SON DAKİKA
SON DEPREMLER

Şişmanlığın Nedenleri !

A- A+ PAYLAŞ

Dünya genelinde en önemli sağlık sorunları arasında yer alan ve hızla artış gösteren obezitenin en önemli nedeninin, sanılanın aksine hareketsizlik değil, gerektiğinden fazla tüketime yol açan büyük porsiyonlar olduğu belirtildi.

Dünya Sağlık Örgütü’nün obezitenin önlenmesi konusunda Avustralya’nın Deaken Üniversitesi ile açtığı Ortak Çalışma Merkezi’nde, Prof. Boyd Swinburn başkanlığındaki heyet tarafından yürütülen, sonuçları geçen hafta Hollanda’da yapılan Avrupa Obezite Kongresi’nde açıklanan ve internette yayınlanan araştırma, obezite sorununun başlamasında en öncelikli nedenin, kişinin vücudunun ihtiyacı olandan fazla kalori alması olduğunu gösteriyor.

Swinburn ve ekibi, bin 399 yetişkin ile 963 çocuk üzerinde sürdürdükleri araştırmada, kişilerin günlük kalori tüketimleriyle aldıkları kiloyu
karşılaştırdıklarında, çocuklarda alınan kiloyla tüketilen gıdanın birebir örtüştüğünü, yetişkinlerde ise arada ufak bir fark olduğunu tespit etti.

Araştırmayı değerlendiren Prof. Swinburn, çocuklarda 1970’lerden bu yana artan obezitesinin birinci nedeninin gıda tüketimi olduğunu, artan fiziksel aktivitenin ise ancak obezitenin daha da endişe verici noktalara gelmesini bir ölçüde engelleyebildiğini kaydetti.

Prof Swinburn, obeziteyle mücadele konusunda gerek ulusal, gerekse uluslararası alanda yürütülmesi planlanan kampanyalarda, ağırlığın fiziksel aktivitenin artırılmasıyla birlikte, hatta fiziksel aktivitenin artırılmasından daha yoğun şekilde "doğru porsiyonlarda ve içerikte" yiyecek tüketimine verilmesi gerektiğini belirtti.

Çocuk ve yetişkinlerdeki ortalama vücut ağırlığının 1970’lerin başındaki düzeye ulaşması için, çocukların günde 350 kalori (bir küçük porsiyon patates kızartması), yetişkinlerin 500 kalori (bir büyük boy hamburger) daha az tüketmeleri gerektiğine işaret eden Swinburn, aradaki farkı fiziksel aktiviteyle kapatabilmek için ise normal aktivitelere ek olarak çocukların günde 150, büyüklerin 110 dakika yürümeleri gerektiğini kaydetti. Prof. Swinburn, değerlendirmesinde, "Elbette ideal olan gıdayı kısıp hareketi artırmak, ancak odak noktası her zaman kalori alımını kontrol olmalı" ifadelerine yer verdi.

-TENCERE YEMEKLERİNDEN HAZIR GIDAYA GEÇİŞ-

Kilo kontrolü ve sağlıklı beslenme uzmanı Dr. Dilek Polat, yaptığı değerlendirmede, söz konusu araştırmanın 1970’lerden bu yana değişen yeme alışkanlıklarının "acı sonuçlarını" ortaya koyduğunu söyledi.

Dr. Polat, 1970’lerden 2000’li yıllara gelinirken, insanların da toplumsal yaşamdan bireysel yaşama geçtiklerini, bu değişimin en büyük etkisinin de yeme alışkanlıklarında görüldüğünü bildirdi.

"Tencere yemekleri giderek kayboluyor" diyen Polat, doymamış yağ oranı yüksek, yüksek karbonhidrat içeren ve yüksek kalorili hazır ya da kolay hazırlanan yemeklerin tercih edildiğini, bu yemeklere bir de yüksek kalori içeren gazlı içecekler eklenince, obezitenin kaçınılmaz olduğunu belirtti.

Fazla fiziksel aktivite gerektirmeyen bir işte çalışan yetişkin erkeğin günde 2 bin 500, kadının ise 2 bin kaloriyi aşmaması gerektiğine işaret eden Polat, çocuklarda giderek daha büyük tehlike haline gelen obezitenin önüne geçilebilmesi için anne babalara büyük görev düştüğünü söyledi.

Çocukların günde bir porsiyon "kaçamak" hakkı bulunması gerektiğini ifade eden Polat, "Çocuklara olabildiğince normal yemek yedirmek gerekiyor. Hazır yiyeceklerden uzak tutmaya çalışalım ve sağlıklarını korumak adına zaman zaman ’hayır’ demeyi öğrenelim" dedi.

UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız