SON DAKİKA
SON DEPREMLER

"Tarih Yazıyoruz"

0
Güncellendi - 2015-12-27 15:10:23
A- A+ PAYLAŞ

İnönü Üniversitesi Turgut Özal Tıp Merkezi’nde; Adıyaman’dan gelen 72 yaşındaki Besi Aslan ile Kahramanmaraş’tan gelen 71 yaşındaki Hasan Aslan isimli hastalara açık ameliyat gerektirmeyen TAVI yöntemi ile kalp kapakçığı takıldı. TAVI yöntemiyle müdahaleyi; Turgut Özal Tıp Merkezi Kardiyoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ramazan Özdemir’in başkanlık ettiği ve Prof. Dr. Hüseyin İnce, Prof. Dr. Hasan Pekdemir, Prof. Dr. Nevzat Erdil, Doç. Dr. Necip Ermiş, Yrd. Doç. Dr. Cengiz Çolak’ın da aralarında bulunduğu 15 kişilik bir ekip yaptı. 

Prof. Dr. Ramazan Özdemir; Aort kapağının (kalbin çıkış kapağının) ameliyatsız, kasıktan damar yolu ile değiştirilmesi olan TAVI yöntemiyle sağlıklarına kavuşan iki hastanın yanında, uygulamayı yapan ekipte bulunan doktorlar ile beraber bilgilendirme toplantısı yaptı. 

“Bazen Cerrahi Yöntem Uygun Olmuyor”

Dünya’da yeni uygulamaya başlanan TAVI yönteminin Türkiye’de yalnızca belli merkezlerde yapılabildiğini belirten Prof. Dr. Ramazan Özdemir, “Son yıllarda kalp - damar hastalıklarının tedavisinde heyecan verici yenilikler olmaktadır; bunlar arasında en önemlisi aort kapağının ameliyatsız değiştirilmesi yöntemi (TAVI) diyebiliriz. Bu yöntemle son 50 yıldır açık kalp ameliyatıyla tedavi edilen hastalar, kalpleri açılmadan, anjiyo yapılır gibi kasıktan girilerek tedavi olma şansına kavuşuyor.  Kalbin çıkışındaki kapağın cerrahi yöntem ile değil de kasık bölgesinden anjiyoya benzer bir yöntemle değiştirilmesi işlemini iki hastamıza uyguladık. İşlem gerçekten de hayatı kolaylaştıran bir yöntem. Bazı hastalarda ileri yaş ve yan hastalıklara bağlı olarak cerrahi yöntem kullanılması uygun olmuyor. Mesela daha önce By-Pass olmuş hastaların ikinci bir ameliyatı riskli olabilir. İşte böyle durumlarda TAVI yönteminin kullanılması daha avantajlı oluyor. “ dedi. 

“Yoğun Bakımda Bir Gün Kalıyorlar”

TAVI yönteminin cerrahinin yerini alması gibi bir durumun söz konusu olmadığının altını çizen Prof. Dr. Ramazan Özdemir; “ Belli bir hasta grubuna uygulanan bu yöntemde; hastalar işlemden hemen sonra bir gün yoğun bakımda kalıyorlar. Daha sonra ise durumlarına bağlı olarak 3 veya 4 gün hastanede kaldıktan sonra taburcu ediliyorlar. Hastalarımızın işlemden sonra herhangi bir sıkıntı ve şikâyetleri kalmadı. “ ifadelerini kullandı. 

“Risk Ortadan Kalkıyor”

TAVI yönteminin uygulanışı ile ilgili bilgiler veren Prof. Dr. Özdemir, “ Hastaların kasık bölgelerinden anjiyoya benzer bir şekilde girip, kalbin kapağını damar yolu ile değiştiriyoruz. Bu uygulamada göğsü açmak yok; yani büyük bir ameliyat gerektirmiyor. Dolayısı ile düşkün hastalarda cerrahinin getireceği risk de ortadan kalkmış oluyor. Bu yöntemin sağladığı avantajlar ise; Hiç kesi yapılmadığı için iyileşme dönemi kısa sürüyor, Kalp durdurulmadığı için kalp-akciğer makinesinin olumsuz etkilerine maruz kalınmıyor, Özellikle solunum ve böbrek yetersizliği bulunan ve daha önce kalp ameliyatı geçiren hastaların riski azalıyor, Ameliyat riski yüksek olan hastalar yönteme daha kolay tahammül ediyor. “ diye konuştu. 

“Bu Yöntem ile Kurtuldum”

Damardan girilen yöntem ile kalp kapakçığı nakli yapılan hastalardan 71 yaşındaki Hasan Aslan ise konuşmasında; “ 2010’da By-Pass olmuştum; o günden beri rahatsızdım. Bu yöntem ile kurtuldum. Ramazan Hoca ve ekipteki diğer hocalarımıza teşekkür ediyorum. İnşallah bundan sonra da benzer sıkıntıları olan hastalar bu yöntem ile kolay bir şekilde rahatsızlıklarından kurtulurlar. “ dedi.  

“Gurur Duyuyorum”

İnönü Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Cemil Çelik’te; TAVI yöntemini başarılı bir şekilde uygulayan ekipteki hocalara teşekkür ederek;  “ Turgut Özal Tıp Merkezi her gün bir yeniliğe imza atan merkez haline dönüştü. Değerli arkadaşlarımızın çabaları ile birçok alanda Türkiye’de en iyi cerrahi müdahalelerin ve tedavilerin yapıldığı bir merkez haline geldik. Öncelikle Ramazan Hocama ve ekibine teşekkür ediyorum. Bundan 20 sene önce Dünya’da ve Türkiye’de açık ameliyat ile kalp kapakçığının değişmesi sorun iken; bugün bir saat içerisinde damar yolu ile girilip kalp kapakçığı değiştiriliyor. Ben bu üniversitenin üst yöneticisi olarak bu durumdan gurur duyuyorum.  Eğer bu kadar başarılı doktorlarımız olmasa bu başarıları yakalamamız mümkün değil.” diye konuştu. 

“Tarih Yazıyoruz”

İnönü Üniversitesi’nin tarih yazdığını söyleyen Prof. Dr. Çelik, “ Tarihin hep tekrar ettiği topluluklar, gelişmemiş olan topluluklardır. Ama tarihin hep yeniden yazıldığı topluluklar ise ileri toplumlardır. Tarihin yeniden yazıldığı topluluklar içerisinde en önemli tarih yazan kurumlar; ülkelerin üniversiteleridir. Dolayısı ile İnönü Üniversitesi her gün bir tarih yazıyor; bizde bununlar gurur duyuyoruz. “ dedi. 

“Dünya’ya Eğitim Veriyoruz”

İnönü Üniversitesi’nin dünyada eğitim veren bir konuma geldiğini belirten Prof. Dr. Çelik; “ Bugüne kadar hep şuna alıştık; gidip bir işi Amerika veya Avrupa’dan öğrenip gelip burada yapacağız. Şimdi ise bazı alanlarda da dünyanın çeşitli yerlerinden gelen doktorlar gelip bizden öğreniyorlar. Son 1,5 ay içerisinde 10’a yakın bilim insanı İnönü Üniversitesi’ne eğitim almaya geldi. Zaten karaciğer nakli konusunda sanıyorum ki; bizden eğitim almaya gelen hekim ve araştırıcı sayısı artacak. Tıp alanının dışında; mühendislikte, doğa bilimlerinde, güzel sanatlarda da yurt dışından gelen öğrenci sayısı ve bilim insanı sayısında artış oldu. Sanıyorum şu an 20’e yakın yabancı üniversitemizde konuk olarak bulunuyor. “ ifadelerini kullandı.

Kaynak : Görüş Gazetesi (Haber-Foto :  Levent Barış)

UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız