SON DAKİKA
SON DEPREMLER

Tarım Bakanı Kayısıyı Anlattı

A- A+ PAYLAŞ

Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehdi Eker, TBMM'de kayısı ile ilgili meclis araştırması açılmasına ilişkin önerinin görüşüldüğü oturumda Malatya kayısıcılığı ile ilgili ayrıntılı açıklamalar yaptı.

Meclis tutanaklarına göre bakan Eker, şunları söyledi:

"Türkiye, polikültür tarımın yapıldığı, geniş üretim imkânlarına sahip bir ülke olması hasebiyle, ürünlerimiz içerisinde kayısı çok önemli, dikkate değer bir yer almaktadır. Tabii, dünyada da önemi bilinen ve belirli bir paya sahip bir meyve. 2004 yılı itibarıyla dünyada 400 bin hektar alanda kayısı üretimi yapılıyor ve 2,7 milyon ton dünyada üretim söz konusu. Türkiye, dünya taze kayısı üretimi bakımından yüzde 11'lik bir payla ilk sıralarda yer alıyor. Türkiye'yi sırasıyla İran, İtalya, Fransa, Pakistan izliyor. Oldukça dünyada sınırlı sayıda ülke taze kayısı üretimi yapıyor. Kuru kayısı üretiminde bulunan ülkelerin sayısı ise daha da azdır. Dünya kuru kayısı üretimi yıllar itibarıyla 90-95 bin ton arasında değişmektedir. Ülkemizin kuru kayısı üretimi ise 80 ile 85 bin ton arasında olup dünya üretiminin yüzde 85-90'ını karşılamaktadır. Dünyada kurutmalık kayısı üretiminde İran ve Pakistan Türkiye'den sonra gelen önemli üretici ülkelerdir.

Ülkemizdeki kayısı üretimi tabii açık alanda yetiştirildiğinden dolayı iklime bağlı olarak değişik bölgelerde yapılmakta ve bu üretim açısından, üretimin özellikle çiçeklenme dönemi tabii son derece de önemli ve üretimi belirleyen, sınırlayan temel faktör, özellikle "ilkbaharın geç donları" dediğimiz don hadisesi, meteorolojik hadise; üretimi etkileyen, sınırlayan temel etkenlerden bir tanesi.

Türkiye'de -Malatya başta olmak üzere- Malatya, Elâzığ, Erzincan bölgesi; Kars, özellikle Kağızman ve Iğdır bölgesi; İçel, Akdeniz Bölgesi; Ege Bölgesi, bir de "Sakarya Vadisi" dediğimiz alanda üretim yapılıyor önem sırasına göre. Bunlardan Malatya, Elâzığ ve Erzincan bölgesinde daha çok kurutmalık; Kars, Iğdır bölgesinde bir mikroklimaya sahip bir alanda daha çok sofralık; bir de Akdeniz sahil şeridinde ise erkenci sofralık çeşitlerin üretimi yapılmaktadır. Keza, Ege Bölgesi ve Akdeniz Bölgesi'nden sonra da ikinci erkenci bölge olup tamamen sofralık kayısı çeşitlerini üretmektedir.

Türkiye'de 2002 yılında 310 bin ton olan kayısı üretimi 2006 yılında 400 bin ton olarak gerçekleşmiştir. Kayısı üretiminin yüzde 60'ı Malatya ilimizde ve bunun üretiminin yüzde 90'ı ise kurutmalıktır. Malatya'da yaklaşık 50 bin aile ve Türkiye genelinde de 70 bin ailenin doğrudan geçim kaynağıdır. Ayrıca, ihraç edilen kuru kayısının da yüzde 90'ından fazlası Malatya'dan yapılmaktadır.

Kayısıda ağaç başına verim Türkiye'de 36 ile 40 kilogram arasında değişmekte, dekara verim ise 1.600 ile 1.800 kilogram arasında değişmektedir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; kayısının tüketim şekli çok farklı biçimlerde olmaktadır. Kurutulmuş ve konserve, reçel, marmelat gibi işlenmiş olarak yıl boyunca tüketimi yapılan meyvelerin en önemlilerindendir. Yine, dünyada taze kayısının yıllık kişi başına tüketimi 0,6 ile 2 kilogram arasında değişmekte. Ülkemizdeki kayısının yaklaşık yüzde 50-55'i taze olarak tüketilmektedir. Geri kalan bölümü ise kurutularak veya işleme sanayisinde meyve suyu, reçel, marmelat, şekerleme ve pestil yapımında kullanılmakta. Dünyada ise kayısının yaklaşık yüzde 70-75'i taze olarak tüketilmekte, kalan kısmı ise kurutularak veya işleme sanayisinde kullanılmaktadır. Yurt dışında işlenmiş kayısı ürünleri, koruyucu şurup içinde kayısı, reçel, marmelat, meyve suyu, pasta, pestil, şekerleme, dondurma, yoğurt, dondurulmuş kayısı, kayısı ekstratı, esansı ve kayısı likörü şeklinde çok muhtelif şekillerde tüketilmektedir. Son yıllara kadar taze ve kuru kayısı ithalatı söz konusu değil iken, 1992'den sonra bir miktar taze kayısı ithalatı yapılmıştır.

Dünya kuru kayısı ihracatının yüzde 59'u ülkemiz tarafından yapılmakta, son yıllarda ihraç edilen taze ve kuru kayısı miktar ve değerleri de aşağıdadır:

2002 yılında taze kayısı ihracatı yapılmamışken 2006 yılında 13.900 ton taze kayısı ihracatı yapılmıştır. 2002 yılında 66.700 ton kuru kayısı ihracatı yapılmış iken bu rakam 2006 yılında 113.900 ton kuru kayısı olarak şekillenmiştir. Dünya kuru kayısı ticaretindeki kayısının yaklaşık yüzde 85'i, biraz önce de söylediğim gibi, 80-90 arasındaki miktarı ülkemiz kaynaklıdır. 60 ülkeye kayısı ihracatı yapılmakta, bu ihracatın yüzde 50'si Avrupa Topluluğu, Avrupa Birliği ülkelerinedir. Avrupa Birliğinin dışında da ABD gelmektedir.

Kuşkusuz tabiat şartlarına bağlı bir üretime sahip olan kayısının da çeşitli sorunları bulunmaktadır. Bugün de burada, bu vesileyle, kayısının hem sorunları hem bunlara ait çözüm önerileri hakkında kanaatlerimizi görüşeceğiz ve paylaşacağız.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sorunları "üretim" ve "pazarlama" başlığı altında, iki ana başlık altında toplamak mümkündür. Üretimle ilgili sorunların başında, ilkbaharda yaşanan geç donlar ve doğal afetlerdir. Üretimi engelleyen en önemli faktörlerin başında bu gelmektedir. Türkiye'de doğal afetlere karşı çiftçilerin korunması ve onların bir şekilde sıkıntılarının veya uğradıkları hasarın karşılanmasını temin bakımından, malumunuz, 2090 sayılı bir Kanun vardır ve bu çerçevede, geçen yıl, 2004 yılında Malatya'da vuku bulan don afetinden dolayı 26.462 çiftçi, 607.821 dekar arazide -kayısılar- zarar görmüştür. Bunlara kanuna göre yüzde 40'ın üzerinde ancak olduğu takdirde yardım yapılabiliyor, yüzde 40'ın altında olanlar 2090 sayılı Kanun çerçevesinde tabii bu yardımdan maalesef faydalanamıyor.

2006 yılında Malatya ili ve ilçelerinde meydana gelen afet sebebiyle yine 14.600 çiftçiye ait 229 bin dekar kayısı bahçesi zarar görmüş ve İl Hasar Tespit Komisyonu kararına göre, yüzde 40'ın üzerinde zarar gören 5.803 çiftçiye 14 milyon 200 bin YTL yardım, tahsisat yapılmıştır. Söz konusu yardım, 2006 yılı içinde 5.146 çiftçiye 13 milyon YTL ve 2007 yılında da kalan 657 çiftçiye ait 1,2 milyon YTL olarak tamamı ödenmiştir.

2005 yılında yürürlüğe giren Tarım Sigortaları Kanunu'nu ile, üreticilerimizin ürünlerini sigorta ettirerek üretim riskini azaltmaları sağlanmıştır. 2006 yılında başlayan uygulamada, don, Türkiye'de, sadece 90 ilçede pilot uygulama olarak başlatılmıştı. Ancak, 2007 yılı için biz bu kararı değiştirdik ve açıkta yetiştirilen ürünlerde, özellikle don hasarına maruz kalan ürünler için bunların tamamını biz sigorta kapsamına aldık. Bu şekilde ürününü sigorta ettiren vatandaşlarımıza, prim bedelinin yarısı, yüzde 50'si devlet desteği olarak ödenmektedir.

Bunun dışında, üretimle ilgili sorunlardan bir tanesi, tabii, girdi fiyatlarıdır. Girdi fiyatlarının yükselmesi, tabii ki, üretimde olumsuz bazı etkileri ortaya koymaktadır. Ama, bu maksatla, biz de Hükûmet olarak, kayısı üreticilerine, dekar başına 10 YTL doğrudan gelir desteği, yine dekar başına 1,8 YTL mazot ve dekar başına 1,43 YTL gübre desteği vermek suretiyle, hem üreticinin üretimini daha rahat şekilde yapmasını temin etmek hem de onun üretimine bir olumlu katkı yapmak gayesiyle, bu girdi desteklerini, biz, üreticimize, kayısı üreticimize ödüyoruz. Keza, fidan temininde bazı güçlüklerle karşılaşılmaktadır zaman zaman. Bunu aşmak için de sertifikalı fidanla tesis edilen yeni bahçelere dekar başına destek ödemesi yapmaya başladık ve 2006 yılında, dekar başına 200 YTL'den ödeme yaptık ki, bu kayısı üreticilerimize 3.900 dekar alanda 785 bin YTL bu alanda destekleme ödemesi yapılmıştır. Bu destekleme, yani sertifikalı fidanla bahçe tesisine dönük kayısı bahçesi tesis eden vatandaşımıza 200 YTL dekar başına vereceğimiz destek 2007 yılında da devam edecektir.

Sulamayla ve gübrelemeyle ilgili de, tabii zaman zaman destekler vermekteyiz. Gübrelemede, özellikle toprağını tahlil ettirerek üretim yapacak olan üreticiler için dekar başına ilave 1 YTL doğrudan gelir desteği verilmekte. Sulama konusunda da, üretim maliyetini düşürmek için, basınçlı sulama sistemlerinin yaygınlaştırılması amacıyla, Bakanlığımızca 2006 yılında uygulamaya konan Kırsal Kalkınma Yatırımlarının Desteklenmesi Projesi kapsamında grup projelerine yüzde 50 hibe desteği sağlanmaktadır.

Tabii, hasatla ilgili olarak zaman zaman sorunlar yaşanmakta ve bununla ilgili eğitim çalışmaları, özellikle olgunlukla alakalı, meyvenin özelliğine uygun tekniklerle bu hasadın yapılması gerekiyor, bu konuda da bazı eğitim çalışmaları yapılmakta.

Kükürtleme kuru kayısının en önemli sorunlarından birisi; kullanılan yüksek orandaki kükürt dioksit miktarı. Avrupa Birliği ve ülkemizde bunun standardı 2.000 ppm olarak uygulanmaktadır. Yurtiçi Gıda Denetim Programı çerçevesinde, 11 ilde, her ay 50 kuru kayısı numunesi alınarak bu laboratuvara gönderilmekte ve 2.000 ppm'in üzerindeki kükürt oranı çıkan kayısıları hazırlayan firmalara yasal işlem yapılmaktadır. 2006 yılında, bu manada, 20 firmaya 37 numune için işlem yapılmıştır.

Malatya Tarım İl Müdürlüğümüzce, kuru kayısıda sağlıklı üretim ve kükürtleme eğitim projesi uygulanmaktadır. Yine, Malatya'da kayısı işleme ve paketleme yapan 93 adet işletme bulunmakta, bu işletmelerin kurulu kapasiteleri toplamı yaklaşık 220 bin ton/yıldır.

Malatya'da 68 ihracatçı firma tarafından kayısı ihracatı gerçekleştirilmektedir.

Depolama, yine, önemli bir unsurdur. Üretimin yapıldığı sahalarda ürünün depolanması için gerekli tarımsal yapıların sayısı ve kapasitelerinin kuşkusuz artırılması gerekiyor. Kayısıya yönelik projelerden iki adet tesis için -ki, bunlar, soğuk hava ve kurutma, yıkama, kalibrasyon ve paketleme tesisleridir- toplam proje tutarı 670 bin YTL yatırımdır; biz, bunun yüzde 50'sini hibe olarak karşılıyoruz.

Köy bazlı katılımcı yatırım projesi, yine, devam ediyor ve 2007 projeleri de önümüzdeki günlerde kabul edilmeye başlanacaktır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; üretimle ilgili değindiğim hususların dışında, tabii, pazarlamayla ilgili bazı sorunları bulunmaktadır kayısının ve kayısı üreticilerinin. Kuru kayısı fiyatlarında istikrar sağlanamaması en önemli sorun olarak karşımıza çıkmaktadır. Uzun yıllar içerisinde, kuru kayısının fiyatı sadece birkaç yılda 3 bin dolar ton başına bir fiyata ulaşmıştır. Malatya Ticaret Borsası kayıtlarına göre, son yirmi yılda 96 yılında 44 bin tonluk rekolteye karşılık bir 3 bin doları aşmış, 85, 97 ve 99 yıllarında -düşük rekoltede üretimlerin olduğu yıllar- 2.500 dolar/ton civarında seyretmiştir.

Son yıllardaki fiyatlar da şu şekilde: 2005 yılında 1.895 dolar ve 2006 yılında 1.887 dolar olarak ton başına gerçekleşmiştir. Üretici Birlikleri Kanunu'nun yürürlüğe girmesinden bu yana 15 ilde 23 adet meyve üreticileri birliği ile 1 adet kayısı üreticileri birliği kurulmuştur. Bu birlikleri kanun gereği bir çatı altında toplayan Meyve Üreticileri Merkez Birliği de 7/9/2006 tarihinde kurulmuştur.

Soğuk zincirin yaş kayısının pazarlanmasında çok önemli bir faktör olduğunu vurgulamak gerekiyor. Biz bunu çözmeye dönük olarak da Bakanlık olarak Kırsal Kalkınma Yatırımlarının Desteklenmesi Projesi çerçevesinde bir uygulamayla soğuk zinciri sağlayacak nakil vasıtalarının da yüzde 50 primle desteklenmesi uygulaması başlattık.

Mevcut pazarlarımıza ilave olarak yeni oluşan veya gelecekte oluşması planlanan yeni pazarlara ulaşmada karşılaşılan birtakım güçlükler var. Bu pazarların oluşturulması için muhakkak surette ürün tanıtımına gerekli önemin verilmesi gerekiyor.

Yine, dış pazarlarda uygun şekilde tanıtım, kayısıyla ilgili pazarlamanın daha iyi bir noktaya gelmesi açısından kaçınılmazdır. Kuru kayısıyla ilgili tüm kuruluşların ve özel sektörün konuyla ilgili olarak ortak çalışma yapması ve daha iyi bir tanıtım için gerekli plan ve programların uygulamaya konması gerekiyor. İhracatçıların dış pazarlarda farklı fiyat teklif etmeleri veya aynı kalitedeki ürün için fiyat indirimine gitmeleri de pazarlamada karşılaşılan sorunlardan bir tanesidir.

Burada özellikle ürünlere ait bir markanın tam olarak yaratılamamış olması karşımıza önemli bir sorun olarak çıkıyor. Üretimin yoğun olduğu sahalarda organik tarım uygulamalarının hızla yaygınlaştırılması gerekiyor. Biz, organik üretimle ilgili olarak da, bildiğiniz gibi, normal desteklere ilaveten yüzde 30 ilave destek veriyoruz bu organik üretim yapılmasına. Ayrıca, iyi tarım tekniklerinin uygulanması olarak bilinen EUREGAP prensibinin üreticilere tanıtılmasıyla ilgili yayım çalışmamız da devam ediyor.

Organik kayısı üretimi de hızla bu çerçevede gelişiyor. Hâlen 132 üreticimiz, 8.003 ton organik kayısı üretimi yapmakta ve biraz önce belirttiğim gibi, organik üretim için dekar başına, normal DGD'ye ilaveten yüzde 30 ilave DGD veriyoruz, ki bu da dekar başına 3 YTL'lik bir gelir sağlamaktadır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; kayısının Türkiye için daha ekonomik getirisi de, ekonomik değeri de daha yüksek olan bir ürün elde edilmesiyle ilgili, kuşkusuz, gerek bizim Bakanlık olarak gerekse üreticilerin ve bununla ilgili diğer kuruluşların muhakkak surette iş birliği yapması gerektiğine inanıyoruz."

UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız