SON DAKİKA
SON DEPREMLER

"Talimat Verdim Ama Neden Verdim Bilmiyorum!"

0
Güncellendi - 2017-02-28 03:02:47
A- A+ PAYLAŞ

2. Ordu Karargahı'ndaki darbe girişimine ilişkin olarak eski Harekat Destek Yarbaşkanı Tuğgeneral Zeki Karataş verdiği ifadesinde, Ordu Komutanı Adem Huduti'yi, darbe girişimi sırasındaki "ne yapacağını bilmemekle" suçladı.

Malatya Cumhuriyet Başsavcısı Ergül Yılmaz ve Malatya Cumhuriyet Başsavcı Vekili Mehmet Badem tarafından hazırlanan Malatya Darbe Girişimi iddianamesinin dosyasındaki ifadelerde, darbe girişimi gecesine ilişkin olarak, 2. Ordu eski Harekat Destek Yarbaşkanı Tuğgeneral Zeki Karataş’ın ifadelerinde ilginç ayrıntılar yer alıyor.

-“Adem Paşa kararsızdı, net tavır koyamadı”

Darbegirişiminin tutuklu sanıklarından eski Ordu Komutanı Adem Huduti'nin, darbeci Albay Bahadır Erdemli'nin emrine girmiş olduklarını öne sürdüğü 2 generalden biri olan 2. Ordu eski Harekat Destek Yarbaşkanı Tuğgeneral Zeki Karataş, darbe girişimi gecesinde 2. Ordu’da yaşanan gelişmelere ilişkin olarak ifadesinde, “Söz konusu mesajların gelmesi üzerine bu mesajları Ordu komutanımız Adem Huduti Paşaya bu mesajları götürmek için Mustafa Serdar Sevgili Paşa, Albay Bahadır Erdemli ve Binbaşı Eyüp Kök ile birlikte Orgeneral Adem Huduti'nin konutuna gittik. O gün Kurmay Başkanı olan Tümgeneral Angun izne ayrılmıştı. Serdar Paşa da bu göreve vekalet ediyordu, dolayısıyla ben ona bağlıydım. Bana emredince birlikte gitme hususunda tereddüt göstermedim. Zira gelen mesajlar önemli mesajlardı, bunu mutlaka arzedilmesi gerekiyordu. Sonrasında bu arz yapıldı. Ancak ben geride kaldığım için tam olarak ne konuşulduğunu bilmiyorum. Sonrasında karargaha gidelim demesi üzerine de hep birlikte karargaha geçtik. Karargahta Ordu Komutanımızın odasına girdik. Söz konusu evraklar açıldı. Ordu Komutanımız yazıları görünce bir tereddüt etti, ‘Ne oldu, nerden çıktı bu evraklar’ şeklinde söyledikten sonra bir yerleri aramaya çalıştı. Önce Kuvvet Komutanına ulaşmaya çalıştı, sonra da Genelkurmay Başkanına ulaşmaya çalıştı ancak ulaşamadı. Bir yandan da odada televizyondan haberlere bakıyorduk. Ortam karışmaya başlamıştı. Ordu Komutanı Adem Paşa kararsızdı ne yapacağını bilemiyordu. Net bir tavır koyamadı.”

-“Kafam çok karışıktı, neden böyle bir talimat vermişim”

Eski Tuğgeneral Karataş ifadesinde şu iddialarını aktardı:

“Ben söz konusu evraklar üzerine Orgeneral Adem Huduti'nin herhangi bir şerh düşüp düşmediğini görmedim. Benim yanımda böyle bir yazı yazmadı. Yazmışsa ne zaman yazdığını bilmiyorum. Sonrasında ben odadan ayrıldım. Kendi odama çekildim. Esasen ben o gün izinden dönmüştüm, çünki aynı gün bana bağlı bulunan MEBS Alayının komuta devir teslim töreni vardı. Vefa borcu sebebiyle iznimi ona göre ayarlamıştım. Ve o gün o sebeple karargahtaydım. Zaman zaman karargahın içerisinde değişik yerlere gidip geldim. Ben bu süreç içerisinde kimin kime silah çektiğini, kimin kimi kelepçelediğini görmedim. Avni Paşa'ya kelepçe vurulduğunu görmedim. Bahadır'ın Avni Paşa'ya silah çektiğini de görmedim. Ben daha sonra Avni Paşa'nın karargaha geldiğini gördüm. Ancak Avni Paşa Ordu Komutanımızın odasına gidince içeri girmedim. Ben bu süreç içerisinde hiç uzun namlulu silah taşımadım. Ben ordu karargahındaki dört adet telefon hattının kesilmesi talimatını verdim, ancak kesilmedi. Ne için bu talimatı verdiğimi bilmiyorum. Benim kafam karışıktı, bu nedenle neden böyle bir talimat verdiğimi hatırlamıyorum.”

-“Etrafımızın sarılmasına bir anlam veremedim, kafamız karışıktı”

Karataş, “Söz konusu karargahta bulunan ben dahil paşalar ve diğer görevliler hiçbir konuda hemfikir değildik, kafalarımız karışıktı, tam olarak ne yapacağımızı bilemiyorduk, bu nedenle birlikte de hareket etmedik. Etrafımız çevrilip bize ateş edilmeye başlandığında bir anlam veremedik, onun için ben de kendimi koruma amaçlı emniyet almak amaçlı makineli tabancamı elimde bulundurdum. Kimseye yönelik silahla ateş etme olayım olmadı.” ifadelerini ileri sürdü.

-“Sıkıyönetim emirlerini uyguladık…”

“Malatya 2. Ordu Komutanlığı karargahında hangi kararları aldınız, burada almış olduğunuz kararları nereye bildirdiniz?” şeklindeki soruya ise 2. Ordu eski Harekat Destek Yarbaşkanı Tuğgeneral Zeki Karataş, “Sıkıyönetim uygulanması konusundaki mesaj üzerine biz de kendimize bağlı birimlerde ve kışlalarda herkesi teyakkuza geçirdik. Hazırlıklı olmalarını ve birliklerinde hazır beklemelerini söyledik. Bu yönde emirler verdik. Bunu sıkıyönetim kanunu gereği olarak yaptık.” şeklinde cevap verdi.

-Yaralı Binbaşı için sağlık ekibi istememiş…

Darbe girişiminde 2. Ordu karargahında ölü olarak ele geçirilen ve darbe girişimi grubu içinde yer alan Binbaşı Fatih Kılıç ile ilgili soruya ise Karataş, “Ben Fatih Kılıç'ın sadece vurulduğunu öğrendim, gittiğimde yaralıydı henüz ölmemişti, sonrasında ölmüş, ancak ben görmedim. Kendisi dördüncü katta vurulmuştu, birinci kata kimin ne şekilde indirdiğini bilmiyorum.” yanıtını verdi.

-“Huduti bizlerin teslim olması için bir emir vermedi…”

2. Ordu eski Harekat Destek Yarbaşkanı Tuğgeneral Zeki Karataş, “Ben emir komuta zinciri içerisinden ayrılmadım. 2. Ordu Komutanı Adem Huduti karargahta bulunduğumuz süre zarfında bizlerin teslim olması veya dışarıdaki çatışmanın durması konusunda bana ve orada bulunan Mustafa Serdar Sevgili'ye ve Albay Bahadır Erdemli'ye bir talimat vermedi. Ben şahit olmadım. Şayet böyle bir talimat vermiş olsaydı ben bu talimata uyardım. Şahıs olarak Türk Silahlı Kuvvetlerinde emir komuta zincirinden ayrılmadım. Dışarıdan hiçbir talimat almadım. Anayasal düzene karşı herhangi bir suç işlemedim. Üzerime atılı suçlamayı da kabul etmiyorum.” sözleriyle ifadesini tamamladı.

Burhan KARADUMAN, Yeni Malatya Gazetesi- malatyahaber.com

UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız