SON DAKİKA
SON DEPREMLER

Söze Gerek Var mı?

A- A+ PAYLAŞ

Malatya Orgazine Sanayi Bölgesi’nin, arıtılmadan Şahnahan Deresi’ne akıtılan kimyasal ve biyolojik atık suyunun Tohma Çayı’na karıştığı bölgedeki çarpıcı fotoğrafları, önceki haberlerimizde kamuoyunun ve ilgililerin dikkatine sunmuştuk.. Bu haberimizin üstteki fotoğrafları da, kontrolsuz ve sorumsuz sanayileşmenin Karakaya Baraj Gölü’nde yarattığı kirliliği yansıtıyor. Fotoğrafları, “duyarlı ve sorumlu” bir çevre dostu çekti. Eğitimci Kasım Gümüş’ün, Tohma Çayı’nın Karakaya Baraj Gölü’ne kavuştuğu ve gölün başladığı Durucasu Köyü kıyılarından çektiği bu fotoğraflar, çok yeni.. Geçtiğimiz hafta gölün, ne halde olduğunu yansıtıyor. Kasım Gümüş’ün bu fotoğraflarındaki bir başka ayrıntı da, ilk karelerde ufuk hattına ve karşı kıyıya yakın olan bir balıkçı kayığı.. Gölün “kararmadığı” için nispeten temiz kabul edilen bölgesinde başladığı avlanma sürecini, “kapkara” bölgede sürdüren “sorumsuz” bir balıkçıya suçüstü bu aynı zamanda. Belki de bu adamın tuttuğu balıkları tüketti birçok insan.. Olay bu kadar vahim, bu kadar korkunç.. Peki peşpeşe yaptığımız bu yayınlar, bu konuda görevli İnönü Üniversitesi’nin “sorumlu” bilim insanları ve çok az sayıda sorumlu insan dışında, gerek kamu yöneticisi, gerek siyasetçi, gerek sivil toplum örgütü temsilcisi, gerekse tüketici.. Birilerini harekete geçirdi mi? Maalesef hayır.. Hemen burnumuzun dibindeki Karakaya Baraj Gölü ile orayı besleyen dere ve çayların durumu ortada.. Biz yayıncılar, sorumluluk duygusuyla bu çevre felaketinin önlenmesi için çaba gösteren bilim insanları ve bu fotoğrafları çeken duyarlı insanların elinden gelen bu kadar.. Önleme için caydırıcı, zorlayıcı bir gücümüz yok. Sadece, sorunu bütün boyutuyla ortaya koyuyoruz.

Bilim insanları, istek üzerine rapor üzerine rapor düzenliyor, yapılacaklar, yapılması gerekenler konusunda.

PEKİ NE YAPILMALIYMIŞ?..
Malatya Valiliği, İl Özel İdaresi tarafından desteklenen ve yürütücülüğünü İnönü Üniversitesi Feb-Edebiyat Fakültesi Biyoloji Bölümü Öğretim Üyesi, Hidrobiyolog Yrd. Doç. Dr. Didem Gökçe’nin yaptığı “Tohma Çayı Havzası’nın Hidrobiyolojik Yönden Araştırılması ve Ekosistemin Değerlendirilmesi” projesi kapsamında hazırlanan “Tohma Çayı Ağız Bölgesinin Su Kalitesi ve Karakaya Baraj Gölü’ne Olan Etkisi” başlıklı raporda, Tohma Çayı’nda ve Karakaya Baraj Gölü’nde sanayi atıklarının yarattığı kimyasal kirliliğin sudaki oksijeni neredeyse sıfır düzeyine düşürerek canlı yaşamını tehdit ettiği vurgulanmıştı.

İnönü Üniversitesi Feb-Edebiyat Fakültesi Biyoloji Bölümü Öğretim Üyesi, Hidrobiyolog Yrd. Doç. Dr. Didem Gökçe yönetimindeki bilim kurulunun Tohma ve Karakaya Baraj Gölü’nün su kalitesinin korunması konusundaki raporunda yeralan çözüm önerileri şöyle:

”..Ekosistemin sürdürülür bir yaklaşımda, yani sürekli ve dengeli kalkınma prensipleri doğrultusunda, çevresel etkiler dikkate alınarak geliştirilmesi, sosyo-ekonomik kalkınmada sürekliliğin sağlanması açısından önemlidir:

1. Metal kirliliği içeren inorganik ve organik kirleticilerin yeterli artım yapılmadan alıcı olan ekosisteme bırakılmaması büyük önem taşımaktadır.

2. Solunum gazı olan oksijen miktarının sudaki azalması, (hipoksik ve anoksik koşullar) canlı ölümlerine yol açar.

3. Metal kirliliğinin, ekosistemde besinsel aktarım yolu ile birikime neden olarak ekosistemdeki tüm canlılara ve insana geçmesi kaçınılmazdır.

4. Aşırı kirlenme sonucu ekosistemin kendini yenilemesi çok uzun bir süreç alır ve eski haline gelmesi mümkün olamayabilir.

5. Tohma Çayı ekosistemi, havza bütünlüğü şeklinde ele alınmalıdır. Yukarı havzada yer alan kanyonlar, III. derece Sit alanı olarak koruma altına alınmışken ağız bölgesi, kirleticiler tarafından etkilenmektedir. Mevcut kirliliğin Karakaya Baraj Gölü’nü kirlettiği de değerlendirilmelidir.

6. Sanayi tesislerinden kimyasalların ve ağır metallerin atılması engellenmeli, gerekli kontroller ardışık olarak yapılmalıdır

7. Tohma çayı ve baraj gölü çevresinin yoğun tarım alanı olduğu düşünüldüğünde sulama yolu ile tüm kirleticilerin tarım ürünlerine, küçük ve büyükbaş hayvanlara geçeceği sonunda yeniden insanda birikim yapacağı bilinmelidir.

8. II. Organize Sanayi Bölgesi Arıtım Tesisi devreye girene kadar atık suların sürekli sucul ekosisteme bırakılması, yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı son derece ciddi sonuçlara yol açacaktır.

9. Arıtılmayan atık suların farklı kanallar yolu ile Bölgedeki farklı çay ve derelere bırakılması, sonuçları değiştirmeyecektir; çünkü son alıcı ortam yine Karakaya Baraj Gölü’dür.

10. Baraj Gölünün kirlenmeye devam etmesi ekonomik yönden gelir getiren balıkçılık sektörünü doğrudan engelleyecektir.

11. Malatya ili sucul ekosistemin (atık sularla kirletilen Şahnahan Deresi, Tohma Çayı, Karakaya Baraj Gölü gibi) devamlılığı ve her yönden tehdit altında bulunması nedeni sorunun bir an önce kalıcı şekilde çözümlenmesi büyük önem taşımaktadır.

Su kaynaklarını bundan sonra artırmamız söz konusu olamayacağına göre mevcutları koruması ve kirletmemesi önem taşımaktadır. Özellikle atık suların arıtılarak alıcı su ortamına bırakılması son derece önemlidir. En önemlisi, “su ekosisteminin dengesi devam ettiği sürece, tüm canlı yaşamının devam edebileceği” bilinci unutulmamalıdır. Ancak bu şekilde “yenilenemez enerji olan su ekosisteminin” “insan kaynaklı” bozulması önlenebilir. Kirletmeden üretim yapmak, ülkenin ve sanayicinin temel politikası olmalıdır.

Her ne kadar su, “yenilenir kaynak” olarak ele alınsa da enerji eldesi, sulama, bilinçsiz yapılan balıkçılık, herhangi kaynaklı atıkların deşarjı vs. için suyun kullanımı, yukarıda sıralanan tüm etkiler ele alınarak değerlendirildiğinde, Şahnahan Deresi, Tohma Çayı ve Karakaya Baraj Gölü (Hasırcılar ve Boran mevkisi kirliliği ve balık ölümleri) örneğinde olduğu gibi, su ekosisteminin aslında “yenilenemez bir kaynak” olduğu net bir şekilde ortaya çıkmaktadır. Günümüzde ve gelecekte suyun önemi ele alındığında suyun her türlü kullanımı, hem akarsu havza sistemleri (akarsuyu besleyen yan kollar ve yeraltı suları) hem de göl havzaları (gölle ilişkili çay ve yeraltı suları) mutlak koruma altına alınmalıdır.”

UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız