SON DAKİKA
SON DEPREMLER

"Son Derece Mühim Bir Hadise"

0
Güncellendi - 2015-12-27 23:05:27
A- A+ PAYLAŞ

AKP Malatya Milletvekili Ömer Faruk Öz, “AK Parti olarak Kıbrıslı Türklerin haklarını gasp eden mevcut durumun sürmesine izin veremeyiz” dedi. 

Malatya Milletvekili, TBMM İdare Amiri ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Parlamentolararası Dostluk Grubu Başkanı Ömer Faruk Öz, Kıbrıs Barış Harekatı’nın 40. yıldönümü vesilesiyle TBMM Genel Kurulu’nda gündem dışı konuşarak, KKTC’nin haklarını sonuna kadar savunacaklarını bildirdi.

Öz, şunları söyledi:

"Türklerin ve Rumların eşit ortaklığına dayalı olarak 1960 yılında kurulan Kıbrıs Cumhuriyetini, Rumların Helen devletine dönüştürmek amacıyla soydaşlarımıza yönelik saldırı ve katliamları;Türk Silahlı Kuvvetlerimiz tarafından 20 Temmuz 1974 yılında gerçekleştirilen askeri bir harekâtla bertaraf edilmiştir.

Gerçekleştirilen Barış Harekâtıyla Kıbrıs Adasında yok olmak üzere olan Müslüman-Türk varlığı yeniden özgürlüğüne kavuşmuştur.

Kıbrıs, tarihinde hiçbir zaman bir Rum-Yunan adası olmamıştır.

Tarih boyunca birçok devletin egemenliğine geçen Ada, 1571 yılında Osmanlı hâkimiyetine geçmiştir.

Kıbrıs’ın fethinden sonra Ada’nın nüfusunu oluşturan iki halk; Türkler ve Rumlar barış içinde yaşamış, bu barış havası 19. yüzyıla kadar sürmüştür.

İngiltere’nin 1914 yılında Kıbrıs’ı ilhak etmesine kadar neredeyse 4 asır Türklerin hâkimiyetinde kalan Kıbrıs, bir takım oldu-bittilerle elden çıkmış; Kıbrıs ve Kıbrıs Türklerinin hayatında yeni bir dönem başlamıştır.  Böylece günümüze kadar devam eden Kıbrıs sorunu ortaya çıkmıştır.

Osmanlı İmparatorluğu'nun hakim olduğu bölgelerden çekilmesiyle geniş bir coğrafyada uzun yıllar hüküm süren Osmanlı Barışının yerini kan ve gözyaşı almıştır. Balkanlarda, Afrika'da ve Ortadoğu'da istikrarsızlık hüküm sürmektedir. Kıbrıs Sorunu da bu durumdan bağımsız değildir, aynı sürecin bir parçasıdır.

Osmanlı’dan sonra Kıbrıs’a yönelik olarak, Türkiye Cumhuriyetinin kurulduğu yıllardan 1950’li yıllara kadar, pasif politikaların izlendiğini görüyoruz. Kıbrıs 1950’li yıllardan itibaren Türkiye’nin gündemine daha net biçimde girmeye başlamış; Kıbrıslı Türklerin haklarına kavuşması yolunda önemli girişimlerde bulunmuştur.

Bu girişim ve kazanımların en önemlilerinden birisi hiç şüphesiz 1959’da İsviçre’de imzalanan Zürih ve Londra Antlaşmaları’yla Türkiye’nin 3 garantör ülkeden biri olduğunun tescil edilmesidir.

Türkiye’ye garantörlük asker konuşlandırma statüsü tanınmasında dönemin etkili, üretken ve yapıcı aktörü, eski Dışişleri Bakanı, Demokrasi şehidimiz merhum Fatin Rüştü Zorlu’yu rahmet ve minnetle anmak gerekir.

Türklerin ve Rumların eşit ortaklığına dayalı Bağımsız Kıbrıs Cumhuriyetinin kuruluşundan kısa bir süre sonra, Rumların adayı Kıbrıs Rum Cumhuriyetine dönüştürmek maksadıyla Türklere yönelik insanlık dışı saldırıları üzerine;

Tam 40 yıl önce 20 Temmuz 1974’de Türk Silahlı Kuvvetlerimiz Ada’ya askeri müdahale yapmak durumunda kalmıştır.

Türkiye'nin Ada’ya müdahale ederek Kıbrıs Türklerinin varlığını ve güvenliğini teminat altına alması, tarihimizin bir kaç yüzyıllık seyri dikkate alındığında, son derece mühim bir hadisedir.

Kıbrıs'da Türkiye Cumhuriyetinin 1974 yılında gerçekleştirdiği Askeri Barış Harekatından sonra en önemli icraatları ve atılımları AK Parti hükümetleri zamanında gerçekleştirilmiştir.

2002 yılında AK Parti iktidara geldiğinde; ülkenin tüm sorunlarında olduğu  gibi Kıbrıs  sorununda  da köklü adımlar atarak, çözümsüzlüğü değil, çözümü amaçlayan bir yol izleyerek ezberleri bozmuştur.

Diplomaside; Kıbrıs Türk halkının asli kurucu vasfından,  Ada üzerindeki eşit hakların muhafazasından asla taviz vermeden; kurucu ortaklığa dayanan bir devlet için ortaya konulan çözümlere her defasında iyi niyetle yaklaşmıştır.

Adadaki kardeşlerimizin ve gelecek kuşakların, dünyayla sağlam bir iletişim içerisinde, hiçbir gelecek kaygısı hissetmeden, güven içinde yaşayabilmesi için kesin bir çözümden yana olmuştur.

Aynı zamanda Kıbrıslı Türklerin müzakerelerde elinin güçlenmesi ve daha müreffeh bir toplum yapısına kavuşmasını sağlamak için de Kuzey Kıbrıs’taki siyasi yapının, ekonomik yapının güçlendirilmesi noktasında köklü adımlar atılmıştır.

Kuzey Kıbrıs’a sulama ve içme suyu aktarılmasını sağlayacak “İçme suyu Temini Projesi” bunlardan biridir. Bu kapsamda 2 adet baraj, toplam 107 km boru hattı inşa edilmiştir. Yine Mersin’den Girne’ye döşenecek elektrik hatları kullanılarak Kuzey Kıbrıs’a Elektrik Temini projesi, Kıbrıs’a hayat veren ve Ada’nın kaderini değiştirecek adımlardan diğeridir.

AK Parti olarak Kıbrıslı Türklerin haklarını gasp eden mevcut durumun sürmesine izin veremeyiz. Kıbrıslı Türklerin yıllardır maruz bırakıldığı haksız izolasyona son vermek, her zaman AK Parti hükümetlerinin dış politikadaki önceliklerinden birisidir.

Rum tarafının da Kıbrıs Türk tarafı gibi üzerine düşen sorumluluğu yerine getirerek aynı samimi ve yapıcı çabayı göstermesi halinde Kıbrıs sorununun süratle çözüme kavuşturulabileceğine olan inancımızı hala muhafaza ediyoruz.

Bu vesileyle, Kıbrıslı kardeşlerimizin 20 Temmuz Barış ve Özgürlük Bayramını gönülden kutluyor,  kahraman Türk Silahlı Kuvvetlerimizi  de bir kez daha tebrik ediyorum.

Barış Harekatı'nı başarıyla gerçekleştiren Dönemin Başbakanı Bülent Ecevit’i ve Başbakan Yardımcısı Necmettin Erbakan’ı,  Şehit Mehmetçiklerimizi ve Mücahitlerimizi rahmetle, gazilerimizi de şükranla anıyor, Yüce Meclisi saygılarımla selamlıyorum."

ÇALIK DA İSRAİL SALDIRISINI KINADI..

Bu arada AKP MKYK Üyesi ve Malatya Milletvekilli Öznur Çalık da TBMM’de söz alarak İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırılarını kınadı.

Mübarek Ramazan ayında Filistin’de Hayatını kaybeden sivil vatandaşlara rahmet dileyen Çalık: “İsrail, Filistin’i ağır bir bombardıman altına alarak işgal etmektedir. İsrail devleti uluslararası hukuka aykırı davranmakta ve sivilleri katletmektedir." dedi.

İsrail’in Gazze’ye yönelik bin 470'den fazla hedefe saldırdığını belirten Çalık: “Gazze’de şehitlerin sayısı 200'e, yaralıların sayısı 2000'e yükseldi. Hayatını kaybedenlerin yarısı bebek, çocuk ve kadınlardır. Geçtiğimiz gün insanlıktan nasibini almayan İsrailli kadın milletvekili, kan dondurucu ve küstahça bir açıklama yaptı. Filistinli çocuklar ve kadınlar başta olmak üzere hepsinin ölmesini isteyen bu gözü dönmüş zihniyeti şiddetle kınıyorum.” diye konuştu.

Çalık: “Buradan Filistin’de yapılan bu soykırıma sessiz kalan adeta kör olan başta batılı devletler olmak üzere tüm dünyaya,  sesleniyorum: Filistin'de sadece Filistinli masum çocuklar, kadınlar ölmüyor. Filistin'de küresel adalet, küresel vicdan ölüyor. Filistin'de insanlık ölüyor. Bu katliama susan, bu zulmün ortağıdır.” diyerek sözlerini tamamladı.

UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız