SON DAKİKA
SON DEPREMLER

Skandala Valilik El Koydu

A- A+ PAYLAŞ

Organize Sanayi Bölgesi içinde yer alan cevher işleme tesisinde işlenen hammaddenin yüksek yoğunluklu metal tozları içeren atıklarının OSB alanındaki fabrika aralarına ve kayısı bahçelerine dökülmesine ilişkin haberlerin ardından Valilik olaya el koydu.

Vali Ulvi Saran, Çevre ve Orman İl Müdürlüğü aracılığı ile söz konusu fabrika etrafındaki tehlikeli atıkların en kısa süre içinde kaldırılması, bunun yapılmaması halinde fabrikanın kapatılması talimatı verdiği öğrenildi.

15 GÜN İÇİNDE TAŞINACAK
Kanserojen madde içeren, insan ve çevre sağlığına büyük zararlar veren bu atıkların, ilgili fabrika tarafından sözleşme gereğince nakliyeci firma aracılığı ile tekrar madenin çıktığı bölgeye gönderilmesi gerekirken, iki firma arasında çıkan nakliye maliyeti anlaşmazlığı nedeni ile taşınamadığı ve atıkların bir süredir fabrika aralarına döküldüğü ortaya çıkmış, bir kısmının da bölgedeki kayısı bahçesi sahiplerine satıldığı iddia edilmişti.

Olayın gündeme getirilmesinin ardından Vali Saran’ın, Çevre ve Orman İl Müdürlüğü’nün yanı sıra 2. OSB yönetiminden bilgi aldığı ve tanınan 90 günlük sürenin minimum süreye düşürülerek, söz konusu tesisin etrafındaki tehlikeli atıkların en kısa sürede kaldırılması talimatını verdiği öğrenildi.

Kurşun ve çinko işlenen tesis yetkililerinin de 2. OSB yönetimi ile görüşerek, atıkları en kısa sürede kaldıracakları taahhüdünü verdikleri bildirildi.

ATIKLAR AYLARDIR OSB’DE DEPOLANIYOR
Öte yandan söz konusu tesisin 28 Mayıs 2010 tarihinde el değiştirdiği ve bu işlenen hammadde atıklarının bu tarihten önce 2. OSB alanındaki boşluklara ve fabrika etrafında depolandığı ortaya çıktı.

Cevher tesisinden çıkan tehlikeli atıkların gerek tesisin yanındaki boş alanlara gerekse diğer fabrika aralarındaki boşluklara depolanması üzerine 2. OSB yönetiminin Çevre Orman İl Müdürlüğü’ne Ağustos 2010 tarihinde yazdığı bir yazı sonrası tesiste incelemelerde bulunan Çevre Orman İl Müdürlüğü yaptığı inceleme sonrasında 2. OSB yönetimine ‘Tesisin 28 Mayıs 2010 tarihinde devralındığını, söz konusu atıkların bu tarihten önceki sahipleri döneminde depolandığını, yeni devralan firmanın kısa sürede bu miktarda atık depolayamayacağı kanaatine varıldığı’ ifadelerini içeren bir yanıt verdi.

YETKİLİ KURUMLAR BİRBİRİNİ SUÇLADI
Uzmanların, olası metal içeriği bulunan bu atıkların, içinde bulunduğumuz kış mevsimi nedeniyle toprak kaynaklarına ve dolayısıyla canlı ve insan sağlığına çok kolay geçebileceği bunun da çok ciddi kanser riski taşıdığı uyarıları göz ardı edilirken, firmayı denetlemekle görevli kurumlar aylardır ‘Vaziyeti idare etme’ yi tercih etti.

Yönetmeliklere aykırı olmasına rağmen söz konusu tesisin organize sanayi bölgesi içinde faaliyet göstermesine nasıl izin verildiği ve nasıl ruhsat aldığına ilişkin, Çevre Orman İl Müdürlüğü ve 2. OSB Yönetimi karşılıklı birbirlerini suçladı.

TSO Başkanı Hasan Erkoç, ‘Organize Sanayi Bölgeleri içinde bu tür tesislere izin verilmemesi lazım ama biz göreve gelmeden önce nasıl ruhsat almışlar bilmiyoruz ama bir şekilde bu ruhsatlarını alıp faaliyete başlamışlar’ dedi.

Çevre Orman İl Müdürü Cumali Sayın ise, bütün bu olanlardan 2. OSB yönetiminin sorumlu olduğunu söyledi.

‘Şu anda onların yapması gereken işi biz yapıyoruz’ diyen Çevre Orman İl Müdürü Cumali Sayın, ‘Ruhsatlarının bizimle alakası yok. Organize sanayi bölgeleri özerk bölgelerdir. OSB yönetimi isterse bu tesise izin vermeyebilir. Fabrikayı kapatma yetkileri var. Kendileri görevlerini yapmıyor ve organizenin işini de biz yapıyoruz’ diye konuştu.

TEHLİKE DAHA DA BÜYÜK
Bu arada, işlenmemiş hammaddenin fabrika alanı içinde ÇED yönetmeliğine aykırı olarak açık alanda muhafaza edilmesi facianın boyutunu gözler önüne serdi.

İnönü Üniversitesi Biyoloji Bölümü Öğretim Üyeleri Prof. Dr. Murat Özmen ve Yrd. Doç. Dr. Didem Gökçe, suyun yüksek çözücü etkisiyle mevcut ağır metallerin yeraltı ve yer üstü sularına ve dolayısıyla da insan sağlığına çok kolay taşınabildiğini belirterek bir an önce önlem alınması konusunda uyardı.

İnönü Üniversitesi Biyoloji Bölümü Zooloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Hidrobiyolog Yrd. Doç. Dr. Didem Gökçe, söz konusu atıkların ve cevherin hangi oranda ağır metal içerdiğini anlamak için laboratuar analizinin şart olduğunu belirterek şu değerlendirmeyi yaptı:

“İşlenmeden gelen ham bir cevherin, yağışlı sezonda, yağışlarla birlikte toprak kaynaklarına ve dolayısıyla canlı ve insana aktarımı son derece muhtemel bir durum. Geniş bir alana yayılmış, kar ve yağmura bağlı olarak çevre ekosistem ve toprak ekosistemini mutlaka etkileyecektir. Kaldı ki sadece işlenmemiş cevher değil, işlenmiş cevherin de toprak örneklerinin depolanması gerekiyor. Maden sahasından alınan toprak örneği işlenecek sahaya taşındığında mutlaka kapalı depolanması gerekiyor. Atığın niteliği, aylara ve mevsime bağlı olarak değişebilir. Şu anda yağışlı bir mevsimde olduğumuz için rüzgarla taşınması mümkün olmasa bile suyun yüksek çözücü etkisiyle mevcut ağır metallerin sularla taşınması, diğer eko sisteme taşınması kaçınılmaz. Ama kurak dönemlerde de aynı manzara varsa rüzgarla taşınması, hayvanlara böceklere, kuşlara ve tarım alanları fazla olduğu için besin zincirine taşınması kazınılmaz.

Çevresel etki olarak, yüksek derecede kapalı alanda tutulması lazım. Sızıntı suyunun muhafaza edilmesi ve toprağa geçmesine engel olmak lazım. Etrafta dolgu malzemesi, stabilize olarak kullanılması ve kayısı bahçelerinde kullanılması son derece tehlikeli ancak içinde ne olduğunu bilmek için mutlaka analiz yapmak gerekiyor. Örnekler analiz edildiğinde içinde ne kadar metal miktarı var, bu düşük müdür yüksek midir ortaya çıkacaktır. Katı atıktan çıkan sızıntı suları ve bunların kontrol edilmemesi, su kirliliği kontrol yönetmeliğine göre hukuku sorun teşkil eder. Organizedeki bu durumun, gözden kaçan bir durum olduğunu varsayıyoruz. Çünkü OSB içinde her işleme tesisinin de bunlara mutlaka dikkat edeceğini düşünüyorum. Çünkü bizim Tohma Çayı’nda aldığımız örneklerde neden metal miktarının bu kadar yoğun çıktığını da şimdi daha iyi anlıyoruz. Ama kesin konuşabilmek için laboratuar analizlerine bakmak gerekiyor’ dedi.

UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız