SON DAKİKA
SON DEPREMLER

Tartışmayla, Suçlamayla!..

A- A+ PAYLAŞ

Malatya'da, Zirve Yayınevi davasının 8. duruşması yoğun güvenlik önlemleri altında yapıldı. Sabah başlayan duruşma daha önceki 7 duruşmada olduğu gibi aralıklarla akşam saatlerine dek sürdü. Bazı yeni ifadelerin alındığı, iddiaların ortaya atıldığı, suçlamaların yapıldığı duruşma, 21 Ağustos'a ertelendi.

8'İNCİ DURUŞMA
Cinayet zanlıları Emre G., Salih G., Cuma O., Abuzer Y. ve Hamit C., Malatya E Tipi Kapalı Cezaevi'nden alınarak yoğun güvenlik önlemleri altında adliyeye getirildi. Polis adliye binasında geniş güvenlik önlemleri aldı. Sanıkların yerini almasının ardından 3. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki 8. duruşmaya başlandı. Bugün görülen duruşmaya, Emre G.'nin babası Mustafa G., olayda öldürülen Uğur Yüksel'in annesi Hatice Yüksel, Alman basınından temsilciler ve avukatlar katıldı.

Sanıklar, "Misyonerlik faaliyetinde bulundukları gerekçesiyle Alman uyruklu Tilman Geske, Necati Aydın ve Uğur Yüksel'i öldürmek, silahlı örgüt kurmak, terör örgütü faaliyetleri çerçevesinde birden fazla adam öldürmek, iş yeri dokunulmazlığını bozmak ve silahlı terör örgütüne yardımda bulunmak" suçlarını işledikleri iddiasıyla yargılanıyor.

Bu arada, olayda öldürülen Alman Tilman Geske'nin eşi Suzanna Geske ise ilk kez bugünkü duruşmaya katılmadı.

3. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşmada, ilk tanık olarak olayın kilit ismi Emre G.'nin Hristiyanlığı öğrenmek için msn'den görüştüğü Ozan Doğan Çobanoğlu dinlendi.

Çobanoğlu, mahkemede verdiği ifadede, "Ben öğrenciyim. Sanıkları basından tanıyorum. Emre G. ile internette tanışmıştım. Yüz yüze görüşmedik. İncil Türk diye bir internet sitesi vardı. Emre G., Yunus kod adıyla siteye giriyordu. Hristiyanlığı merak ettiğini söyledi. Malatya'da oturduğunu ve Malatya'da Hristiyan olup olmadığını sordu. Ben de daha önceden Kocaeli'den tanıdığım Kocaeli Kilisesi Pastörü Oğuz Wolfgang'in bacanağı olan Necati Aydın ile görüşebileceğini söyledim. Emre G., Hristiyanlığa ilgi duyduğunu yazmıştı, görüşme esnasında Hristiyanlık konusunda hiçbir şey bilmediğini düşündüm. Malatya'da Hristiyan tanıyıp tanımadığımı sordu tekrar. Emre G.'yi bana, siteye sık sık giren Aynur kod adlı kişi yönlendirdi" dedi.

Sanık avukatlarının öldürülen Necati Aydın'ın Malatya'ya neden pastör olarak atanmış olabileceğini sorması üzerine Çobanoğlu, Necati Aydın'ın bilgisinin diğerlerinden daha fazla olması nedeniyle atanmış olabileceğini söyledi. "Kim atadı?" sorusuna ise Çobanoğlu, "Ben genel cümle kullandım" cevabını verdi.

Mahkeme başkanının da Necati Aydın'ın kilisedeki konumunu sorduğu tanık Çobanoğlu, "Necati Aydın, Malatya'nın pastörüdür. Hristiyanlıkla ilgili bilgileri vermekle yükümlüdür. Hristiyanlık'ta cemaatin başında pastör bulunur" diye konuştu.

Tanık Çobanoğlu, "Emre G.'ye, Necati Aydın'ın pastör olduğunu yazmıştım. Emre G. konusunda kuşku duymadım. Dinle ilgili araştırma yapıyordu" ifadelerini kullandı.

Sanık avukatlarının Kocaeli ve Malatya'daki kiliselerin resmi olup olmamasıyla ilgili sorularına mağdur avukatları tepki gösterdi. Bunun üzerine mahkeme heyeti, kiliselerin konumuyla ilgili soruları davaya katkı vermeyeceği gerekçesiyle reddetti.

Emre G. de mahkemede, cezaevinde kendisine uygulanan güvenlik tedbirlerinin kaldırılmadığını, bu nedenle psikolojisinin bozulduğunu söyledi. Emre G.'nin avukatı Niyazi Toprak ise, müvekkilinin güvenlik nedeniyle hücresinden çıkartılmadığını, cezaevi yönetiminin böyle bir karar aldığını belirterek, uygulama nedeniyle psikolojisinin bozulduğunu kaydetti.

Malatya 3. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki 8. duruşmada, öldürülen Alman uyruklu Tilman Geske'nin Adana'da faaliyet gösteren muhasebecisi Emin Mığı da tanık olarak dinlendi. Mığı, "Ben Tilman Geske'nin muhasebecisiyim. Olayın olduğu gün, Tilman Geske'nin Sılk Road adlı şirketinin kapatılması işlemleri için Malatya'ya gelmiştim. Zirve Yayınevi'nde şirketin kapatılması işlemleri için evrakları tamamlayıp çıkacağım esnada 2 kişi büroya geldi. Bunlardan birisi, montundan tanıdığım sanıklardan A.Y. idi. Gelen 2 kişi
Necati ile çok samimi bir şekilde konuşuyorlardı. O anki intibam, gelenler ile Necati'nin önceden tanıştıkları şeklindeydi" dedi.

Şirketin kapatma işlemleri için gittiği Ticaret ve Sanayi Odası'ndaki işlemleri bitirmesinin ardından tekrar Zirve Yayınevi bürosuna gittiğini belirten Mığı, "Kapı açılmadı. Telefon açtım bakılmadı. Ben de her Malatya'ya geldiğimde Tilman Geske ile sürekli yemek yediğim lokantaya gittim. Ancak Tilman Geske oraya da gelmemişti. Ben de oradan Vergi Dairesi'ne gittim. İşlemler devam ederken, Geske'nin ortağı Angus William Red beni arayarak, Zirve Yayınevi'nde bir şeyler olduğunu söyledi. Olayı böyle öğrendim" diye konuştu.

Sanık avukatlarının "Olaydan haberdar olduktan sonra neden olay yerine gitmediniz de, işlerinize devam ettiniz?" sorusuna karşılık tanık Mığı, "Bana 'bir tartışma çıktı, bir kişi yaralandı' dendi. Olayı televizyondan öğrenmişler. İşlerimizin çok az kalması nedeniyle bekledim" cevabını verdi.

"BANA TEKLİF ETTİLER.."
Davada tanık olarak dinlenen Metin Doğan, "Cinayet suçundan Elbistan Cezaevi'nde kalıyorum. Bu olayla ilgili bilgim yok. Emre G. yokken ben vardım. Ülkü ocaklarında büyüdüm. Ancak kaydım yoktur. .. döneminde ülkü ocaklarına katıldım. Ocak Başkanı .., 2005 Ağustos ayında beni arayarak partiye çağırdı. Ben de gittim. Parti il başkanı ...., eski vekil ... ile daha öncede hiç görmediğim kendisini Tuğgeneral olarak tanıtan ...vardı. Zirve Yayınevi'nin kalemini kırdıklarını söylediler. Bunun icraatını bana yaptıracaklarını söylediler. Yanına ocak dışından 2 sağlam genç alıp, yayınevinde kim varsa, hepsini öldürmemi söylediler. 'Devlet biziz, biz seni 2 ayda alırız' dediler. Yanıma aldığım 2 genci de olaydan sonra, Orduzu'ya götürüp, öldürmemi istediler. 300 bin dolar teklif ettiler. Bana olayın zamanı gelince söyleyeceklerini söylediler. Ben bir süre sonra Mersin'e gittim. Ağabeyimi öldürdüler. Ağabeyimi öldürenleri öldürüp cezaevine girdim. 16 yıl hapis cezası aldım. Mersin cezaevindeyken, ...'nün köylüsü olan gardiyan ... yanıma gelip ...'nın bana verdiği görevi Emre G.'ye verdiğini söyledi.

Ben de Emre G.'ye Turgut Özal Camii karşısında, bulunan bir spor salonunu adres göstererek Emre G.'ye mektup gönderdim. Emre G.'ye bu olaya girmemesini istedim" ifadelerini kaydetti.

Tanık Doğan, ablası S.'nin kendi hakkındaki şizofren hastalığı olduğu yönündeki ifadelerini kabul etmeyerek, "Bir rahatsızlığım yoktur. Astsubaylıktan geçimsizlik nedeniyle ayrıldım" diye konuştu.

Tanık Doğan, Emre G.'ye mektubu Ocak 2007'de gönderdiğini iddia etti. Tanık Doğan, 'Zirve Yayınevi'nin adı neydi?' sorusuna, 'Zirveydi' dedi.

Tanık Metin Doğan, olay olmadan önceden Zirve Yayınevi'ni arattırarak, kendilerinin öldürüleceklerini ilettiğini, ablasının ise Necati Aydın'la görüşerek olayı anlattığını ileri sürdü. Tanık Doğan, vekil ...'den o zaman 10 bin YTL para aldığını iddia etti. Sanık avukatlarının "Sen ülkü ocaklarında yetiştirildiğini söylüyorsun. Eski milletvekili ..'nın soyadını hatırlıyor musun?" sorusu üzerine Doğan, hatırlamadığını söyledi.

TARTIŞMALI OTURUM..
Yayınevi cinayetlerinin duruşması devam ederken, duruşmada Hıristiyanlık ve misyonerlik tartışması yaşandı.

Malatya 3. Ağır Ceza Mahkemesi'nde devem eden duruşmada, Zirve Yayınevi içinde grafik tasarımı bürosu olan ve Hıristiyan cemaati mensubu tanık Gökhan Talat'ın ifadesi alındı. Tanık Talat, Zirve Yayıncılık'ta öldürülen şahısların Hıristiyanlık inancının yayılması için çalışma yapıp yapmadıklarına ilişkin soruya, "Biz Malatya'da Hıristiyanlık ile ilgili sorulan sorulara cevap veriyorduk. Her Hıristiyan gibi onlar da cevap veriyordu. Ofisimiz, ilk kez tanıştıklarımızın geldiği yer değildi. Genelde
tanıdığımız kişilerin geldiği yerdi. Bunun ötesinde ilişkimiz olan insanlarla barış içinde yaşıyorduk" dedi.

Tanık Gökhan Talat, Zirve Yayınevi'ne olay öncesi tehdit telefonu gelip gelmediği sorusuna, "Benim döneminde bir tehdit olmadı" diye yanıt verdi.

Sanık avukatlarının, "Misyonerlik faaliyetleri ile ilgili faaliyetler toplumun hangi sınıf ve hangi bölgelerini kapsıyordu" sorusuna mağdur avukatları tepki gösterdi. Mahkeme, sorunun yargılamaya katkı sunmayacağı gerekçesiyle, yapılan itirazı kabul etti.

"Hıristiyanlık inancının yayılması ile PKK terör örgütü arasında bağlantı yapılıp yapılmadığı" şeklindeki soruya ise tanık Talat, "Hiçbir Hıristiyan'ın PKK ile bağlantısı yoktur. Hıristiyanlar kanının son damlasına kadar bu ülkeye bağlıdır" cevabını verdi.

Sanık avukatlarının, ''İnançlarını yaymak için hangi köylere okul yaptırdıkları" yönündeki bir sorusunu ise mahkeme, yargılamaya etkisi olmayacağı gerekçesiyle reddetti.

Bu arada, mağdur avukatları ile tanık avukatları arasında Hıristiyanlık ve misyonerlik konularıyla ilgili sorular sorulması nedeniyle zaman zaman sert tartışmalar da yaşandı. Mahkeme başkanı, avukatları uyardı.

ERTELEME..
Malatya 3. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki 8. duruşmanın son bölümünde mahkeme heyeti tanık olarak MHP Malatya İl Genel Meclis Ruhi Polat’ dinledi. Ruhi Polat, Malatya’daki misyonerlik çalışmaları hakkında bir bilgisi olmadığın söyledi.

Duruşmada söz olan olayın kilit ismi E.G., bu duruşmada tanık olarak dinlenerek, olayın E.G.’den önce kendisine 300 bin dolar teklif edilerek yaptırılmak istendiğini iddia eden Metin Doğan’ın kendisine de mektup gönderdiğini belirterek, “Bana çok samimi ifadelerin yer aldığı bir mektup gönderdi. Bende kendisine sen kimsin diye cevap gönderdim” dedi.

Mahkeme heyeti duruşmayı 21 Ağustos 2008 tarihine erteledi.

Mağdur avukatlarından Erdal Doğan, “Tanıkların dinlenme aşaması. Her seferinde yaptığımız açıkla şudur; biz olayın arkasındaki yapıyı bulmaya çalışıyoruz. Bu konuda çok önemli bir tanık dinlendi. Metin Doğan adlı eski bir MHP’li dinlendi” dedi.

Mağdur Avukatlarından Özkan Yücel ise, “Bu 5 çocuğun dışında, azmettirenleri, arka planı ortaya çıkartabilirsek, bu dava gerçek anlamda belki başarıya ulaşmış olacak” diye konuştu.

UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız