Sivil Savunma Günü dolayısıyla, Malatya İl Afet ve Acil Durum Müdürlüğü (AFAD) tarafından Atatürk anıtına çelenk sunuldu. Ayrıca, yazılı açıklama da yapıldı.
Malatya İl Afet ve Acil Durum Müdürü Hamza Demiralp tarafından Atatürk anıta çelenk sunumunun ardından saygı duruşunda bulunularak, İstiklal Marşı okundu.
Öte yandan, Malatya AFAD tarafından Sivil Savunma Günü dolayısıyla yazılı bir açıklama da yayınlandı. "Başkanlığımızca yürütülen afet ve acil durum yönetimindeki yeniden yapılanma çalışmaları çerçevesinde; halkımızın, öğrencilerimizin, kendilerine görev verilecek olan kamu personeliyle, sivil toplum kuruluşları üyelerinin gerekli bilgi, beceri ve donanıma sahip olmaları, sonuca odaklı afet yönetimi açısından büyük önem taşımaktadır. Bu amaçla öğrencilerimizin ve tüm kesimlerin afet ve acil durumlar konusunda bilinçlendirilmesi, karşılarına çıkabilecek savaşlar, doğal afetler ve büyük yangınlar gibi olağanüstü durumlarda kendilerini koruyabilmelerinin yanı sıra, ailesine ve çevresine yardım edebilmesinin sağlanabilmesi için 2013 yılı başkanlığımız tarafından eğitim seferberliği yılı olarak kabul edilmiştir" denilen açıklamada, şunlar kaydedildi:
"17 Ağustos 1999 Marmara depremi, Düzce ve Bolu illerinde meydana gelen depremler ile son olarak Erciş ve Van depremleri, Türkiye’nin bir deprem ülkesi olduğu gerçeğini maalesef acı bir şekilde göstermiştir. Nerede ne zaman ve ne ölçüde olacağı önceden bilinemeyen deprem, su taşkını, heyelan, çığ gibi doğal afetler, teknolojik kazalar ile insandan kaynaklanan kazalar ve büyük yangınlar da insanın canına ve malına yönelik büyük tehlikeler arz etmektedir. Ülkemizin yüzde 92’sinin deprem riski taşıdığı, nüfusumuzun yüzde 95’inin bu topraklar üzerinde yaşadığı, büyük sanayi merkezlerimizin yüzde 98’inin ve barajlarımızın da yüzde 93’ünün deprem bölgelerinde bulunduğu bilinmektedir. Hepinizin malumu olduğu üzere, Malatya ili ve ilçelerimiz de, afetlere karşı hassas bir konumda bulunmaktadır. Doğal afetlerin önlenmesine ve etkilerinin azaltılmasına yönelik tüm bilimsel ve teknolojik gelişmelere rağmen insanoğlu doğal afetler karşısında zaman zaman aciz ve naçar kalmaktadır. Eğer doğal afetler karşısında aciz ve naçar kalmak istemiyorsak, ülkemiz topraklarından başka topraklarda yaşayamayacağımıza göre depremle birlikte yaşamayı öğrenmekten başka çaremiz yoktur. Bunun için de; afet öncesi, sırası ve sonrasında alınması gereken önlemleri almak, yerleşim yerlerimizi belirlerken zemin etüdü yaptırmak, sağlam zeminlere, deprem yönetmeliklerine uygun sağlam binalar yapmak ve yaptırmak, yapılan binaları kontrol işiyle görevli yapı denetim şirketleri ve kamu kurumları teknik elemanlarının hassasiyetle kontrol etmesinin sağlanması, kalıpçı, demirci gibi kalifiye elemanların eğitimli olması, hazır beton kullanılması gibi teknik hususlara riayet edilmesi halinde, can ve mal kaybını en az seviyeye indirmek mümkün olacaktır."
