SON DAKİKA
SON DEPREMLER

"Suriye Bizim İçin Bir Bataklık Değildir"

0
Güncellendi - 2016-10-23 19:43:26
A- A+ PAYLAŞ

Türk Ocakları Malatya Şubesi tarafından düzenlenen sohbet toplantılarında bu hafta ‘Fırat Kalkanı Harekatı ve Musul Harekatı’ konuşuldu.

Dernek binasında gerçekleşen toplantıya Malatya Ülkü Ocakları Başkanı Fevzi Şahin, Türk Ocakları Malatya Şube Başkanı Nadir Günata, Arguvan eski Belediye Başkanı Mehmet Kızılay, Emekli Albay Cengiz Bircan, Oğuz Boyları Kardeşlik Derneği Başkanı Murat Ali Tutar ve Türkmen gençler ile üyeler katıldı.

Sohbet toplantısında konuşan Emekli Albay Yusuf Çetinkaya, Suriye’nin Türkiye’ye 911 kilometre sınır varlığı olduğunu belirtti.

Çetinkaya şunları söyledi:

"Suriye sınır komşumuz olan bir ülke. Yüzölçümü Türkiye’nin altıda biri olan, 22 milyon nüfuslu bir ülke. Hem Suriye’de hem Irak’ta en önemli olan konular dini ve etnisite ile ilgili konulardır. Suriye’nin %83’ü Arap, %7 Türk, %6 Kürt ve %4’ü de diğer gruplardır (Ermeni, Dürzi vs). Dini dağılımına baktığımızda çoğunlukla sünni, %10’luk bir çoğunlukla Nusayri ve geri kalanlarda diğer dinlerin dağılımı şeklindedir. Bu neden önemli; çünkü Irak’ta bunun tam tersi bir durum söz konusudur. Suriye’de sünni çoğunluk varken Nusayri yapı idaredeydi, Irak’ta ise Şii yapı çoğunluktayken Sünni idare baştaydı. Bu bölgedeki sorun merkezleri işte bu yapı üzerine kuruludur.

Suriye’nin en önemli konusu bizimle olan 911 km.lik sınır varlığıdır.

Şimdi Suriye bir bataklık mı değil mi bizim için?

Hayır, Suriye bir bataklık değildir. Çünkü Suriye coğrafyası Anadolu coğrafyasının doğal bir uzantısıdır. Herkesin bildiği gibi sınırlar cetvelle çizildi bu bölgede. Bu çizim sayesinde köyün yarısı Suriye’de kaldı diğer yarısı bizde. Akrabalık bağları devam ediyor.

Suriye dünyanın en önemli ulaşım kanalları olan Süveyş ve Basra körfezine önemli bir yaklaşma istikameti sağlıyor. Ayrıca Kızıldeniz’e bir yaklaşma istikameti sağlıyor. Bu da hammadde kaynağı olan Afrika boynuzuna bir ulaşım yol demek oluyor.

Yine Suriye’yi ele geçiren hem Asya’ya hem Afrika’ya doğru bir üs bölgesi olarak kullanabilir. Tabi bu söylediklerimiz Irak için de geçerlidir.

Kerkük-Yumurtalık petrol boru hattı yapılmadan önce Suriye’nin daha önceki döneminde Irak petrolleri Suriye üzerinden naklediliyordu. Bölgede şu anda var olan karışıklıklar sona erdiğinde Irak petrollerini Türkiye üzerinden değil de Suriye üzerinden geçirmeyi planlayanlar var.

Bizim için en önemli konu Suriye’de var olan Türk nüfustur. Suriye genel politikası gereği Ermeni haricindeki unsurları ayrı bir ırktan saymıyor. Bu nedenle Türkleri Arap Müslüman nüfus içerisinde gösteriyor. Yaklaşık 3,5 milyon Türk var bu bölgede. Golan bölgesinde varolan Türk köyleri İsrail’in işgali sonrası yıkılıp yok edildi. Humus Türkleri de iç savaştan sonra yerlerinden ayrıldılar. Rakka Türkmenleri PYD’nin Tel Abyad’ı ele geçirmesi üzerine bölgeden sürüldüler. Aynı zaman da Kobani dedikleri Ayn-el Arap’taki Arapları da sürdüler. Yine Türkmendağı’nın düşmesi, bugün harekatın yapıldığı Azez- Cerablus hattının düşmesi o bölgdeki Türk varlığının sona ermesi anlamına gelir.

AB-D ve Rusya açısından bu bölgenin önemi nedir?

-Ortadoğu petrol alanlarının kontrolü.

-Süveyş, Basra Körfezi ve Kızıldeniz vasıtasıyla Hint okyanusuna giden yolun kontrol altında tutulması.

-Ayrıca Hristiyan ve Yahudiler için kutsal olan Kudüs’ün kontrolü bu ülkeler için önem arzetmektedir.

-ABD’nin dünyanın 5 fay hattından biri olarak tanımladığı Ortadoğu coğrafyasını kontrol etmek istemesi.

-Rusya bunlardan farklı olarak Deli Petro’nun vasiyetine uygun olarak sıcak denizlere çıkmış olacaktır.

1980’lerde yayınlanmış olan dünya siyonistler birliğinin dergisinde Suriye’nin kıyılarında bir alevi devleti, Şam ve Halep’te iki ayrı sünni devleti, Golan’da yani güney sınırında bir dürzi devleti kurulması planı yapılmıştır. Yani bu işler bir sabah kalktık uyandık bu mesele ile karşılaştık ile olmuyor. Uzun yıllara dayalı bu bölge için oluşturulan planlar mevcut. İmkan ve fırsatlar elverdiği ölçüde bu planlar devreye sokuluyor.

Şimdi gelelim biz bu Cerablus-Halep arasındaki harekatı neden yaptık, neden girdik o bölgeye?

PYD kantonları var; Cizire, Kobani ve Afrin. PYD 2003 yılında kuruldu ve tamamen PKK doğrultusunda bir parti. YPG bu PYD’nin silahlı unsurudur.

PKK=PYD. Peki neden böyle diyoruz? Bakın parti tüzüğünden 2 tane madde okuyacağım ve mesele anlaşılacak;

-Parti üyeliği koşulu: Lider Öcalan’ın demokratik uygarlık metodunun benimsenmesi.

-Parti tüzüğü: Her parti üyesinin görevi lider Abdullah Öcalan’ın değerleri ile gurur duymak, onlara bağlı olmak ve lideri esaretten özgürleştirmek için mücadele etmek.

Daha çok kısa bir süre önce Salih Müslim Almanyada yaptığı bir açıklamada “Biz Rojova’nın parçalanmasına müsaade etmeyeceğiz” dedi. Neresi bu Rojova; Cizre, Kobani, Afrin ve bizim harekat başlattığımız bölge. Bizim harekat gerçekleştirdiğimiz bölgeyi de aldıkları vakit Rojova diğer adı ile Batı Kürdistan eyaleti tamamlanmış olacak. Bunun da bir sonraki aşaması denize çıkan bir Kürdistan’dır. İşte Fırat Kalkanı harekatı ile buna engel olunmuş oldu.

Harekat esas olarak IŞİD’e, Suriye demekratik güçlerine ve PYD’ye karşı başlatılımş bir harekattır. Bizim ise kendi milli unsurlarımız dışında ÖSO, koalisyon güçleri ve kısmen ABD destek vermektedir.

20 Eylülde Azez’e Afrin’den PYD saldırdı. Bizim topçularımız bu saldırıyı püskürttüler. Yine aynı gün IŞİD ile koordineli olarak Mare’ye saldırdılar. 20-22 Eylülde Rakka’da IŞİD ile mücadeleyi keserek Fırat nehrini geçerek Menbiç’e saldırdılar. Rejim Fırat nehri üzerindeki köprüleri daha önce imha etmişti. Bu PYD unsurlarının zırhlı araçları mevcut. Nasıl geçirdiler bu araçları Fırat’ın karşı yakasına? ABD’nin verdiği destekle geçtiler maalesef. Bunun sonrasında Menbiç’i ele geçirdiler ve Cerablus’a ilerlemeye başladılar. Bu esnada Menbiç’teki unsurları ile Afrin’deki unsurlar koordineli bir biçimde El-Bab’a saldırı başlattılar. Biraz önce bahsettiğim koridoru kapatıp Rojova kantonunu oluşturmaya yönelik bir çaba içerisine girdiler. Bu gelişmeler üzerine 24 Eylülde Fırat Kalkanı operasyonu başlamış oldu.

Türkiye Cumhuriyeti’nin amacı güvenli bölge oluşturmak. Bu operasyonla kazanılan bölgelerde AB’den gelecek paranın ve uluslararası kamuoyunun desteği ile uçuşa yasak güvenli bölge oluşturulsun, barınma yerleri hazırlansın ve savaştan mağdur olan insanlar bu bölgelerde yaşamlarını devam ettirsinler. Ne egenin soğuk sularında can versinler ne de avrupada polisin askerin elinde eza çeksinler. Bu bölgede toplansınlar, yarın ortam sakinleşince yerlerine yurtlarına geri dönsünler. Bahsedildiği gibi kendisine toprak kazandırmak değildir Türkiye’nin amacı. Temel öncelik sınır güvenliği ve kendisine sığınmış olan insanların daha iyi koşullarda bu süreci geçirmeleridir.

Gelelim Musul operasyonuna;

Irak, Basra körfezine çıkışı olan bir ülke. Bizim yani Osmanlının eski coğrafyasıdır buralar. 37 milyon civarında nüfusu var. Türkmen nüfus gayrı resmi olarak 2,5-3 milyon civarında. 331km sınırımız var Irak devleti ile. Bu bölgedeki etnik mezhepsel çatışmalar bu iki devletten kaynaklanmaktadır. Nüfusun %97’si müslüman %3’ü hristiyandır. %65 şii %32 sünni bu müslüman nüfusun.

Yukarıda bahsettiğim dünya Siyonist birliğinin resmi yayın organında 1982 yılında yayınlanan bir yazıda Irak için şu öngörüde bulunulmuş: Kuzeyde Kürt devleti, ortada sünni, güneyde şii devleti. Peki bu durum fiili olarak gerçekleşti mi şu anda? Sıkıntı ortadaki sünni devletle güneydeki şii devletin hakimiyet mücadelesinden kaynaklanıyor. Sünni yapı IŞİD’e destek verdi, aşağıdaki şii yapı daİran’dan destek aldı. Amerika şiiyi kullanıp sünniyi harcayarak öbür tarafa geçmek istiyor. Amerika’nın Musul düşmanlığı nereden geliyor peki? ABD körfez harekatında en büyük zaiyatı Musul’da vermiştir.

Musul harekatında bizim için önemli bir sorun var. IŞİD Musul’a girdiği zaman teçhizatını herşeyini bırakıp kaçan 2 tümen ıRak askerinin yerine Irak merkezi hükümeti yeni bir yapılanmaya gitti. İran Devrim Muhafızlarından esinlenerek Haşdi Şaabi yapısını oluşturdu. Bu yapı Ambar başta olmak üzere birkaç yerde büyük katliam yaptı. Tamamıyla fanatik bir şekilde İran şii yapısını gündeme getiriyor. Yani mezhebik çatışmaları tetikleyebilecek bir yapıya sahip. Bunun ile Kuzey Irak’taki demografik yapıyı bozmaya çalışıyorlar. Ayrıca hedef gözetmeksizin kadın çocuk demeden öldürüyor bu Haşdi Şaabi kuvvetleri. Türkiye bu durumu istemiyor. Ancak İran’ın isteklerine çok büyük hizmet eden bir yapı. Başika’daki kamptan dolayı Hşdi Şaabi’nin komutanı Türkiye’yi net bir şekilde tehdit etti. Bu güven nereden geliyor peki? Tabii ki İran’dan geliyor. Musul’daki sünni aşiretler de bunları istemiyorlar. Çatışma çıkacak çünkü. Hem bu mezhepsel çatışma ihtimalinin kendisine yansımalarını önlemek için hem de kendisine yönelecek göç dalgası ve o bölgedeki Türkmenler yüzünden Türkiye bu birliklerin savaşa katılmasını istemiyor. Haşdi Şaabi komutanı verdiği demeçte: “Hz. Hüseyin’in intikamını musul halkından alacağız” diyor.

Şimdi Musul operasyonuna peşmerge destek veriyor. Peki Barzani neden Türk tezini kabul eder konumda? Çünkü Talabani’nin yardımcısı Gola Hareketi diye bir hareket kurdu. Ve ilk görüşmesini Kandille yaptı. Ortak düşmanlara karşı birlik olalım dediler. Bu düşmanlardan biri de Barzani tabii ki. Barzani bu tehdit karşısında Türkiye’ye yanaşma ihtiyacı hissetti. Türkiye’nin kara kaşı kara gözü içi değil, şu anki çıkarları onu gerektirdiği için bunu yapıyor tabii ki.

Operasyona Ninova bekçileri, şii milisler katılacak, peşmerge katılacak. ABD PKK’nın operasyonda olmayacağını bildirdi. PKK Sincar dağında bekliyor. Şii milisler Musul’un boşaltılması için IŞİD’e batıya doğru bir koridor bırakıyorlar. Bu da planın bir parçası Rusya karşı çıktı biliyorsunuz buna. Niye bırakıyorsun IŞİD’i? Bunları bırakınca nereyegeidecek bunlar, tabii ki Suriye’ye gidecekler. Kiminle savaşacaklar burda? Şii milisler Telafer’i hedefliyor Irak ordusu da kent merkezini hedefliyor. Telaferde kimler var Türkler var. Neden orayı hedefliyorsun? Oda ayrı bir konu…

17 Ekim saat 01:40 itibari ile operasyon başladı. Operasyon başlamadan hemen önce Peşmerge bakanlığı planda olmayan bir güç operasyona katılmayacaktır diye bir açıklama yaptı. Operasyona katılırsa hedef alınacaktır dedi. Kimi kastetti peki? Haşdi Şaabi’yi kastetti Musul’a girmeyecek diye.

Operasyon esnasında Peşmerge kuzeyden Irak ordusu güneyden Musul’a doğru ilerlerken peşmerge güçleri zorlukla karşılaştı ve hatta peşmerge kuvvetlerinin komutan yardımcısı öldü ve kuzeyden ilerleyiş durdu hemen hemen. İnsanın kafasına takılıyor KDP zorlukla karşılaşıyor duruyor ama güneyden ilerleme devam ediyor.

Bu operasyonu önleybilecek önemli bir konu daha mevcut; Musul barajı. Biliyorsunuz IŞİD’in tepe yönetimi Saddam’ın kurmaylarıdır hep ve öyle boş adamlar da değiller. 12 milyar metreküp su var barajda, patlatıldığı takdirde Musul sular altında kalıyor. Ve etkisi devam ediyor Bağdat’a kadar da ulaşıyor. Buna tedbir alındığı söyleniyor ama nasıl bir tedbir olduğu konusunda bilgimiz mevcut değil.

Bir diğer tartışmalı konu Başika’daki Türk askeri varlığıdır. TSK 22 yıldır o bölgededir. Selahaddin, Erbil, Süleymaniye, Zaho, Dohuk’da irtibat timleri mevcuttur. Kanimasi, Bamermi, Diyala’da muharip kıtalar mevcut. Kerkük, Telafer ve Musul’da timlerimiz mevcuttur.

Sincar Dağı Irak ile Suriye sınırı arasında bulunan bir dağ. Burası PKK’nın Kandil’den sonraki en önemli üssüdür. Türkiye’ye 90 km. mesafededir. Buraya kim sığındı? Ezidiler sığındı. Kim yardım etti bu sığınma işine? PKK ve ABD yardım etti. PKK buraya depo, yaşam alanı gibi yapılanmalarının hepsini yaptı. V e Kandil’den yarın çekildikleri takdirde gelecekleri yer burasıdır. Buranın üstü neresi Cizire kantonudur. Bizim Fırat Kalkanı operasyonunu yapmasaydık oluşacak olan Rojova kantonunun hakim bölgesi işte bu Sincar dağıdır. Ve bu dağ PKK’nın elinde olacaktı ve 911km+311km’nin yaklaşık 200km.’si ile birlikte yaklaşık 1000 km’lik sınır boyunca bize düşman silahlı bir terör örgütü olacaktı.

Bu dağ bölgedeki en hakim dağdır.

Bu harekat sonucunda:

1-Türkiye aleyhine yapılmak istenen etnik ve mezhebsel değişiklik önlenmiş olacak.

2-Bölgedeki Türklerin hakları korunmuş olacak.

3-Bölgedeki asayiş ortamının sağlanmasıyla ve eğer Irak merkezi hükümetinin gücü yeterse terör örgütünün yeni bir yapılanma ortamı ortadan kalkmış olacak.

4-AB ülkeleri ve ABD’nin bu bölge ile ilgili Türk milli çıkarlarına ters planları uygulama imkanı bulamamış olacaktır.

Tabi görünen o ki IŞİD ortadan kaldırılmayacak ve başka yerlere yönlendirilecek. Emperyalist hedeflere uygun olarak dünyanın çeşitli yerlerinde mezhepsel çatışmaların körükleyicisi olarak yeni ihaleler alacaklardır."

Bülten- malatyahaber.com- iha

türkocağııı

türkocağıa

 

türkocağı1

türkocağıyusuf

UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız