçmektedir. Bu coğrafya ayrıca semavi dinlerin çıkış yeri olması, medeniyetin çıkış yeri olması gibi siyaset dışı nedenlerden dolayı da insanlık için her zaman önem arz etmiştir” ifadelerine yer verdi. Ortadoğu coğrafyasının büyük bir bölümünün yaklaşık 400 yıl Osmanlı hakimiyetinde kaldığını belirten Baharçiçek, Batı’nın Osmanlı’yı parçalama planlarını devreye sokması ile birlikte bölgede karışıklıkların baş göstermeye başladığını kaydetti. Bölgede Türkiye, İran ve Mısır’ın haricinde geriye kalan ülkelerin bir geçmişinin olmadığını belirten Baharçiçek, “Milli olmayan, devletleşemeyen devletçiklerden oluşmaktadır. Bu yapay devletlerin sınırları doğal değildir. Sınır yapaysa sorun var demektir. Etnisiteye göre sorun çıkar, mezhebe göre sorun çıkar. Batı bu yapay sınırları hep sorun kalsın diye yaptı. Bu sayede her sorun çıktığında bölgeye müdahale fırsatı yakalamış oldular. Büyük devletlerin varlığı bölgedeki sorunların asıl kaynağıdır. Örneğin ABD’de Obama iktidara gelince büyük risk alarak bu bölgelerden geniş çaplı olarak askerini çekti. Ancak şimdi herkes ABD’ye yalvarıyor adeta, gel bizi IŞİD’den kurtar diye” şeklinde konuştu.

Türkiye-Ortadoğu ilişkilerini 3 dönem halinde incelenmesi gerektiğini ifade eden Baharçiçek, geçmişte Türkiye’yi olumsuz etkileyen 2 önemli olayın İran devrimi ve Afganistan’ın işgali olduğunu söyledi. Bugün Suriye ve Ortadoğu’da yaşananların tek sebebinin Türkiye’yi Ortadoğu’dan uzak tutulmak istenmesi olduğunu savunan Baharçiçek “Başlangıçta yola çıkılan 'komşularla sıfır sorun' stratejisi çok önemliydi. Şu anda bu politika tamamen ters yüz olmuş görünse de bu politikayı yerle bir etmek için çalışan büyük devletlerin oyunlarını görmezden gelemeyiz. Türkiye başarısız olsun diye oynanan oyunların haddi hesabı yoktur. Belki bazı taktik hatalar yapılmış olabilir, ancak karşımızdaki büyük devletlerin türlü türlü oyunlarını da görmek gerekir” diye konuştu.

iha- Bülten

UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız