SON DAKİKA
SON DEPREMLER

Siyaset Kulisi

A- A+ PAYLAŞ

Sandık başına gitmeye günler değil, artık saatler var. Heyecan dorukta. Seçim kampanyasında son viraja girildi. Sadece partiler ve adaylar değil, bir bütün olarak Türkiye 22 Temmuz gecesinin sonuçlarını bekliyor.

 

Yaklaşık 2 ay süren seçim kampanyasında hemen herkesin fikir birliği ettiği bir gerçek var : Bu kampanya diğer seçim kampanyalarına benzemedi. Seçim kampanyasının heyecanı ve ruhu yoktu sanki. Tuzsuz yemek gibiydi. Haziran ve Temmuz’un kavurucu sıcağı, seçim kararının apar topar alınması, resmi kurumlarda çalışan adayların istifa etmesi için belirlenen sürenin çok kısa olması, binlerce adayın incelenmesi ve değerlendirilmesinin birkaç güne sığdırılmak zorunda kalınması seçim kampanyası öncesinde bu kampanyanın normal bir kampanya olmayacağının ilk işaretleriydi.

 

Ama bu sürecin kaydadeğer en önemli yönü, ilk defa aday olanlar ile milletvekili iken yeniden aday olan fakat aday gösterilmeyenlerin birkaç bireysel çıkış dışında kazan kaldırmamasıydı. Öyle ki, yeniden aday gösterilmeyen milletvekillerinin sesi-soluğu haftalar sonra çıkabildi.

 

* * *

 

DOĞRU SÖZ, YANLIŞ AĞIZ!..

Sesi soluğu aday listelerinin açıklanmasından çok sonra çıkabilen milletvekillerinden biri A. Münir Erkal. Erkal, Malatya’daki bir yerel gazeteye yaptığı açıklamada, yeniden aday gösterilmeyişini yorumlarken kırgınlığını diplomatik bir usulpla dile getiriyor. İlginç olan, Erkal’ın aday belirleme sistemine önemli eleştiriler getirmesiydi. “Siyasetle uğraşanlar ve siyasi partililer kanununu iyi bilenler aday listesi belirlemede tek yetkilinin genel başkan olduğunu çok iyi bilirler. Bu çok tenkit edilen bir konudur. Bunun demokratik olmadığını söyleyenler çoktur. Ama kimse de bunu düzeltmek için gayret göstermez. Bundan dolayı milletvekilliği döneminde bunu düzeltmek, iyileştirmek için gayret göstermeyenlerin bugün bunu tenkit etmelerinin bir anlamı yoktur.. Yani bu meclis milletin meclisi değil, genel başkanının meclisidir. Bundan dolayı da bu işin vebali de sevabı da genel başkana aittir. Bu işin hesabını da o verecektir..” sözleri Erkal’a ait. Erkal, 22 Temmuz seçimlerinde AKP Malatya listesinin demokratik olmayan yöntemlerle belirlendiği eleştirisini dillendiriyor ama, bir önceki seçimde kendi isminin de yine genel başkan iradesi ve demokratik olmayan yöntemlerle halkın önüne konulduğuna göndermede bulunmuyor. Bu değerlendirmeleri, doğru sözler, yanlış ağızdan çıkmış, dedirtiyor. Ama burada Erkal’ın hakkını teslim etmemiz gereken bir nokta da var : Milletvekili aday listelerinin belirlenmesindeki antidemokratik yöntemlerin ortadan kaldırılması için mücadele etmediğini itiraf ediyor ve  genel başkanına kırılma hakkı olmadığını söylüyor.

 

Erkal’ın aday gösterilmeyişi AKP’deki bazı güç dengelerinin yeniden yorumlanması gerekliliğini de  gündeme getiriyor.  Korkut Özal’ın AKP üzerinde, özellikle partinin kuruluş sürecinde etkili olduğu bilinen bir gerçek. O, partinin kuruluş felsefesi ve kadrolarının belirlenmesinde önemli ve kaynak kişilerden biri, kuşkusuz. Korkut Özal’ın parti içindeki bu gücü, seçim dönemlerinde aday belirlemelerine de yansımıştır. Bu yansımanın Malatya boyutu 2002 milletvekili genel seçimlerinde A. Münir Erkal’dır.  1989 yılında ANAP’ta, belediye başkanlığı aday belirleme sürecinde, son geceye kadar tüm parametreler Seyhan Semercioğlu’nu gösterirken, geceyarısı operasyonu ile Malatya Belediye Başkanı adayı olarak A. Münir Erkal’ın isminin açıklanması da bir Korkut Özal yapımıdır. (1989’da Belediye Başkanı Semercioğlu’nun son anda devre dışı bırakılıp, Erkal’ın aday gösterilmesi, 2007’ye gelindiğinde ise genel başkanıyla görüşemeyen Erkal’ın neredeyse aynı muameleyle karşı karşıya kalması da ilahi bir hesap mıdır, nedir?)

 

Bugüne döndüğümüzde, A. Münir Erkal’ın AKP’de yeniden aday gösterilmemesi, Korkut Özal faktörünün AKP içinde erozyona uğradığı ihtimalini gündeme getiriyor. Bu konudaki rivayetler muhtelif : Ya Korkut Özal’ın parti içindeki ve genel başkan Erdoğan üzerindeki etkileme ve belirleyicilik gücü zayıfladı, ya da Korkut Özal kısmi belirleyicilik rolünü bu defa başka yer ve başka kontenjanlar için kullandı. Özal'ın etkisizleştiği gibi bir durumdan kaynaklanıyorsa, bu Belediye Başkanı Cemal Akın'ın siyasi geleceği için de önemli. Çünkü bilindiği gibi Akın da "Korkut Özal Kontenjanı"ndandı..

 

* * *

 

ERKAL VE HİLMİOĞLU KESİŞMELERİ!

Erkal’ın aday gösterilmeyişini konuşulur kılan unsurlardan biri de İnönü Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Fatih Hilmioğlu ile bu konuda benzer bir kaderi paylaşmasıdır.

 

Erkal adaylığa ilişkin kararını olgunlaştırmak için AKP Genel Başkan Erdoğan ile görüşmek istedi. Niyeti, Erdoğan’ın kendisi ile ilgili duygu ve düşüncelerini öğrenmek ve aday gösterilip gösterilmeyeceğine dair sondaj yapmaktı. Ancak, Erdoğan Erkal’a randevu vermedi. Bunun üzerine Erkal son günde adaylık dilekçesini vererek mütevekkil bir bekleyişe geçti.

 

İnönü Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Fatih Hilmioğlu da Erkal’la benzer bir süreç yaşadı. Hilmioğlu, CHP’den aday olmak için irade ortaya koyduğunda, CHP Genel Başkanı Deniz Baykal ile görüşerek seçilebilir bir sıradan aday olmak istedi. Ancak, Hilmioğlu da müstakbel genel başkanı ile görüşemedi.. Randevu ve görüşme sürecinde Malatya’da ön seçim yapılacağı, eğer ön seçime katılmayı göze alabilirse aday adayı olabileceği mesajı partinin sekreteryası tarafından Prof. Hilmioğlu’na iletildi. Bu ileti üzerine Hilmioğlu, CHP ve siyaset aşkına en azından bu dönem için ara vermek zorunda kaldı. Bu arada CHP’nin Malatya’da ön seçim yapacağı yönündeki  bilginin de gerçekdışı olduğu ortaya çıktı. Yani, CHP Prof. Hilmioğlu’nu Malatya’da kendisine zarar verir düşüncesi ile aday yapmak istememiş ve ön seçim konusunda Hilmioğlu’nu yanıltıcı bir tavır takınmıştı. Hilmioğlu’nun, o girişiminden sonra “CHP’ye küstüğü, CHP’lilerin telefonlarına dahi çıkmayıp, randevu bile vermediği” anlatılıyor.

 

Çatışan ve barışmaz kutuplar Erkal ile Hilmioğlu’nu birleştiren bir başka nokta da çevresindeki akl-ı evvellerdi. Yıllar önce Refah Partisi’nde politika yaparken Erkal’ın desteği ile çıkan yerel bir gazetede müstear isimle yazan biri  Erkal için şu saptamayı yapmıştı : “Erbakan’ın yerine geçecek, lider olacak bir şahsiyettir”

 

Prof. Hilmioğlu’nun, adaylık için nabız yokladığı, üniversitedeki o meşhur toplantıda da benzer şeyler yaşanmıştı. Hilmioğlu’na aday olması için “gaz” verenlerden birisi, iş parti genel merkezine temsil ettikleri kesimler adına gönderilecek metnin hazırlanmasına geldiğinde ve “Malatya mı, bir başka yerden mi aday gösterilmesi talebi” söz konusu olduğunda, Malatya dayatmasının uygun olup olmayacağı tartışmaları üzerine “Sayın rektörümüz CHP’ye genel başkan olacak biri..” diyerek "gaz ayarını yükseltmekten" kendini alamamıştı. Sonrası malum!..

 

Bazılarının “ayrı anne ve babalardan, ancak tek yumurta ikizi kadar huylarıyla, davranışlarıyla birbirine benzeyen zıt kutuplar..” değerlendirmesini yaptığı Erkal ve Hilmioğlu’nun bir ortak yönleri de, yakın çevrelerinden “siz genel başkan olacak adamsınız..” sözlerine muhatap olup da, kendilerini “şok” eden sonuçlarla karşı karşıya kalmalarıydı. Tabi bir de partilerine, genel başkanlarına küsmeleri!.. Mevcut durumda siyaseten aynı yerdeler!.. Küskün, kızgın, öfkeli!..

 

* * *

 

KÜRK GİDİNCE!..

Ali Osman Başkurt, AKP’nin seçimzede milletvekillerinden. Erkal gibi o da aday gösterilmedi. Abdullah Gül’ün kardeşinin (Başkurt’un okul arkadaşı ve destekçisi diye bilinirdi) referansı anlaşılan bir seçimlikmiş. Ali Osman Başkurt yaklaşık 10 gün kadar önce Malatya’ya geldi. Fakat bu geliş, 3 Kasım 2002’den sonraki gelişlerden oldukça farklıydı. Çünkü, her gelişinde en az 20-30 kişi tarafından karşılanan Başkurt bu defa unutulmuştu. Üstelik sadece gelişinde değil gidişinde de bu unutulmuşluk devam etti. “Gidenle işimiz olmaz. Kral öldü, yaşasın yeni kral” anlayışını acı bir şekilde öğrenen Başkurt bakalım 5 yılın muhasebesini yapacak ve “Neden böyle oldu?” sorusunu kendi kendine soracak mı?

 

* * *

 

PARTİCİ MANZARALARI!..

AKP adaylarının seçim gezilerine devlet memurları ile devam etmesi ve bunda etik ve yasal bir sorun görmemesi eleştiri konusu. Özellikle ilçe, belde ve köylere hizmet götürmekle görevli devlet memurlarının AKP adayları ile seçim gezilerine katılması tarafsız olması gereken kurumların siyasallaştırılması, partizanlığa alet edilmesi ve AKP’ye oy verilmezse beldelerine hizmet gelmeyeceği yönünde mesaj verilmesi diğer partiler tarafından da şiddetle eleştiriliyor. Özel İdare Genel Sekreterliği kurum olarak eleştirilerin tam ortasında.. CHP de, MHP de, DP de, SP de bu konuda, gezdikleri ilçe ve köylerdeki gözlemlerini aktarıyor, sert tepki veriyorlar.

 

AKP’den Milletvekili aday adayı olan fakat aday gösterilmemesi sonrasında bağımsız aday olma girişiminde AKP adaylarının el öpme çabalarıyla vazgeçirdiği  Malatya Müftü Yardımcısı Mahmut Karatepe’nin AKP’li adaylarla seçim gezilerine katılması da yadırganıyor. Malatya kamuoyunda saygın bir ismi olan Karatepe’nin hem bir din görevlisi olarak, hem de devlet memuru olarak siyasal tavır takınmasının mantıklı bir açıklaması yok. Adaylık serüveni sonrasında Müftü Bekir Gerek’in de gerekli görmesi ile Erzincan Müftü Yardımcılığı’na atanması Karatepe’yi üzmüş, AKP adayları da Diyanet İşleri’nden sorumlu Devlet Bakanı Mehmet Aydın ile görüşerek bu atamayı iptal ettirmiş olabilir. Ancak, Erzincan’a gitmemenin, Malatya’da kalmanın diyeti de devlet memuru din adamı kimliği ile iktidar partisine hizmet etmek olmamalı. Siyaseten gelen "memur parlatmasının" daha çok zarar vereceğini bilmesi gereken bir isim Karatepe..

 

* * *

 

AKIN VE İLİŞKİLER..

AKP’nin artık eski sıfatı ile anılabilir milletvekilleri ile Malatya Belediye Başkanı H. Cemal Akın’ın ilişkileri çok da iyi değildi. Özellikle Ali Osman Başkurt, Başkan Akın’a açıkça muhalefet ediyor, TV ekranlarında Başkan Akın’ı eleştiren konuşmalar yapıyordu. Fuat Ölmeztoprak’ın  Akın ile ilişkileri çok kötü değildi ama çok iyi de değildi. Erkal ise, Başkan Akın ile en sıcak ilişkileri geliştiren, bu sayede de eski kadrolarını kilit noktalara getirerek belediyeyi de kontrol altına alan milletvekili konumundaydı.

 

Peki şimdiki durum ne ? Mücahit Fındıklı ilişkileri sıcak tutmaya çalışıyor. Fakat Başkan Akın Fındıklı ile ilişkilerinde temkinli. Ömer Faruk Öz, Başkan Akın’a mesafeli. Bu konuda 4. sıra adayı ile ortak hareket ediyor görüntüsü veriyor. Fuar açılışında Öz ve Koca, Başkan Akın konuşmasını yapmadan oturdukları yeri beğenmedikleri için protokolü terk ederek fuardan ayrıldılar. Öznur Çalık ise Başkan Akın ile ilişkilerini sıcak tutmaya çalışıyor. Başkan Akın’ın en yakın olduğu ve kazanmasını en çok istediği aday ise 6. sıra adayı Mehmet Şahin.

 

* * *

 

ZORAKİ DOSTLUK MU?..

Seçim öncesi süreçte epeyce gariplik de CHP’de yaşandı. Partinin il ve ilçe yönetimiyle araları hiç de iyi olmayan milletvekili Mevlüt Aslanoğlu, adaylık başvurusu için son ana kadar bekledi. Araya hatırı sayılır bazı isimlerin girmesi, özellikle partinin Grup Başkan Vekili Prof.Dr. Haluk Koç’un özel ısrarı ile başvurusunu yaptığı konuşuldu. 2. sıra adayı Yusuf Kenan Doğan, 2002’de YTP adayı iken, CHP seçmeninden de oy beklediği için, Aslanoğlu’na yüklenmişti. 3. sıra adayı olan il başkanı Niyazi Ergin Gökçe’nin de, Aslanoğlu ile ilgili pek de olumlu düşünceleri olmadığı biliniyordu. Soğuk başlayan ilişkilerin, seçim propaganda döneminde giderek sıcaklaştığı gözlendi. İlk 3’lünün çok sık olmasa da birlikte propaganda faaliyetleri bu seçim döneminin ilginç görüntülerindendi.

 

* * *

 

SÜRPRİZ İSİM!..

MHP, YSK’ya geçici aday listelerini teslim ettikten sonra, yasal süre içerisinde “eksik” tamamlamak için ek süre kullanan partilerdendi. Tüm partilerin listeleri belli olurken, MHP listesi açıklanmamıştı. İlk sırasında Şinasi Kazancıoğlu’nun bulunduğu listenin ikinci sırasında eski ANAP milletvekillerinden Talat Zengin’e yer verileceği bilgisi üzerine, kendisi de aday adayı olan MHP eski milletvekili Namık Hakan Durhan’ın sert tepki gösterdiği, bu nedenle her iki eski milletvekilinin de listeye konulmadığı, daha alt sıralarda yer aldığı öne sürülen Abuzer Aslan’ın, eski milletvekillerinin bu çekişmesi nedeniyle bir anda 2. sırada kendini bulduğu kulislerde konuşuldu.

 

* * *

 

SOLUĞU KESİLENLER!..

22 Temmuz seçimleri öncesinde, bir önceki dönemin 7 milletvekilinden 5’i devre dışı kalmıştı. Partisinin seçilme sınırındaki yerinde aday yapılan AKP’nin 5. sıra adayı milletvekili Fuat Ölmeztoprak’a da bir soru işareti konabilir. Yeniden seçilmesi kesin olan tek isim, CHP’nin 1. sırasındaki Mevlüt Aslanoğlu..

 

AKP’de listeye alınmayan Münir Erkal’la ilgili değerlendirmeleri yukarıda yapmıştık. Yine AKP’nin liste dışı bıraktığı bir diğer milletvekili Ali Osman Başkurt’un “kızgın ve kırgın” olmasına rağmen, en azından partinin ilk seçim bürosunun açılışına katılıp, yeni adaylara destek fotoğrafını görmüştük. Başkurt, seçim sonrası konuşacağı mesajını vermişti. Partisi iyi bir sonuç alırsa, muhtemelen konuşmayacaktır!..

 

CHP’nin liste dışında bıraktığı milletvekili Muharrem Kılıç ise, liste belirlenmeden önce, sonra “olgun” açıklamalarla, bu konudaki kararlara saygılı olacağını söyledi. Bu arada, AKP’nin aday gösterilmeyen milletvekili Başkurt, genel başkanı Tayyip Erdoğan’ın geldiği Malatya mitinginde ortalarda gözükmezken, Kılıç genel başkanı Deniz Baykal’ın katıldığı Malatya mitinginde, adaylarla birlikte kürsüdeydi.

 

2002’de AKP’den seçildikten sonra, Anavatan Partisi’ne geçen diğer Malatya milletvekilleri Miraç Akdoğan ve Süleyman Sarıbaş, yerel siyasetten çok o dönemde “yüksek siyaset” yaptılar. Sonra Akdoğan, hep yanında durduğu genel başkanı Erkan Mumcu’yla da ters düşünce, seçim takvimi başlamazdan önce, yeni dönemde siyasette olmayacağı mesajlarını, kendisini tam olarak da bağlamayacak şekilde üstü kapalı verdi, sonra ortaya çıkmadı. Sarıbaş ise, ANAP- DYP birleşmesi mimarlığında önde gelen isimlerden biri ve artık birleşmeyle dahi şansının olamayacağını düşündüğü Malatya yerine Ankara’dan adaylığı planlarken, birleşme adına kurulan DP’de kendi partisi olmayınca, tümüyle devre dışı kaldı ve Malatya’ya veda dahi edemeden sahneden ayrıldı.

 

UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız