SON DAKİKA
SON DEPREMLER

Şişman Kedi, O '8. Madde' ve Kayısı

A- A+ PAYLAŞ

İsmet YALVAÇ

Kayısı, Malatya’nın “tescilli” marka ürünü..

1970’li yılların ilk yarısından itibaren, tanıtım eksiği fark edildiğinden, “Kayısı Festivali- Şenliği- Bayramı” gibi organizasyonlarla gündeme getirilmek istendi.. Bunlarda kısmen başarılı da oldu.

Turgut Özallı yıllar, kayısının reklamasyonu açısından en parlak yıllardı. 1983’de iktidar olan Özal, o yıldan itibaren vefatına kadarki sürede, her yıl Kayısı Şenlikleri’ne katılmayı, kendi ifadesiyle “adet etti”. Özal’la birlikte bir anda çok ön plana çıkan kayısı, ekonomik açıdan da ciddi bir değer buldu. Uzmanların tüm uyarılarına karşın, uygun olan olmayan her yere de kayısı fidanları dikildi, bahçeler oluşturuldu.

O dönem Türkiye Cumhuriyeti devletinin Başbakanı olan Özal, daha sonra Cumhurbaşkanı olarak da özellikle kayısıyı içerde ve dışarıda gündeme taşıyordu.

Bir keresinde, Turgut Özal Başbakan olarak bir kayısı şenliği için Malatya’ya gelmişti. Dönemin Cumhurbaşkanı Kenan Evren’in, Özal’dan özel ricası, İngiltere Kraliçesi Elizabeth’e gönderilmek üzere taze kayısı olmuştu. O dönem, Hasanbey türünde “En İyi Kayısı Yarışması”nın birincisi olan Dedeköy’de bir bahçeden toplanan kayısılar, kraliçeye gönderilmişti. Bu durum o zaman basında da büyük ilgi gördü, yazıldı, çizildi.

Özal gittikten sonra, kayısı bu doğal tanıtım olanaklarını yitirdi. Her taraf kayısı bahçesi dolmuş, dikilen fidanlar ürün vermeye başlamış, ancak pazarlama sorunu ortaya çıkmıştı.

Malatya’da kayısının tanıtım organizasyonuyla yeniden gündeme getirilmesi çabasına ihtiyaç duyulmaya başlanmıştı.

***

O dönem Ticaret Borsası’nın genel sekreteri olan, halen Kayısı Üreticileri Derneği başkanlığı görevini yürüten Hanifi Hakverdi’nin girişimleri ile Valilik, İnönü Üniversitesi ve diğer ilgili kurumlar, tanıtım faaliyeti için kolları sıvadılar.

Kayısının yararları anlatılacak, bunun üzerine tanıtım kampanyası kurulacaktı. Öyle ödenek, bütçe filan yoktu. O güne kadar, kayısı ile ilgili olarak kayısının yararlarını içeren, biraz da piyasaya hitabeden dilde bir çalışmanın olmadığı fark edildi. Allahtan, kısa bir süre önce İnönü Üniversitesi’ne bağlı bir Tıp Fakültesi kurulmuştu. Yani Malatya’da Tıp profesörü de vardı artık. Onun da içerisinde olduğu bir heyet oluşturuldu, kayısının yararları saptandı.

10 maddeden oluşan yararları, düzenlenen basın toplantısında dönemin Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Sabahattin Uslu tarafından şöyle sıralanmıştı:

1-Beynin daha düzgün çalışmasını sağlar, stresi azaltır.
2- Karaciğerin tahrip olan kısımlarının tamiri için kayısı tavsiye edilir.
3- Kemikleri geliştirir.
4- Dişlerin sağlamlığını ve kuvvetliliğini artırır.
5- Kan yapımını artırarak kansızlığa engel olur.
6- Mide ve oniki parmak ülserine iyi gelir.
7- Böbreklerdeki taş teşekkülünü engeller.
8- Üreme sistemi üzerinde olumlu etkiye sahiptir.
9- Bağışıklık sistemini kuvvetlendirici ve kansere karşı koruyucu bir etkiye sahiptir.
10- Kalbi kuvvetlendirir ve muntazaman çalışmasını sağlar.

Sabahattin hoca bu maddeleri birden itibaren sıralarken, yanında bulunanlardan Hanifi Hakverdi’nin, hocanın dikkatini çekmeye çalıştığını fark etti basın mensupları. Hakverdi, “Hocam.. hocam..” diye seslenip, sonra da işaret parmağını bir dimdik uzatıp, bir kıvırıyordu. Sanki en başlarda söylenmesi gereken, ancak unutulan bir şeyi hatırlatmaya çalışıyordu. Bu parmak işareti, erkek argo jargonunda “cinsel iktidar” durumunu belirtmek için kullanılan işaretti ama.. Sonra 10 maddeden oluşan “Kayısının Yararları”nın 8’inci maddesine gelindiğinde, hoca “Üreme sistemi üzerinde olumlu etkiye sahiptir..” diyerek, cinsel gücü artırdığına dair bir tespiti söyleyince, Hakverdi’nin işaretleri durdu. Fındık için yürütülen “aganigi naganigi” kampanyasından önce Malatya’da kayısı ile ilgili olarak bu durumun önemi saptanmıştı da, mesaj arada kayboluvermişti. İşte, bugün bile birçok kuru kayısı kutusunun üzerinde yer alan 10 maddeden, 8’incisinin hikâyesi böyledir.

***

Özal'ın ölümüyle birlikte, kayısının tüm “masrafsız ve çok etkili tanıtım” şansı ortadan kalkmıştı. Özal döneminde, ekonomiden sorumlu bakan olan kardeşi ve Malatya milletvekili merhum Yusuf Bozkurt Özal’ın, kurulmasının faydadan çok zarar vereceğine inandığını sıkça ifade ettiği, “sadece arpalık haline gelir” dediği Kayısı Birlik fikrine sıcak bakmadığı bilinir. Nitekim Malatya o dönemki tüm siyasi gücüne rağmen, Kayısı Birlik gibi bir organizasyona kavuşmadı. Özal’lar, serbest piyasanın koşulları belirlemesinin daha uygun olduğunu söylediler. Sonra, DYP-SHP koalisyon hükümeti kuruldu. Malatya kökenini Özal’la birlikte daha belirgin olarak vurgulamaya başlayan SHP lideri Erdal İnönü’nün sıcak bakmasıyla Kayısı Birlik kuruldu. Kuruluşundan itibaren “sakat doğumun” tüm sorunlarını aşama aşama yaşayan ve şimdilerde “gayri faal” durumda olan birlik, kayısıya bir türlü beklenen desteği sağlayamadı. Ne tanıtımına, ne pazarlanmasına, ne üreticinin korunmasına yönelik.. Beklenenin hiçbiri olmadı. Hatta bazı dönemler, bizzat spekülasyonun odağı bu birlik oldu.

Kayısı her gelen Vali’nin önüne konulan bir sorundu. Daha doğrusu kayısının pazarlanması. Pazarlamanın önemi ortaya çıkmıştı da, bunu yapacak ne bir kaynak, ne de bir başka destek vardı. Bu işten çok önemli paralar kazanan 5-6 büyük tüccar ise, her türlü tanıtımın kendileri dışında yapılmasını bekleyip, bundan yarar sağlamayı yeğlediler. Hiçbir katkıları olmadı.

Her Valinin kayısı ile ilgili mutlaka bir çalışması vardı. Ancak, bunların Valilerle birlikte rafa kalktığını gördü Malatya.. İki yıl önce, Malatya’nın 4 eski valisinin de katıldığı bir buluşmada görüldüğü üzere, bir valinin Kayısı için yaptırdığını söylediği çalışmadan, diğer valinin haberi bile yoktu.

1970’li yıllarda kurulan, halk ortaklığı da bulunan “Kayısı Kurutma ve Pulp Fabrikası”, kamu ile özel sektör arasında “sahiplenme mücadelesi” nedeniyle çürümeye terk edilirken, 2000’li yıllarda bile daha bu ölçekte tesis planlanmadığı malum. Kuru kayısı, paketleme vs. O kadar.. Yaş kayısı bile Malatya’dan Isparta’ya götürülüp, oradan ambalajlanarak yurt dışına gönderiliyor.

Ama herkes tanıtımın öneminin farkında.. Ticaret Borsası Başkanı Mehmet Tahir Kalaycıoğlu, tanıtım ve maliyeti ile ilgili açıklama yapmış. Bunlar gerçekleşmesi zor şeyler.

***

Şimdilik tek avuntumuz, bize tek kuruşluk masrafı olmayan, bizim dışımızda gelişen ve halen sürmekte olan bir reklam kampanyası!..

Hani şişman ve hınzır bir kedi var.. Çizgi film karakteri.. Garfield.. Televizyonlardan sıkça yayınlanan bir reklamda “Malatya’nın kayısısı” diyor.. Soğutma ve ısıtma sistemleri imal eden önemli bir sanayi kuruluşunun reklamları esnasında, diğer başka yerlerin “marka” ürünlerini de söylerken, arada bir “Malatya’nın kayısısı” diyerek, kayısının reklamını yapmış oluyor. Bu şişman ve hınzır kedi şimdilik tek reklamcımız!..

UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız