SON DAKİKA
SON DEPREMLER

Sirenli Protesto

A- A+ PAYLAŞ

İsrail'in Gazze saldırısı, Malatya'da sağlık çalışanları tarafından protesto edildi. Ambulansların siren çalıp İsrail'i protesto ettiği eylemde İsrail bayrağı yakıldı. Bu arada Atatürkçü Düşünce Derneği de, İsrail'e tepki gösterdi.

SAĞLIKÇILARIN EYLEMİ
Yeni Cami Soykan Meydanı'nda düzenlenen basın açıklamasını Malatya Tabip Odası Başkanı Mustafa Eroğlu yaptı. Eroğlu, konuşmasında, "Dünyanın hiçbir yerinde terör örgütleri bile sağlık hizmeti verenleri hedef almazken, gözü dönmüş İsrail'in Gazze'deki hain saldırıları bu insanları da hedef almıştır. Bu vahşeti şiddetle kınıyoruz. Gözyaşı ve akan kan üzerine kurulan herhangi bir medeniyetin ve devletin, günü geldiğinde, o gözyaşı ve kanın oluşturduğu denizde boğulmaları kaçınılmazdır, mukadderdir. Zulüm
ile abad olanın ahiri berbat olur. Ey dünya, ey insanlık Gazze'deki çocukların feryatlarını duyun artık. Bebek katillerini desteklemeyin. Yarın çok geç olabilir. Değerleri kardeşlerim; insaf ölçülerine sığmayan bu hunharca katliamlar karşısında içimiz yanıyor, kahroluyoruz, ne var ki şimdilik elimizden gelen onlara şu küçük çabamızla destek vermektir. Dualarımız Filistinli kardeşlerimizle beraberdir. Maddi ve manevi yardımlarımızı esirgemeyeceğiz. Her karanlığın bir aydınlığı, her düşüşün bir kalkışı vardır. Yiğit düştüğü yerden kalkar" ifadelerini kullandı.

Resmi ve özel tüm sağlık kuruluşu yetkilisi ve çalışanlarının katıldığı eylem vatandaşların da katılımıyla mitinge dönüşürken, İsrail aleyhine sloganlar atılıp, pankartlar taşındı.

Özel hastanelerin ambulansları da miting alanında sirenlerini çalıp İsrail'i protesto etti. İsrail bayrağının yakıldığı ve gözyaşlarının döküldüğü miting olaysız sona erdi.

ADD BAŞKANININ TEPKİSİ..
Bu arada Atatürkçü Düşünce Derneği Malatya Şube Başkanı Ali Ekber Tunçdemir de, İsrail saldırısını kınayan bir açıklama yaptı.

Tunçdemir'in açıklaması şöyle:

"1948’de Siyonistler, İngiltere’nin öncülüğünde ve ABD’nin büyük desteğiyle Filistin topraklarında İsrail devletini kurdular. Daha önce o topraklarda öyle bir devlet yoktu.

Emperyalizmin, Oslo Barışı sonrasında Filistin’e yedirdiği acı ilaç ile bölünmüş, polis gücü düşürülmüş, Yahudi yerleşimine açılarak toprak bütünlüğü üzerinde hâkimiyeti azaltılan, limanı ve tüm bereketli toprakları İsrail denetiminde, 3 milyon Filistinli mültecinin orada burada süründüğü fakat kendi ülkesine dönemediği, kutsal kent Kudüs üzerinde hak iddiasına imkân tanınmayan ve tam bağımsızlığını ilan edemeyen Filistin.

Fakir ve aç, sağlıksız, Batı Şeria' da duvar örülerek dünyadan tecrit edilen Filistin Oslo Sürecinin Mahmut Abbas ve batı yanlısı milliyetçileri ile Halid Meşal' in Hamas' ı arasında bölünen Filistin. Bölünmeye zorlanan Filistin. Esas teröristin teröre zorladığı Filistin Emperyalizme karşı direnişin günümüzdeki sembolü Büyük Filistin!

Her şey Arap ülkelerinin yani Mısır' ın, Suudi Arabistan' ın, Ürdün' ün ve diğerlerinin ve de Türkiye' nin gözü önünde yapıldı. Türkiye de ise 23 Şubat 1996 tarihi, Türk Dış Politikası’nda bir dönüm noktası oldu. Türkiye ile İsrail arasında, “Askeri Eğitim İşbirliği Anlaşması” imzalandı. Adı “Askeri Eğitim İşbirliği” olan bu anlaşma, aslında çok geniş kapsamlıydı. O tarihlerde meclise Birkaç soru önergesi veren olduysa da, milletvekilleri bu anlaşmanın içeriğini öğrenemediler. İşin acı tarafı Dönemin Milli Savunma Bakanı Turhan Taylan, yaptığı açıklamada şöyle dedi:“Bu anlaşma ‘Gizli, gizlilik dereceli’ bir Anlaşma olup, Devletin emniyeti ve siyasi çıkarları, Gizli kalmasını gerektiren bir husustur.” Anlaşma o kadar gizliydi ki, T.B.M.M. bile bilgilendirilmemiş, milletvekillerinin haberi olmamıştı! Bu sorumluların tümü birden, anayasanın çiğnenmesine, vatana ve ulusa ihanete sessiz kalarak onay verdiler. Türkiye, Orta Doğu’da, Siyonist İsrail devletinin şemsiyesi altına girdi.

Kimse görmedim diyemez. 27 Aralık 2008 tarihinde terörist İsrail devleti, yeniden Filistinli Müslüman Araplara karşı vahşi bir saldırıya geçti. Bu barbarca saldırıyı, sözde uygar ABD ve Avrupa sadece izlemekle kalmadı, destekledi de.

Amerikan- İsrail Emperyalizmi bölgeyi planlarken ve her tür terörü uygularken onlar seyrettiler. Sadece maddi çıkarlarına dayandılar. Ahlak, vicdan, insaf içinde olmadılar. Emperyalizmin " böl ve yönet " ini görmezden geldiler.

Mesela BM Güvenlik Konseyininin yeni üyesi olarak BM Güvenlik Konseyini Libya değil biz toplantıya çağırsaydık.

Mesela 19 Şubat' ta son teklifi alınacak " alçak irtifa hava savunma füze sistemi " ihalesinden İsrail firmalarını çıkartabilseydik.

Kaynağı Amerika olan ekonomik krizle bunalmış ve çözüm arayan bir kısım ülkeler bir alternatif oluşturmanın ışığını bulmuş olurlardı. Genişletilmiş Orta Doğu Politikası göçerdi.

Türkiye, İran, Rusya, Çin, Hindistan, Brezilya ve daha birçoğu yeni bir alternatif etrafında yeni bir dünya düzenine yol alabilirlerdi.

Elbette zor olurdu ama üstümüzdeki ölü toprağını kaldırırdık en azından.

Savaş siyasetin en kirlisidir Çoluk- çocuk, yaşlı - genç bakılmaz, insanlar ölür. Ocaklar söner. Bir insan nesli kavrulur. Bu yüzden ölenlerin ve yaralananların en az yarısı çocuklardır. Bu yüzden çocukların öldürülmesi konusu SOYKIRIM VAHSETI olarak DUNYA’ DA ele alınması gerek

AB ve ABD adına, Siyonizm adına gardiyanlık dışında bir işlevi olmayanlara bir kez daha “emperyalistlerin, Siyonistlerin safında değil mazlumların yanında yer almaları gerektiği“ni, hatırlatıyoruz. Terörist İsrail devletinin dostluluk gurubundaki bazı milletvekilleri ivedilikle bu dostluk gurubundan ayrılmaları ve ayrıldıklarını kamuoyuna bildirmeleri istiyoruz.

Türkiye Cumhuriyeti hükümeti, ivedilikle, Siyonist, Korsan İsrail devleti yandaşlığını terk etmeli mazlum Filistin halkı ile dayanışma içine girmelidir. Bugünlerde Gazze’de yaşananlar insanlık ayıbıdır. Bu insanlık ayıbına karşı, Filistin halkını yalnız bırakmayan Herkese Teşekkürler‏."

UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız