SON DAKİKA
SON DEPREMLER

Sokak Tiyatrosuyla Protesto

0
Güncellendi - 2015-12-28 02:03:41
Sokak Tiyatrosuyla Protesto
A- A+ PAYLAŞ

Dünya Kadınlar Günü nedeniyle Malatya’da renkli bir protesto eylemi gerçekleştirildi. Tiyatro etkinliğinde dile getirilen ifadeler arasında, “Kadına tekme vurma hakkı, yalnızca karnındaki bebeğe aittir”, “Mutsuz bir kadın mutlu çocuklar yetiştiremez, çocuğunun iyi yetişmesini isteyen adam önce çocuklarının annesini sevsin. Onu mutlu etsin ki çocukları da mutlu olabilsin” şeklindeki ifadelerde yer aldı.

SOKAK TİYATROSU YAPILDI 

Battalgazi Halk Eğitimi Merkezi Mekteb-i Tiyatro Kulübü ve Genç Memur Sen işbirliğiyle sokak tiyatrosu gerçekleştirildi.

Meydanda yere yatan oyuncular burada tek tek ayağa kalkarak, kadına şiddeti protesto edici kısa ve özlü sözleri ifade ettiler.

TEKME ATMA HAKKI SADECE KARNINDAKİ BEBEĞE AİTTİR…

Vatandaşların yoğun ilgisi altında gerçekleşen gösteride oyuncuların ifade ettiği, “Hanımlar size Allah’ın emanetidir, emanete ihanet münafıklığı gösterir”, “Güne mutlu uyanmalı bir kadın, bir darbe daha alırım korkusu ile değil”, “Daha iyi bir dünya için tadına şiddete son verelim”, “Erkek dediğin, kadına sevgi ve şefkat gösterir”, “Öfke ile ateş sönmez, bileğini değil, yüreğini kullan”, “Efendimiz buyurdular ki, sizi iki zayıf hakkında uyarıyorum; bunlardan birisi yetim, öteki ise kadındır”, “Kadına tekme vurma hakkı, yalnızca karnındaki bebeğe aittir”, “Mutsuz bir kadın mutlu çocuklar yetiştiremez, çocuğunun iyi yetişmesini isteyen adam önce çocuklarının annesini sevsin. Onu mutlu etsin ki çocukları da mutlu olabilsin”, “Sahiplenme; kadına kaldırdığın el sanıyorsan birde kadının yüreğini bak bakalım adamlığın yerinde mi?”, “Bebeğime, yavruma, çocuğuma dokunma, bize elini kaldırma”,  “Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır”  şeklindeki sözler Malatyalıların alkışları ile desteklendi.

“KADINLARIN MAĞDURİYETİ GÜNDEMDE TUTULMALI”

Bu arada, İHH Malatya Şubesi Kadın Kolları Başkanı Emine Çakmak ise yaptığı açıklamada, “İnsanı tek bir nefisten yaratan Yüce Allah, sağlıklı bir toplum inşasını ailenin varlığına bağlamış, bu çerçevede kadın ve erkeğe sorumluluk ve vazifeler yüklemiştir. İslam dininin temel kaynağını teşkil eden Kur’an-ı Kerim ve Sünnet’te en tafsilatlı olarak ele alınan meselelerin başındaaile hukukunun gelmesi bu müessesenin ehemmiyetini gösterir. Kur’an-ı Kerim, sağlıklı bir aile inşasında kadına hususi bir rol biçer. Kadın, insanlık tarihinin kara sayfalarından olan Cahiliye çağında diri diri gömülüp mirastan mahrum edilirken yahut rızası dahi alınmaksızın evlendirilir hatta alınıp satılan bir meta olarak değersizleştirilirken, bir başka ifade ile hemen hemen her türlü insanîhaktan mahrum bir şekilde yaşarken, “Allah’ın emaneti birevlat”, “saliha bir eş”  ve “Cennet’in ayakları altına serildiği anne” olarak yüceltilmiştir. Hz. Havva, Hz. Hatice, Hz. Meryem, Hz. Aişe ve Hz. Fatıma örneklerinde görüldüğü gibi tüm insanlık için rol modeli olarak takdim edilip ahlaklı ve erdemli bir yaşamın kurucu öğesi olarak öne çıkartılmıştır.

Böylesi bir zemin üzerinde yükselen İslam medeniyetinde ilme düşkünlükleriyle, hayır hasenatlarıyla, zühd ve takvalarıyla, ebeveynlerine, eşlerine ve çocuklarına karşı fedakârlıklarıyla, topluma faydalarıyladaima tüm insanlık için örneklik teşkil eden hanımlar başka medeniyet havzalarıyla kıyas edilemeyecek denli üstün bir makamakavuşmuşlardır. Hz. Aişe’nin en çok fetva veren sahabilerden olması, Hz. Hatice’nin malını Allah yolunda tasadduk etmekten çekinmeyen bir tacir oluşu, Rabiatü’l-Adeviyye’nin dünya zevk ve nimetlerine karşın Allah’ın rızasını tercih eden bir hanım evliya oluşu bu açıdan İslam medeniyetinin yüzakı mesabesindeki örneklerdendir.

Medeniyetimizin altın çağlarının oldukça uzağına düştüğümüz bu günlerde İslam dünyasında yaşanan genel problemlere bağlı olarak kadınların mağdur edildiğiciddisorunlar gün yüzüne çıkmıştır. Afrika ve Asya ülkelerinde büyük güçlerin çıkar savaşları ve sömürgeciliğin devam eden etkileri, yoksulluk ve geri bırakılmışlığın sonuçları en fazla kadınları etkilerken Ortadoğu’da yoğunlaşan çatışma alanları da -başta Suriye, Filistin ve Irak olmak üzere-yüzlerce kadını dul bırakmış, bir okadarını hapishanelerde mahkûm hale getirmiş, yine kadınları zor şartlar altında mülteci statüsüne düşürmüştür.

Özellikle yanı başımızdaki coğrafya Suriye’de dört yıldır yaşananlar Suriye toplumunu ve komşu toplumları derinden etkilemektedir. Savaş nedeniyle 15.000 Suriyeli kadın hayatını kaybederken binlerce çocuk öksüz kalmıştır. 6000 Suriyeli kadın tecavüze uğramıştır. Suriyeli kadınlar kaçırılmakta, insan tacirleri tarafından kullanılmakta,hapse atılmakta, tecavüze, psikolojik ve fiziksel saldırılara maruz kalabilmektedir. Halen yüzlerce Suriyeli kadından haber alınamamakta sağ mı ölü mü oldukları bilinmemektedir. Yine akıbeti belirsiz yüzlerce Suriyeli kadın hapishanelerde türlü işkencelere maruz bırakılmaktadır. Esed rejiminin askerleri ve şebbihaların Suriyeli kadınlara uyguladığı muameleler tamamen insanlık suçu kapsamına girmektedir. Diğer yandan 145 bin Suriyeli kadın, eşleri hayatta olmadığı için ailelerinin geçimlerini temin etmek durumundadır. Bugün Suriyeli kadınların maruz kaldığı tüm bu hak ihlallerinden başta İran olmak üzere Esed rejimine destek veren tüm devletler, kişi ve kuruluşlar sorumludur.

Ülkemizde son zamanlarda yaşanan kadın cinayetleri ve şiddet vakaları ise İslam medeniyetinin kadına verdiği değerli paye ile tam bir tezat oluşturmaktadır. Tüm halkımızı derinden sarsan Özgecan Aslan cinayeti ülkemizde binlerce kadının karşı karşıya kaldığı vahim toplumsal sorunun son örneklerindendir. İnsan hak ve hürriyetleri açısından bakıldığında da gerek ülkemizde gerekse komşu coğrafyalarda kadınlar yoksulluk, savaş ve işgal nedeniyle oluşan mağduriyetlerin suiistimal edilmesi sonucu ağır bir yükün altında ezilmekte, istismar edilmektedirler.

Türkiye’de ve dünyada kadın haklarının yüksek sesle dile getirildiği bir gün olan 8 Mart vesilesi ile coğrafyamızda ve İslam coğrafyasının farklı bölgelerinde kadınların yaşamakta olduğu istismar ve mağduriyetlerin her daim gündemde tutulmasına ve gerekli önlemlerin alınmasına duyulan ihtiyacı seslendirmek olmazsa olmazdır."dedi.

UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız