SON DAKİKA
SON DEPREMLER

"Tarihte Türkler ve Kürtler" Sempozyumu

0
Güncellendi - 2015-12-27 20:14:50
A- A+ PAYLAŞ

Türk Tarih Kurumu'nun gerçekleştirdiği “Tarihte Türkler ve Kürtler” sempozyumu sona erdi.

Sempozyumda Erciyes Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Abdülkadir Yuvalı, Osmanlı döneminden günümüze kadar olan Kürt politikaları hakkında açıklamalarda bulundu.

Osmanlı Devleti'nde Kürtlerin herhangi bir sorununun olmadığını belirten Yuvalı, “Çünkü devlet o bölgenin yönetimi için yurtluk, ocaklık beyi olarak veriyor, o yörenin asayişini sağlaması için veriyor. Yani o yöreye bir vali göndereceğine, o yörenin karizmatik özelliği olana babadan oğula aşiret beyliğini sürdürmüş olan kişiye veriyor. Orada hem asayişi sağlıyor, hem vergisini düzenli şekilde alıyor. Dolayısıyla Osmanlı döneminde bu durum söz konusu değildir. Abbasi İmparatorluğu'nun dağılmasından sonra bu bölgede çeşitli devletler kurulmuştur ama bir Kürt devleti yoktur. Anadolu Selçuklu Devleti dağıldı ve 16 beylik kuruldu. Bunların arasında Kürt beyliği yok. Eğer Anadolu'da Kürtlerin belli yaşadığı bir toprak olsaydı ve o toprağı vatan kılmış olsalardı bu konuya farklı bakardık. Türklerin devlet hayatındaki varlıkları her kademede yönetici olmuşlardır. Türk devletlerinin bir özelliği var; hakimiyet paylaşılmaz” diye konuştu.

Osmanlı Devleti döneminde Kürtlerle alakalı devletin sorunu olmadığını ancak bazı yerel sorunlar olduğuna dikkat çeken Yuvalı, açıklamalarına şöyle devam etti: “Dolayısıyla bu sorunları da devlet Balkanlar'da nasıl çözdüyse Kafkasya'da nasıl çözdüyse Anadolu'da da öyle çözmüştür. Cumhuriyetle birlikte de biz bu manada da farklı bir şey söylemiyoruz. Cumhuriyet döneminde de Kürt kardeşlerimiz Kürt halkından devlet hayatında etkin görevlere gelen olmuştur. Nitekim bu sempozyumun sunum programında rahmetli İsmet İnönü, rahmetli Turgut Özal ve ondan önceki bazı devlet adamları bu çevreden sayıldığı için biz bunların devlet hayatlarına saygılıyız. Türkiye Cumhuriyeti Devleti de Türk devlet geleneğinin bir halkasıdır. Bu devlette bu ülkeye vatandaşlık bağları ile bağlı olan herkes bu devletin her türlü konumunda görev alır. Ama siz; 'Türkiye Cumhuriyeti Devletini parçalayalım, onun içerisine bir devlet kuralım.' Buna hiçbir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı asla izin vermez.”

Şu an için siyasallaştırılmış bir Kürt sorununun olduğunu savunan Yuvalı, şu ifadelere yer verdi:

“20. yüzyılda İngilizler Ortadoğu'ya yönelik nasıl bir siyaset uygulayıp burada yapay devletler kurdularsa ve bugün de 21. asırda tıpkı Avrupa’nın feodal çağında küçük küçük devletçikler olan bir Avrupa coğrafyası gibi Amerika’nın küreselleşme politikası çerçevesinde bu bölgede küçük feodal devletçikler oluşturmak istiyor. Bu oluşturmak istediği devletçikleri halka dayandırmak istiyor ve o nedenle Kürt kardeşlerimiz hedef seçilmiştir. Bunun tarihle bağdaşan bir yönünü bulamıyorum. Devlet ve millet olabilmenin şartları Kürt kardeşlerimizde yoktur. Dil yönüne bakıyoruz yok, inanç yönüyle bakıyoruz bir ve bütündür. Tarihten beri Kürt halkının varlığı söz konusudur ama bunlar millet olma, devlet olma konusunda bu süreçte ortaya bir varlık koyamamışlardır. Tarihi kaynaklardan gelen bilgileri günümüze yansıtırsak, günümüzde bir kaşık suda fırtına çıkarmak isteyenlerin genelde siyasi bir hesapları vardır. Irak’ın kuzeyinde 36. paralelin kuzeyinde geçmişteki Çekiç Güç operasyon sürecinin bir benzeri Anadolu'da gündeme getiriliyor. Bu yanlıştır ve devletin bu konuda gerekli önlemleri alması lazım. Güneydoğu ve Doğu Anadolu Bölgesi'nde maddi kültür unsuru olarak Kürt kardeşlerimize ait bir şey yoktur ama ortak var mı derseniz, evet.” 

UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız